Bir Şiirdir İstanbul
_____________________“ İstanbul elbette fetholunacaktır.
______________________ne güzel komutandır o komutan
______________________ne güzel askerlerdir o askerler..”
________________________________ (Hz. Muhammed)
İstanbul’u anlat deseler anlatmak kolay değil, kelimeler yetersiz kalır; anlatamam. Belki tarif ederim o kadar “Her karış toprağı şehit kanıyla yoğrulmuş ecdadımızdan bize kalan yadigar.”
İstanbul öyle uzaktan anlatılmakla da olmaz. İstanbul’da yaşamakta değildir esas önemli olan... Bire-bir hissetmeden görmeden güzelliklerini, çekmeden acılarını anlatılmaz ki; hiçbir an hiçbir zaman...
Samimi değilseniz İstanbul kırılır, içten değilseniz İstanbul gücenir. Doğal değilseniz birde üstelik; İstanbul, haksızlığa hiç mi hiç gelemez...
Ve İstanbul bir şiirdir mısra mısra. Ve İstanbul bir şarkıdır her gün yeniden söylenir. Ve o İstanbul değil midir ki; ”Yüzlerde tebessüm gönüllerde ferahlık ve aşkların kanat çırpışı” diye tarif ettiğimiz. Ve en güzel gerçekse; “İstanbul en çok yürekte yaşanır.”
Ve bir İstanbul sabahında; martılarla sohbet etmeli, şakalaşmalı balıklarla, kedilere süt vermeli, vapur seslerini dinlemeli, bir şair edasında en güzel şiirlerini okumalı İstanbul’un, görmeli doğal güzelliklerini, araştırmalı geçmiş uygarlıklarını, bilincine varmalı sanat eserlerinin ve inadına yeşili korumalı, ve sevmeli İstanbul’u koşulsuz ve karşılıksız; dostluğun ve barışın katıksız maviliğinde...
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA, “Karadan yürüyen gemiler” adlı şiirinde bakın şöyle diyor; Bir sabah ferman ile uyandık İstanbul kıyılarında/Bir sabah duyuldu Sultan Mehmet:/ Gemilerim karadan yüzdürülsün!/Dağlar taşlar inledi: Emret!
Ve 550 yıl geçmiş aradan dile kolay... Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden bu yana... İstanbul İstanbul olalı... Dünya kültür ve medeniyetinin beşiği İstanbul bizim olalı...*
Dedim ya, İstanbul ecdadımızdan bize kalan yadigar. İstanbul’un taşı toprağı şehidimin kanı... Nice canlar verilmiş uğruna, nice şairlerin ilham kaynağı, nice sevdaları taşımış gün be gün nice sevdalara gebe...
Ve neden sonra, aşklarım gelmeli aklıma; hatırlanası aşklarım... ve en son hatırladığım; ”İstanbul en büyük aşkım” olmalı...
* 28 defa kuşatılmış olan İstanbul’u Fatih Sultan Mehmet 29 Mayıs 1453 tarihinde 21 yaşındayken Fethetmiş ve
Hz. Muhammed’in övgüsüne layık olmuştur.
İstanbul’un Fethi
___________________“Ya İstanbul beni alır,
____________________ya ben İstanbul’u alırım.”
________________________(Sultan II. Mehmet)
Bir gece düşünün
Her yer zifiri karanlık
Aylardan Nisan sene 1453
Altmışyedi parça olmuş donanması Fatih’in
Karadan Haliç’e bir şahin gibi süzülen..
Bir gündüz düşünün
Her yer Fatih’in toplarıyla aydınlığa göz kırpıyor
Aylardan Mayıs sene 1453
O ne muhteşem gün
O ne muhteşem kuşatma
O büyük gün işte tarih 29 Mayıs 1453
Dövülürken İstanbul Fatih’in toplarıyla
Ne direniş kaldı geriye ne kapılar ne surlar
Her karış toprakta şehitler yatıyor şimdi
Dalgalanırken şanlı Türk Bayrağı topkapı surlarında..
Fatih Sultan Mehmet değil miydi o
Bir devir açıp bir devir kapatan
Fatih Sultan Mehmet değil miydi o
Tüm kapıları ardına kadar açan
Fatih Sultan Mehmet değil miydi o
Bir güneş gibi yeni çağı aydınlatan
Fatih Sultan Mehmet değil miydi o
Topkapı’dan İstanbul’a tek bir yürek olup ak an...
Ali Hakan Düz