Arama

Özay Gönlüm - Tek Mesaj #3

KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
1 Mart 2007       Mesaj #3
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
2 Mart, 2006 02:01:00 (TSİ)


ozaygonlum0203h

Özay Gönlüm ve can dostu Yaren
Türk halk müziği sanatçısı Özay Gönlüm, 2000 yılında, tedavi gördüğü Ankara Üniversitesi Hastanesi'nde hayata veda etti.
Türkiye onu peruk saçı, şık takım elbisesi, kolunda tespihi, sazının altında bacağına serili mendili, ayağında çizmesi ile Ege yöresinden derlediği türküleri ama illa ki de 'Ninenin Mektupları' ile tanıdı.

Teatral yeteneği, yöresel icra tekniği, vokal yorumu ve kendine özgü sazı Yaren ile Türk halk müziğinde bir ekoldü Özay Gönlüm.

Baba tarafından Denizliliydi. Babasının askeri görev aldığı Erzincan'da 1940 yılında doğdu. Küçük yaşta ağız armonikası çalarak müziğe başladı, ortaokul yıllarında keman çaldı.

Bağlama çalmaya başladıktan sonra, 1965'te köy köy dolaşıp derlemeler yapmaya başladı. Özellikle Ege yöresinden pek çok türkü derledi.
Yurttan Sesler'in kurucusu Muzaffer Sarısözen'in davetiyle Ankara Radyosu Yurttan Sesler programına misafir sanatçı olarak katılmaya başladı.
Kısa bir süre Milli Eğitim Bakanlığı Film ve Radyo Telavizyon Merkezi'nde çalıştıktan sonra Yurttan Sesler'de yetişmiş saz sanatçısı olarak çalışmaya başladı.
1973'ten sonra 10 yıl kadar İzmir Fuarı'nda sahne aldı. Özellikle bu yıllarda şöhreti yayıldı. Pek çok 45'lik ve uzunçalara imzasını attı.

Kendi derlediği ve TRT repertuvarına kazandırdığı yüzlerce türküden 'Çöz de Al Mustafa Ali', 'Sobalarında Kuru Meşe', 'Denizli'nin Horozları', 'Cemilemin Gezdiği Dağlar Meşeli' ve 'Tepsi Tepsi Fındıklar'ı bu dönemde kaydetti.
Ama asıl satış rekorlarını 'Ninenin Mektubu' plaklarıyla kırdı. Onlarca mektubu plaklara okudu. Denizli şivesi ile anlattığı bu hikayeler ve fıkralar çok sevildi. Saz çalıp söylemenin yanına şovmenlik ve taklit yeteneğini de katmıştı.

Radyo programlarında bağlama çalmasına rağmen cura ve şelpe tekniğine de çok önem veriyordu. Ege yöresinde Ramazan Güngör'den Hamit Çine'ye kadar bir çok curacıyla çalıştı, katıldığı programlarda her boydan cura çaldı.
70'li yılların sonunda esprili kişiliği ve türkülerinin yanı sıra bağlama yapımcısı Cafer Açın'e yaptırdığı Yaren'i ile de ünlendi. Cura, bağlama ve çöğürü içeren bu sazla televizyon, radyo ve konserlerde şovlar yaptı.

TRT için pek çok alanda çalıştı, 80'li yıllarda Maliye Bakanlığı'nın televizyon için hazırladığı KDV reklamlarında oynadı. Bazı radyo tiyatrolarında, tarıma ve çocuklara yönelik televizyon programlarında yer aldı.
Yaren'ini yanına katıp 42 ülkede konserler verdi. Kültür Bakanlığı Hagem'de Repertuvar Kurulu üyeliği, TRT Türk Halk Müziği Repertuvar Kurulu üyeliği ve birçok sınavda jüri üyeliği görevlerinde bulundu.

