Arama

Trabzon - Tek Mesaj #3

HayLaZ61 - avatarı
HayLaZ61
VIP BuGS_BuNNY
5 Mart 2007       Mesaj #3
HayLaZ61 - avatarı
VIP BuGS_BuNNY
Ad:  trabzon5.jpg
Gösterim: 747
Boyut:  63.2 KB

TRABZON


antik Trapeıue, Doğu Karadeniz bölümünde liman kenti.

Aynı addaki İlin merkezi: 143 941 nüf. (1990). Karayolu ile Ankara'dan 764 km, İstanbul'dan 1 079 km uzaklıkta. Havayolu ile yurdun diğer büyük merkezlerine bağlı.

COĞRAFYA.


Trabzon kenti, geride dik yamaçlarla birden bire yükselen Boztepe (225 m) ve Soğuksu tepesinin eteğinde, kıyıdan bu tepelerin eteklerine doğru basamak basamak yükselen taraçalar üzerinde yayılır. Bu taraçaları yaran iki dere, kent alanını 3 kesime ayırır. Başlıca iş ve ticaret merkezi, üzerinde bir deniz feneri de bulunan Kale burnunun gerisindedir. Onun hemen D'sunda liman tesisleri, daha ötede yine birer taraça üzerindeki Karadeniz üniversitesi kampüsü ile havaalanı yer alır. Kent daha çok D.-B. doğrultusunda yayılmakla beraber, bazı mahalleleri geriye, özellikle Zağanos deresi vadisi boyunca G.'ye doğru 100 m yüksekliğe kadar sokulur. Kentin gerisinde, görkemli bir manzaranın gözler önüne serildiği Soğuksu tepesinin üzerinde Atatürk köşkü ve müzesi ile dinlence yerleri vardır. Kıyı boyu ve Boztepe kentin diğer dinlence yerleridir.

D. Karadeniz bölümünün birinci, bütün Karadeniz bölgesinin (Samsundan sonra) ikinci büyük kenti olan Trabzon İ.Û. VII. yy'da Sinop'a bağlı bir Milet kolonisi olarak Trapezus adta kurulmuş ve bu adı, zamanla bir hayli değişmekle beraber, günümüze kadar korumuş. Roma ve Bizans dönemlerini yaşamış. XII. yy.dan OsmanlI imparatorluğu'na katıldığı 1461 tarihine kadar geçen 250 yıllık süre boyunca Trabzon Rum imparatorluğu'na başkentlik etmiş çok eski ve tarihi bir yerleşmedir. Kentin eski çekirdeği D.'da Kopsu burnu ve B.'da Kale burnu arasında, en çok korkulan K.-B. fırtınalarına karşı korunan bir koyun B kenarında, bu koya dökülen Değırmendereyı izleyerek, gerideki dağları Zıgana geçidi ile aşan ve iç kesimlere sokulan bir yolun kıyıya ulaştığı yerdedir, İ.Ö. IV. yy'da D. Anadolu'yu aşarak, burada Karadeniz kıyısına inen Onbinler'in de izlediği ve bugün İran transit yolu olarak bilmen bu yol tarih boyunca Trabzon'un, D. Anadolu'yu ve K.-B. İran'ı kapsayan çok geniş bir bölgenin dış ticaretini kanalize eden bir liman olarak gelişmesini sağlamıştır.

XIX. yy sonlarında bu yol boyunca yapılan ticaret, Trabzon limanına, 1,1 milyonu İran transit ticaretinden olmak üzere, 2 milyon osmanlı lirası gibi büyük bir gelir sağlıyor ve kent 8 bini rum ve 6 bini ermeni olmak üzere 35 bin nüfuslu canlı bir ticaret merkezi özelliği taşıyordu. Ama, XIX. yy. sonundaki bazı olaylar (Kars-Ardahan bölgesinin rus işgaline uğraması, Culfa-Batum demiryolunun işletmeye açılması, bu dönemde Erzurum'un savaş ve işgallere sahne olması ve Birinci Dünya savaşı'nda Trabzon'un kısa bir süre rus işgali altına girmesi ve azınlıkların çıkardığı karışıklıklar) ve Cumhuriyet döneminde de Erzurum'un 1939'da demiryolu ağına bağlanması Trabzon hinterlandının daralmasına, liman olarak işlevinin sönükleşmesıne ve nüfus kaybetmesine yol açtı.

