Yalnızsın sevgilim
Ne zaman kapısı çalınsa
bahçesinde tutsak begonyalar
prangalarına sarılırken inatla
hürriyet korkusundan ağlar
sen ise açmazsın
yüreğine oturup yarım kalan
mezar kazıcısı suratlı sevincinin
uykusuz kalktığı yatak odalarından
kırılarak kalkan direncin
yüreğine batar da aldırmazsın
daha yüzünü yıkamadan hayatla
savaşmak zorunda kalan
yel değirmenlerinden tek farkın
onlar kadar olmayan yalnızlığının
ardına dönüp de bakmazsın
asmalı kapıya doğru uzanan
o yol bir türlü bitmek bilmez
biliyorsun çocukken kırdığın
erik ağaçlarının ahını almışsın
dilinde dua tutmaz
yalnızsın sevgilim yalnızlığın adı aşk olsa
yine de gelip seni bulmaz ben gibi bahtsızsın