Arama


virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
17 Nisan 2007       Mesaj #2
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
DİKDÖRTGEN METODU, Çoğunlukla büyük miktarda alınan numunelere (örneklere) uygulanan numune miktarını azaltma yöntemi. Yaklaşık 2-4 ton malzeme temiz bir zemine dökülür. 1-1,5 m genişlik ve 8-9 m uzunlukta bir şerit haline getirilir, belirli aralıklarla işaretlenip bölümler numaralanır —> Numune hazırlama. İlk önce 1,3 ve 5 inci parseller örnek olarak alınır. 2,4, ve 6 kenara çekilir. Alınan parseller tekrar bir şerit haline getirilir. Bu kez 2,4,ve 6’ncı parseller alınarak 1, 3 ve 5. parseller, kenara çekilir. Bunu takip eden aşamadaki 2, 4 ve 6. parsellerle birleştirilerek bu işlemin örnek istenilen miktara ininceye kadar devam ettirilmesi sağlanır.
DİKROİZM,
—> Pleokroism.
DİLİM,
Maden yatağı içinde galeri yüksekliğinin veya genişliğinin birkaç katı yüksekliği veya genişliği haiz ve bir düzenlemede istihsal edilebilen maden kitlesi. Maden yatağı eğimli olduğu zaman dilimler, cevherin hakiki tavan ve tabanı ile açı yapacak şekilde düzenlenebilir. Yatay maden yataklarında dilimler tabakalaşmaya paralel olduğu için bunlar bank diye isimlendirilir.

DİLİMLİ GÖÇERTMELİ AYAK İŞLETME METODU,
Asgari kayıp ve temiz cevher üretimi arzu edilen, kitle, tabaka ve kalın damar halindeki, ihtiva ettiği maden (çürük) sağlam olmayan, tasman tesirinin yeryüzünde zararı olmayan hallerde kömür ve metalik cevher yataklarına uygulanan tahkimatlı ve taban döşemeli yeraltı (üretim) işletme metodu. Bu usulde cevher yatay dilimler halinde yukarıdan başlayarak aşağıya doğru giderek alınır. Her dilimde ana kelebeden hududa kadar kılavuzlar sürülür; hudutta sağ sol aykırı bacalar yapılır; huduttan başlayarak geriye doğru dönülür. Bir aykırının tavanı göçertilmeden yandakine başlanmaz. Şartlara göre ilk dilime gerekirse sonraki dilimlere de taban döşemesi de yapılır. Kestelek Bor Madenlerinde bu şekilde yapılan dilimli işletme metoduna “Göçertmeli Badamalı (Sun’i tavanlı) Uzun Ayak Metodu” denilmektedir. —> Şekil.
DİLİM KALINLIĞI,
—>Atım yükü.
DİLİMLİ RAMBLELİ AYAK İŞLETME METODU,
1) Kitle, tabaka ve kalın damar dalindeki sağlam veya çürük maden yatakları ile ramble edilmiş iki oda arasında daha evvel bırakılmış topukların alınmasında yukarıdan aşağı alınan dilimlerde taban döşenip veya aşağıdan yukarı doğru alınan dilimlerde ramblenin üstünde kazılan madenden meydana gelen boşluğun ramble yapmak suretiyle doldurulması esasına dayalı olarak uygulanan tahkimatlı (üretim) işletme metodu. Bu metotla asgari kayıpla temiz cevher üretilebilir. 2) Kalın kömür damarlarında; damar dilimlere ayrılarak her dilimde bir uzun ayak teşkil edilip alt dilimdeki ayak en ileride, ondan sonrakiler de 20-40 m aralıklarla birbirlerini takip edecek şekilde, alttaki dilimlerdeki ayaklar rambleli, en üst dilimdeki ayak da göçertmeli olarak yürütülen işletme yöntemi. —> Şekil.
DİLİNİM,
Minerallerin bileşimlerinde bulunan moleküllerin meydana getirdikleri yapıya göre kristal yüzeyleri boyunca paralel olarak yarılma özellikleri. —> Klivaj veya teflik de denir. —> Minerallerin dilinimi.
