Arama

Hikayeler ve Öyküler -2- - Tek Mesaj #270

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Şubat 2007       Mesaj #270
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BENİ KOYUP GİTME....


Düşlerin gerçeğe, gerçeklerinse düşe dönüştüğü bir yaşam özlüyorum.
Yaşamaktan bunalmıyorum, bunalımı yaşayıp, bunu kendime ait bir
yaşam biçimine dönüştürüyorum.

Sanırım bütün sorunum özlemekle ilgili. Keşke "yaşlanmaya başladım,
o yüzden geçmişi özlüyorum" diyebilseydim. Zerre kadar özlemiyorum
geçmişi. Geçmişe dair ne varsa silindi hafızamdan. Ben geleceği
özlüyorum. Belki de hiç yaşayamayacağım geleceğime dair özlemlerim.
Asıl sorunda burdan başlıyor zaten. Geleceğin olmayacağını
biliyorum. Olmayanı, olma ihtimali bulunmayanı özlüyorum. İşte bu
özlem koyuyor insana...

Beni koyup gitme
Ne olursun
Durduğun yerde dur..
Kendini martılarla bir tutma
Senin kanatların yok
Düşersin, yorulursun
Beni koyup gitme
Ne olursun...

Duvarda gölgeler ve o görüntülerle çarpışmak yoruyor. İnsanlar
gerçek değil artık, mekanlar gerçek değil. Belki de o yüzden
sevmiyorum ana caddeleri, ışıltılı alışveriş merkezlerini, konforlu
mini sinama salonlarını. Flimlerin değeri düşüyor oralarda, filmler
hırpalanyor. Ruhumuz bütün "sakıncalı" kareleri sansürlüyor,
makaslıyor, yalnızlaştırıyor. Sansürlü, makaslı, yalnız bir yaşam bu
benim yaşadığım ve yalnızım işte yine...

Şaşırmıyorum aslında, böyle olacağını çok öncesinden biliyordum.
"Boş durmadım, savaştım. Savaştım ama yenildim. Yenildim ama
ezilmedim" diye kandırmayacağım kendimi. İşte itiraf ediyorum; ezile
ezile, hırpalana hırpalana yenildim. Yenildim işte ötesi yok..

Bir deniz kıyısında otur

Gemiler sensiz gitsin bırak

Herkes gibi yaşasana sen

İşine gücüne baksana

Evlenirsin çocuğun olur

Sonun kötüye varacak

Beni koyup koyup gitme

Ne olursun...

İşte bu yüzden korkuyorum ana caddelerden. Deniz kenarlarını
seviyorum, salaş meyhaneleri seviyorum. Issız ve bana ait olan
yerleri seviyorum. Televizyonu değil ama o televizyonun altındaki
dolapta bulunan anılarımı seviyorum. Her açtığımda o dolapta bulunan
anılarımın anlatacakları var bana çünkü. O salaş dediğim meyhanenin
de öyle, kayalara vuran dalgalarında ne çok anlatacağı şey var.
Bunlar dışında herşeyin sadece görüntüsü var oysa.

Elimi tutuyorlar ayağımı

Yetişemiyorum ardından
Hevesim olsa param olmuyor

Param olsa hevesim...

Yaptıklarini affettim

Seninle gelemiyeceğim yine de

Beni koyup koyup gitme

Ne olursun...

Bunun için ve sadece yalnızca kendimi korumak için kaçıyorum
herşeyden. Kaçarak yaşıyorum. İçime kapanmıyorum, düpedüz içime
kapaklanıyorum. Böylece korunuyorum hayattan. Bedenimse ruhumun
zırhı sadece...