Arama


virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
17 Nisan 2007       Mesaj #2
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
ALTIN SUYU, 1) Altını ve platini çözündüren nitrik ve hidroklorik asitler karışımı. 2) Kral suyu.
AMALGAMASYON, Altın ve gümüş ihtiva eden öğütülmüş cevherlerden civa yardımı ile altın ve gümüşün civa içerisi ne alınması işlemidir. Bu işlemden sonra bir yandan civa tekrar kazanılır; diğer yandan kıymetli metaller elde edilir.
AMAZON TAŞI, 1) Rengi sarı yeşilden mavi yeşile kadar değişen bir K- feldispat türü (Mikroklin). 2) Amazonit.
AMBUAJ, 1) Yangın barajı kapatıldıktan sonra barajın arkasına şlam veya su vermek suretiyle yangının söndürülmesi. 2) —> Çamurlama.
AMELE BİRLİĞİ, 10 Eylül 1337 tarih 151 sayılı Ereğli Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanunun 4. maddesi uyarınca Ereğli Kömür Havzasında çalışan işçilere, ekonomik ve sosyal yardım sağlamak amacıyla Amele Birliği ve İhtiyat Teavün sandıkları (Amele Birliği Biriktirme ve Yardımlaşma Sandığı) adı altında kurulan tüzel kişiliği haiz, Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı kuruluşun adı.
AMENAJMAN, 1) Genel anlamda madencilikte, bir rezervin işletilmesi için gerekli olan ve maden kitlesi dışında yapılan ana kuyular, galeriler vb. her türlü hazırlık işleri. 2) Açık işletmecilikte, maden kitlesine ulaşıncaya kadar yapılması gerekli işlerin tamamı. 3) —> Developman.
AMETİST, 1) Bünyesindeki bazı iz elementler nedeniyle hafif mor renkte, kristal kuars. 2) Ziynet taşı olarak kullanılan kuars. Bazı inanışlara göre alçakgönüllülük, hoşgörü, mutluluk ifade eder.
AMORF, —> Kristal.
AMONYAK (NH3), Azot ve hidrojenin en basit kararlı bileşiği olan ve renksiz, keskin kokulu gaz. Sanayide kullanılan birçok önemli azot bileşiğinin üretiminde başlangıç maddesi olarak kullanılır.
Sanayide amonyak elde etmek için uygulanan başlıca yöntem, hidrojen ve azotun doğrudan bileşimini sağlayan Haber-BOSCH yöntemidir. Ayrıca kok fabrikalarında da yan ürün olarak amonyak elde edilir.
Amonyak; ençok gübre sanayiinde; amonyağın amonyum nitrat, amonyum fosfat vb. tuzlarının (sun’i gübre) üretiminde kullanılır.
Soda üretiminde yaygın olarak uygulanan amonyok-soda (ya da Solvay), yönteminde amonyağı nitrik asite dönüştüren Ostwald işleminde ve alaşım levhalarının yüzeylerini sertleştirmek için uygulanan nitrürleme gibi çeşitli metalurji işlemlerinde de amoyaktan yararlanılır.
Amonyak suda kolayca çözünerek amonyum hidroksit (NH4OH) adıyla bilinen alkali çözeltiyi oluşturur. Amonyak sıkıştırılarak ya da yaklaşık -33°C’a kadar soğutularak kolaylıkla sıvılaştırılabilir. Sıkıştırılmış amonyak yeniden gaz haline dönerken çevreden önemli miktarda ısı alma (1 gr amonyak 327 kalori ısı emer) özelliğinden dolayı soğutma ve havalandırma donanımlarında soğutucu olarak da kullanılır.—> Nitrik asit.
AMONYUM KLORAT, Amonyaklı (NH4) kökü olan, yanıcı madde ile karıştırıldığı zaman bir alev teması, sürtünme veya darbe ile hemen patlayan ve stabil olmayan madde (NH4ClO3).
AMONYUM KLORÜR (NH4Cl), Nışadır olarak da bilinir. Hidrojen klorür (Tuz asidi, tuz ruhu, kloridrik asit) ve amonyağın tepkimesi ile oluşan tuz. Ençok kuru pillerde elektrolit olarak kullanılan nışadır, galvanizleme ve kalaylamada ayrıca metal yüzeylerindeki oksit katmanını gidererek lehim tutmasını kolaylaştırmak amacıyla lehimcilikte de yaygın olarak kullanılır. Piyasadaki birçok soğuk alğınlığı ve öksürük ilaçının bileşiminde de amonyum klorür bulunur.
Renksiz kristalleşmiş bir madde olan amonyum klorür suda kolayca çözünerek hafif asit özelliğinde bir sıvı oluşturur. 340°C’da erimeden buharlaşarak, eşit hacimlerde amonyak ve hidrojen klorür verir.
Amonyum klorür, sodyum karbonat üretiminde uygulanan solvay yönteminde (amonyak-soda yöntemi) ortaya çıkan bir yan üründür. Amonyum sülfat ve sodyum klorür çözeltilerinin tepkimesinden de elde edilebilir.
AMONYUM NİTRAT ŞARJ TABANCASI, —> Şarj tabancası.
AMORTİSMAN, 1) İşletmelerde bir yıldan fazla kullanılan, eskiyen ve değerden düşen maddesel ve maddesel olmayan değerlerin ve hakların karşılıklarının kullanılabilecekleri süre içinde ödenmesi. 2) Duran varlıklara yatırılmış olan sermayenin tekrar geri alınması işlemi. 3) Kullanılan duran varlıkların bu kullanımdan veya diğer nedenlerden ileri gelen değer kayıplarının maliyetlere geçirilmesi işlemi.
AMPUL CAMI, İçine serum, aşı, ilaç gibi bozulmadan saklanması gereken ecza maddeleri konulan ampullerin yapıldığı cam. Ampul camının bileşimindeki silis ve borik asit oranı çok fazladır.
ANA BANT, İkincil bant veya bantlardan aktarılan yükü taşıyan, büyük kapasiteli bant. —> Ana galeri.
ANA DEKAPAJ, Örtü tabakası ile ekonomik olmayan üst ve yan kesim madeninin alınması işlemi. Ana dekapajın ilk kesimini —> Öndekapajteşkil eder. Öndekapaj işlemi bittikten sonra istihsale geçilebilir.
ANAEROB, Havasız yaşar. —> Aerob.
ANA GALERİ, İhraç kuyusuna irtibatlı ve işletmecilik açısından önemli olan damar istikametinde sürülen ana ulaşım (nakliyat) ve havalandırma yolu. Madencilikte esas veya daha önem taşıyan bir yeri tanımlamak için, yer belirten kelimenin başına ana eki konularak o yerin önemi belirtilir. Ana-kat, -hava giriş yolu, -dönüş yolu, -ihraç kuyusu, -kablo, -kaya, -nakliyat yolu, -pervane, -toplama bandı, -vantilatör, -yol, vb.
ANA HALAT, —> Ana ve kuyruk halatlı çekme düzeni.
ANAHTAR TAŞI, —> Kilit.
ANA KAT, Yeraltı işletmesinde diğer katlardan getirilen madenin taşındığı ve temiz havanın giriş yaptığı ocak katı.