DİLİNİM YÜZEYLERİ,
—> Minerallerin dilinimi.
DİLUVİYAL PLASER
, Su taşkınları yani muntazam su akıntılarının biriktirdiği malzemelerin oluşturduğu sekonder maden yatağı.
DİMORF MİNERAL,
—> Polimorf mineraller.
DİNAMİK DEPRESYON
, Havanın ocak, galeri veya havalandırma borusu içindeki hızından dolayı meydana gelen —> Depresyon. Havanın hızı fazla olursa dinamik depresyon artar, dolayısı ile total (umumi) depresyon da artacağından ortama hava veren veya hava emen vantilatör veya aspiratör fazla enerji harcar. Bu nedenle daha ekonomik havalandırma yapmak için hava hızı 5-6 m/sn yi geçemeyecek şekilde havanın geçeceği ortamın kesiti ayarlanmalıdır.
Maden ve Taş Ocakları ile Açık İşletmelerde Alınacak İşçi Sağlığı ve İşgüvenliği Tedbirleri Hakkında Tüzük’ün161 ci maddesinde; insan ve malzeme taşımasında kullanılan kuyularda, lağımlarda, ana nefeslik yollarında; hava hızı, saniyede 8 metreyi geçemez şeklinde sınırlandırılmıştır —> Total depresyon.
DİNAMİT,
Esas itibariyle (% 25) diyatomit (kiselgur) veya odun unu içine emdirilmiş (%75) nitrogliserin (NG), den ibaret olan patlayıcı madde. Dinamitin terkibindeki nitrogliserin diyatomit tarafından absorbe edilmiştir. Ancak patlama kabiliyeti yüksek olan ve patlayıcı madde olarak kullanılan bütün terkiplere de dinamit denilmektedir. Dinamit yapımında temel girdi olan nitrogliserin, gliserin ve glikolün birlikte oleum-nitrik asit karışımı (nitrolama asidi) ile nitrolanmasıyla elde edilir. Üretilmesi istenen dinamitin türüne göre nitrogliserin/nitroglikol, amonyum nitrat, nitro sellülöz, sodyum klorür, odun unu, kalsiyum karbonat, DNT, TNT gibi maddeler belirli oranlarda karıştırılarak istenen homojen kitle elde edilir. Patlayıcı maddelerle ilgili genel bilgiler, Ek-12 A, B, C, D ve E’de cetveller halinde gösterilmiştir.
DİNAMİT AMBARI,
Genellikle “Patlayıcı Maddeler Nizamnamesi”ne göre inşa edilmiş patlayıcı maddelerin içinde saklandığı ve korunduğu depo.
DİNAMO,
—> Generatör.
DİNAMOMETAMORFOZ,
1) Orojenik olaylarda tektonik hareketlere bağlı olarak oluşan başkalaşım. 2) Dislokasyon metamorfozu.
DİNAMOMETRE,
Kuvvetölçer.
DİNGİL,
—> Mil.
DİNGİL AÇIKLIĞI,
Ön ve arka tekerleklerin raya değdikleri noktalar arasındaki açıklık.
DİNGİL SAYAR,
Önceden kararlaştırılan sayıda araba geçtikten sonra, bir dizi işlemleri (ray değiştirme, frenleme vb.) başlatan mekanik aygıt.
DİNLENDİRME HAVUZU,
—> Tikiner.
DİOS YÖNTEMİ,
Bir banyo ergitmesiyle birleştirilmiş demir cevheri tozlarının —> Akışkan yatakta ön redüklenmesini öngören, ve Japonya’da geliştirilen bir proses. Proses sıvı demir aşamasında durur ve yüksek fırına ilaveten sinter kok fabrikasının yerini alabilecek bir üretim prosesini amaçlar.
DİREK,
1) Maden damarı içinde üretim için gerekli işlemleri emniyet içinde yapabilmeyi sağlayan tavan ve taban arasına dikilen, madeni veya ağaç tahkimat ünitesi. 2) Kolon.
