Arama

Sahipsiz Mektup'lar - Tek Mesaj #335

Nephthys - avatarı
Nephthys
Ziyaretçi
3 Nisan 2007       Mesaj #335
Nephthys - avatarı
Ziyaretçi
Tütün Tadında Bir Yaşama Terk Ettik Sevdamızı...



El değmemiş bir sabahın çıplak şafağında, beni bırakıp gitmeden önce bitmeyen umutlarımız vardı seninle, yüzüne bakılmayan sahipsiz yoksulluklar gibi sersefil bırakmadan beni daha...

Ayakta alkışlanan gül kokulu sevdalar taşırdık umutlarımızı süsleyen, ve umutlarımızla süslediğimiz sevdalarımız vardı. Bir de dile getiremediğimiz hislerimizin yanında, utanan yanlarımız vardı, bir tarafı karanlık, bir tarafı kapkaranlık. Adı konulmayan çocuklar vurulurdu çocuk yüreğimizin dipsiz kuyularında. Biz bilemedik, bilemezdik. Dedim ya çocuktuk o zamanlar…

Avuntular saklardık kanadı kırık korkularımız için, ateşli aşklara soyunurduk sonucunu bilemeden, salça sürülen ekmeklerimizle boşalırdık seksek oynanan daracık sokaklara. Her akşam, kaşık sallardık dört bir koldan çorbaya, telaşımızda cenkler doğardı sonra. Ali olurduk, Tarkan olurduk, Kara Murat sonra ve de Fatih Sultan Mehmet…

Tüm kötülüklere, tüm kötülere sallardık tahta kılıçlarımızı, anamıza duyurmadan aldığımız örümcek süpürgelerinin sopalarından yaptığımız atlarımızla…

Çocuksu yanlarımız erirdi tahta kılıçlarda, sobe diyemediğimiz hayat hep galip gelirdi, şerh düşerdi tarihe, saltanatlar dağılırdı günübirlik. Sevdamız için darağacı kurulurdu her sokağın köşe başlarına. Biz bilemedik, bilemezdik. Dedim ya çocuktuk o zamanlar, hem de her çocuktan daha da çocuktuk.

Sonra soldular tek tek yakamızdaki çocuk ağlamaları, çelenklerle karşılanan terleyen bıyıklarımız belirirdi köşe başlarında, vururdu sahile ay, delikanlı hayallerimizin resmini çerçevelere sığdırırdık sonra yeni terlemiş bıyıklı resimlerimizi. Sonraları el yazması aşklarımız büyüdü yüreklerimizde. her birimiz farklı sevdalara yelken açtık. Kimimiz sahilden uzaklaşabildi kimimiz oturduk karaya.

Dilimizden düşmeyen şarkılarımız vardı hepimizin. Aşık olduğumuz kızın baş harfiyle başlayan şiirler yazdık. Gece indiğinde güftesinde konakladığımız ve tütün tabakalarına kilitlediğimiz sevdamıza yaktığımız türkülerimiz vardı efkara inat. Bir demirci ustalığında dövdük yüreklerimizi uğruna dayak yediğimiz sevdalarımız bilmedi, duyurmadık. Duyuramadık, zira serde delikanlılık vardı.

Deniz kenarında yaktığımız ateşin başında bulurdu tavını özlemler iki telli akortsuz sazlarda. Sonra uğruna canlarımızın yandığı, canlar yaktığımız sevdamız kına yakardı tutamadığımız ellerine. Bizler sevdamızın kınasına katılırdık. Böyle olurmuş demek ki sevdalar derdik ve mecnun olmadığımızı leylayı bulamadığımızı düşünürdük. Tokat yemek hoşumuza gitmezdi ***** kızından ama bilemedik, bilemezdik. Çocuk bir yanımız hala yaşamaktaydı çünkü...

Çatardık kaşlarımızı ***** gülüşlere, gençliğimizin verdiği sıkıntılara üzülmek için bahaneler bulurduk. Bahaneler bulunsun ki akşam sahile inip bir iki bira devirelim. Devrildikçe içkiler ard arda kıvamını bulmayan öfkeler kuşanırdık sonra. Ve onca içmelerden sonra seslerimizin sabıkalı resmi asılırdı karakol duvarlarına, fişlenirdik.

