Kanat Çırpışında...
/__Bir meleğin seher vakti melankolik kanat çırpışının rüzgarından doğan şiirdir__/
Kadın: “Yeni bir evren getirdim hayatın sıfırlandığı dolunaylı çöl gecesinde sana,”
Adam: “Yeni bir evren getirdim gönlüne üzümlerimin buğulandığı hüzünlü İstanbul ezanında.”
Aşk : “Pandora’nın kutusunda bekledim bin yıllarca, sizlere olan umutla,
______hoş geldiniz dünyama”...
Yasemin tenli çiçeğim,
Koparmaya kıyamadığım,
Koklamaya doyamadığım...
Gönlünün duvarından sarkan
Eylül kokulu hanımelim;
Sırtıma üşümeyeyim diye verdiğin giysim.
Deseler de: “Saba dağıttı yapraklarını,”
İnanma onlara: Saba ılıktır,
Sabah ezanı yumuşaklığında,
Dağıtmaz umutları ve narin yapraklarını,
Sil zambak gözyaşlarını, ağlama...
Geç bulduğun erken yolunum hem ben senin,
Sevinçli olmalı, terlemeli ellerin,
Heyecanlanmalı üç zamanlı kalp atışında...
Deseler de: “Artık seni beklemiyor,”
Beklerim aşk sağanağın altında,
Sakın derim, kahrolma...
Sesim hep güzel kulaklarına ve içli;
Siyahın mavi ile vedalaşma saatlerinde
Akıt derdini, damla damla içime.
Kaldırırım ağırlığını dertlerinin, damla seslerinde...
Deseler de: “Başkalarına söyledi şarkılarını,”
Eteklerine dökülür notalarım,
Şarkılarım neşelidir nihavent görünse de;
Yalnız Sana uzanır duygularım,
Senindir bütün uykularım...
Deseler de: “Başkalarına yağmur oldu”
Bilirsin bir tek kime yağarım.
Deseler de: “Başkalarına ateş oldu”
Bilirsin bir tek sende yanarım.
Deseler de: “O şimdi başka düşlerde,”
Bilirsin kiminle uyurum el ele, göz göze.
Süzülürken sol yanağımdan sağ yanağına,
Gamzelerini öper damlalarım.
Hayatın dinginliği üçlü koltuk köşesinde,
Bir meleğin kanat çırpışı serinliğinde,
Gözlerimin gözlerinde erimesinde,
Öyle işte!..
Kadın: “Tut elimden gidelim Kızkulesi'ne martılara gecikmeden,.”
Erkek: “Götür beni yedi tepesinde de
______Aşkımı haykırmak istediğim
______Bilmediğim,
______Ama her kaldırımını seninle ezberlediğim alemine...!”
Aşk : “Tuttum kalbinizden....”
Ali KUMAK