DİREK DİBİ,
Bir tahkimat direğinin veya bir çatalın yerleştirilmesi için galeri tabanında açılan yuva.
DİREK HARMANI,
Direklerin stok edildiği yer.
DİREK TRİKOSU,
—> Triko.
DİREKSİYON,
Galerinin belirli istikamette sürülmesi için en az üç şakülden oluşan şakül takımı ile verilen (istikamet) doğrultu. Şaküllerin uçlarından geçen doğru, alında galeri eksenini işaretlemeye ve galerinin boyutlarına uygun açılmasını sağlamaya yarar. Şakül takımında üçüncü şakül kontrolu sağlar. Bu işleme doğrultu verme de denir. —> İstikamet.
DİREKSİYON ŞAKÜLÜ,
—> Şekil, Direksiyon.
DİREK TÜKETİMİ,
Ocaklarda sarma, çatal, kama, takoz, domuzdamı direği, sıktırma, travers vb. ağaç tahkimat malzemelerinin hacim olarak belirli zaman periyodu ya da tüketilen miktarının aynı zaman periyodu içinde yapılan beher ton veya 1000 ton üretime düşen maden direği miktarı. Tüketilen direk miktarının hesabında —> Kredili lağımlarda (işlerde) kullanılan direk miktarı dikkate alınmaz.
DİRENÇ FIRINI,
Elektrik enerjisi ile çalışan izabe fırını. Bu fırınlarda ısıtma prensibi, primer (indirekt veya direkt), tel sarımlı (indirekt) ve sekonder direkt (yüksek frekanslı veya alçak frekanslı indüskiyon) şekillerinde olur. Primer rezistanslı ısıtmada ceryan eritilecek maddeden direkt veya indirekt olarak geçer ve bu maddenin gösterdiği direnç sonucu meydana gelen ısının etkisi ile ergime olur. Tel sarımlı (rezistanslı) fırınlarda ceryan geçen özel direnç ısınır ve direkt radyasyon ile ısısını şarja verir. Alçak frekanslı (şebeke frekansı) ve yüksek frekanslı indüksiyon fırınlarında da bir demir çekirdekli transformatordan elde edilen birkaç yüz veya binlerce Hertz yüksek frekanslı ceryan, demir çekirdeksiz fırının direkt ısıtılmasını sağlar.
DİRİ FAY,
1) Pliokuvarterner zamanda oluşan fay. 2) Etkisi insanlık tarihi içinde görülen, genç yahut kökeni daha yaşlı jeolojik zamanlara dayanan ve halen aktif olan fay. 3) Mühendislik jeolojisi bakımından kırk bin yıl içinde aktif etkileri görülen faylar da bu terimle ifade edilebilmekte ve zemin, inşaat çalışmalarında kaale alınmaktadır.
DİSEMİNE,
Genellikle sülfürlü minerallerin gang içine veya yan taşa ince taneler şeklinde serpilmiş hali.
DİSEMİNE CEVHER,
1) Ana kütle veya gang içinde çok ince tanecikler halinde dağılmış vaziyette bulunan (metalik mineraller, genellikle sülfürlü) cevher. 2) Serpinti cevher.
DİSK FİLTRE,
Hazneye gelen şlamda bulunan sıvının bir aks üzerine yerleştirilmiş disklerden oluşan döner düzen vasıtasıyla emilmesi suretiyle disklerin dış yüzeyine katı maddelerin yapışması ve sonra bunun üflenerek ve sıyrılarak alınması prensibiyle çalışan cihaz.
DİSKLİ OLUK,
Çok eğimli kazı yerlerinde, madenin hızla akmasını önleyen, içindeki zincir üstünde belirli aralıklarla diskler bulunan taşıma oluğu. —> Fren diskli konveyör.
DİSKORDANS,
—> Aykırı tabakalaşma.
DİSKORDANS DÜZLEMİ,
—> Aykırı tabakalaşma.