Bu nedenlerle Kurtuluş savaşı sonunda 20 000’e kadar inen nüfus, daha sonra, önce çok yavaş artarak 1927' de 24 587 ye, 1935'te 29 682'ye, 1945 te ise ancak 29 824'e çıktı. Bunu, 1950'li yıllardan sonra, transit yolunun ve bu yolla yapılan ticaretin canlandırılması için sarf edilen çabalar. Karadeniz kıyılarını izleyen mükemmel bir yolun ve yeni liman tesislerinin yapımı, Karadeniz üniversitesi'nin kuruluşu gibi nedenlerle hızlanan bir gelişme izledi; bu sayede nüfus 1960'ta 53 OOO'I, 1970'te 80 000'i, 1980'de 100 OO'I aştı ve 1990'da 150 000 e yaklaştı. Trabzon, bazı sanayi kuruluşları (fındık kırma, un, balıkunu, balıkyağı, lastik ayakkabı fabrikaları İle çimento fabrikası) ve el sanatları (özellikle kuyumculuk), çeşitli düzeydeki öğretim kurumlarıyla (çok eski bir İlse, meslek okulları, Karadeniz Teknik üniversitesi) bugün de önemli bir ticaret ve kültür merkezidir. Uzun tarihinin kalıntısı olan birçok yapı, özellikle kentin 35 km kadar G.'lnde Karadağ'ın yamacındaki Sumela manastırı, giderek hareketlenen turizmin başlıca hedefleridir.

TARİH.


İ.Û. 756'da bir milet kolonisi olarak kurulan kente kayalar üstünde masa biçimindeki görünümü nedeniyle, "sofra" anlamına gelen "Trapezus" adı verildi, Miletliler'den sonra Persler'in (İ.Ö. IV. yy.), Büyük İskender döneminde (İ.Ö. 334 - 323)

Makedonyalılar'ın, onun ölümü üzerine de Pontos krallığı'nın yönetiminde kaldı. Pontos devletini ortadan kaldıran Romalılar'ın egemenliği altına girdi (İ.Ö. 63). Roma imparatorluğu ikiye bölününce (İ S. 395), payına düştüğü Bizanslılar'ın (Doğu Roma imparatorluğu) yönetimine geçti, imparator lustinianos'un (527-565) Iran seferi sırasında bir üs olarak önem kazandı. Dördüncü haçlı seferi sırasında (1202-1204) İstanbul'u işgal eden Latinler, burada bir latin imparatorluğu kurunca, ailesiyle birlikte Trabzon'a kaçan Aleksios Komnenos, Ereğli’den Batum'a kadar uzanan Karadeniz kıyı bölgesinde bağımsız Trabzon- Rum imparatorluğu'nun kurucusu oldu (1204).

Daha sonra bu imparatorluğun merkezi olarak ancak yıllık haraca bağlanmak koşuluyla Anadolu Selçuklularının eline geçmekten kurtulan kent, Trabzon Rum İmparatorluğu'nu ortadan kaldıran Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilerek osmanlı topraklarına katıldı (1461). Osmanlı yönetiminde önce bir eyalet merkezi olan Trabzon, bir süre sonra sancak merkezine dönüştürüldü ve Bayezit ll'nin oğlu şehzade Selim'in (sonradan Selim I) buraya sancakbeyi olarak atanması (1489) sonucu onun oğlu şehzade Süleyman'ın (sonradan Kanuni Sultan Süleyman) doğum yeri oldu (1495).

Kanuni döneminde Erzurum eyaletine bağlı bir sancak merkezi olan kent (1534), Murat III döneminde Trabzon'la Batum (Lazistan) sancakları birleştirilerek oluşturulan eyaletin merkezi yapıldı (1585). 1828 -1829 Türk-Rus savaşı'nda Rumeli yönünde rus başkomutanı general Dibitç'in, Edirne'den sonra İstanbul'u bile tehdit eden bir durum yaratması ve Anadolu' da da Erzurum'u alan general Paskeviç ordusunun Trabzon'a doğru ilerlemesi üzerine hemen barış istemek zorunda kalan Babıâli, Edirne antlaşması'nın imzalanmasıyla (1829) bazı sancaklarını yitirmesine karşın, özellikle Trabzon kentini kurtarabildi. Abdülaziz döneminde sadrazamlığa getirilen Mahmut Nedim Paşa'nın, karşıtları olarak gördüğü Âli ve Fuat Paşa yetiştirmelerinin görevlerinden alınıp apar topar gönderildikleri bir sürgün yeri olan kent (1871), ikinci meşrutiyetken sonra Samsun mutasarrıflığından yoksun bir vilayet merkezine dönüştürüldü.

