Arama

Albert Einstein - Tek Mesaj #2

NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
27 Şubat 2007       Mesaj #2
NihLe - avatarı
Ziyaretçi

EİNSTEİN (Albert),


alman asıllı amerikalı fizikçi
(Ulm 1879 - Princeton 1955).
Ad:  Albert Einstein2.jpg
Gösterim: 2003
Boyut:  36.7 KB

Münih lisesi'nde pek parlak olmayan bir ortaöğrenimden sonra 1896’da Zürich politeknik enstitüsü'ne girdi. Burada da devamsız bir öğrenci oldu, akademik bir başarı kazanamadı; ne var ki, 18 yaşında, en büyük bilginlerin (Helmholtz, Maxwell...) yazılarını ve Ernst Mach'ın yapıtlarını okudu. İsviçre vatandaşlığına geçti ve 1902'de Bern federal patent dairesinde bir iş buldu. Bu basit görevin sağladığı boş zamanlarda düzenli olarak bilimsel gazeteleri okudu ve çağdaş fizikte baş gösteren büyük sorunlar üzerine düşündü. 1905'te alman bilim dergisi Annalen der Physik'te 5 inceleme yayımladı;
  • Über die von der molekularkinetisehen Theorie der Wârme geforderte Bewegung von in ruhenden Flüssigkeiten Suspendierten Teilchen (Molekül boyutlarının yeni bir belirlemesi);
  • Über einen die Erzeugung und Verwandlung des Lichtes betreffenden heuristischen Gesichtspunkt (Işığın dönüşüm ve üretimini içeren bulgulayıcı bir bakış açısı üzerine);
  • Zur Theorie der Brownsehen Bevvegung (Brovvn devinimi üzerine);
  • Zur Elektrodynamik bevvegter Körper (Devinen cisimlerin elektrodinamiği üzerine);
  • İst die Trâgheit eınes Körpers von seinem Energieinhalt abhângig? (Bir cismin eylemsizliği, içerdiği enerjiye bağlı mıdır?)
Bunlardan birincisini, 1905’te Zürich Üniversitesi'ne tez olarak sundu. Einstein'ın bile "çok devrimci” olarak nitelendirdiği ikinci yazıda ışılelektrik etkinin incelenmesinden ve Max Planck'ın enerji kuvantumları üzerine çalışmalarından yola çıkarak, daha sonra “foton” adı verilen maddenin varlığı açıklanıyordu. Bu yazı kuvantum kuramının da kökenini oluşturur. Üçüncü inceleme olasılık hesabını Brovvn devinimine uygulayıp bunun kuramını açıkladı. Bu incelemelerin en ünlüsü olan dördüncü yazıdaysa, Einstein şaşkınlık verici özlü bir anlatımla, yüzyıl başı fiziğinin en önemli buluşlarından birini açıkladı: sınırlı görelilik, Einstein burada Maxwell elektrodinamiğiyle Galilei’nin açıkladığı görelilik ilkesi arasındaki görünür bağdaşmazlığına, bu kuramlardan birini ya da diğerini değiştirerek değil, tersine bunları "sıkıca ve sistemli olarak koruyup” fiziksel uzay ve zaman kavramlarını yeniden gözden geçirerek bir çözüm bulunabileceğini ortaya koydu. Beşinci inceleme bir öncekinin doğal sonucudur. Burada da, Einstein kütle ve enerci arasındaki eşdeğerlik konusunda yeni bir görüş geliştirdi ve ünlü E = mc2 formülüne yer verdi.