DİSLOKASYON-METAMORFOZ,
—> Dinamo metamorfoz.
DİSSOSİYASYON,
1) Bir bileşiği meydana getiren moleküllerin belli koşullarda tersinir olarak bileşenlerine ayrışması yani bileşiğin çözüşmesi olayı. 2) Ayrışma.
DİSTEN ;
Formülü Al2 Si O5 olan doğal bir alüminyum silikat minerali . Uzun yaprak biçiminde kristaller halinde bulunur; saydam veya yarı saydamdır. Türkiye için yüksek kaliteli ateş tuğlası yapımında düşük demiroksit ve yüksek alüminası nedeniyle büyük önemi haizdir. Ülkemizde batıda distenli gnays rezervleri, doğuda disten rezervleri bulunmuştur. Rezervlerin ekonomik olarak işletilebilmesi için disten oranı en az %20 olmalıdır.
DİSTENİT,
Aşağı yukarı tamamen —> Distenden meydana gelen kristalli şist. Madagaskar’daki distenit yataklarında altın bulunur.
DİSTOMAT,
Teodolit üstüne monte edilen veya teodolitin bir parçası şeklinde komple olarak imal edilen, iki nokta arasındaki mesafeyi ışın göndererek elektronik sistemle ölçen alet. Ölçüm yansıtıcı (reflektör) kullanılarak gerçekleştirilir. 3000-4000 m. mesafeler için reflektör sayısı artırılarak ölçüm yapılır. Ölçüm hassasiyeti mm mertebesindedir.
DİŞ DİBİNDEN KOPMA,
Sondajda genellikle takım dizisinin en zayıf noktalarından olan diş diplerinin, iyi vira edilme, yorulma ve çabuk aşınma gibi sebeplerle kopması olayı.
DİŞLİ AYAK İŞLETME METODU,
—> Başyukarı rambleli ayak işletme metodu.
DİŞ SIYIRMA,
Sondajda manevra sırasında askıda bulunan takım dizisinin veya sıkışan takımın vinçle çekilerek zorlanması sırasında en zayıf diş bağlantısının kendisini bırakması (diş bozması) olayı.
DİVERSİVİTE FAKTÖRÜ,
1) Bir grup elektrik enerjisi tüketicisinin normal istek güçleri toplamının bu tüketicilerin en büyük ortak istek gücüne oranı. 2) Elektrik enerjisi için farklı zamanlılık katsayısı.
DİYABAZ,
Bazalt terkibinde, genellikle labradorit ve piroksenden oluşmuş ofitik tekstürde kayaç. —> Mermer cinsleri. —> Bazalt.
DİYAGONAL AYAK,
Alnı, damarın doğal eğiminden daha küçük eğimde hazırlanan ayak, (çapraz ayak).
DİYAGONAL AYAK BOYU,
Damar içinde arzu edilen meyil istikametinde hazırlanan (diyagonal) kömür alnının uzunluğu yani alt taban yolundan üst taban yoluna kadar ölçülen mesafe.
DİYASPOR,
1) H2Al2O4. (Al2O3H2O) Sertlik 6,5-7, yoğunluk 3,4 gr/cm3, rombik, renksiz veya sarımtrak, yeşilimsi, mor veya saydam, genellikle korendonlu metamorfik kütleler ve bilhassa mermerler içinde bulunan, asitlerde erimeyen, yassı kristalli alüminyum minerali. 2) Diyasporit.
DİYATOMİT,
Miyosen çağında, durgun sularda yaşamış olan tek hücreli canlıların anorganik iskeletleri. Su altında kümelenip, sonradan meydana gelen jeolojik hareketler sonucunda su üstüne çıkmış olan tepecikler halinde bulunur. Şekilleri çok çeşitlidir. Tanelerinin irilikleri 6-20. mikron arasında değişir ve esasını SiO2 oluşturur. Hücrelerinin tipik özelliği hücre kapaklarının sonsuz denebilecek sayıda pek çok delik kapsamasıdır. Saf diyatomit beyaz renkli, asitlere dayanıklı, çok hafif (0,2-0,3 gr/cm3), absorpsiyon kabiliyeti olan, ısı iletim katsayısı çok düşük, 1400°C civarında eriyen, bütün bu özelliklerinden dolayı teknikte çok geniş bir kullanma sahası bulunan kıymetli bir maddedir. Filtre yardımcı maddesi, dolgu maddesi, izolasyon malzemesi olarak ve kimya sanayiinde kullanılır.