Birinci Dünya savaşı'nda rus donanmasınca iki kez bombalanan Trabzon, büyük yıkıma uğradı (1914); Sarıkamış bozgunundan sonra da grandük Nikolay komutasındaki rus ordusunca işgal edildi (1916). işgal kuvvetleri komutanı general Şvartz rusça, rumca ve türkçe bildiriler yayımlayarak kentte rus yasalarının uygulanacağını, bunlara karşı gelenlerin şiddetle cezalandırılacaklarını duyurdu; Türkler tarafından camiye çevrilmiş eski kiliselerde namaz kılınması yasaklandı; Türkler e ait konutlar Rumlar'a verildi. Bu olaylar üzerine müs- lüman halk Trabzon’dan Giresun. Ordu ve Samsun yörelerine doğru göçe başladı Devrimle başa geçen sovyet yönetimiyle yapılan Brest-Litovsk- antlaşması (1918) gereğince Ruslar, boşalttıkları Trabzon'u Türkler'e geri verdiler. Ancak, Mondros ateşkesı'nden (1918) sonra galip itilaf devletleri, Trabzon merkez olmak üzere bölgede bir Pontos-Rum devleti kurmak için harekete geçtiler. Özellikle Ingilızler'den destek gören pontosçu çeteler, yörede birçok türk köyünü basıp köylüleri öldürdüler. Bunun üzerine Kulaksızzade İbrahim, Ustazade Nazmı, Barutçuzade Faik Ahmet ve arkadaşlarının girişimleriyle Trabzon'da bölgeyi yabancı işgallere karşı savunmak amacıyla Trabzon- Muhafaza hukuku milliye cemiyeti kuruldu (1919).

Tarih boyu birçok uygarlığı ve önemli bir kültür birikimini yapısında toplamış olan Trabzon, Kurtuluş savaşı'nın sonunda bakımsız, nüfusu hayli azalmış ve çoğu yerleri yakılıp yıkılmış durumda bulunurken, Cumhuriyet'ten sonra hızla kalkınarak gelişti. Bugün kendi adını taşıyan ilin merkezidir.

GÜZEL SANATLAR.


Bizans ve Trabzon rum imparatorlukları döneminde önemli bir dinsel merkez olan Trabzon'da pek çok manastır ve kilise bulunmaktadır. Çeşitli kaynaklardan, Osmanlı döneminde padişahların buralara çeşitli armağanlar gönderdikleri ve yardımda bulundukları anlaşılmaktadır. Bu dinsel yapıların dışında Trabzon'un en önemli anıtlarından biri kalesidir. Kıyıdan başlayarak Kuzgun ve imaret dereleri arasındaki sırt boyunca yükselen bu kale Bizans döneminde daha eski bir yapının temelleri üzerine kurulmuştur. Yukarıhisar, Ortahisar ve Aşağıhisar bölümlerinden oluşan yapının surları çift katlı kulelerle berkitilmiştir. OsmanlIlar döneminde de çeşitli onarım ve eklemelerle kullanılan kalede son onarımlar 1966 -1967'de gerçekleştirilmiştir.

Yukarıhisar (iç kale, Kule hisar) imparatorun ve soyluların oturduğu kesimdi. Surların G. kesimi iustinianos I döneminde (VI. yy.) yaptırıldığı sanılan sarayı koruyordu. Kesme taştan yapılmış kare planlı bir yapı olan saraydan, yalnızca ikiz pencereli cephe duvarı kalmıştır. Surların D.'sunda art arda dizilmiş insan kabartmaları, bunların sağında da Osmanlı dönemindeki onarımla ilgili 1494 tarihli yazıt vardır. Ortahisar'da dinsel yapılar yer alıyordu. Aleksios II döneminde yenilenen bu surların imaret kapısı, Zağanos kapısı, Tabakhane (Debbağhane) kapısı, Kule kapısı adlarını taşıyan dört girişi bulunmaktadır. Köprünün başındaki Zağanos (Zindan) burcu Aleksios II döneminde yapılmış, Osmanlı döneminde bir süre zindan olarak kullanılmıştır.