ANA KUYU, Ocaktan, cevher, taş, su, personel çıkmasını ve ocağa, personel, malzeme, enerji ve hava girmesini sağlayan kuyu.
ANA KUYU KESİTİ, Ana kuyuda kullanılan ihraç sistemlerine ait kafes ve skiplerin hareketlerini sağlamak üzere ayrılmış bölmeleri, kayıtları, kafesleri, kirişleri, basınçlı hava ve su boruları ile güç kabloları, vb. tesisatın durumunu gösteren kuyu eksenine dik kesit. Ana kuyuda emniyet amacı ile imdat vinci kafesi ve kontrpuası için özel bölme de bulunabilir.
ANALİZÖR, Kimyada bir olay, yapı ya da sistemi çözümlemede kullanılan cihaz, çözümleyici diye de isimlendirilir.
ANA VE KUYRUK HALATLI ÇEKME DÜZENİ, Ayrı ayrı tamburlara sarılmış, dolu arabaları çeken bir ana halatla dolu arabalar çekilirken dengeyi sağlayan, dönüşte ise boş arabaları çeken bir kuyruk halatından oluşan taşıma düzeni.
ANA YOL, —> Ana galeri.
ANBAR, 1) Bir işletmede elde bulunan her türlü taşınabilir malların alınması, muayene edilmesi, dağıtımı ve korunması ile uğraşan yer veya idari ünite. 2) Depo.
ANBARLI AYAK İŞLETME METODU, İhtiva ettiği maden sağlam, kendi kendine oksitlenmeyen, tavan ve taban taşları sağlam, dik ve orta kalınlıktaki damarlarda (kalın damarlarda azami kalınlık cevherin hiç tahkimata lüzum göstermeden durabileceği açıklık) başyukarı açık veya rambleli ayaklarda olduğu gibi hazırlık yapılarak kazılan cevherin kabaran kısmı kadarını alıp geri kalan kısmını panoda kazı bitinceye kadar yerinde bırakıp daha sonra ambarlanmış cevherin tamamını üretime alma esasına dayanan (üretim) işletme metodu.Anbarlı ayakların hazırlık ve işletme masrafları az olup, tahkimata pek lüzum göstermez; işçiler emin yerde çalışır. Şütlerin büyük parçalarla tıkanması tehlikesi vardır. Yan taş cevhere karışabilir. Uygulama başarısız olduğu takdirde başka bir metoda geçilemez.

ANDEZİT, 1) Yeryüzünde volkanik faaliyetlere sahne olmuş bölgelerde oluşmuş alkalikalk ve alkali karakterli, petrografik olarak diyorit ve benzeri derinlik kayaçlarının püskürük serileri. Bazen poröz, gri, siyahımsı temel renk gösteren bu kayaçlar, daha yaşlı unsurlarında değişimden dolayı yeşilimsi, kahveremgimsi, kırmızımsı ve benekli bir görünüm arzederler. Ankara civarında bol bulunan andezit, yapılarda kullanılır ve Ankara taşı olarak da isimlendirilir. 2) Genellikle genç tersiyer volkanizmasında oluşmuş alkalikalkerli, az kuarslı veya kuarssız diyoritik mağmadan oluşan bir cins püskürük kayaç.
ANEMOMETRE, 1) Hava akımı hızını ölçme aleti. 2) Rüzgarölçer.
ANEROİT BAROMETRE, Ocakta hava basıncını ölçen aygıt.
ANGLDOZER, Öndeki bıçağı, yukarı veya aşağı tek taraflı hareket ettirebilen veya sağa veya sola döndürebilen, dozer. —> Buldozer,
ANGLEZİT, —> Kurşun.
ANHİDRİT, Kalsiyum sülfat (CaSO4) kimyasal bileşiminde, bazı kayaçların bünyesinde kayacı teşkil eden unsurlar arasında bulunan bir mineral. Açık denizle ilişiği kesilmiş kapalı basenlerde buharlaşma sonucu çökelmeyle oluşur. Suyun doyma ve tuzların erime özelliklerine göre önce güç eriyen kireçtaşı, dolomit, sonra jips yani anhidrit, bunları takiben kayatuzu ve en sonunda da çabuk çözülme özelliğindeki potasyum ve magnezyum klorür çökelir. Anhidrit, sülfirik asit üretimi hammeddelerinden biridir. Tabii veya sentetik anhidrit katkı maddesi ilave edilerek yeraltında tahkimat arkası, galeri yanları ve baraj dolgu maddesi olarak kullanılır (Köpüklü ramble). Belli bir su-katı madde oranı vardır. Bilhassa tabii anhidritin çabuk donma ve fazla ısınmama özelliği yanında hacim değişikliğine uğramama ve plastik gibi olma özellikleri vardır. Anhidrit tam donma aşamasında yüksek sağlamlığa sahiptir. —> Alçıtaşı —> Jips.
ANİ GAZ BOŞALMASI, 1) Yeraltı çalışmaları sırasında; jeolojik yapıdan dolayı basınç altında bulunan metan, CO2 vb. gazların çalışılan yere ani olarak püskürmesi suretiyle serbestleşmeleri ve dolayısı ile kömür ve diğer katmanların açılmış boşluğa yayılmaları. 2) Degajman (Degajman enstantane). 3) Damar patlaması.
ANİZOTROP, Belirli fiziksel doğrultulara göre özelliği değişen cisimler.
ANJİLDİT, Killi kayacın mekanik etkilerle sertleşip levhalara ayrılabilen türü.
ANKARATAŞI, —> Andezit.
ANKERAJ TAHKİMATI, 1) Betonarme kiriş şeklinde çalıştırmak amacı ile, kayaçlara delikler delinerek içine demir teçhizat yerleştirmek suretiyle yapılan tahkimat. Ankerajın görevi, birkaç kayaç katmanını, müşterek bir kitle teşkil edecek şekilde birbiriyle irtibatlamak ve böylece katmanların göstereceği bükülme mukavemetini artırmaktır. Bunun için özel biçimli değişik boy çelik malzeme, daha önce delinmiş yerlere çakılır ve böylece kayaçların betonarme kiriş şeklinde çalışması sağlanır. 2) —> Tavan civatası.

ANMA BOYUTU, Cevher hazırlama çalış-maları ile ilgili bir boyut sınıflandırılasında tağdiye (besleme) maddesinin ayrılmak istendiği parça boyutu.
ANMA KAPSİTESİ, Kazıcıların (ekskava-törlerin) normal koşullarda yapması gereken kazı miktarının ifadesi. Pratikte kazıcıların çalışma verimleri yapılan fiili iş miktarının anma kapasitesine oranı ile değerlendirilir. Anma kapasitesi; nominal kapasite ve normal kapasite diye de ifade edilir. —> Ekskavatör, Bager, Kepçeli bager, Aktarıcı kazıcı.
O= Dragline veya ekskavatörün anma kapasitesi (m3/h), C= Döngü (Saniye), V= Kepçe hacmi (m3), F1= İşyeri randımanı, F2= Kepçe dolma faktörü, F3= Malzeme kabarma faktörü
O= 3600/C.V.0,764. F1.F2.F3
ANMA KESİTİ, 1) Kesiti önemli olan tel, halat, çubuk vb. maddelerin standartlarda belirtilen kesit değeri. 2) Nominal kesit.
