Önceleri...
Özgür, öylesine yeşil yeşildin;
İşte o zamanlardı, körpe, taptazeydik de,
Umutluyduk.
Diptiri vücutlarımız vardı.
Evren aynalarına bakmaya,
Dayanamadığımız;
Bir kuşku, bir korku,
Susayan dudaklar vardı
Yaz, kış özgürlük kokardı ya saçların,
Tüm kalplerde yaşayan,
Bir gezgiydi o.
O, karanlık gecelerin umuduydu da,
Sevinçliydik...
Tek bir mevsim sanmıştık zamanı,
Biz mi aldandık;
Güz mü geldi?
Dökülen yapraklar sarı san,
Bir mevsim çöküntüsü gibi,
Tabut ardından gidercesine asfalt yolu!...
Yüzler solgun
Umutlar bitik bitik,
Bozulmuş, motorsuz bir tekne,
Mavi enginler içindeyiz şimdi.
Ne yeşil bir ot, ne bir çiçek,
Ne de bir ses duyulur dallarımızda.
Hep doğan güneşi seyrederken;
Doğmadı umutlu bir gün,
Mutlu bir yarın diye,
O günden beridir;
Hep ağlarım.
Hep aynı masal, aynı şarkı,
Rüzgârın dilinde.
BtZÎM EVREN bu!.
Dönüşü hep doğrudan BATIYA,
Bir öyle, bir böyle.
O ebedî aldanıştan beri...
Şimdi de;
Bir yolculuk var.
Bilinmeyen doğuya;
Yolculuk.
Doğacak güne,
Yolculuk var da;
Hep sorarım, NÎYE?
Efrahim Halil