Arama

Hastalık Tehşisinde Kan - Tek Mesaj #2

alptugra - avatarı
alptugra
Ziyaretçi
10 Nisan 2007       Mesaj #2
alptugra - avatarı
Ziyaretçi
Kolesterol, hayvanların vücut dokularındaki hücre zarlarında bulunan ve kan plazmasında taşınan bir sterol, yani bir steroid ve alkol birleşimidir. Daha düşük miktarlarda bitkilerde de bulunur. İlk defa 1754'te safra taşlarında kolesterol bulunduğu için bu maddenin ismi Yunanca chole- (safra) ve steros (katı) sözcükleri ile kimyadaki -ol ekinden türetilmiştir.
Kolesterol, özellikle hayvansal gıdalarda bulunur ama vücuttaki kolesterolun ancak ufak bir kısmı gıda kaynaklıdır; çoğu vücut tarafından sentezlenir. Vücudun her hücresinde bulunmakla beraber, onun sentezlendiği veya hücre zarlarının daha çok olduğu organ ve dokularda, örneğin karaciğer, omurilik ve beyinde, ayrıca ateromlarda, kolesterolun yoğunluğu daha yüksektir. Kolesterol kanda normalden fazla bulunması halinde damarlarda birikerek damar sertleşmesine (ateroskleroz) yol açar. Bazen de safra pigmentleri ile birleşerek safra taşlarının oluşumunda rol oynar.
Kolesterol pek çok biyokimyasal reaksiyonda yer almasına rağmen özellikle lipoproteinlerin kolesterolü taşıma biçimleri ve kandaki kolesterol düzeyleriyle kalp hastalıkları arasındaki bağlantıdan dolayı bilinir. Vücut, kolesterolü kullanarak hormonlar (kortizol, üreme hormonları), D vitamini ve yağları sindiren safra asitlerini üretir. Bu işlemler için kanda çok az miktarda kolesterol bulunması yeterlidir.
Eğer kanda fazla miktarda kolesterol varsa kan damarlarında birikir ve sertleşmeye ve daralmaya (ateroskleroz veya arteriyoskleroz) yol açar. Aterosklerozda damar duvarında biriken tek madde kolesterol değildir; akyuvarlar, kan pıhtısı, kalsiyum gibi maddeler de birikir. Ateroskleroza halk arasında damar sertliği, damar kireçlenmesi de denir. Yüksek kan kolesterolünün zararlarından bahsedilirken söz konusu olan "kötü kolesterol", yani düşük yoğunluklu lipoprotein (İngilizce low density lipoproteins LDL) tarafından taşınan kolesterol düzeyidir. Yüksek yoğunluklu lipoprotein (İngilizce high density lipoproteins HDL) tarafından taşınan kolesterola "iyi kolesterol" denir.

Fizyolojisi

İşlevi
Kolesterol, D vitamini ve çeşitli steroid hormonlarının öncülüdür. Ayrıca safra asitleri de kolesterolden sentezlenir.
Kolesterol hücre zarlarının (membranlarının) inşası ve bakımı için gereklidir. Kolesterol içeren membranlar daha geniş sıcaklık aralığında akışkanlıklarını korurlar. Kolesterol, yağların sindirimine yarayan safranın sentezlenmesinde kullanılır. Ayrıca aralarında yağda çözünen vitaminlerin (A,D, E ve K vitaminleri gibi) metabolizmasında rolü önemlidir. Aldosteron, testosteron, östrojen ve projesteron gibi steroid hormonlarının ve kortizolun sentezlerinde yer alır. Başka araştırmalar kolesterolün sinir hücreleri arasındaki sinapslarda ve bağışıklık sistemi hücrelerinin işlevlerinde rol oynadığını gösterir. Hücre membranının yapısına etkisi sonucunda hücre sinyal iletimine ve membranlardaki iyon ve proton geçirgenliğine de etki eder

