Bir ayrılık gününde....
Yorgun ve küçük adımlarıyla
Köşesine çekildi
Bildim bileli konuşmaz
Çentikler arasına sinmiş gözlerinden
Şimdiden düşmeye başladı
Birkaç damla
Saatler ilerledikçe
Göğsündeki kafese
Küt küt çarpar
Beyaz güvercinlerin kanatları
-bilmez ama duyarım-
Titremeye başladı elleri
Yarına çıkınca
Açılacak genç kızlığından
Hercailer işlenmiş
Çeyiz sandığı
-yeni gelin heyecanında, anlarım-
Sararmış mendilde
Uğurlarken yarısını,
Kestiği bir tutam saç
Hala barut kokar
Rengi akmış
Nerdeyse silinmiş resimler
Rutubetle yapışmış
Yıllardır gire çıka
Maziyi gömdüğü
Karanlığa
-özlemler canını yakar, sezerim-
Derin bir nefes çekiyor işte
Duvardaki resme baktıkça
Hele ki radyoda
Çalıyor ya böyle günlerde
Kahramanlık türküleri
Yanık-yanık
-içinden de olsa mırıldanışı, duyarım-
Dizlerine başımı koydum
Yıldız yağmurlarında
Ruhlara açtığın ellerini
Dolaştır saçlarımda
Hayallere sarılırken
Tütsülediğin
Al yazmanı çıkar göğsünden
Ser AYYILDIZın gölgesine
Kanı kurusun şehidinin
Döksen de koca bir ömrü
Takvim yapraklarıyla
Her yıl bir kez daha ölürsün
18 MART’ta
-SAKLAMAM...
sen gibi ağlarım NİNEM...
Arzu Altınçiçek