Arama

Hikayeler ve Öyküler -2- - Tek Mesaj #347

KaRaYeL61 - avatarı
KaRaYeL61
Ziyaretçi
9 Mart 2007       Mesaj #347
KaRaYeL61 - avatarı
Ziyaretçi
Deniz İle Kayahan

Deniz âşıktır Kayahan’a, Kayahan’da Deniz’e… Çok mutludurlar. Düşünceleri, fikirleri, hisleri hep birliktedir. Bilmeyen kalmamıştır sevdalarını. Haykırmışlar bir kere, duymayan kalmamış. Hiç ayrılmayacaklarını düşünürken birden soğukluk başlamış. Deniz ayrılmak istiyormuş. Çünkü yalan söylüyormuş Kayahan. Aldatmış gözü ondan başkasını görmeyen Deniz’i. Kaldıramamış bu ihaneti… Günlerce odasına kapanmış. Ceza vermiş kendisine “nasıl inandım” diye. Onsuz geçen her gün acısını daha da arttırıyormuş. Kayahan ise perişan hallerde affettirmeye çalışıyormuş kendisini sarhoş sokaklarda gezinerek. Günlerce beklemiş penceresinin altında, perdesini açarda bir kez olsun melek yüzünü görürüm umuduyla. Görememiş… Gündüzleri gecelere, geceleri gündüzlere bağlamış Kayahan, Deniz için… Deniz ağlıyor, nefret ediyormuş hayattan. Utanmış bu hayatta olmaktan. Her gün ölüme yalvarmış, kurtarsın diye onu bu dünyadan. Özür dilemiş sevgiden. İhanete uğrayacağını hiç düşünmemiş. Mahcup olmuş aşka.
Yalvarmış, yalvarmış, güneşsiz günlerde yalvarmış ölüme, deniz. Yalvarmış, yalvarmış, çamurlu kaldırımlarda, sokakla beraber yalvarmış hayata, yeni bir hayat versin diye, Kayahan. Günlerce yalvarmışlar, günlerce yağmur yağmış, günlerce ağlamış bulutlar. Ansızın çekilivermiş siyah bulutlar. Bir buket ışık vurmuş pencereye. Kayahan’ın gözleri pencerede, birden pencere aralanmış. Deniz’in gözleri deniz, dalgaları kıyıya vuruyormuş, öfkeli… Kayahan çırpınıyormuş denizde, dalgalarda, bakışlarda… Bulutlar usulca ağlamaya başlamış. Güneş çekilmiş. Deniz çekilmiş. Feryatlar yükselmiş odadan. Çığlıklar büyümüş dağlar gibi. Kayahan’ın dudağından kelimeler dökülmüş; “ ölüm git, ölüm git, ölüm git, git ne olur…” Kayahan düşmüş olduğu yere. Derin bir uykuya dalmış. Deniz’in dilekleri kabul edilmiş. Ölüm alıp götürmüş. Gururluymuş. Kurtulmuş. Kayahan günlerce süren uykusundan uyanmış günlerden bir gün. Beyaz kefenli kadınlar varmış yanında. Korkmuş. “almadınız onu değil mi, söyleyin almadınız değil mi?” hemşirelerin şaşkın bakışları altında koşmaya başlamış. Gittiğinde pencere kapalıymış. Beklemeye başlamış. Deniz’in annesi görünmüş, deniz bakışlı. Dayanamamış, boğulmuş köpüren bakışlarda. Yine koşmaya başlamış Deniz’e… Utanmış yanına gitmeye. Uzaktan bakmış uzunca. Cesaretini toplamış. Uzanmış yanına. Toprağını koklamış. Kokusu hiç değişmemiş. Lakin affetmemiş de Kayahan’ı. En sevdiği beyaz güllerden dikmiş sol tarafına. Yanında uykuya dalmış farkında olmadan. Yağmurlar yağmış üzerlerine. Son kez aynı yağmurda ıslanmışlar. Uyandığında, diktiği beyaz güller solmuştu, siyahtı. Şimşekler çakmış gökyüzünden. İstememiş üzülmesini Deniz’in… Giderse daha mutlu olacağını düşünmüş. Sakince yola koyulduğu an bulutlar yol vermiş güneşe. Son bir kez daha baktığında güller beyazmış. Gülücükler açmış yüzünde Kayahan’ın. Affedilmese de gülleri kabul edilmiş. En son da orada görülmüş.