Özellikleri
Kolesterol suda çok az çözündüğünden kanın sulu kısmında taşınamaz. Kolesterolün kanda taşınması, suda çözünebilen ve kolesterol ve diğer yağ türevlerini taşıyabilen lipoproteinler aracılığıyla olur. Bu lipoproteinlerin yüzeyinde yer alan proteinler, kolesterolün hangi hücrelerden alınıp hangi hücrelere taşınacağını belirler.
Şilomikronlar kolesterol ve trigliseritleriince bağırsaktan karaciğere taşır. Bu kolesterolün bir kısmı besin yoluyla edinilmiştir, bir kısmı ise vücudun sentezleyip karaciğerden salgıladığı safradan kaynaklanır. Şilomikronlar taşıdıkları lipitlerin bir kısmını vücuttaki dokulara bırakıp sonra karaciğer tarafından alınırlar. Şilomikronların kalmadığı yemek arası zamanlarda ise kolesterolün başlıca kaynağı karaciğerdir. Karaciğerde üretilen kolesterol ve diğer lipitlerin vücuttaki diğer dokulara ulaştırılması için çok düşük yoğunluklu lipoproteinlerin (VLDL) içinde kana salgılanır. VLDL'de bulunan trigliserit ve kolesterol hücrelere aktarıldıkça VLDL'in yapısı ve yoğunluğu değişir, önce IDL, sonra da LDL'ye dönüşür. Bu sürecin sonunda arta kalan kolesterolü içeren LDL karaciğer tarafından geri alınır. Kandaki LDL miktarının yüksek olması bu lipoproteinlerin arter damarlarının çeperlerinde birikmesine yol açar, bu da aterosklerozun ilk aşamasıdır. Yüksek yoğunluklu lipoproteinler (HDL) ise vücut hücrelerinde sentezlenen kolesterolü vücuttan atılması için karaciğere taşır.


Kolesterolün vücutta taşınması. Kalın siyah oklar, kolesterol ve diğer lipitleri taşıyan lipoproteinlerin oluşumlarını, dönüşümlerini ve kan dolaşımından çıkışlarını gösteriyor. Kırmızı ince oklar, kolesterol veya kolesterol türevlerinin (kolesteril esterler ve safra asitleri) hareketlerini gösteriyor. K, kolesterol; KE, kolesteril ester; LPL, lipoprotein lipaz; LCAT, lesitin kolesteril asil transferaz; CETP, kolesteril ester transfer proteini.


Sentezi ve hücre içine alımı
Vücuttaki kolesterolün çoğu vücut tarafından imal edilir. Günlük üretimim %20-25'i karaciğerde gerçekleşir, ayrıca, ince bağırsak, adrenal bezleri ve üreme organlarındaki sentezlenme miktarı diğer dokulara kıyasla daha yüksektir. Yaklaşık 70 kg ağırlığındaki bir kişinin vücudunda toplam 35 g kolesterol vardır. Günlük dahili üretim miktarı 1 g, besin yoluyla alınan miktar ise 200-300 mg'dır. Bağırsaklara (safra ve besin yoluyla) giren 1.200-1.300 mg'ın yarısı kana geçer.
Kolesterol çoğu hücre ve dokuda HMG-KoA Redüktaz enziminin başlattığı mevalonat yolu adlı reaksiyon zinciri ile sentezlenir (sağdaki şekle bakınız). Konrad Bloch ve Feodor Lynen 1964 Nobel Tıp ve Fizyoloji ödülünü, kolesterol ve yağ asidi metabolizmasının mekanizması ve denetimi ile ilgili çalışmalarıyla kazandılar

Hücre içinde kolesterol düzeyinin denetimi
Kolesterol biyosentezi, mevcut kolesterol seviyesine bağlıdır, ancak bunu sağlayan homeostatik mekanizma henüz bilinmemektedir. Besin yoluyla gelen girdideki bir artış, dahili üretimin azalmasına yol açar, besinden gelen miktarın azalması da karşıt sonucu doğurur. En önemli düzenleme mekanizması, hücre içinde endoplazmik retikulumdaki kolesterol miktarının SREBP1 ve 2 (İngilizce Sterol Regulatory Element Binding Protein, sterol düzenleme elemanına bağlanan protein 1 ve 2) tarafından algılanması ile gerçekleşir. Kolesterol bulunduğu zaman SREBP1 iki proteine bağlanır: SCAP (SREBP-cleavage activating Protein) ve Insig 1. Kolesterol seviyesi azaldığı zaman Insig1, SREBP-SCAP kompleksinden ayrışır, bu kompleks Golgi aygıtına geçer ve orada S1P ve S2P (İngilizce Site 1 Protease ve Site 2 Protease) tarafından kesilir (bu iki proteaz kolesterol seviyesi düştüğü zaman SCAP tarafından aktive olurlar). Kısalıp bir transkripsiyon faktörüne dönüşen SREBP hücre çekirdeğine girer ve orada bir takım genlerin önünde yer alan SRE'ye (Sterol Regulatory Element) bağlanarak bu genlerın transkripsiyonunu artırır. Bu genler arasında HMG-CoA redüktaz ve LDL reseptörü genleri vardır. HMG-CoA redüktaz hücre içi kolesterol üretiminin artmasına neden olur, LDL reseptörü ise kanda dolaşan LDL'in hücrelere bağlanıp taşımakta olduğu kolesterolü hücrelere vermesini sağlar.
Kanda aşırı miktarda kolesterol olması halinde bu kolesterol damarların çeperlerini oluşturan hücrelerde birikir. Bu birikmeyle başlayan ateroskleroz sonucunda damar tıkanabilir ve tıkanan damarın bulunduğu organa bağlı olarak, kalp krizi veya inme meydana gelebilir.
Yukarıda özetlenen mekanizmanın büyük bölümü Michael Brown ve Joseph L. Goldstein tarafından açığa çıkartıldı. Bu çalışmalarından dolayı Brown ve Goldstein 1985 Nobel Tıp ve Fizyoloji ödülünü kazandılar.

