Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Mart 2007       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SİPARİŞ YERİNE TESLİM EDİLİYOR
Bütün bu kontroller tamamlandıktan sonra artık protein kullanıma hazırdır. Proteinler kullanılacağı yere doğru yola çıkacaktır.
Üretimin bu aşamasına kadar olan tasarım mühendisliği protein kullanım yerine ulaşana kadar devam eder. Üretilen çok kıymetli protein molekülleri hiç zarar görmeden kullanım yerine kadar götürülmelidir. Ama nasıl?
Bu sorunun cevabı hala tam olarak anlaşılmamıştır. Fakat bilindiği kadarıyla bu süreç insanı hayrete düşürecek derecede komplekstir.

Protein üretildikten sonra da hücre içindeki yoğun faaliyet devam eder. Protein ya özel taşıyıcılarla hücre dışına çıkarılır ve vücutta kullanılacağı yere götürülür ya da ihtiyaç duyulana kadar depolanmak ve paketlenmek üzere golgi cisimciğine bırakılır.
Hücre içinde üretilen proteinler, üretilip oldukları yerde bırakılmazlar. Aksi takdirde sürekli üretim yapan, ancak ürettikleri atıl kalan bir sistem oluşurdu. Ancak canlılıktaki tüm diğer sistemlerde olduğu gibi protein üretiminde de eksiksizlik ve kusursuzluk vardır. Sonuç olarak üretilen her protein, kullanılacağı veya kullanılacağı zamana kadar depolanacağı ilgili yere yine çok özel yöntemlerle taşınır. Örneğin hücre dışına gönderilecek proteinler, enerji üretmekten sorumlu organel olan mitokondride kullanılacak proteinler, çekirdekte kullanılacak proteinler hep farklı mekanizmalar kullanılarak yerlerine gönderilirler. Proteinlerin kullanım yerlerine taşınmalarında devreye giren bu özel mekanizmalar ve yollar proteinlerin "hedeflenme sistemleri" olarak anılır. Hangi proteinin nereye gideceğini bilmesi başlı başına bir mucize iken, gideceği yere göre ulaşım aracı belirlenmesi, paketlenmesi, ulaşım sırasında zarar görmemesi için enzimlerle desteklenmesi daha da şaşkınlık yaratan bir mucizedir.

Bu konu üzerinde uzun yıllar çalışan ve bu çalışmaları ile 1999 Nobel ödülünü alan David Sabatini ve Günter Blobel yeni üretilen proteinlerin hedeflerine ulaşabilmeleri için özel bir amino asit diziliminden oluşan bir "sinyal dizilimi" taşıdıklarını ve yerlerine ulaştıklarında ise bu sinyalden ayrıldıklarını büyük bir hayretle keşfettiler. Bu sinyal sayesinde hedefe doğru yola çıkan proteinin yolculuk sırasında daha fazla yardıma ihtiyacı vardır. Yeni üretilmiş birçok protein hücre içinde birçok moleküler makina ile karşılaşır. Bu makinelerden bazıları proteini tutar ve ulaşması gereken yere kadar götürür. Örneğin endoplazmik retikulum ve golgi cisimciği proteinleri gideceği yere kadar yönlendiren önemli organellerdir. Örneğin garbagease proteini üretildikten sonra 0.00025 santimetrelik bir yolculuk yapar. Sitoplazmadan lizozoma doğru olan bu yolculukta, güvenliğinin sağlanması için düzinelerce farklı proteinin çalışması gereklidir.
Yerinizde otururken bütün hücrelerinizin aynı anda bütün bu işleri yaparak ne kadar meşgul olduğunu bir düşünün. Tek bir hücrenin yüzlerce makine kullanarak yaptığı bu üretimi trilyonlarca hücreniz aynı anda yaptığı halde vücudunuzda hiçbir hareket hissetmez ve hiçbir ses duymazsınız. Dahası, genel hatlarıyla anlatıldığında dahi sayfalarca süren, sözlü olarak anlatıldığında saatlerinizi alacak olan bu üretim, sadece 10 saniye veya en fazla bir iki dakika sürer. Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise bu sistemin, gözle görülemeyecek kadar küçük bir yerde sürdürülüyor olmasıdır. Canlılığın tesadüfen oluşan proteinlerden meydana geldiği iddiasını bütün yaratılış gerçeklerine rağmen sürdürmeye çalışan evrimci bilim adamları gerçekte bu kadar kompleks bir yaratılış karşısında tesadüfün hiçbir anlamı olmadığını bilirler. Evrimci biyolog Prof. Muammer Bilge, tek bir tesadüfe dahi izin veremeyecek kadar mükemmel çalışan bu sistem karşısındaki evrimci çaresizliği şöyle ifade etmiştir:

Bütün bu sonuçları lazım geldiği gibi sağlayabilen, kendisi için tehlike ve kayıp yaratmayan, çıkmaz sokaklara girmeyen hücrede, protein sentezi endüstrisi, diyebiliriz ki, çok mükemmel bir organizasyonla ve kusursuz bir önceden görüşle yürütülmektedir... Hücrede bütün bunlar böyle olur. Fakat nasıl becerilir, nasıl başa çıkılır? Henüz bunu tam olarak anlayamıyoruz. Sadece sonuçları görüyoruz ve sonuçları sağlayan mükemmel organizasyonun ancak bazı noktalarını fark edebilmiş bulunuyoruz.
Evrimci bilim adamları, yaptıkları gözlem ve araştırmalar sırasında karşılaştıkları olağanüstü tasarım karşısında hep yukarıdakine benzer şekilde "çok mükemmel bir organizasyon", "kusursuz bir önceden görüş" gibi ifadeler kullanırlar. Ancak bu mükemmelliğin, kusursuzluğun nasıl meydana geldiğini kendi teorileri ile açıklayamazlar. Nitekim bunun kendileri de farkındadırlar ve bu yüzden bu olağanüstü olayların nasıl meydana geldiğini "henüz bunu anlayamıyoruz" diyerek çaresizliklerini dile getirirler. Oysa şuursuz atomların bu kadar mükemmel bir üretim organizasyonunu oluşturup yürütemeyecekleri açıkça ortadadır. Her atomun Allah'ın aklı, ilhamı ve gücü ile hareket ettiği kesin bir gerçektir.

PROTEİN SENTEZİNİN GÖSTERDİĞİ ÖNEMLİ BİR GERÇEK

Protein sentezinin aşamalarına baktığımızda dikkatimizi çeken konulardan biri, tek bir protein molekülünün üretilmesi için yüzlerce farklı protein ve enzime ihtiyaç olduğudur. Bunların yanısıra yine birçok molekül ve iyon da hazır bulunmalıdır. Peki öyle ise, ilk protein nasıl oluşmuştur?

İşte bu, evrimcilerin en önemli çıkmazlarından biridir. Evrimci biyolog Carly P. Haskings American Scientist dergisinde yayınlanan bir makalesinde evrimin bu çıkmazını şöyle ifade etmiştir:
Fakat biyokimyevi genetik sayesinde evrimle ilgili birçok önemli soru hala cevaplanamamıştır. Bütün canlılarda, hem DNA eşleşmesi, hem de üzerlerindeki şifrelerin proteinlere çevrilmesi oldukça spesifik ve uygun enzimler sayesinde olmaktadır. Aynı zamanda bu enzim moleküllerinin yapıları da tam olarak bizzat DNA tarafından belirlenmektedir. İşte bu gerçek, evrimde çok esrarlı bir problemi ortaya çıkarmaktadır. Acaba evrim olayında, şifrenin kendisi ve bu şifrenin içinden de proteinlerin sentezinde gerekli olan diğer enzimler beraberce mi ortaya çıkmıştır? Bu bileşiklerin olağanüstü karmaşıklığı ve sentezlenmeleri için aralarında hiç aksamayan bir koordinasyonun olma zorunluluğu göz önüne alındığında, söz konusu zaman çakışmasından bahsetmek çok saçma olmaktadır. Bu soruya Darwin'in görüşleri dışında cevap aramalıyız. Çünkü söz konusu durum özel yaratılışı öngören çok güçlü bir delil oluşturmaktadır.
Bu bilim adamının da belirttiği gibi, protein sentezinin oluşabilmesi için, hücre içindeki tüm sistemin birlikte var olması gerekir. Bu sistemin parçalarından biri dahi eksik olduğunda protein üretilemez ve dolayısıyla yaşam sürdürülemez. Evrimciler ise, önce proteinlerin sonra da proteinlerin tesadüfi birleşimleri ile hücrelerin oluştuğunu iddia ederler. Ancak çok açıktır ki, bu parçalardan biri olmadan diğeri kesinlikle oluşamamaktadır. Bu ise, Haskings'in de itiraf ettiği gibi, Allah'ın tüm canlıları, tüm sistemleri ile birlikte yarattığının açık bir delilidir. Allah'ın kusursuz yaratışı Kuran'da şöyle bildirilir:
O Allah ki, yaratandır, (en güzel biçimde) kusursuzca var edendir, şekil ve suret verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.
(Haşr Suresi, 24)
Protein
Protein hakkinda ne düsünüyorsunuz? Protein kas yapisini olusturdugundanbir cogumuz icin protein canliligi ve dayanikliligi animsatir. Bu düsüncedendolayi bol miktarda protein yemenin bireyi daha güclü yapacagina inanilir.Yüksek proteinli, düsük CHO'li dietler her grup insan icin vazgecilmez olmustur.Ancak bu kadar fazla protein tüketmek bireyi daha güclü veya zeki mi yapar, pekibu kadar fazla protein tüketiminin saglik acisindan herhangi bir riski var midir?