ANO, İstinat duvarları, galeri veya kuyularda beton, betonarme, taşduvar veya kemer inşaatlarında meydana gelebilecek defor-masyonların tüm tahkimatı etkilemesini önlemek ve deforme olan kısımların kolay tamir edilebilmesini sağlamak için söz konusu tahkimatın bloklar halinde inşa edilen kısımları.
ANOMALİ, 1) Kaide dışı olan şey. 2) Yeryü-zünde sistemli bir dağılım ve belirli bir ölçü değeri gösteren manyetik alanın bir lokasyonda alışılmamış değişiklik göstermesi. Aynı şekilde radyoaktif, yerçekimi, yer akımları değerlerinin normallerinden farklı olması da anomalidir ve maden aranmasında önemli belirtiler olarak değerlendirilir. 3) Sapaklık, düzgünsüzlük.
ANOTLAMA, Elektrolizle uygulanan metal kaplama yöntemi. Anotlama işlemi, paslanmaya karşı koruma, elektrik yalıtımı, ısı kontrolü, birleştirme ve sızdırmaz hâle getirme, aşınma ve yıpranmaya karşı dayanıklılık ve süsleme amacıyla yapılır.
Bu teknikte, üstü kaplanacak mâlzeme elektroliz kabının anoduna yerleştirilir; elektrolit olarak da bir metalin, genellikle aluminyumun sulu çözeltisi kullanılır. Elektrik verildiğinde çözeltideki aluminyum ayrışarak anottaki malzemenin üstünde ince, sert ve gözeneksiz bir katman oluşturacak şekilde çökelir.
Renkli bir yüzey elde etmek için çökeltilecek maddeye boya da karıştırılabilir.
ANOT ÇAMURU, Bakırının elektro rafinasyonu esnasında oluşan, içerisinde gümüş, altın, selenyum, tellür ve az miktarda da olsa platin, paladyum bulunan ürün. Bakır anot çamurları selenyum ve tellür için temel ticari kaynaktır. Anot çamurunun işlenmesinde genellikle a- Bakır, tellür ve nikel alınır, b- Selenyum, selenyumdioksit şeklinde buharlaştırılır, c- Kurşun ve kalıntı ana metal empüriteler curuf olarak dore işlemi vasıtasıyla uzaklaştırılır. Bakır anot çamurlarının işlenmesinde farklı yaklaşımlar ( alternatif proses zincirleri) aşağıda gösterilmiştir. —> Şekil.

ANTİGRİZU DEVRE KESİCİ, Grizulu ocaklarda kullanılan elektrik motorlarını, kısa devre, aşırı yükleme, faz kesilmesi ve toprak kaçaklarına karşı koruyan düzen.
ANTİGRİZU DİNAMİT, Grizu tehlikesi olan ocaklarda kullanılan emniyetli patlayıcı madde. Bu dinamitler esas olarak yanmayan emici (kizelgur) bir madde ile imal edilen ve içine kolay buharlaşan amonyum oksalat vb. tuz ilave edilen bir patlayıcı maddedir.
ANTİGRİZU PATLAYICI MADDELER, Ateşleme esnasında grizu patlamasına veya yanmasına meydan vermeyecek şekilde özel imal edilen —> Patlayıcı madde (Eksplosif).
ANTİKLİNAL, Jeolojik devirlerde meydana gelen tektonik hareketlerle formasyonlarda oluşan kıvrımların semer şeklinde olan kısmı. Antiklinal ekseninin bir tarafa yatması ile oluşan şekline devrik antiklinal denir.

ANTiMADDE , Evrenin 15-20 milyar yıl önce büyük bir patlama ile oluştuğuna inanan bilim adamları, bu ilk patlama sonucu, saf enerjilerin parçalanıp bildiğimiz maddelere ayrılmasının yanısıra bu oluşum esnasında simetrik sebeplerden dolayı zorunlu olarak ortaya çıkan ve yok olduğu sanılan madde (Positor).
Antimadde araştırmalarının öncüleri Paul Dirac (1928), Carl David Anderson ve Alman Fizikçi Watter Oelert olup fizikçi Walter Oelert Cenevre’deki Avrupa Atom Araştırmaları merkezi Cern’de anti maddeyi üretmeyi başarmıştır. Anti hidrojen şeklinde ortaya çıkan bu madde kısa ömürlü olduğundan bilimsel olarak izlenmesi mümkün olmamıştır. Ölçüm yapılabilmesi için anti atomların uzun süre hayatta kalabilmeleri, ışık hızıyla hareket etmemeleri gerekmektedir.
Temel fizik ile evren arasında bir köprü kurul-masını sağlayan bu araştırmalar ; Evren nasıl oluştu? ve Evrenin uzun gelecekte durumu ne olacak? sorularına yanıt bulunmasında yol gösterici olacaktır.
ANTİMUAN (Sb), Gümüş beyazı renginde kırılgan, özgül ağırlığı 6,62gr/cm3 atom ağırlığı 121,76 olan element. Regulüs denilen metal antimuanın ticarette % 99,60 Sb ve en çok % 0,15 arsenik (As) içermesi istenir. Antimuan bileşikleri içinde ticari açıdan en önemlisi, antimuan trioksittir. Bunun genelde % 99,2- 99,5 Sb2 O3 ve değişik oranlarda arsenik, demir ve kurşun gibi empüriteler ( safsızlıklar) içeren cinsleri, ticarette tercih edilir. Antimuan trioksit yangın geciktirici kimyasal maddelerde kullanılır. Sb2 O3'ün pazarlanmasında aranan en önemli fiziksel özelliklerinden biri, ürünün tane boyutuyla da yakından alakalı olan “ Renk - tonu şiddeti” (Tinting strength) dir. Genelde ürünün ortalama tane boyutu arttıkça, antimuan trioksitin renk-tonu şiddeti azalır. Renk tonu şiddeti düşük olan Sb2 O3, daha az beyazlatıcı etkiye sahip olduğundan, renk pigmentlerinin etkin bir şekilde görev yapmalarına imkân verir. Bu nedenle satıcılar, piyasaya çeşitli renk tonu şiddetine sahip, değişik kalitede antimuan tioksitler sürerler. Piyasaya sürülen kimyasal kalitedeki cevherin, oksit, klorit veya diğer endüstriyel kimyasal bileşiklerin üretiminde doğrudan kullanılacak kalitede olması istenir. Kimyasal kalite sülfürlü cevherdeki arsenik ve kurşun dahil toplam empüritenin de %0,25’i geçmemesi ve her bir empüritenin de % 0,1’in altında olması gerekir. —> Stibin.