Bu bildiriler basıldıkları yıl dikkati çekmedilerse de, büyük bir hızla dönemin en önemli fizikçilerinin, özellikle de Planck, Lorentz ve Minkovvski'nin ilgisini uyandırdı. Einstein yine büyük bir hızla bilimsel çevrenin ve ister genel görelilik kuramı, ister kuvantum kuramı olsun, klasiksonrası fizikle ilgili düşüncelerin tartışıldığı değişik kongrelerin (örneğin Solvay kongresi) göze çarpan kişilerinden biri durumuna geldi. Ama sınırlı görelilik kuramını bilim çevresine kabul ettirmekte çok zorluk çekti. Uzun süre, uzay ve zaman kavramlarını sözkonusu etmeyen Lorentz kuramı tercih edildi. Genel görelilik kuramıysa (1916’da yayımlandı), sınırlı sayıda uzmanlarca hemen benimsendiyse de, uzun süre bulanık, hatta gizemli bir kuram olarak karşılandı.

De Broglie ve Heinsenberg in çalışmalarının temelinde, Einstein'in 1917'de yayımlanan bir yazısının yatmasına ve kendisi de kuvantum kuramını "zamanımızın en başarılı kuramı” olarak kabul etmesine rağmen, kuvantum kuramının tarihi onun bu konudaki çizgi dışı tutumuyla belirlenir. Gerçekten de, Einstein Kopenhag okulunun, belirlenimciliği bırakmakla suçladığı olasılıkçı yorumunu hiçbir zaman tümüyle benimsemedi. Born ile fizikte "gerçeklik" kavramı üzerine tartışması ünlüdür. Buna karşın, uzun süre kuvantum kavramı üzerinde düşünmeye devam etti. Genç bir hintli fizikçi olan S. N. Bose' nin bir yazısı, onun sayesinde yayımlanıp tartışıldı. Einstein'in ısrarı olmasa unutulup gidecek bu yazıdan Bose-Einstein adlı istatistik kuramı doğdu. Einstein ışılelektrik etkinin incelenmesine katkılarından ötürü (halen tartışılan görelilik kuramı nedeniyle değil) 1921 Nobel fizik ödülü'nü aldı.

Einstein "yalnız bir gezgin" gibi yaşadı. 1909’da biraz zorlukla Zürich Üniversitesi’ne atandıysa da, bu görevi iki yıl sürdürdü. Prag Üniversitesi'nde bir süre kalıp (1911-1912) aniden Zürich'e döndü ve iyice düşünüp taşındıktan sonra Berlin Kaiser-Wİlhelm enstitüsü'nde profesörlük görevini kabul etti. Hitler'in iktidara gelmesine kadar burada kaldı; bu arada yabancı üniversitelere birçok kez gidip geldiğinden buraya da tamamen bağlanmadı. 1933’te Almanya'yı terk etmek zorunda kaldı; önce Paris'e, sonra Belçika’ya yerleşti; daha sonra, Princeton’daki, Institute for Advanced Study'de ilk profesörlük kürsüsünü kabul etti ve burada elektro-mıknatıslıkla çekimin bireşimi olan birlik kuramını hazırlamaya çalıştı ama hiçbir zaman başaramadı.

Einstein hiçbir zaman bilimsel araştırmacıların oluşturduğu toplumsal grubun gerçek bir üyesi olmadı ve hiçbir zaman da bir fildişi kuleye çekilmedi: İsrail devletinin varlığı, Sovyetler Birliği, nazizme karşı savaş ya da nükleer silah yapımı gibi, çağının büyük sorunlarına ilişkin olarak kamuoyu karşısında tutum almayı ödev bildi. 1939'da Roosevelt'e yollanan ve zincirleme tepkimeler üzerine bir araştırma programı hazırlanmasını isteyen mektubu imzalamasına rağmen, Los Alamos’ta bombanın hazırlanmasına katılmadı. 1945'te nükleer silahın gerçekleştirilebileceği belli olduğunda, bunu kullanmaması için Roosevelt'e yeniden bir mektup bile yazdı. Mayıs 1946'da "atom bilginleri uyanıklık komitesi" başkanı oldu. 1955'te ölünceye dek, nükleer silahların yapılmasına etkin biçimde karşı çıktı.

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 29 Haziran 2016 17:28