Zağanos burcundan başlayıp kıyıya doğru inen Aşağıhisar surlarının önünde, Hadrıanus döneminde bir liman bulunuyordu. Bu surlar Fatih Sultan Mehmet'in kenti ele geçirmesinden sonra da önemini korumuştur. Trabzon limanının hemen B.'sındaki Kalepark, denize doğru çıkıntı yapmış bir burun üzerindedir. Bu burcun Trabzon rum imparatoru Aleksios II ile anlaşıp burada bir ticaret kolonisi kuran Cenevizlilerde yaptırıldığı sanılmakta- Avasoiya kilisesi (XIII w ortaları) dır (XIV, yy, başı), Trabzon yöresi kiliseleri kimi teknik ve estetik özellikleriyle Bizans üslubundan ayrılır. Bu yapılarda düzgün kesme taş kullanılmış, dış cepheler genellikle süslemesiz bırakılmıştır. Bu kiliselerde Gürcistan-Kafkasya yapılarının ve bezemelerinin etkileri görülür, Boztepe'nin yamacındaki Aghios Savaş (Maşatlık) mağara kiliseleri V. yy.'da rahip Savas'ın girişimleriyle, kayaya oyularak inşa edilmiştir. D., B. ve K.’de olmak üzere üç kiliseden meydana gelen yapılar Komnenoslar döneminde hapishane olarak kullanılmıştı.

Kalıntılardan kiliselerin duvarlarının fresklerle süslü olduğu anlaşılmaktadır. Aghios Basileios ya da Aghia Anna kilisesi kent içindeki kiliselerin en eskisidir (VI. ya da VII. yy.). G. girişi üzerindeki 884 - 885 tarihli yazıt, Basileios I dönemindeki onarımla ilgilidir, Birer yuvarlak absida ile son bulan üç şahından oluşan yapı içten beşik tonoz, dıştan kiremrt kaplı çatı ile örtülüdür. Yan sahınlar üzerinde devşirme sütunlara oturan galeriler vardır. Panaghia Khrysokephalos (altın başlı Meryem) manastır kilisesi'nin ilk kez IV. yy.'da yapıldığı sanılmaktadır. XIV. yy.'da yakıldıktan sonra Aleksios III Komnenos tarafından yenilenmiş, 1461'de kentin Osmanlılar'ca fethinden sonra camiye dönüştürülmüştür (Fatih ya da Ortahisar camisi), ilk yapı tonoz örtülü bazilika planındayken, ikinci yapı, merkezi kubbeli, yunan haçı planında üç sahınlıdır, ayrıca iç ve dış narteksi vardır.

Aghios Eugenios kilisesi (1291) önce bazilika planındaydı; daha sonra ana çizgileri korunarak kimi değişikliklerle yunan haçı planına dönüştürüldü. Kesme taştan yapının ortası dört kalın ayağa oturan yüksek kasnaklı bir kubbeyle örtülüdür. Fatih Sultan Mehmet döneminde kilise Yenicuma camisi adını almıştır. Aghios ioannes (Sotha) kilisesi (1306) planıyla Aghios Eugenios ve Ayasofya kiliselerine benzer; 1856’da metropolit Konstantinos tarafından aslına uygun olarak yenilenmiştir. Kilisenin ana mekânı birer absida ile son bulan üç şahından oluşur; dört kalın ayağa oturan merkezi kubbe yanlardan tonozlorla desteklenmiştir. Boztepe'nin G. yamacındaki Kızlar ya da Rahibeler manastırı (Panaghia Theoskepastos) XIV. yy.'da bir kaya capellasının çevresine kurulmuştur.

Geniş bir alana yayılan manastır 1843’te yenilenmiş ve genişletilmiştir. Trabzon rum imparatoru Aleksios lll’ün kızı Anna Komnene tarafından yaptırılan (1342) Aghios Philippos kilisesi, Panaghia Khrysokephalos kilisesi'nin camiye dönüştürülmesinden sonra 1665'e değin katedral olarak kullanılmıştır. Gürcistan mimari üslubunu yansıtan çokköşeli kasnak- lı kubbesiyle dikkati çeken, tek sahınlı yapı, XVII. yy.'ın ikinci yarısında camiye dönüştürülmüştür (Kudretin camisi). Trabzon'un en önemli yapılarından biri kentin 3 km B.'sındaki Ayasofya kilisesi'dir. XIII. yy. ortalarında Manuel I tarafından yaptırılmış bir manastıra ait iki kiliseden biri olan bu binanın ilginç öğelerinden biri çan kulesidir. Anadolu'da benzeri bulunmayan bu kulenin içi birçok kattan oluşur. Bu katlardan biri dışa çıkıntı yapan küçük bir capella biçimindedir. 1427 tarihli kulenın duvarları 1443-1444'te yapılmış fresklerle süslüdür. Yöresel üslubu yansıtan kilise kapalı yunan haçı planındadır. Kubbesi dört kalın sütunun taşıdığı on iki köşeli kasnağa oturur. Yapının kimi mimari öğeleri Gürcıstan-Kafkasya üslubunun etkilerini yansıtırken (K., G. ve B. cephesindeki kapı sundurmaları, çokköşeli kasnağa oturan kubbe), oymalar ve kabartmalar (G. kapını sundurması) Akdamar kilisesi'ndekilere benzer. Kilisenin içini süsleyen ve 1260’larda yapılmış freskler ise kimi küçük ayrılıklarla bizanş.üslubundadır.