Vücuttan atımı
Kolesterol karaciğerden safra aracılığıyla atılır ve bir kısmı ince bağırsak tarafından geri alınır. Safra kesesi içinde, konsantrasyonunun yüksek olması nedeniyle kristalleşebilir ve bu durumda safra taşı oluşumuna yol açabilir (ancak daha ender olarak lesitin veya bilirübinden oluşmuş safra taşları da görülebilir).

Aterosklerozdaki rolü
Oksitlenmiş kolesterol içeren küçük boyutlu LDL taneciklerinin yüksek düzeyde olduğu hallerde bu LDL damar çeperlerinde aterom denen birikmelere yol açar, bu duruma ateroskleroz denir. Ateromlar hangi organın damarında birikirse o organa ait hastalıklar ortaya çıkar. Örneğin, kalbi besleyen atardamarlarda (koroner arterler) aterom koroner arter hastalığı'na, böbrek damarlarında yüksek tansiyona ve böbrek yetmezliğine, beyin damarlarında ise inmeye yol açabilir.
HDL tanecikleri, özellikle büyük boyutlu HDL, ateromalardaki kolesterolü karaciğere geri taşıyabilir. Bu yüzden yüksek HDL ile aterosklerozun yavaşlaması hatta gerilemesi ile ilişkilidir. Aralarında LDL, IDL ve VLDL bulunan diğer lipoprotein türleri ateroskleroza yol açar. Bu lipoproteinlerde bulunan kolesterol miktarı ile aterosklerozun ilerlemesi ilişkili bulunmuştur. Bu yüzden toplam kolesterol seviyesine değil bu kolesterolün ne kadarının hangi tür lipoproteinlerde bulunduğuna bakılmalıdır.
Amerikan Kardiyoloji Derneği (American Heart Association) kolesterol düzeyleri hakkında aşağıdaki kılavuzu hazırlamıştır:

Düzey
mg/dL
Düzey
mmol/L
Yorum
<200
<5,2
Düşük kalp hastalığı riski için arzulanan düzey
200-239
5,2-6,2
Sınırda yüksek risk
>240
>6,2
Yüksek risk


Ancak günümüzdeki laboratuvar testleri LDL ve HDL kolesterolünü ayrı ayrı belirleyebildiği için, bu basit kılavuz artık biraz demode kalmıştır. Arzulanan LDL düzeyi 100 mg/dL'dir (2,6 Mol/L), yakın zamanlarda elde edilen yeni bulguların ışığında yüksek riskli kişilerde hedef <70 mg/dL düşünülebilir. Toplam kolesterolün HDL kolesterola oranının 5:1 olması daha da sağlıklı sayılabilir.
LDL ölçüm teknikleri aslında LDL'yi doğrudan ölçmez; ekonomik nedenlerden dolayı LDL değeri şu formüle göre hesaplanır:
hesaplanan LDL değeri = toplam kolesterol − toplam-HDL − trigliserit değerinin %20'si

Kolesterol düzeyinizin sayısal değeri sizin için ne ifade etmektedir?

