Kan plazması, kanın sıvı kısmıdır. Plazma hafif sarı renklidir. İçinde su, kan proteinleri, tuzlar (elektrolitler), glukoz, hormonlar, çeşitli metabolizma artıkları, lipitler bulunur. Oksijen ve karbon dioksit alyuvarlardaki hemoglobin tarafından taşınır ama az miktarda plazmada da bulunurlar . KANDAKİ HDL KOLESTEROL Yüksek yoğunluklu lipoproteinler İngilizce High Density Lipoprotein'in kısaltması olan HDL olarak da bilinirler. HDL, vücuttaki dokulardan karaciğere kolesterol taşıyan bir lipoprotein sınıfıdır. HDL arterlerde oluşan ateromalardaki kolesterolu alıp vücuttan atılmak üzere karaciğere taşıdığı için bu lipoproteinde bulunan kolesterol "iyi kolesterol" olarak anılır. (Buna karşın ateromalarda kolesterol birikmesine yol açan LDL'deki kolesterol "kötü kolesterol" olarak adlanır.) HDL lipoproteinlerin en küçükleridir. Yüksek oranda protein içermelerinden dolayı yoğundurlar. Başlıca apolipoprotein A-I (apoA-I) ve apoA-II proteinlerini içerirler. Bu lipoproteinler karaciğerde fosfolipidler eşliğinde bileşikler olarak sentezlendiğinde madenî para gibi yassı bir görünümleri olur. Bu yeni oluşmuş tanecikler yakınından geçtikleri hücrelerin membranlarından kolesterol molekülleri absorblayabilirler. Plazmada bulunan Lesitin Kolesterol Asil Transferaz (İngilizce Lecithin Cholesterol Acyl Transferase, LCAT) adlı enzim bu kolesterolu kolesteril estere dönüştürür. Kolesteril esterler, kolesterolden daha hidrofobik lipitler olduğundan dolayı HDL'in ortasında birikirler ve bu birikmenin sonunda HDL küresel bir biçim alır. HDL dolaşım sırasında hücrelerde kolesterol absorblamaya devam eder ve büyür. Bu yüzden HDL'nin koruyucu özelliği taşıdığı kolesterol miktarı ile değil, büyük HDL taneciklerinin sayısı ile ilişkilidir. Erkeklerde HDL düzeyleri kadınlardakinden daha düşüktür, ayrıca tanecik sayıları ve içerdikleri kolesterol miktarı da daha azdır. Epidemiyolojik çalışmalarda 60 mg/dL üstünde HDL düzeyinin kardiyovasküler hastalıklara ( koroner arter hastalığı ve akut inme gibi) karşı koruyucu bir etkisi olduğu görülmüştür. Düşük HDL düzeylerinin ise (erkeklerde 40 mg/dL altında, kadınlarda 50 mg/dL altında) aterosklerotik hastalıklar için pozitif risk faktörüdür. Her HDL taneciği aynı derecede koruyucu değildir. Kolesterol absorblama kapasitesi daha fazla olan büyük HDL tanecikleri asıl koruyucudurlar ve bunların miktarı ile toplam HDL arasında bir bağlantı yoktur. Büyük HDL'nin toplam HDL'ye oranının hesaplanmabilmesi için eletroforez veya NMR spektroskopisi teknikleri gerekmektedir. . Kolesterol beyin, sinirler, kalp, bağırsaklar, kaslar,karaciğer başta olmak üzere tüm vücutta yaygın olarak bulunur. Vücut kolesterolü kullanarak hormon (kortizon, seks hormonu....), D vitamini ve yağları sindiren safra