Geçmişine ağladığımız beyhude yanlarımız vardı bizim, boş vermişliğe terk ettiğimiz hayatlara inat güneş yüzü görmemiş küfürlerimiz vardı, giden sevgililerin ardından usta bir virtüöz edasıyla….

Sevdalarımız bahar kokularıyla geçip giderdi yanımızdan ve bir göz mesafesi fark olurdu her birinden. Görünce kalp atışlarımız hızlanırdı. Karşı evden pencere aralığında bizi süzen gözler olurdu ve geçip giderdi en edalı halini takınarak yanımızdan ve bizlere sadece ayrılık kokan sancılar kalırdı… Bilemezdik, bilemedik de zaten.

Tanıdık yüzler birer birer göçerdi mahallemizden ve yüreğimizde saklı kalan yanlarından birer ikişer yarışır gibi gidiyorlardı ebedi istirahathaneye ve imam derdi ki El Fatiha… Ağıtlarda geçerdi isimleri tüm sokaklarımız vurulurdu. Siyahın en sığ koynunda. Göz yaşları sel olurdu. Bizlerde ağlardık.

Feryatlar söndürecek ırmak yüklü göz yaşlarımız olurdu, acıya boyanmış ürkek bakışlar vardı. Yediler olurdu sonra bizde giderdik. Belki börek – çörek yemek içindi, şimdi hatırlamıyorum ama o zamanlar bilemezdik, bilemedik. Taki sevdiklerimizi kaybettiğimizde anlamıştık acılarını en fazla. Hep cebimizin zulasında sakladığımız acılarımız vardı bizim. Sevdiklerimizin naaşlarından sonra zencefil bulanırdı toprak.

Deniz mavisi hasretler yüklenirdik sevda akşamlarında, vurgun yemiş yalnızlığın kırıklığında. İhanet damıtan yanılgılarımızın yanında, inadına yorgunluk giyer susardık. Biz susardık deniz susardı, susardı martılar ve uygun adım yürüdüğümüz adımlarımız susardı.
Sohbet, muhabbet susardı ve iki teli kalmış sazımız susardı…

Siz çayda çırayla gelirdiniz düşlerimize,
Biz ise ay karanlığında el sallardık ayrılığın hüznüne,
Yağmur diliyle konuşan yürekteki çığlıklar
Kayıtsız kalırdı bunca keşmekeşliğe..
Bilemedik, bilemezdik de zaten...

Gençliğin son demleri geçerdi bir bardak rakıda, sonrasında koşar adım uzaklaşırdı hayatın gizemli yollarında. Tutamazdık, tutamadık da zaten… Sokaklarda yuvarlanırdık, karaya bulaşırdı ellerimiz, saçlarımız bahar kokan sevgililere inat toprak kokardı her birimizin.
Ve başlardık ağlamalara yine. Buğulu gözlerimizin rüzgarına bir kanaviçe gibi işlenirdi hasret ve biz sevdasına yenik düşmüş birkaç sevdalı gelecek günlere kaldırırdık bir daha kadehlerimizi. Şerefe ***** kader, şerefe geri gelmez gençliğimiz, şerefe bizi sersefil bırakan bahar kokulu sevdalar ve şerefe yeni güne elveda diyen tek aydınlığımız ay…

Karanlığında ihtilallerimizi saklayan firari gecelerimiz başlardı sonra, bizi sevdaya mecbur eden, sevda ile yaşatan, ağlatan gecelerimiz başlardı. Ve biz de bıkmadan usanmadan asardık yağlı urganlarla hayırsız aşklardan gelen sancıları, gecenin karanlık duvarlarına.

Bizler sevdalı ve de biraz çakır keyif üç beş kişi, sevdaların sıtmalı bir utanç ve geçmesi zor olacak bir acı bırakacağını, tarumar olmuş bir yüreğin Karadeniz gibi çalkantılı ve kimselerin kabul etmeyeceği mengene kıvamında sıkışan bir yürek bırakacağını bilemezdik. Bilemedik de zaten…

Şimdi çocuk olmak vardı oysa……….
Hadi var mısınız çocuk kalalım hepimiz……………..


Emre Alkan