1957 -1963 arasında bir İngiliz ekibince temizlenip ortaya çıkarılan bu resimlerde İsa'nın yaşamıyla ilgili dinsel konular (İsa'nın doğumu, vaftiz, Pantokrator İsa (kubbenin ortasında yer alan bu fresk, Kutsal Kitap'tan alınmış bir yazıtla çevrilidir], çarmıha gerilme vb.). Ayasofya kilisesi 1964’te müze olmuştur.

OsmanlI öncesi yapıları arasında, bunların dışında Aghios Andreas kilisesi (Nakip camisi), imaret deresi sukemeri (VI. yy., onarım XIII. yy.), Kuzgun deresi sukemeri (XIII. yy.), Kavaklı sukemeri (XIII. yy.) belirtilebilir.

Osmanlı dönemi camilerinin en önemlisi Yavuz Sultan Selim'in annesi Gülbahar Hatun adına yaptırılan (1514) Gülbahar hatun, Büyükimaret ya da Hatuniye camisi' dir (aslında türbe, imaret, medrese, hamam ve aşhaneden meydana gelen bir külliye idi). Ters T (zaviyeli) planlı yapı beş kubbeli son cemaat yeri ile kubbeli bir ana mekândan oluşur. Girişin yanlarında kubbeli odalar yer alır. Caminin D.'sundaki Gülbaharhatun türbesi sekizgen planlı ve kubbelidir (1505). iskenderpaşa camisi'nin (1529/1530) kare planlı ana mekânı kubbeyle örtülüdür, önünde kiremit çatılı, camekânlı son cemaat yeri vardır (1882 ve 1973'te onarıldı). Erdoğdubey camisi mescitten camiye çevrilmiştir (1577), 1820’ de onarılan Semerciler camisi'nin XVIII. yy.’da yaptırıldığı sanılmaktadır. Bu cami özellikle ince ahşap oymalı minberi ve tavan süslemeleriyle dikkati çeker. Barok-empire üsluptaki Çarşı camisi'ni Trabzon valisi Hazinedarzade Osman Paşa yaptırmıştır. (1839).

Cenevizlilerde yaptırıldığı öne sürülen Bedesten Osmanlı döneminde onarılmış, çeşitli eklemelerle genişletilmiştir. Kare planlı yapının ortasındaki dört filayağı orta kubbeyi taşıyordu. İki katlı Vakıf han 1531’de İskender Paşa tarafından yaptırılmıştır. XVIII. yy.'dan Taşhan revaklı bir avlu çevresinde yer alan mekânlardan oluşan iki katlı bir yapıdır. Çifte hamam planındaki Paşa hamamı da İskender Paşa'nın yönetimi dönemindendir (1531). Musapaşa camisi (1668), Tavanlı cami (1874), Konak camisi (1883), empire üsluptaki Abdullahpaşa çeşmesi (1849), Abdulhamit ll’nin tuğrasının bulunduğu Abdülhamit çeşmesi (1891), çok yıkık olan Alaca han (XIII. yy.), Sekizdirekli hamam (oba çadırlarına benzer planı ile dikkati çeker ve bir Selçuklu yapısı olduğu öne sürülür) anılabilir.

Trabzon geleneksel konut mimarlığı açısından da dikkati çeken kentlerimizdendir (Memişağa konağı, Yarımbıyıkoğlu evi, Kundupoğlu evi, Nemlizade konağı vb.). Bodrum katıyla birlikte dört katlı olan ve cephe mimarisiyle (saçaklar, pencere silmeleri) XIX. yy. üslubunu yansıtan Atatürk köşkü (1903), günümüzde müze olarak ziyarete açılmıştır. Atatürk anıtı Hüseyin Özkan'ın yapıtıdır (1948).

Trabzon Atatürk müzaal, Trabzon'un Soğuksu kesiminde müze. Atatürk'ün Trabzon'u ziyaretlerinde kaldığı köşkte açıldı (1943). Müzede Atatürk'e ait eşyalar, fotoğraflar, Trşbzon konuşmasının (1924) metni vb. sergilenmektedir.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 25 Ekim 2016 15:53
Pirana Kovalayan Çılgın Hamsi...