asitlerini üretir. Bu işlemler için kanda çok az miktarda kolesterol bulunması yeterlidir. Eğer kanda fazla miktarda kolesterol varsa bu kan damarlarında birikir ve kan damarlarının sertleşmesine, daralmasına (arteriyoskleroz) yol açar Arteriyosklerozda damar duvarında biriken tek madde kolesterol değildir; akyuvarlar, kan pıhtısı, kalsiyum... gibi maddeler de birikir. Toplumda arteriyoskleroz için damar sertliği, damar kireçlenmesi gibi ifadeler de kullanılmaktadır. Damarlar tüm vücutta yaygın olarak bulunur ve kalp, beyin, böbrek... gibi organlara kan taşıyarak bu organların görev yapmasını sağlar. Kolesterol hangi organın damarında birikirse o organa ait hastalıklar ortaya çıkar. Örneğin kalbi besleyen atardamarlarda (koroner arterler) kolesterol birikimi olursa göğüs ağrısı, kalp krizi gibi sorunlar oluşur. Böbrek damarlarında kolesterol birikimi yüksek tansiyon ve böbrek yetmezliğine yol açabilir. İyi kolesterol-kötü kolesterol Kolesterol, yağımsı bir maddedir. Normal koşullarda, yağ suyun içinde çözünmez. Kolesterol de su özelliklerini taşıyan kanda normal koşullarda çözünmez. Kolesterol, kanda çözünmesi ve taşınması için karaciğerde bir protein ile birleştirilir (paket edilir). Bu kolesterol ile protein birleşimine lipoprotein adı verilir. Değişik tipte lipoproteinler vardır: 1. LDL (low density lipoprotein, düşük yoğunluklu lipoprotein): Kötü huylu kolesteroldür. 2. HDL (high density lipoprotein, yüksek yoğunluklu lipoprotein): İyi huylu kolesteroldür. HDL ve LDL kolesterolden başka lipoproteinler de vardır. Sadece isimlerini yazıyorum: VLDL, IDL ve şilomikronlar. Yağ metabolizması bozukluğu olan hastaların yaptırdığı diğer bir kan incelemesi de trigliserid ölçümüdür. Trigliserid de kolesterol gibi kanda çözünen bir yağdır. Kan trigliserid düzeyi ile arteriyoskleroz arasındaki ilişki kolesterol kadar belirgin değildir. Yüksek kolesterol nedir?
Kanda kolesterol ve LDL-kolesterolün yüksek olması hasta için risk taşır. HDL-kolesterolün düşük olması da bir risktir. Bu riske sahip hastalarda kalp krizi, felç, damar tıkanması, böbrek yetmezliği gibi hastalıkların ortaya çıkma olasılığı daha fazladır.
20 yaşın üzerinde Kan kolesterol düzeyi
200 mg/dl'nin altı istenilen düzeydir.
200-239 mg/dl arası sınırda yüksek’tir
240 mg/dl'nin üstü ise yüksektir.
Kan LDL-kolesterol düzeyi
130 mg/dl'nin altı istenilen düzeydir.
130-159 mg/dl arası sınırda yüksek’tir.
160 mg/dl'nin üstü ise yüksektir.
Kan HDL-kolesterol düzeyi
35 mg/dl'nin altı düşüktür.
Kanda kolesterol
200 mg/dl veya LDL-kolesterol
130 mg/dl veya HDL-kolesterol
35 mg/dl ise
RİSK FAZLADIR.
HDL-kolesterol yükseldikçe risk azalır. Ortalama HDL-kolesterol düzeyi
kadında 55 mg/dl ve
erkekte 45 mg/dl’dir yani kadınlar bu yönden daha şanslıdır.
