Arama

Hikayeler ve Öyküler -2- - Tek Mesaj #300

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2007       Mesaj #300
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aşkın Rengi

Aşk var mıdır? Varsa, kaç çeşit aşk var hayatımızda? Aşk bir yanılsama mı? Yoksa doğa kanunu, aklının ilkbaharda polenlerle beraber uçup etrafa saçılması mı?

Şarabi mesela, tutkulu bir aşkın rengidir, bayrak kırmızısı hafif kalır. Arzulamaktır şarabi, asildir, kan rengidir, insanın damarlarından taşmak ister. Aşk filmlerinde beyaz şarabın içildiği bir aşk sahnesi gördünüz mü? Mum ışığı beyaz şarapta göstermez ama aşkın alevi kırmızı şarapta canlanır, kanı kaynatır...

Beyaz aşk gençlik aşkımızdır; saf, yasemin kokulu aşklardır. 20 yıl önce Emine teyzenin bahçesinde 25-30 tane gül çalmıştım. Yakalanmaktan korkmadan hem de. İnsanın gözü kararıyor zaten. Köy yerinde çiçekçi yok, gerçi çiçekçi olsa gül alacak para nerde! O yüzden tanrıya hesap verirken bahanem vardı. Ne kadar inanır bilemiyorum. Gülleri verdiğimde kızcağız bu güller yapışkanlı dedi. Ben de yok belki çiy yüzündendir dedim, gerçi benim ellerim de yapış yapıştı. Eve gidince fark ettim. Ellerim kan içindeydi. Ertesi gün kız bana telefonda güllerin pembe olduğunu ama alacalı bir kırmızı pembe ve beyaz olduğunu söyledi. Oysa sadece kırmızı ve beyaz güller toplamıştım. Ellerimin acısını hiç hissetmedim. Sanırım aşk bu: Beyin ile kalp arasındaki koordinasyonun sıfırlanması ve acı hissinin ortadan kalkması.

Pembe çocuklara olan sevgimizdir, onların yanaklarına kondurduğumuz öpücüklerden (çocukların pembe yanaklarından) bulaşan bir sevgidir. Masumiyettir pembe... içimdeki çocuğa yazmış olduğum şiirimin bazı dizeleri gibi:

... pembe yanaklarımda ezanlar okunuyor,
mahalle çeşmesinden hüzün akıyor
terliyken nihavent içiyorum...

Pembeleşir yanaklarımız utangaçlığımızda. Hepimizin ilkokulda pembe aşkları olmuştur, en platoniğinden. İlk aşkım ilkokul dörtte Sibel diye üçüncü sınıftan bir kızdı. Annesi bizim mahallede sevdiğim bir teyzeydi ve güzel börek yapıp biz oyun oynarken dağıtırdı. Sibel`in o zaman kocası olursam hep güzel börekler yiyeceğimi hayal ederdim. Öyle bir saflık ve pembeyle kaplıydı o günler.

Mavi imkansız aşkların sevgisidir. Hera - Leandros’un aşkı mesela, kız kulesi hikayesi ya da Afrodit’le Hermes’in aşkı. Bir gölde kavuşurlar Afrodit’le Hermes ama boğulurlar. Diğer hikayede ise Leandros her gece kız kulesine yüzer. Hera is meşale ile yol gösterir. O gece fırtınadan meşale söner ve Leandros yolunu kaybedip dalgalara yenik düşer. Balıkçılar bulur cesedini. Hera intihar eder üzüntüsünden. Zeus Hera’nın intiharına çok üzülür ve cesedinden bir kuşa can verir. Bu kuş ise martıdır. O yüzden kavuşamayan aşkların rengidir mavi.

Mesela "kara sevda" kurtulması imkansız olanıdır. Efsunludur, dramatik sondur, yada elini tuttuğunuzda bir histeri nöbeti geçirtir insana. Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Abelard ile Heloise, Romeo ve Juliet bunlara örnektir. Kavuşsalardı efsane olamazlardı.

Gri aşk hiç duyulmamıştır. Belirsizliktir. Kimse sevmez o belirsizlik çizgisinde yürümeyi. Ya siyah ya da beyazdır tercihi çoğu zaman insanların. Gri bazen sevimli isimlere bürünür: Kurşuni olur, kırçıl olur, boz olur hele hele sincabi, çok mu çok şirin gibi olsa da o da gridir.... Ve yine de soğuktur.

Aşk sıcaktır, sımsıcaktır. İçimizde kanımızı kaynama seviyesinin üzerine çıkaran, şah damarımızı zorlayan bir kırmızıdır. Avuç içlerimizin terlemesi, bazen iki lafı bir araya getirememektir. Kalp ile beyin arasındaki bağlantının koptuğu, artık kalbin beyni dinlemediği andır, Aşk kandır en koyusundan...