Arama

Mezar Taşları - Tek Mesaj #2

virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
6 Nisan 2007       Mesaj #2
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Osmanlı'da Mezartaşları

Ahirete göçmüş birinin bu dünyada ebedi kalma arzusunu, mezar taşı ile yansıttığını ve geride kalan yakınlarının bu taşı yaptırmak sureti ile bir israfla tatmin bulduğunu düşünmek; incelik ve estetikten yoksun sığ bir akıl yürütmektir. Mezar taşı kitabesinin ser levhası durumundaki yalnız Allah'ın baki olduğunu bildiren 'Hüve'l Baki' ifadesi buna en güzel cevaptır. Osmanlı şehircilik anlayışında mezarlıkların toplumla iç içe olmalarının sebep ve sonuçlarını, belli yerlerde mezar taşları ile göz göze gelen insanların aldıkları tesiri iyi tartmak gerekir. Zira büyük külliyelerden küçük mahalle mescidlerine kadar hazirelere daima yer verilmiştir.

Müesseseleri, adetleri ve yaşantısı ile İslam'ın mesajı ve inceliklerini iyi kavradığını belli eden Osmanlı insanı, mezarlıklara da aynı ölçü ve hassasiyetle önem vermiştir. Osmanlı'nın bir ihtiyaca cevap veren nesneleri en güzel biçimde yaparak sanat eserleri ortaya çıkardığı görülmektedir. Başka bir ifade ile ecdadımızın sanat eserleri genellikle fonksiyonel olmuştur. Mezar taşları da türlü vazifeler ifa eden, araştırıldıkça başka derinlikleri keşfedilen çok kıymetli sanat eserleridir. Onlar, bir nişan olmaktan öte, ulvi görevleri sürekli icra etmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in 'Ölüm vaiz olarak yeter' (16) hadisinin ışığında ecdadımız, mezar taşları ile ölümü hatırlatıp, çarşı, medrese, tekke, camii ve türlü içtimai müessesenin yanında en güzel ifadeler, en dikkatli ve sanatlı çalışmalar ile dünya için duyulan hırsı dizginlemeye çalışmıştır. Mezar taşları; Allah'ı tesbih edip, ayet ve hadislerle söze başlayan, bazen şiir bazen nesirle, bıkmadan usanmadan nasihat eden mükemmel vaizlerdir. Sanat bütün zarafeti ile ulvi bir hizmet yürütmektedir. Mezarlıkların sadece ölülere ayrılmış mekanlar olmadığını, Peygamber Efendimiz'in kabirleri ziyaret edip, ölümü hatırlamamız yolundaki tavsiyelerinden (17) anlıyoruz. Allah Resulü'nün bir gece Cebrail (a.s.)'ın Cennetü'l-Baki mezarlığındakiler için dua edip, mağfiret dilemesini istemesi üzerine, onun gece Hz. Aişe'nin yanından ayrılarak kabristana gitmesi (18) de bu hususta önemli bir işarettir.

Kaynak hadis kitaplarında ölüler için dua, onları hayırla yad etme iyiliklerini anlatma konularında çeşitli tavsiyeler yer alır. Mezar taşları Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in vurguladığı ölülerimizin iyiliklerini anıp, hatalarını bırakma prensibini (19) daima yerine getirirler. Bu sayede hem geride kalan yakınları huzur bulur, hem de kitabeyi okuyanlar Allah Teala'nın bize öğrettiği dualar (20) üzere mevta için mağfiret ister. Kitabelerde ifrat 'tefrit sınırlarına dikkat edildiği görülür. Kur'an'ın yasakladığı; günahsız gösterme, övünme, temize çıkarma konularında (21) haddi aşma görülmez. İfadelerde ümit ve dua hakimdir ve herkesin Allah'ın rahmetine muhtaç olduğu daima tekrarlanır. Yine Resulullah (a.s.)'ın buyurduğu üzere insanların en akıllısı ölümü en çok anan ve en ziyade hazırlananlardır ve onlar bu dünyanın şerefini ve ahiretin kerametini beraberlerinde götürebilirler. (22) Ecdadımızın mezar taşları ile bu hatırlamayı ve hatırlatmayı çağlar boyu zinde tutmayı başardığı aşikardır.

Bir çok İslam büyüğünün ölümü hatırlamak, dünyaya meyletmemek ve hesaba çekilmeden nefis muhasebesi yapmak ve benzeri nasihatlerinin ışığında kabristanların bu zaviyeden faydalarını anlayabiliriz. Hz. Ömer (r.a.)'in kendisine ölümü hatırlatması için birini vazifelendirdiği ve sakalına ak düşene dek ona ücret ödediği rivayeti meşhurdur. İşte mezar taşları hayatın içindeki türlü belirtilerden daha çarpıcı bir şekilde cemiyete ölümü ve ukbayı haykırırlar. Cisimleri ile gözlere, kitabeleri ile gönüllere fenayı ve ebedi alemi anlatırlar.

İslam dininin temel kaynaklarındaki temel düsturlar çerçevesinde konuya bakılırsa; başka milletlerde korkulan, yaklaşılmayan mezarlıklar, özellikle Türk-İslam toplumunda ğufran bahçeleri olmuştur. Yahya Kemal'in tabiri ile ölüleri ile beraber yaşayan Osmanlılar mezarlıkların tesisinde de birçok uygulamada olduğu gibi tefekküründe aciz kaldığımız derin ve ince düşüncelerle hareket etmişler, hem ölüye hem diriye fayda teminine çalışmışlardır.

KAYNAK:
Hüseyin Kutlu, Kaybolan Medeniyetimiz, Hekimoğlu Ali Paşa Camii Haziresi'ndeki Tarihi Mezar Taşları
Uygulamalı Türk İslam Kütüphanesi ,
16-Abdürrauf el-Münavi, Feyzü'l-Kadir,c.5,s.4
17-Müslim, Cenaiz,105
18-Müslim, Cenaiz,103.Nesai, Cenaiz,103, Müsnet,VI.,221
19-Tirmizi, Cenaiz,34., Ebu Davud, Edeb,42
20-Haşr Suresi, 10. Ayet
21-Nisa Süresi, 49. Ayet
22-İbn-i Mace, Zühd 31.