Protein'in rolü
Proteinler vücutta bircok fonksiyonu yerine getirirler. Vücut fonksiyonlarini regule etmede önemli rol oynarlar ve yapisini olustururlar. Diger yönden zor durumda kalindiginda vücuda enerji de saglarlar.Proteinler hücrelerden tutunda bireyin sacina, derisine ve kaslarina kadar vücudun tüm yapisini olusturur. Kas yapisini olusturmasi yaninda, kasin konstraksiyon mekanizmasinda da rol alir. Hormonlar, enzimler, antikorlar, kan molekülleri protein yapilidir.

Protein Gereksinimi

Amerika' da yasayan insanlar günde 100 gramdan daha fazla protein alirlar, bu deger alinmasi gereken miktarin tam 2 katidir. Alinmasi gereken günlük protein miktari kilo basina 0.8 gramdir. Saglikli 70 kilo agirligindaki bir erkegin günlük ihtiyaci 56 gramken, saglikli 57 kilo gelen bir kadinin ihtiyaci 45 gramdir. Protein gereksinimini hesaplamak icin kullanilan diger yol ise toplam kalori alinimindaki yüzdesidir. Toplam kalorinin %60-65'i CHO'dan, %10'u proteinden ve %30'dan daha az kismi ise yagdan karsilanir. Diger bir deyisle, günde 2000 kalori alan bireyin 50 gram kadar protein almasi gerekir. ( 2000 kalori . %10 = 200 kalori, proteinde gram basina 4 kalori vardir, 200 / 4 = 50 gram protein)
Proteinin her tipi birbiriyle özel kombinasyon ve sirayla bagli 20 degisik amino asitten olusur. Bunlardan 9 tanesi esansiyel amino asittir. Esansiyel amino asitler insan vücudunda yapilamazlar ancak dietten karsilanirlar. Hayvansal kaynaklibesinlerde neredeyse tüm esansiyel a.a 'ler bulunur ancak bu bitkisel kaynaklibesinler icin söz konusu degildir.

Protein fazlasi ne yapilir?
Protein tüketildiginde, amino asitlerine ayristirilir, absorbe edilir ve vücudun ihtiyacina göre yeni protein sentez edilir. Eger ihtiyactan daha fazla tüketilirse hem enerji olarak kullanilir hem de CHO veya yag sentez edilir.Amino asitlerden CHO veya yag sentez edildiginde, vücut her a.a grubundan bir nitrojen aciga cikarmalidir. Sonra bu nitrojen üreye katilacagi karacigere gönderilir.Fazla protein tüketen insanlarda daha fazla böbrek yetmezligi riski olusur.Bunun nedeni bir hipoteze göre söyle aciklamistir: yüksek proteinli dietlerin böbreklere zarar vermesi ve/veya daha fazla calismasina neden olmasi. Yüksek proteinli dietler idrar yoluyla kalsiyum kaybina sebep oldugundan osteoporoz riskini da artirir. Ayrica fazla protein alinimi sivi ihtiyacini da artirir söyle ki protein yaga veya CHO'a oranla metabolize edilmesi icin 7 kat daha fazla su gerektirir. Fazla su alinimi fazla idrara cikmayla sonuclanir bu durum ise su kaybini dramatik sekilde artirir. Sivi kaybi yüksek proteinli diete baslayan bireylerde belirgin sekilde kilo kaybinin bir numarali sebebidir.
Fazla miktarda protein iceren dietler ayni zamanda fazla kalori ve yagda icerirbu yagin cogunlugu sature yagdir. Fazla miktardaki sature yag kalp hastaligina vekrizine davetiye cikarir. CHO, protein, yag kökenli olursa olsun enerji fazlasi yag olarak depolanir. Anlasiliyor ki daha fazla kas yapmak icin protein tüketimini artiran birey kasdan daha fazla yag kazanir.

Sonuc
Protein tüketiminin toplam kalori tüketiminin sadece %10'unu olusturmasi en iyiizlenecek yoldur. Mercimek, soya fasülyesi gibi baklagiller ayrica bugday, yulaf ezmesi gibi tahillarda protein acisindan zengindirler. Eger hayvansal kaynakli ürünler tüketiliyorsa az yagli et, ve deniz ürünleri tercih edilmelidir.
Son düzenleyen Safi; 6 Mayıs 2016 01:26