20 yaş ve üzerindeki herkes en az her 5 yılda bir kolesterol değerlerini ölçtürmeleri gerekmektedir. En iyi değer kolesterollerin kanda ‘lipoprotein profili’ olarak belirlenmesidir. Bu testin ideal sonuç verebilmesi için 9–12 saat önceden açlık sonrası yapılması gerekmektedir. Bu test bize aşağıdaki parametreler hakkında bilgi verecektir.
  • Total kolesterol
  • LDL (kötü) kolesterol: Arterlerde birikip damarın harabiyetini arttıran kolesterol
  • HDL (iyi) kolesterol: Arterlerde birikintiyi temizlemeye çalışıp damarın sağlığını koruyan kolesterol
  • Trigliseritler: kandaki yağın farklı bir formu.
Aslında lipoprotein profiline bakıldığında Total kolesterolün 200 mg/dL ve LDL kolesterolün 100 mg/dL’in altında, HDL kolesterolün ise en az 40 mg/dL ve üzerinde olması önerilen değerler arasındadır. Aşağıdaki tabloda kolesterolünüzü yorumlayabilmenize yardımcı kategorilendirmeyi göreceksiniz.
Total kolesterol düzeyi
Kategori
200 mg/dL’in altı
İstenilen değer
200-239 mg/dL
Sınırda yüksek
240 mg/dL ve üzeri
Yüksek


LDL kolesterol düzeyi
Kategori
100 mg/dL’in altı
Optimal
100-129 mg/dL
İstenilen değere yakın
130-159 mg/dL
Sınırda yüksek
160-189 mg/dL
Yüksek
190 mg/dL ve üzeri
Çok yüksek
  • Kolesterol düzeyleri her desilitre kanda kolesterolün miligram değerinden ölçüsünü belirmektedir.
HDL (iyi) kolesterol kalp hastalıklarından korunmak için önemli göstergelerden biridir. HDL (iyi) kolesterol değeri ne kadar yüksek olursa korunma daha iyi olmaktadır. HDL (iyi) kolesterol değeri 40 mg/dL’in altında olması kalp hastalıklarının oluşması için önemli risk etmenidir. HDL (iyi) kolesterol düzeyi 60 mg/dL ve daha fazla olması halinde kalp hastalıklarına yakalanma riskiniz oldukça azalmaktadır.
Trigliseritler de kolesterol gibi kalp hastalıklarının oluşmasına neden olabilir. Trigliseritlerin kanda 150 mg/dL altında olması önerilir. 150-199 mg/dL arasında trigliserit değeri sınırda yüksek, 200 mg/dL ve üzerine ise bazı bireylerde tedaviye ihtiyaç duyulacak kadar yüksek değer denilmektedir

Bazı yağlar, kan kolesterol düzeylerini yükselttikleri için kötüdür.

Doymuş yağlar

Doymuş yağlar çoğunlukla hayvan kökenlidir. Yağda, deniz ürünlerinde, tam yağlı mandıra ürünlerinde (peynir, süt ve dondurma), kanatlıların derisinde ve yumurta sarısında bulunur. Bazı bitkisel besinler de doymuş yağ bakımından zengindir. Hindistan cevizi, hindistan cevizi yağı, hurma yağı ve hurma çekirdeği yağı böyledir. Doymuş yağlar, toplam kan kolesterolü düzeylerini diyet kolesterolünden daha çok yükseltir; fakat bunlar, hem "kötü" LDL kolesterolü, hem de "iyi" HDL kolesterolü birlikte yükeltmektedir.

Trans yağlar

Trans yağ asitleri, sıvı bitki yağlarını hidrojen bulunan bir ortamda ısıtarak elde edilir. Bu süreç, hidrojenleme olarak bilinir. Yağ ne kadar hidrojene ise oda sıcaklığında o kadar katı olacaktır. Meselâ kaplarda satılan, "kolay sürülen" margarin, daha az hidrojenedir, dolayısıyla çubuk veya diğer sert margarinlerden daha az trans yağ taşır.

Diyet içindeki trans yağların çoğu ticarî hazır fırın ürünlerinde, margarinlerde, ayakta atıştırılan yiyeceklerde ve işlenmiş yiyeceklerde bulunur. Ticarî kızartma besinler, meselâ kızarmış patates bol trans yağ taşır.

Trans yağlar, kolesterol düzeyleri bakımından doymuş yağlardan kötüdür; çünkü bunlar LDL (kötü) kolesterolü yükseltmekle kalmaz, HDL (iyi) kolesterolü de düşürürler.
BİYOLOG::::::::Msn ConfusedERDAR ÖZDEMİR