Yalancı Kaldığı Yerden4
Sonra uzun süre kararan bir renksizlik içinde yolculuğum sürüyor.Bazan yolda tanıdık simalara rastlıyorum.Bir şeyler söylüyorlar,belki de bir şeyler istiyorlar anlamıyorum.Onlardan uzaklaşınca hatırıma geliyor ki hepsi geçmişte ölmüş tanıdıklarım,dostlarım ya da sevdiklerim.Allahım öldüm mü yoksa diyorum da cevap bulamıyorum.Bu karanlık içindeki yolculuğum sürerken kucağında bir çocukla üstü başı perişan bir yaşlı nine çıkıyor karşıma...Dileniyor,dilenirken yüzünü saklıyor...Cebimde olan parayı uzatıyorum utandırmadan alması için de çocuğu kullanıyorum...Zavallı tanınmamak için eşarbıyla yüzünü kapatıyor.Çocuğun başını okşadım,sonra yoluma devam ettim.Nereye gittiğimide bilmiyorum.Sanki bir büyüye kapılmışım,devamlı zaman ve mekanda yolculuk.
Akşam ıssız yerlerde gezmek çisitirdi oysa beni.Ne olduysa şimdi hep karanlıklarda ve kimsenin olmadığı sessiz sokaklarda,köyde mezarlıklarda geziyordum.Şimdi de yolumun sonunda aile mezarlığımız vardı.Çoktandır uğramadığım,bir fatihayı esirgediğim abim,ninelerim ve dedemin mezarları kaybolmuştu.Ama mezarların olduğu yerde birer sülüet belirdi.Korktum ,kaçmak istedim de bir güç engelliyordu sanki.O sülüetler yavaş yavaş birer insan hem de tanıdıklarım ailemin fertleri oluverdi.Önce dedem gülerek karşıladı.'Hoş geldin torun'derken sanki üzgündü sesi.Ninelerim adeta saçlarımı okşuyor,öpüyorlardı yanaklarımdan öyle hissettim.İki metre ilerde abimin kaybolan mezarının başındaki sülüet ise hareketsiz gözlerini bir yere dikmiş öyle duruyordu.O kim dedim dedeme.'aylardır yolunu bekleyen abin.' dedi.Neden gelmiyor,neden benimle konuşmuyor 'dedim de...Sustular yavaşça yanına yaklaştım.'Merhaba abi,küsmüyüz' dedim.Yavaşça başını bana çevirdi ve,'Hayır adamım küs değilim,ama sana dargınım.Bir duanı esirgedin bizden.Bir gün gelmedin ziyaretimize.'Haklısın dedim ,yaşadıklarımı anlattım,biliyorum dedi...Sonra bizi çağırıyorlar diyip hepsi bir bir yok oldular ve kaybolan mezarları belirdi bir ışıkla beraber.Nerdeydim,nasıl bir alemdeydim ki yaşanmışlıkları bir daha yaşıyordum...neden hep maziyi geziyor bir çoğu öleli yıllar olmuş insanlar benden ne istiyorlardı ki hep onlarla yaşıyordum.Hem Hülya, ceylan nerdeydi.Nasıl beni bırakıp kaybolmuşlardı.Ya çocuklarım,vefakar eşim nerdeydi...hiç görmemiştim bu sahneler içinde....
Uzaklardan bir ses,ağlıyor derinden.kim ki diye merak hasıl oluyor bende...Ağır ağır yürüyorum da o yana bu annem kalabalık var etrafında da...Yaklaşıyorum niçin ağladığını anlamak ve kalabalığın sebebini öğrenmek için...Velim diyor da hıçkırıyor.Ölen abimin ardından.Oysa o öleli on yıl olmuştu.Sanki yeni ölmüş gibi etrafında toplanmış tüm köy halkı...Kalabalığı yararak yanına yaklaşıyorum,boynuma sarılıp ''Oğlum abin öldü duymadın mı''diyor.Ben şaşkın...Anlamsız boş gözlerle bakıyorum kalabalığa ve anneme...Yürekten kopan bir fırtına gibi yakıyor onun ölümü annemi.Saçlarını okşuyorum ,öpüyorum göğsüme yaslanmış ağlıyor zavallı...Önce kalabalık dağılıyor benim annemin yanına gelip saçlarını okşayıp koklamamla,sonra annem..Hoşçakal oğlum diyerek.
Yine yalnızdım,hem bu sefer kaybettiklerimi bir bir görerek hüzünlüydüm de...Babam nerde,nerelerde acaba diye düşünürken,aşkıyla beraber yürürken gördüm hem de çok mutluydular.
Kızdım annemin üzüntüsünü gördükten sonra,onun mutlu olmasına...Yaklaştılar benden yana...Hala sohbet edip gülüyorlar...''Koçum nasılsın'demez mi bir de...'Hayırdır baba,bu mutluluğu neye borçluyuz.'dedim.'Sana oğlum sana.' demez mi...'Neden ,'dedim.Güldü önce,sonra;Hani seninle uzun uzun sohbet etmiştik ya...İşte o gün,bu gündür her şeyi boş verip aşkıma koştum.Mutluyuz şimdi...Annem ,dedim.Dememle birlikte yok oldu babam ve sevgilisi...
Sol yanımda bir yanma oldu,onların kaybolmasıyla.Olduğum yere çöktüm,anlam veremediğim bu yolculuğu düşünerek.... Galiba deliriyorum .dedim.Uzun süre toprağı eşeledim durdum amaçsızca.Bir karınca geldi ağzında da bir parça ekmek kırıntısıyla kazdığım çukurun önüne.Ağzındaki ekmeği bıraktı önce.Sonra bana baktı,durdu,bir şey söyleyecekmiş gibi.Bir ses duydum derinlerden geliyordu.''Siz insanlar yok mu,her işiniz böyle işte,ne istedin de benim yolumu kazdın a bre sersem...''Allahallah dedim bu ses de ne ola ki,kim konuşuyor ,yoksa sahiden delirdim de gaipten sesler mi duyuyorum....''
Oses yine duyuldu;'Zaten yaptığını akıllı yapmaz ki...Bu arada karınca açtığım çukurun içine girmiş çıkmak için bir sağa bir sola dönüp duruyordu.O derinden gelen sesler de öfkeliydi hem.
Karıncayı elime aldım çıkardım çukurdan,ısırdı elimi ve seslendi tekrar.'Heyy,sersem çabuk bırak beni yere ve şu açtığın çukuru kapat.'Onu bıraktığı ekmek parçasının yanına indirdim.Ekmeğini aradı buldu.Tekrar elime aldım karşıya geçirdim.Özür dileyerek ...giderken yine seslendi...'Çukuru kapat burası bizim güzergahımız.'dedi .Kapattım çukuru o yoluna devam ederken bense ardından anlam veremediğim bir duyguyla bakakaldım....