ANTRASİT, Uçucu gazları az, (%5 ile 10 arası) ve kalorifik (yanma) değeri yüksek olan bir cins maden kömürü. Kısa, mavi ve is bırakmayan bir alev ile yanar, az koku çıkartır ve koklaşmaz. Antrasit Amerika’da sert kömür ve Galler’de kaya kömürü olarak adlandırılır. Çıkarıldığı ocağa göre özellikleri önemli farklılıklar gösterir. Amerikan antrasitlerinin ortalama analiz sonuçları aşağıdaki gibi özetlenebilir : Nem %2,8-4,4 ; uçucu madde % 1,9-4,8 ; sabit karbon %75,2-81,8 ; kül %10,1-9,0 ısıl değer 13.360-13130 BTU/lb; veya 7420-7295 kcal/kg; hidrojen %3,7-3,4 ; kükürt %2,2-0,6; karbon%78,3-79,8; azot %1,7-1,0; oksijen %4,0-6,2. Verilen değerlerden birincisi semi-antrasit ve ikincisi antrasit kömürleri içindir.
ANTROKOZ, —> Pnomokonyoz. Toz.
APEX, 1) Antiklinal kıvrımının tepe noktalarının oluşturduğu eksen. 2) Kömür damarının en yüksek noktası. 3) Bir dağın en yüksek noktalarının bütünü. 4 ) USA’nın maden kanununda gang’ın mostrası veya yeryüzüne ulaşmayan gang’ın en üst sınırı. 5 ) Gidiş ve dönüşü kesinleştirilmiş indirimli uçak bileti türü.
API GRAVİTE, Ham petrolün yoğunluğunu tespit etmeye yarayan Amerikan Petrol Endüstrisi Standardı. API gravitenin
141,5
derecesi = ––––––––––– 131,5.
P
Burada P söz konusu petrolün 60½F’da ölçülen özgül ağırlığı yani yoğunluğu. Bu ölçü sistemi, sudan hafif sıvıların mukayeseli yoğunluk ölçüsünü vermektedir. —> Gravite.
APLİKASYON, 1) Harita plan ve ölçü belgelerinde bulunan bilgilerin arazide gösterilmesi. 2) İnşaattan önce bir yapının temelinin ve kolon yerlerinin arsa üzerinde saptanarak işaretlenmesi. 3) Süslemek veya dayanıklığını artırmak için kumaş veya deri bir eşya üzerine düz veya desenli başka bir parçanın uygulanması. —> Yol aplikasyonu.
APOFİZ, 1) Derinlik kayaçlarının veya gang’ların komşu oluşumlar içine nüfuz etmiş uzantıları veya yan kolları. 2) Çıkıntı, kambur.
APLİT, Derinlik kayaçlarının açık renkli, ince taneli, asidik karakterli gang şeklindeki uzantıları. Batolitten en son kalıp uçucu maddelerle birlikte çatlaklarda katılaşan hemen yalnız kuars ve feldspattan ibaret kısım. —> Pegmatit.
ARABA, —> Ocak arabası.
ARA-BAĞ, İki bağ arasına sonradan yapılan takviye tahkimat.
ARABA KANCASI, Arabaları birbirine veya lokomotife bağlamaya yarayan düzen.
ARABALI PERFORATÖR, Tekerlekli bir şasi üzerine yerleştirilmiş lağım makinesi. —> Jumbo.
ARAÇSAL EPİSANTER, Deprem hareketi kayıtlarının araçla incelenmesi sonucunda bulunan koordinatlar (enlem ve boylam) yardımıyla deprem yerinin belirlenmesi. Böyle bir çalışmanın yapılabilmesi için en az üç sismik istasyonunun kayıtlarının incelenmesi lazımdır.
ARADEKAPAJ, Açık işletmelerde maden içerisinde arakatlar halinde bulunan sokmaların ve yabancı katmanların iş makinaları vasıtasıyla ayrı olarak alınması.
ARAGONİT (CaCO3), Kimyasal bakımdan kalsitten farkı olmayan fakat kristal şekli ayrı (rombusal), doğada daha az bulunan, kalsitten daha sert ve ağır, sertliği 3,5-4, özgül ağırlığı 2,9 dilinimi olmayan kolay kırılır, kırılma yüzeyi midye kabuğu şekilli, cam parıltılı, kırılan yüzeyi ise yağımsı, yağ parıltılı, saydam, bulanık ve yarı saydam mineral.
Aragonit umumiyetle beyaz, gri veya krem renklidir. Deniz hayvanlarının kabuklarının sedef kaplı olan iç kısmı aragonittir. Demir cevherli aragonit, beyaz aragonitin mağara ve madenlerde dallanarak büyümesinden meydana gelir. Sıcak denizlerde yaşayan hayvan ve bitkilerin meydana getirildikleri mercanlar da aragonittir. Kıymetli mercan, mücevher taşı veya süs eşyası olarak kullanılır. —> Kalsit.
Aragonit de kalsit gibi asit içinde kaynayarak ve kabarcıklar meydana getirerek erir.
ARA KAT, İki ana kat arasında bulunan ve hazırlık işlerinin bir bölümünü teşkil eden ve ana ihraç sistemine bağlı olmayan kat.
ARA KAT LAĞIMI, —> Kat lağımı.
ARA KATLI GÖÇERTMELİ AYAK İŞ-LETME METODU, Orta sertlikte cevher ve kömürün teşkil ettiği, üstte kalan tabaka göçmeğe elverişli fakat bir dereceye kadar ufak açıklıklara dayanacak şekilde olan geniş maden yataklarında —> Dilimli göçertmeli ayak işletme metodunda olduğu gibi alt ve üst ana nakliyat yolları sürülüp kelebe veya başyukarı (aykırı) ile birleştirildikten sonra dilimler halinde yukarıdan aşağı doğru çalışırken dilimler arasında 3-4 m. kalınlıkta topuklar bırakıp dönüşte bu topuklar da göçertilerek alınmak suretiyle uygulanan yeraltı (üretim) işletme metodu. Bu usulde işletme zayiatı (kayıp) fazladır. Cevhere yantaş karışabilir. Taban döşeme işi topuk göçertilmeden yapılır. Bu şekilde uygulama yapılan işletme metoduna “Ara katlı sun’i tavanlı (taban döşemeli) göçertmeli ayak işletme metodu” denir. —> Şekil.
ARA KATLI SUN’İ TAVANLI (TABAN DÖŞEMELİ) VE GÖÇERTMELİ AYAK İŞLETME METODU, —> Ara katlı göçertmeli ayak işletme metodu.
ARAKESME, Kömür tabakaları arasında bulunan ve kömür olmayan katman, kömür ocaklarında ara kesme veya fay zonlarında bulunan plastik killer. Bu plastik killer şist olarak da isimlendirilir.
ARALIKLI KAPSÜL, Kovan içindeki tel uçları ark oluşturacak biçimde aralıklı olan ve alev alıcı hassas maddenin içinde bulunan ve yaklaşık 50 voltluk elektrik gerilimiyle patlayan kapsül.
ARAMA, Ümitli sahaların incelenmesi ve maden yatağının tesbiti ile sınırlandırılmasında, kesin rezerv tesbitine kadar geçen evre.
ARAMA GALERİSİ, Jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucunda elde edilmiş bilgilerin ışığında veya mevcut bir işletmede; maden yatağı varlığını tesbit amacıyla sürülen galeri.
ARAMA RUHSATI, —> Maden arama ruhsatnamesi.