Kan trigliserid ölçümüne göre sınıflandırma
200 mg/dl
Normal
200-400 mg/dl
Sınırda yüksek
400-1000 mg/dl
Yüksek
1000 mg/dl
Çok yüksek Kanda kolesterolün yüksek olması bir yağ metabolizması bozukluğudur. Yağ metabolizması bozukluğundan şüphe edilen bir hastada yapılması gereken kan alınarak öncelikle kolesterol, LDL-kolesterol, HDL kolesterol ve trigliserid düzeyi ölçülmesidir. Tedaviye karar vermeden önce bu değerler en az 2 kere ölçülmelidir. Tedavi düzenlenirken öncelikle LDL-kolesterol düzeyleri temel alınmalıdır. Kan kolesterolü: “İyi, kötü ve çirkin” Yağlar ve kolesterol suda eriyebilen maddeler değil. Kanda taşınabilmeleri için özel proteinler üretilir. Lipoprotein adı verilen taşıyıcı partiküller yoğunluklarına göre isimlendirilir: Çok düşük yoğunluklu lipoproteinler (VLDL), düşük yoğunluklu lipoproteinler (LDL) ve yüksek yoğunluklu lipoproteinler (HDL). LDL partikülleri, vücuttaki tüm hücrelerin ihtiyacı olan kolesterolü kan yoluyla onlara götürür ve taşıdığı kolesterolü, hücrenin yüzeyinde bulunan reseptörler (alıcılar) vasıtasıyla hücre içine aktarır. Hücreler ihtiyaçları kadar kolesterolü alır. Geri kalan fazla LDL partikülleri karaciğer tarafından kan dolaşımından çıkarılır. Dolaşımda, karaciğerin tutabildiğinden daha fazla LDL partikülleri varsa, bunlar damarların iç duvarında birikmeye başlar. Bu olaya vücudun savunma hücreleri tepki gösterir. Ayrıca, damar duvarının düz kas hücreleri de sayılarını ve boyutlarını artırırlar. Bütün bu olaylar damar duvarında kan akımını azaltacak bir kalınlaşmaya ve damar iç yüzeyinde düzensiz çökeltilere neden olur. Bu çökeltilere “aterom plakları” adı verilir. Oluşan bu hastalığa, “ateroskleroz” ya da daha yaygın söylenişi ile “damar sertliği” denir. Aterom plakları, zaman zaman yerinden koparak,damarın biraz ileri bir noktasında aniden tıkanmasına neden olabilir. Bu şekilde gelişen ani bir tıkanma, kalpte oluştuğunda kalp krizi denilen ve çoğu zaman ölümcül olan hadiseye yol açar. Benzer bir olayın beyin damarlarında oluşması, beyin enfarktüsüne (felç-inme) yol açar. Bütün bu olayları başlatıcı önemli bir faktör olması nedeniyle LDL-kolesterol, “kötü kolesterol” olarak isimlendirilir. HDL partikülleri, damar duvarında biriken kolesterolü toplayıcı özelliğe sahiptir. Topladığı fazla kolesterolü karaciğere götürerek veya dolaşımdaki diğer lipoprotein partiküllerine vererek, fazla kolesterolün kandan uzaklaştırılmasını sağlar. Bu da damar duvarının kalınlaşmasını ve dolayısıyla tıkanmasını engelleyen iyi bir durumdur. HDL-kolesterolün yüksek olması, kalp ve beyin gibi organları koruyucu bir faktördür. Kalp krizi riskini azaltır. Bu nedenle HDL partiküllerindeki kolesterol “iyi kolesterol” olarak anılır. Bazı insanların kan kolesterol düzeyi neden yüksektir? Kan kolesterol düzeyini belirleyen faktörler, genetik özellikler veya yaşam tarzı ya da her ikisidir. Genler, LDL ve HDL partiküllerinin sayısını ve üretim hızını, dokular ve karaciğerde bunları alabilen reseptörlerin sayısını ve üretim hızını belirlemesi nedeniyle, fazla kolesterolün etkin bir şekilde kandan uzaklaştırılmasında en önemli faktördürler. Sigara kullanımı, fazla yağlı beslenme ve hareketsizlik gibi yaşam