Arama


NiliM - avatarı
NiliM
Ziyaretçi
22 Mart 2007       Mesaj #24
NiliM - avatarı
Ziyaretçi
Hadi bana güzel şeylerden bahset, ben yapamıyorum bir süredir…
Sanki unuttum sevinmeyi; epeydir bir uçurtma olmadım örneğin, kuşlarla aşık atmadım
gök yüzünde, çocuklarla gülmedim. Kahkahalarımı bir elektrik kablosuna dolayıp, yerlere çakılmış gibiyim.
Yüz göz darmadağın, kelimeler kırık dökük, hayatım durağan, zaman dört nala koşarken önümde, ben sürünüyorum toz, toprak içinde…
Nedense, veresim gelmiyor aldığım solukları, göresim yok sevdiğim insanları; ne bilmek, ne anlamak istemiyorum artık, bir parçası olmadığım hayatı…
Biliyorum, nedenim çok ama, nicedir mutlu uyanmıyorum yine de!.
Hadi, lütfen, güzel şeylerden bahset!
Örneğin; uçsuz bucaksız bir kumsalda seyrine doyulmayan bir gün batımı tasvir et; ufkun biraz üstünde sarı bir ateş topu görünsün, deniz dalgalı olsun. Güneşin son ışıklarıyla yanan kayalar, serinlesin köpüklerle…Bulutlar beyaz olsun, martılar çığlık çığlığa…Rüzgarla sarmaş dolaş bir yelkenli geçsin açıklardan, kıyıdan el sallasın yelkenliye denizde taş sektiren çocuklar…Kulak misafiri olayım el ele tutuşmuş bir çiftin sevgi sözcüklerine; derin bir ah çeksin, kayalıklarda balık tutan yaşlı bir adam ve gülümsesin…Sadece o kumsalda olsa da, hayatından memnun olsun herkes, “yaşamak, güzel şey!” desin.
Akşam olsun, ateş yaksın sevdalı gençler; aşk olsun şarkılarında, umut, söylesinler bir ağızdan; denizde ayın şavkı, gözlerinde yıldızlar, elleri birbirlerinde olsun, tertemiz yüreklerinde sevgi…Sadece o kumsalda da olsa, hiçbir şey kirlenmesin; ne deniz, ne gökyüzü, ne gençler!
Nedense, giderek daha çok hissediyorum kirlendiğimi; ellerimi daha sık yıkıyor, aynalara daha az bakıyorum.
Koyunlarını otlatan bir çobanı anlat bana…Bir dere kenarında, serin bir kayın gölgesine uzanmış, yan gözle sürüsünü izliyor olsun. Elleri başının altında, gözleri gökyüzünde, bulutlardan bir sürü çizsin, tıpkı düşlerindeki gibi, sadece kendine ait; taşlardan atlayan suların sesi, yüzünü okşayan ılık rüzgar, kurbağaların türküsüyle, fark etmesin, dünyanın en bahtiyar insanı olduğunu ve hayret etsin, bunca yokluğa rağmen neden gülümsediğine…
İyi haberler ver bana; ister, memlekete, ister insanlara dair olsun. Tanıyım tanımayayım fark etmez, yeter ki duyayım, hep kötü şeyler olmadığını hayatta!
Komşunun, ne zamandır istediği bisikleti alabildiğini anlat kızına; Ahmet’in sünnetinde sabaha kadar eğlendiğini mahallelinin, nihayet muratlarına ereceğini müjdele Ayşe ve Veli’nin, düğün parasını denkleştirdiklerini; geleceğe umutla baktıklarını…
Nedense, kötü haberler prim yapıyor artık, ne kadar moral bozarlarsa, sanki, o kadar rahat ediyor insanlar.
Biliyorum, ben de onlardan biriyim. Tek farkla ki, iyi şeyler giderek azalırken çevremde, daha çok istiyorum, iyiyi, güzeli görebilmeyi…Herkese yetecek kadar umut olsun istiyorum yüreğimde, herkesi kucaklayacak kadar uzun kollar, aklımda bir dize, dilimde bir türkü olsun her daim, sevdayı anlatan!
Gel gör ki, doğarken yüklenmişim yüreğime bu tarifsiz hüznü; en küçük bir fırsatını bulmaya görsün; ne kumsallarda hala aşk şarkıları söyleyen gençler olduğu geliyor aklıma, ne hayalleri olan çobanlar…
Bir tek, bütün acıları yüklenen bu yürek kalıyor elimde, bir de, içinde akan kan kırmızı bir dere…