ARAMA SONDAJI, 1) Jeolojik, jeofizik vb. çalışmaların ümitli gösterdiği sahalarda yeraltı zenginliklerinin bulunması ve daha belirgin hale getirilmesi, jeolojik ve jeofizik vb. çalışmalardan elde edilen verilerin tahkiki ve derinlerden numune alınarak keşfedilen yeraltı zenginlik-lerinin mineralojik, petrografik, fiziki ve kimyevi nitelikleri hakkında en güvenilir bilgileri edinebilmek için yapılan sondaj. 2) Bulunmuş veya işletilmekte olan bir madenin devamını, uzantısını sağlamak amacıyla yapılan sondaj.
ARAŞTIRMA PARKI, —> Teknopark
ARA ÜRÜN, Ayırma esnasında, elde edilen konsantre ve artıkta hatalı tasnif edilmiş veya birleşik parçalar oranını en düşük seviyeye indirebilmek ve dolayısiyle bu ürünlerin kalitesini yükseltebilmek ve kaçakları azaltmak amacı ile elde edilen ek ürün —> (Mikst.). Ara ürün kısmen birleşik, kısmen yanlış tasnif edilmiş parçalardan oluşabilir. İmkan olan hallerde ara ürün veya mikst; kırma işlemine tabi tutularak, serbestleştirmek suretiyle zenginleştirme devresine verilerek tekrar ayırma işlemine tabi tutulur.
ARAZİ, 1) Maden yatağı ve yatağın içinde bulunduğu jeolojik ortam. 2) Prospeksiyon ve maden etüt sahası.
ARAZİ DÜZENLEMESİ, Yeraltında bulunan madenin açık işletme metodu ile çıkarılmasından sonra arazinin yine eski haline getirilmesi veya araziye yeni bir şekil verilmesi. Bu düzenlemeyi yapmak için işletme sırasında örtü tabakasının üzerini örten humuslu toprak ayrı bir yere stok edilir. Daha sonra dekapaj döküm sahasının üzerine serilerek arazinin tekrar eski verimli haline gelmesi sağlanır.
ARBİTRAJ, 1) Kelime anlamı “hakemlik” olan ve ürünlerin değerlendirilmesinde kullanılan ticari bir terim. Diğer bir deyişle, bir yerden para, kıymetli maden, ticari senet veya menkul kıymetler satın alarak, bunları fiyatı daha yüksek olan bir başka yerde satmağa dayanan banka işlemi. 2) Fazla pahalı sayılan bir menkul kıymeti satarak yerine, yüksek verimi veya gelecekte yükselme ihtimalleri bakımından daha elverişli görünen başka bir menkul kıymet koymağa dayanan borsa işlemi. 3) Ticaret tellallarının, teslim edilen malları, örneğe uygunsa kabul etmesine, değilse alış fiyatında indirim istemesine dayanan işlem. Arbitraj, gerek aynı borsada benzer kıymetler arasında, gerekse ayrı borsalarda aynı menkul kıymet veya mallar arasındaki fiyat farklarına dayanır. Bu anlamda kıymet veya malların arbitrajı, en ucuzlarını en ucuz oldukları yerde satın alabilmek için , en pahalılarını en pahalı oldukları yerde satmak demektir. Arbitraj, çeşitli yollarla yapılabilir; peşin veya vadeli olabilir. Peşin arbitraj, portföydeki kıymetlerin daha güvenilir veya daha yüksek kazanç getireceği sanılan başka kıymetlerle değiştirilmesine dayanır. Vadeli arbitraj bir kıymeti vadesi aynı olan başka bir kıymeti satın alarak vade ile satmaktır; bu işlemde, satılan kıymette ileride bir düşüş ve satın almada bir artış olacağı gözönünde tutulur. Arbitraj, çoğu zaman “ayrı yerler” arasında yapılır; o zaman çeşitli kıymetlerin değil, çeşitli borsalarda kote edilmiş aynı senetlerin alım satımı söz konusudur.
ARDAK DİREK, Çürümüş, mukavemetini kaybetmiş direk.
ARDUVAZ, İnce levhalara ayrılabiler, yoğun ve homojen metomorfize killi şist.
ARGİLOLİT, —> Killi şist.
ARGİRİT, Bilşiminde gümüş sülfür Ag2 S olan kûbik sistemde kristalleşen siyahımtrak, grimsi, parlaklığı az bir mineral. İçinde % 87 gümüş bulunduğundan kıymetli bir gümüş cevheridir.
ARGON IŞINI,—> Ultraviyole ışın.
ARIN, —> Alın.
ARITMA, Atık suların alıcı ortama verilmeden ya da tekrar kullanmak üzere devreye sokulmadan önce kirletici özelliklerini ortadan kaldırmak üzere bu kirleticilerin müsaade edilen ortam parametreleri değerlerine indirgeme işlemi.
ARIZA, 1) Tabaka veya damarlarda rastlanan kırık, kıvrılma, sıkma vb. oluşumlar. 2) —> Fay.
ARK FIRINI, İç boşluğunda elektrik arkı meydana getirmek suretiyle ergitme yapan fırın. Bu ark ya sadece radyasyon yoluyla veya radyasyon ve kondüksiyon yoluyla ısısını şarja geçirir. Ark, iki elektrot arasında veya bir elektrot ile şarjın temas ettirilmesiyle meydana getirilir. Şarjın elektrot olarak kullanıldığı haller de mevcuttur.
ARKA, Mermer işletmeciliğinde taşın yüzüne paralel olan geri taraf.
ARKOZ, 1) Feldspat bakımından zengin gre. 2) Granitin dış etkilerle ayrışıp tanelerin taşınma sırasında tasnifi sonucu teşekkül eden gre.
ARSENİK, Metalik parlaklıkta, hava rutubetinde matlaşan, gümüş grisi bir metal. Önemli arsenik cevherleri; turuncu rengindeki realgar (As2 S2 ) ve limon sarısı rengindeki orpiment (As2 S3), metal arsenürler ve mispikel ( Fe AsS) gibi arseno sülfürlerdir. Arsenik metali ve bunun trioksidi, asidi, kurşun asetat, kalsiyum asetat ve diğer asetat bileşikleri tehlikeli madde olarak sınıflandırılır. Arseniğin gümrük poz numarası 28048000’dır. Atom numarası 33 ve atom ağırlığı 74,91 olan ( As); özellikleri bakımından metallerle ametaller arasında yer alır. Arsenik ve bileşikleri zehirlidir ve halk arasında doğal arsenik sülfüre “ zırnık” denir. Arsenik bakır, kurşun, çinko, altın ve gümüş gibi metallerin üretimleri esnasında yan ürün olarak elde edilir. Genel olarak izabe işlemlerinde arseniğin varlığı olumsuz değerlendirilir. Arseniğin kullanılış şekli genellikle arsenik trioksit şeklinde olur. Kullanım alanlarının dağılımı ise; % 55 endüstriyel kimyasal ( özellikle ağaç korumada) olarak, % 33 kadarı zirai kimya maddelerinde, % 5 kadarı cam üretiminde ve % 3 kadarı metal arsen olarak demir dışı arsenikli alaşımlardadır.
ARSENOPİRİT, —> Arsenik.
