Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
06:43, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cuma, 12 Aralık 2025 - 06:43
Arama
MaviKaranlık Forum
Hikayeler ve Öyküler -2-
-
Tek Mesaj #438
Nephthys
Ziyaretçi
20 Mart 2007
Mesaj
#438
Ziyaretçi
Her mevsimi bahar olsun ister insan;
Her mevsimin bahar tadında yalanları olsa bile..."
(KS)
H
ayat, her zaman aynı pencereden görünmüyordu insana... Arka odadan baktığında uzuyordu yol; çok uzun diyordun. Beklenmeden gelen bir misafir oluyordu ağır aksak adımları, elindeki bastonuyla... Gölgesi cumbanın önüne düşüyor, upuzuyordu...
Hazırlanmak istiyordun, çekip çevirmek lazımdır evi barkı; 'pişirmek lazım en leziz yemekleri' diyordu yüreğin... Zira yolu uzundu; gölgesi uzundu, o habersiz misafirin... Umduğunu değil, bulduğunu yiyendir diyemediğin, tanrı misafiriydi; belki yorgun...
"Binbir hengame, koşturmaca, telaş...
"
Ne kadar yaklaşmıştı acaba...
Bakıyordun...
Kayboluyordu cumbanın ucuna düşen gölgesi...
Ya kendisi... Neredeydi!
Neredeydi dersin?
Gelmekten vazgeçip dönüyor muydu, gerisin geri?
Ön odadan bakıyordun bu defa yola... Uzaktan gelen oluyordu tekrar görünen. Evet, evet geliyordu... Küsmemişti...
'Temiz, pak olmalı, giyinmeli' diyordun en yeni giysiler, dolaptan çıkmalıydı beyaz kol düğmeleri, yüzükler... Habersiz de olsa en güzel biçimde karşılanmalıydı bu misafir... Odalar havalandırılmalı, çiçekler sulanmalıydı... En güzelinden kokmalıydı renksiz duvarlar...
Misafir....
Misafir.... Ne kadar da yaklaşmış oluyordu... Neredeyse gelmek üzereydi değil mi? Gelmesin hemen!
Gelmemeliydi... Masa hazırlanmalı, mumlar yakılmalı, çalmalıydı en güzel
müzik
o antika gramafonda...
"Binbir hengame, koşturmaca, telaş..."
Kapıyı çalmak üzereydi... Evet, şimdi...
Yok, hayır; kapıda karşılanmalıydı.. Tabi ya, ayıp olmaz mıydı...
"Üçer beşer inilen basamaklar, burkulan bir bilek, düşen bir beden..."
Sonra aniden toparlanıp, uzanıyordun kapının koluna... Açıyordun...
Misafir...
Misafir neredeydi?
Çok mu beklemişti, peki neden çalmamıştı kapıyı, senden mi beklemişti, o zaman şimdi neredeydi, neden gelmiş, neden gitmişti?
"Kısıklaşan gözler, soluk soluğa kalan beden... Uzaklaşan bir silüet... Elinde bastonu..."
O; O olmalıydı... Ne de çabuk uzaklaşmıştı... Beklememiş miydi hiç... Hiç mi yani; Hiççççç mi?
Ne kadar çabuk gelmiş, ne de çabuk gitmişti... Gelirken de giderken de gölgesi tam da oraya düşmemiş miydi, nasıl olmuştu...
Düşünmek yersiz miydi... Koşmalı mıydın... Tutup kolundan getirilmeli miydi... En güzel köşelerde oturtulup, en güzel yemeklerle doyurulmalı mıydı...
Evet...
"Koşar adımlar, hızlanan yürek ve umutsuz bakışlar..."
Giden gitmişti...
Ne kadar çabuk gelmiş, ne de çabuk gitmişti.
..
"Mahzun duruş, tükenmiş zaman ve bir başka misafire kalan hayatlar..."
Hayat her zaman aynı pencereden görünmüyordu değil mi insana... Birden gelip ansızın gidiyordu... Belki hazırlıksız yakalanmak en iyisiydi ve kollarına bırakılmalıydı güçsüz bedenler... Hayat zaten fazla birşey istemiyordu... Umduğu yoktu, bulduğunu yiyendi... Değil mi...
Ve zaman... Elindeki bastondu hayatın... El ele yitip gidendi... Beklemeden; geri dönmeden...
Kemal SÜME-2006
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 06:43
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...