tarzı, kan kolesterolünün artmasına önemli ölçüde katkıda bulunur. Kolesterol testleri Kan kolesterol düzeyinin yüksekliği hakkında bilgi edinmek için tek yol, alınan az bir kan örneğinde kan kolesterolü testlerinin yapılmasıdır. Bir gece açlığından sonra alınan kan örneğinde, total kolesterol, LDL-kolesterol, HDL-kolesterol ve trigliseridler ölçümü birinci basamak testlerdir. Total kolesterol ölçümü ile, LDL, HDL ve VLDL partiküllerinde bulunan kolesterolün toplamı belirlenir. Yüksek kolesterol ile ilgili bir sorunu olmayanların bile, her 3-5 yılda bir kolesterolünü ölçtürmesi gerekli. Yüksek kolesterol ve kalp damar hastalıklarına karşı koruyucu önlemler nelerdir? Alınacak ilk sıra önlem, beslenme tarzının değiştirilmesi ve ekzersizin artırılmasıdır. Beslenme tarzının değiştirilmesi kan kolesterol düzeyini % 15 oranında düşürebilir. Günlük besinlerdeki yağ oranını azaltmak, doymuş yağlardan oluşan tereyağı, margarin, çikolata ve yağlı etlerin tüketimini azaltmak, kolesterol içeren yiyeceklerin alımını azaltmak, beslenme ile ilgili önlemlerin temelini oluşturur. Egzersiz, kolesterolün düşürülmesinde diğer önemli bir yoldur. Yürüyüş, aerobik, bisiklete binme ve yüzme gibi egzersizler faydalıdır. Ancak egzersizin faydalı olabilmesi, düzenli olarak yapılması ile yakından ilgili. Yukarıda değişebilen risk faktörleri arasında belirtilen sigaranın bırakılması da alınacak en etkili önlemlerden. İlaçlar, kan kolesterolünün düşürülmesi için gerekli bir araç olabilir. Ancak kullanılacak ilaçların seçimi ve kullanımı mutlaka doktor gözetiminde olmak zorundadır. Yüksek kolesterole dikkat
Amerikan Kalp Cemiyeti’nin raporuna göre her yıl 1 milyon Amerikalı, kalp damar hastalıklarından ölüyor. Bu rakam, bir yılda kanser nedeniyle ölenlerden daha fazla. Benzer durum Türkiye için de geçerli. Kalp ve damar sağlığını belirleyici tek faktör kolesterol değil. Başka bir deyişle, tek suçlu yüksek kolesterol değil.
Değişmesi mümkün olan risk faktörleri:
Sigara, kan damarlarının duvarlarında hasara yol açarak, kan yağlarının damar duvarında birikmesini kolaylaştırır.
Yüksek kan basıncı, damarları bozarak ateroskleroz gelişimini hızlandırır.
Hareketsiz yaşam, HDL’de azalmaya neden olur. Her gün 30-45 dakikalık yürüyüş bile, kalp sağlığına önemli ölçüde katkı sağlar.
Şişmanlık, HDL’yi azaltır, VLDL’yi yani trigliseridleri yükseltir. 5 kg’lık bir kilo kaybı bile, kan kolesterol düzeyinde anlamlı bir düzelmeye yol açar.
Şeker hastalığı, HDL’de azalmaya, VLDL’de yükselmeye neden olur. Damar duvarını bozarak aterosklerozu hızlandırır.
Değişmesi mümkün olmayan risk faktörleri:
Yaşın ilerlemesi ile birlikte total kolesterol ve özellikle de LDL artmaya başlar.
Cinsiyet: Kadınlar, erkeklere nazaran daha düşük total kolesterol ve daha yüksek HDL-kolesterol düzeyine sahiptirler. Ancak bu avantaj, kadınların menopoza girmesi ile ortadan kalkar. Yani kalp ve damar hastalıkları erkekler kadar kadınları da etkiler. Fark, sadece hastalıkların görülmesi, biraz daha ileriki yaşlarda olur.
Ailesel yatkınlık: Anne, baba veya kardeşlerinde yüksek kolesterol veya kalp damar hastalığı olanların
kendisinde de hastalığın ortaya çıkma olasılığı
BİYOLOG::::
SERDAR ÖZDEMİR