ARTEZYEN, Basınçlı akifere yapılan sondaj kuyusundan suyun yükseğe fışkırması veya çıkması.
ARTEZYEN AKİFERİ, —> Basınçlı akifer.
ARTIK, 1) Cevher zenginleştirme ve kömür hazırlama işlemi sırasında ayrılan ve ekonomik değeri olmadığı için atılan kısım. 2) —> Pasa.
ARTIK ISI KAZANI, Enerji tasarrufu bakımından sanayide ve izabecilikte, bacalardan kaçan artık ısıyı değerlendirmek amacı ile kurulan kazan tesisleri.
ASBEST, Genel olarak lifli yapıya sahip bir grup silikat minerali . İki ana gruba ayrılan asbestlerde birinci grupta serpantinden oluşan “Krizotil”, ikinci grupta ise amfibol serisinden 5 mineral içeren krokidolit, amosit, antofillit, tremolit ve aktinolit bulunur. Krizotil ; Kanada (Quebec) ve Rusya tarafından, liflerin uzunluğuna göre, ayrı ayrı şekilde sınıflandırılır. Gruplandırmaya esas olarak alınan alet, Quebec standart test kutusudur. Bu kutuda; 0,5 , 4, 10 meş’lik üç elek bulunur. Testi yapılması istenen açılmış krizotil lifinden 16 onz (453, 6 gr) üst eleğin üzerine konur ve kutu kapatılır. Daha sonra kutu bağlı olduğu motor vasıtasıyla 600 devirde ve 110 sn süresinde sallantıya tabi tutulur. Bu süre sonunda kutu açılır ve her elek üstünde kalan kısım tartılır. Böylece numunenin grubu öğrenilir. Fiyatlar da gruplara göre belirlenir. Rus sınıflandırması için testi yapılması istenen açılmış krizotil lifinden 500 gr’lık numune alınır ve Quebec standart test kutusuna konur, 120 sn süre ile sarsıntıya tabi tutulur. Asbest sıcağı geçirmediğinden ateşe dayanıklı elbise, karton, yüksek ısıya dayanıklı çimento yapımında, yer karoları ve eternit adı verilen malzemenin imalinde kullanılır. Kısa lifler ise jipsle karıştırılarak asbest levhalar yapılır.
Asbestin kanserojen etkisi olduğu iddası tüketimi azaltmıştır. Asbestosis hastalığı ile mücadele yönetmeliği İngiltere’de 1 cm3 hava içinde 2 adetten fazla krizotille amozit lifi bulunmasını yasaklar. Bu oran ABD’de başlangıçta 5 lif/cm3 olarak kabul edilmiştir. İşletmelerde; kuru asbestin ıslak çimentoya katıldığı an hastalığa yakalanmaya en uygun an olarak kabul edilir.
ASBESTOZ, —> Pnomokonyoz, Toz.
ASENDAN HAVA AKIMI, Yukarı doğru yükselen hava akımı (Asendan havalandırma).
ASETİLEN, H2 C2 formülüyle gösterilen gaz şeklinde alkin grubunun ilki bir hidrokarbon. 1836 yılında keşfedildi ve 1860 yılında Berthelot karbon ve hidrojeni elektrik arkında birleştirerek asetileni elde etti. Asetilenin sanayide kullanımı, kalsiyum karbür (CaC2) elde edilip bunun su ile hidroliz edilerek asetilenin üretilmesiyle başladı.
Asetilen bol oksijenle karıştırılıp yakıldığında 2000°C sıcaklık elde edilir; şalomede mavi alevle yanar. Bu özelliğinden dolayı kaynak yapmada ve metal kesmede kullanılır.
Asetilen, kimya sanayiinde, çözücü, monomer, asetaldehit türevleri, yapay kauçuk ve poliamit imâlinde ara ürün olarak kullanılır.
Sınırlı kullanımlar için asetilen, asetilen kazanlarında üretilir.
Petrol türevlerinin kullanımı sonucu asetilenin yerini propilen ve etilen almıştır. Kömür kullanımının ağırlıklı olduğu yerde asetilen üretimi ön plana geçer. —> Karpit lambası.
ASETİLEN LAMBASI, —> Karpit lambası.
ASFALT, —> Bitüm.
ASFALTİT, 1) Koyu renkli, sert, zor eriyen bitümlü organik maddeler karışımından oluşan kömür. 2) 120-135½C arasında erime gösteren masif hidrokarbonun sert bir cinsi. Bu kömürler, daha yaşlı tabakalarda teşekkül etmiş petrolün, tektonik olaylar sonucu üst örtü tabakalarında meydana gelen çatlakların doldurması, uçucu ve akıcı maddelerin çatlağı terketmesi sonunda; çatlakta kalan petrol artığı maddelerden ibarettir.
ASİL BERİL, Bünyesine giren Cr nedeniyle yeşil olan Zümrüt (Smaragd). Akvamarin (Fe), Morganit, Herderit, Barilit, Ödidimit, Gadolinit, (Th-redyoaktif), Bertrandit (Şeffaf, renksiz, sarı). Fenasit, Gökzümrüt, Goşenit, Helyolit, Kedigözü (Krizoberil), Çkalovit, önemli beril minerallerine verilen isim. —> Beril.
ASİMETRİK RENDELEME, Hobelin ileri ve geri hareketlerini farklı seviyelerde yapması suretiyle motorların gücünden düzenli ve eşit şekilde istifade edilmesini sağlayan mekanik kazı metodu.
ASİTBORİK, Üç değerli bor asidi (H3BO3). Asit borikli su tıpta antiseptik olarak kullanılır.
ASİT KAYAÇ, Bileşimlerinde % 65-80 kuars ve alkali feldspat bulunan (granit % 68-72) magmatik kayaç. —> Nötr kayaç.
ASKIDA BIRAKILAN TOPUK, 1) Üretim yapılan yere ramble malzemesinin akmasına mani olmak veya tahkimata ve üretim metodunun uygulanmasına yardımcı olmak gayesi ile tavanda ve yanlarda —> emniyet topuğu olarak bırakılan cevher veya kömür blokları. Bu topuklar ileride tamamen veya kısmen alınabilir. 2) Tavan topuğu.
ASKIYA ALMAK, Maden işletmeciliğinde istihsali planlanmış olan bir pano veya bloğun hazırlanmasından sonra, tavanın kendi ağırlığı ile göçmesini sağlamak üzere altının boşaltılması.
ASMA PUSULA, —> Madenci pusulası.
ASPİRATÖR, 1) Ocak havasını emmeye yarayan tesis. 2) Akışkan maddeleri ya da tozları emmeye yarayan aygıt. —> Vantilatör.
ASTAR, Mermer madenciliğinde, taşın arkasına başka malzeme ile yapılan dolgu.
ASTRALON, Bir firmanın imâl ettiği harita altlığı.
ASTARYA, —> Starya.
AŞAĞIDAN YUKARI RAMBLELİ AYAK İŞLETME METODU, Dik yatımlı veya kitle halindeki maden yataklarında —> Başyukarı açık ayak işletme metodunda olduğu gibi hazırlık yapılarak kazısı yapılan cevher alt ana nakliyat yolundan alınıp, rample malzemesi de üst ana nakliyat yolundan getirilmesi ve böylece alınan madenin yerine ramble edilip yeni bir çalışma platformu teşkili suretiyle uygulanan usül.
