Ayrılık Ayrılık, zaman mıydı?
Hüznün ruhuydu,
Bedendeki tılsım yarasıydı.
Susuzluktu.
Hiç düşünmemek miydi?
Hastalıktı.
Yitip giderken her şey, anılara sarılmaktı.
Sesli ağlamaktı.
Sessizce alışmaktı.
Ayrılık, bir seçim miydi?
Özgürlük, yoluydu.
Kusursuzluk kaygısıydı.
Kendini tanımaktı
Ayrılık, terk edilmek miydi?
Güvensizliği hissetmekti
Dünyayı kabus gibi görmekti.
Kanayan yarayı durduramamaktı.
Hayatın sonuna kadar,
Sargı beziyle yaşayamamaktı.
Ayrılık,
Hiç uyumamak mıydı?
Yitip giderken, durmak mıydı? YANKI ÖZGÜR
Aşkta Yarın Yoktur Sevgili Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili.
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.
Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular yoktur.
Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
İnsan bir başka ışığa teslim olur...
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil,
içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir.
Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.
Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın
hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de...
Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının
çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir
sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili,
kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı
hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye.
Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda,
gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri,
o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim.
Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili.
Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer.
Sevdiğimiz insanların çocuklukları da...
Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer.
Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider,
hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır.
Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır...
Bazen denizler, kıyılar çeker insanı.
İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde
yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu.
Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara...
Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...
İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda
umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler,
kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının
korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...
Birazdan sabah olacak...
Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular başlayacak...
Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve
hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım...
Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış.
Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını,
cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri
alacak. Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek...
Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak...
Aşkta yarın yoktur sevgili... CEZMİ ERSÖZ
Meçhul SevgiliMeçhul Sevgiliye
Biliyor musun bu gece senin için neler neler yazacağım...
Biliyor musun seniniçin gönlümde bugece bir sayfa açacağım..
Ömrümün son baharında,
Çıkmaz sokaklarında seni arayacağım...
Bulmak için anılarımı bir bir yırtacağım..
Ey mechul sevgili
bu gece saatlerimi seninle paylaşacağım...
Sen yanımda olmasan da,
adını bilmesem de, Seninle yaşayacağım...
Sen anlamasan da..
Bu gece bir başka olacak bende duygular...
Öldüreceğim içimdeki yalnızlıkları,
Seninle yaşayacağım dakikaları, mutlu anları..
Mazideki aşklarıma izinvereceğim bugece, seninleolmak için
Gönlümün zincirlerini kıracağım yanında olmam için..
Bu gece yağmurları dinleyeceğim göz yaşlarıma inat..
Yürüyeceğim kalbimin sahillerine, umursuzca..
*****eler takacağım saçlarına, bahçelerimden..
Seni koklayacağım güllere inat..
Sen bilmem hangi kentin akşamlarındasın..?
Sen bilmem şimdi kimin yanındasın..?
Ama nerede olursan ol kanımdasın, yanımdasın..
Sabahı aydınlanmayan akşamlarımdasın...
Bir sır gibi saklayacağım seni duygularımda..
Duyuramam sesimi sana oysa..
Sana yürüyeceğim yollara inat, sana inat..
Sana koşacağım sensizliğe inat...
Bu gece senin olacağım kullara inat..
Seni canım gibi seveceğim kendime inat.. AHMET BECERİK Son düzenleyen f.L.y; 16 Aralık 2005 06:49