Son süreli yayını olan TRT 1'deki 'THM İstekler' programında dinleyicileriyle buluşan Gönlüm, yareni, boy boy curası ve söylediği türkülerle dinleyicilere yine doyumsuz dakikalar yaşatıyordu.
2 mart 2000 çarşamba günü, birkaç gündür tedavi gördüğü Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nde solunum yetmezliğinden vefat etti.

Hiç kimsenin beklemediği bir anda neşeli simasını ve türkülerini sevenlerinin anılarında bırakan Gönlüm, Türk halk müziği repertuvarına derlediği bin kadar ezgiyi bırakmıştı.
Özay Gönlüm'den bir örnek

Ninenin Mektubu

Amanın yavrım,
Ben öyle duyuyom, o gocuman memleketlerde cicili bicili, boyalı moyalı, şıngırdak fıngırdak, kirpikleri takma, saçları sokma, onlan bunlan düşüp kalkma, gözleri elde, etekleri belde, artanı da yerde, sıska mıska, şıbıldak gibi bazı, çirkin mirkin hanımlar, gızlar oluveriyormuş. Amanın onlara tutuluveren de, yanıveren de deme yavrım. Alceen gızın soyu sopu belli, saçı sırma telli, eline el değmemiş, kötü süt emmemiş, sevisi derinde, eti butu yerinde olmalı. Dizine otutturuverdin mi kucağın dolmalı, domuz hem evlenince pazara kadar değil, mezara kadar varmalı. Ee hanım dediğini de alaya kattın mı, koluna taktın mı yakışmalı, duvara attın mı yapışmalı. Bu sözlerimi eyi dinle bakem, bi kulağından sok da öte kulağını tıka, çıkıvermesin len. Senin nazlı Eminen ne güne duruyo?

Geçenlerde ekmek ediyodum. Açcık hamurum kaldıydı. Emine gelivedi. "Koley gelsin ninem" deye artanını da o edivedi sağolsun. Maşallah bi olmuş hopur hopur. Dilim dağı taşı gırkbin kere maşallah. Amanın, artanını da o ediverdikten sonra iki süpürgü çalıvedi avluya, malların altlarını kürüyüvedi. Ben de ah benim ak topanım, gövercinim, kalem kaşlım, nazlı gülüm, mor zümbülüm, al bürgülüm, bol görgülüm, naha Alah seni allı başlı gelinler edivesin, muradına er, gonca güller der, naha evlerine sarı sarı buğdeyler yağıvesin deye dualar edivedim. Giderken de senin hesabiyetine şööle "e gelinim olmecen mi len" didim. Sarmeştim de iki yaneceğinden şappudu şuppudu öpüvediydim. Amanin misler gibi kokuyo len. Ee öpmek filan deyince o gül yüzün gülüyo de mi? Seni gavurun ***i seni! Emi güzel yavrım, yokluğun köz oluyo yüreğimde.

Dün akşamüstü kırmızı fistanımı geydim de şööle cami duvarına doğru yukarı çıkıyodum. Elimi ardıma kodum. Bizim Zartlak Osman pencereyi açmış, bende şööle oturdum. Bi de iradyoyu sonuna kadar açtıttırmış da havaları dinliyon deyyodum. Beni görüvedi, "ninee" dedi. "Eeey" dedim. "Gel de bi açcık oynayıvee" dedi. "Beni mi deyyon ay oğlum" dedim. "Heee" dedi. "Uleen" dedim, "benden geçti gari a yavrim. Sen o karını, Gıygıdı İbram'ın gızını bi cıscıbıldak soy, köyün delikanlılarını ünle, onların garşısında böyle şakkıdı şukkudu bi oynatıve!" İyi dememiş miyim len? Sen olmayınca yokluğun köz oluyo yüreciğimde. Gel gari yavrım. Yollara bakıttırma, gözümüzden yaş akıttırma.
Gel gari yavrım, gel gari! He hey.
Son düzenleyen KisukE UraharA; 15 Nisan 2008 13:10
Gerçekçi ol imkansızı iste...