AŞINMA DÜZLÜĞÜ, —> Peneplen.
ATAK, Demiryolunda eğimin fazla olduğu kısım.
ATAPULGİT, (OH)2 Mg5 Si8 O2 (H2O)4. 4H2O formülü ile ifade edilen polygorskit grubuna ait sulu bir magnezyum, alüminyum silikat. Alüminyum, magnezyum veya silis yerine geçebilir. Absorbant ve adsorbant olarak kullanılan killerdendir. Bu tür killerin, yapılarında mikro gözenek ve kanallara ve büyük yüzeye sahip olmaları kullanım alanını belirler.
ATEŞÇİ, 1) —> Barutçu. 2) Buharlı lokomotiflerde ve buhar kazanlarında kazanda ateşi yakma ile görevli kişi.
ATEŞE DAYANIKLI MALZEME, —> Refrakter malzeme.
ATEŞLEME, Kazı yapma veya gevşetme amaçları ile patlayıcı madde doldurulmuş, sıkılanmış lağım delikleri içerisine yerleştirilmiş kapsülün ve dolayısiyle patlayıcı maddenin patlatılması için yapılan işlem.
ATEŞLEME DEVRELERİ, Elektrikle yapılan ateşlemelerde birkaç lağımın; kapsül kablolarının birbirleriyle paralel, seri ve karışık bağlanması suretiyle teşkil edilen devre. En son kalan iki uç elektrik üreticisine bağlanarak devre tamamlanır ve ateşlenir.
ATEŞLEME KABLOLARI, Elektrikli kapsül kullanılarak doldurulmuş ve sıkılanmış deliklerin ateşlenmesi için döşenen elektrik kabloları. Bu kablolar iki hat halinde ikisi de izoleli veya dönüş hattı izolesiz kablo olarak ayrı ayrı çekilir; devre, muayene cihazı ile kontrol edilir. —> Elektrikle ateşleme.
ATEŞLEME KARTUŞU, Ateşlemeyi sağlayan kapsülü ihtiva eden lokum (kartuş).
ATEŞLEME MAKİNESİ, 1) Elektrikli kapsülleri ateşlemek için kullanılan taşınabilir, elle çalıştırılan küçük dinamo. Patlayıcı gaz tehlikesi olan yerlerde elektrik ceryanı veriş süresi çok kısa olan antigrizu ateşleme makinesi kullanılır. 2) Manyeto.
ATIL POTANSİYEL, —> Potansiyel rezerv.
ATIK , Maden ocağı işletilmesi, maden zen-ginleştirilmesi ve metalurjik işlemler uygulan-dıktan sonra, devreden çıkartılması gereken ve mevcut şartlarda ekonomik değeri bulun-mayan yan ürün.
ATIM, Ateşleme işlemi sonunda serbestleşen maden veya örtü tabakası kitlesi.
ATIM BOYU, Galeri sürülmesinde, başyukarı veya başaşağı ilerlemelerinde ve kuyu inilmesinde bir atımda yapılan —> ilerleme. Bu ilerleme, orta çekmenin cinsine ve derinliğine, çevre lağımlarının boyuna, patlayıcı maddeye ve kayacın mukavemetine bağlıdır.
ATIM PAYI, Patlayıcı madde ile atılması istenen yani lağım deliği dibi serbest yüzey arasındaki kısım.

ATIM YÜKÜ, Kapalı işletmelerde delik dibi ile, açık işletme basamaklarında ise delik (lağım) ekseni ile serbest yüzey arasında kalan kitle. Bu kitlenin bir boyutu metre olarak ifade edildiğinde, ana kitle ile serbest yüzey arasındaki koparılma mesafesini ifade eder ki, bu durumda “dilim kalınlığı” kavramı kullanılır.
ATOM SANTRALLARI, —> Elektrik enerjisi üretim tesisleri.
ATÖLYE (ATELYE), 1) Bir zanaatkârın genellikle kol emeğine dayalı olarak mesleğini uyguladığı yer, işlik. Madencilikte ocakların karolarında maden makinelerinin tamir ve bakımlarının yapıldığı motor atelyesi, elektrik atelyesi, marangoz atelyesi (marangozhane), yeraltında motor atelyesi vb. işyerleri. Genel olarak atelyeler çalışma ve üretim amaçlarına göre marangoz atelyesi, demirci atelyesi vb. şekilde isimlendirilir. 2) Seri üretim yapılan varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı olan büyük bir işyerinde bir grup işçinin çalıştığı bölüm. Döküm atelyesi, Kalıp atölyesi, Montaj atelyesi vb. 3) Bir ressamın, bir heykeltraşın çalıştığı (bir akademide, bir sanat okulunda) özel düzenlenmiş yer. Resim atelyesi, heykel atelyesi, seramik atelyesi.
ATTERBERG SKALASI, Desimal sistem bazında 2 mm ile başlayan sediman tane iriliği sınıflamasının skala olarak derecelendirilmesi. Ürün ölçüleri, bazı matematik işlemlerden geçirilerek tane iriliği sınıflamasının Avrupada kabul edilen stardardına ulaşılır.
AVADANLIK, Bir işi yapmak, bir aracı onarmak için kullanılan alet takımı. —> Âlet.
AVARE BLOK, —> Moren.
AVRUPA EŞYA NUMARASI ( EAN), —> Barkod.
AUGER MİNİNG, —> Burgu makinesiyle yapılan açık işletme metodu.
AYAK, Yeraltı işletmelerinde, maden içerisinde iki galeri arasında cephe halinde maden üretimi yapılan yer.
AYAK BOYU, Damar meyli boyunca alt taban yolu ile üst taban yolu arasında kalan ve ömür alınan ayak alnı. Ayak damar meyli boyunca düzenlediği takdirde ayak boyu pano boyuna eşit olur. Ayak diyagonal olarak düzenlediği takdirde ayak boyu pano boyundan daha uzun olur. —> Pano boyu.
AYAK İLERLEME HIZI, Ayağın kazı yönünde ve belirli bir zaman içindeki ilerlemesi. Birim olarak m/vardiye, m/gün veya m/ay alınabilir. Damar kalınlığına, ayak boyuna, kazı metoduna, jeolojik şartlara bağlı olmak üzere bu hız genellikle 1 m/gün ile 12 m/gün arasında değişebilir.
AYAK İLERLEMESİ, Kazı yönünde ayağın metre cinsinden ilerleme miktarı. Bu kavramın ilerleme hızı kavramından farkı, ilerlemenin zaman birimi içindeifade edilmeyişidir.
AYAK KONVEYÖRÜ, —> Alın konveyörü.
AYAK RANDIMANI, ayak veya bacada yapılan üretimin; ayakta veya bacada üretim için yapılan işçi yevmiyesi sayısına bölümü ile bulunan (kg/yev veya t/yev.) değer.
AYIRIM EĞRİSİ, —> Tromp eğrisi.
AYIRMA, 1) Cevherdeki kıymetli mineralleri (veya tüvenan kömürün içinde bulunan kesme, yantaş gibi istenmeyen maddeleri) çeşitli fiziksel özelliklerinden yararlanmak suretiyle birbirinden ve damartaşı (gang) minerallerinden ayıklama işlemi. Bu işlem, cevher ve kömür hazırlama ve zenginleştirme işleminin bir aşamasıdır. 2) Zenginleştirme. —> Renk farkına göre ayırma, Radyoaktiviteye dayalı ayırma.
AYIRMA BOYU, Ürünün —> Granülomet-resinden hesaplanan ve genellikle bölünme boyutu veya eşit hatalar boyutu olarak ifade edilen, ayırmanın oluştuğu fiili boyut.
AYKIRI, 1) Başyukarı, başaşağı gibi ana yollardan ayrılan ikinci derecedeki kılavuzlar. 2) Normal olarak damar meylinde sürülen bir başyukarı içinde diyagonal olarak başlanan ikinci başyukarı. 3) Gerektiğinde açılan geçici bağlantı yolu. 4) Alışılmış ve doğru diye bellenmiş şekle uygun olmayan. 5) Yönleri birbirine dikey ya da buna yakın bir durumda olan. —> Kılavuz, Baca, Ara katlı göçertmeli ayak işletme metodu.
AYKIRI TABAKALAŞMA, Uygun bir tabaka serisinin altında eğimli veya kıvrımlı diğer bir tabaka serisinin bulunması halini belirten tabakalaşma şekli. Bu iki tabaka serisi ayrı zamanlarda teşekkül ettiğinden bunların arasındaki düzleme de diskordans düzlemi adı verilir. Genel olarak kontak hattında bir taban (kaide) konglomerası bulunur. İki tabaka düzlemi arasında açı farkı bulunması haline “açılı diskordans” aralarında paralellik bulunması haline “paralel diskordans”, diskordans yüzeyinin her iki tabaka ile karışık olması haline de “karma diskordans” denir. Diskordans, aykırı (uyumsuz) demektir.

AYLIK DENETİM, 1) Gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak amacıyla; tozlu kömür ocaklarının tavan, taban ve çevresindeki tozun en az ayda bir kez denetlenmesi. 2) Genel anlamda periyodu bir ay olan denetimler.
AYNA, 1) Madencilikte —> alın. 2) Optikte, bir ışını, yansıma yasasına uygun biçimde saptıran parlak yüzey. 3) Dekoratif sanatlarda yansıma yolu ile görüntü veren parlatılmış maden parçası ya da arkası sırlanmış cam tabaka. Cam ayna yapımında—> Elektriksiz Kaplama Yönteminden yararlanılır. Bu amaçla temiz bir cam yüzey, nitrik asit ve şeker kamışından elde edilmiş bir alkol çözeltisi ile, amonyaklı bir gümüş çözeltisinin karışımından oluşan sıvının içine daldırılarak cam yüzeyinin gümüş ile kaplanması sağlanır.
AYNA DEMİRİ, —> Manganlı çelik.
AYNALI GÖNYE, Birbirini 45° lik bir açı ile kesen iki aynadan oluşan bir topoğrafik ölçü cihazı. Düz ve hafif meyilli arazide bir noktadan belirli bir doğruya dik çizmek için kullanılır. —> Prizma, Mimari gönye, Çift beşgen prizma.
AYIRMA YOĞUNLUĞU, —> Ağır mayi, Yıkama eğrisi.
AYIKLAMA, Zenginleştirmeye tabi tutulan cevherin veya kömürün ya içindeki yabancı maddelerin veya cevher veya kömürün el ile seçilmesi. 2) Tavuklama. 3) —> Krible. 4) Triyaj.
AYNA, Metal madenciliğinde —> Alın.
AYRIK KAYAÇ, Sular tarafından sürüklenen ve alüvyon adı verilen kum, mıcır, çakıl, vb. parçalardan ibaret kayaç. Rüzgarların sürüklediği kumlar ile buzullar tarafından taşınan morenler ve avare bloklar ve dağ yamaçlarında biriken molozlar da ayrık kayaçlardır.
AYRILIM YÜZEYİ, Mermer işletmeciliğinde katsal taşların massın içindeki katlar arası yüzeyleri. Massın kırılması bu yüzeyde kolay olur.
AYTAŞI, Mavimsi gri renkte ve çok iyi cila tutan bir feldispat türü. Adular, sanidin ve bazı plajyoklasların iyi ışık karşısında tatlı ışıldama gösteren çeşitleri, bu şekilde isimlendirilir.
AZ BULUNAN ÖNEMLİ METALLER, Volframit (Fe, Mn) WO4, Şelit (Ca WO4) Vanadinit [ Pb5 (Vo4)3 Cl ], Molibdenit (MoS2), kolonbit (Fe,Mn) Cb2O6 ve tantalit (Fe,Mn) Ta2O6, Beril Be3Al2 (SiO3)6. Monazit Ce PO4 gibi minerallerinden elde edilen metaller.
AZİMUT, 1) Gözlem yapılan nokta ile gözlenen noktadan geçen doğrunun içinde bulunduğu dik düzlemin, saat ibresinin hareketi yönünde gözlem yapılan nokta ile küzey istikametinin içinde bulunduğu dik düzlem (meridyen düzlemi) arasındaki yatay açı. 2) Semt açısı.3) Yön açısı.

AZOT (N), Nefes almada herhangi bir etkisi olmayan renksiz, kokusuz, lezzetsiz, atom numarası 7, atom kütlesi 14,006 olan havaya göre yoğunluğu 0,97, kaynama noktası -210°C ( O°C ve 760 mm civa basıncı altında), yoğunluğu 1,2505 kg/m3 olan kimyasal element ( gaz madde).
Çoğunlukla azot, maden ocaklarında teneffüs, yangın ve patlama olaylarında oksijeni kısmen veya tamamen çekilen hava kitlesinin bakiyesini teşkil eder, kömür damarlarında veya bunları kaplayan kayaçların boşluklarında ve yarıklarında ve kısmen de mineral ve potasyum tuzu yataklarında hidrojenle birlikte önemli miktarda bulunabilir. Ayrıca ocaklarda kullanılan patlayıcı maddelerin gazlarında da bulunur.
AZOT OKSİTLERİ ( N2O, NO, NO2), Kömür yangını gazlarında, patlamayan lağımlarda ortaya çıkan, nefes almada boğucu ve yakıcı bir etki yapan ve genel bir ifade olarak “ Nitros” adı verilen gaz maddeler.
Nitros gazları meyanında bazan yangın gazlarında bulunan esasen renksiz fakat havanın oksijeni ile birleşince sarı kırmızı renkte ve solunuma elverişsiz bir şekilde NO2 ye dönüşen NO ile koyu kırmızı, solunuma elverişsiz bir gaz olan N2O çok tehlikeli ve çoğunlukla yangın gazlarının solunumunda karbonmonoksitten fazla etkili olur. Nitros gazları patlamayan, yanan lağım atımlarında hissedilen keskin ve yakıcı koku ile beraber yayılan sarı kırmızımtrak renkteki duman içinde de bulunur.