Diyatomit ürünleri doğal (naturel), kalsine ve flaks-kalsine olmak üzere başlıca üç gruba ayrılır ve bunlar da kendi aralarında tane iriliği dağılımlarına, fiziksel ve kimyasal özelliklerine göre yeniden sınıflandırılır.
a- Diyatomitin en geniş kullanım alanı suspansiyon halindeki katı tanecikleri sıvılardan ayırmak amacıyla uygulanan süzme işlemidir.Bu işlemde, çok ince tanecik yapısına sahip filtre yardımcı maddeler sıvı akışının kontrolü ile yabancı taneciklerin tutulup ayrılmasına yardımcı olur. Süzülmekte olan sıvıyla, diyatomitin kimyasal münasebeti olmadığından (inert özelliğinden dolayı) filtrasyon işlemi tamamen mekanik bir olaydır. Filitre yardımcı maddeleri bez, elek, gözenekli taş veya metalden yapılan destek yüzeyleri üzerinde biriktirilerek filtrasyon keki oluşturmak suretiyle veya sıvıya ilave edilerek veya dozajlanarak kullanılır. Bu metodlar ayrı ayrı veya kombine olarak uygulanabilir.Diyatomit filter yardımcı maddeleri için en yaygın filtrasyon uygulamaları bira, viski, şarap, ham şeker şerbetleri, yüzme havuzu suları, kuru temizleme solventleri, eczacılık mamülleri, meyve ve sebze suları, endüstriyel atıklar, kimyasal maddeler, vernik ve lakelere uygulanan birçok süzme işlemleridir.
b- Diyatomitin dolgu malzemesi olarak kullanımı boya, plastik, lastik, kağıt, ilaç, kozmetik, cila, kibrit, diş macunu ve kimya sanayiinde yaygındır.Dolgu malzemesi olarak boya sanayiinde, tanecik yapısından dolayı öncelik kazanır.Diyatomit tanecikleri boyanın duvara daha iyi bağlanmasına ve renk, ışık gibi görünüm özelliklerinin arttırılmasına yardımcı olur.Polietilen film, torba v.b. üretiminde ise sıcak çekme ve üfleme sırasında tabakalar arasına püskürtülen diyatomit pudramsı yapısı sayesinde bloklaşma ve yapışmayı önler. Diyatomitin kendi ağırlığının 2,5-3 katına kadar ulaşan su emme kabiliyeti; hayvanların altına sergi malzemesi olarak kullanılmasını, halı temizlemede sıvı taşıyıcı olmasını, kağıt üretiminde mikroskopik kılcal kanalların kontrolünde uygulanma imkanı sağlar.
c-Flaks-kalsine tipi ise otomobil cilasında, diş üzerindeki kirlerin sökülmesi için diş macunları imalinde kullanılır.Burada en önemli özellik, tanecik yapısının çizmek veya tırmalamaktan ziyade düzeltme ve cilalama etkisi yapan hafif aşındırıcılığıdır.
DİZELLİ LOKOMOTİF,
—> Ocak lokomotifi.
DİZEL SANTRALLARI,
—> Elektrik enerjisi üretim tesisleri.
DİZEL YAKITI,
1) Ham petrolün damıtılmasından elde edilen ve kaynama noktası yüksek rafineri ürünü akaryatık. 2) Mazot. 3) Motorin.
DİZLİK,
İnce ve az meyilli damarlarda ayak içinde emniyet amacı ile kullanılan deri veya kalın lastikten yapılı diz muhafaza (levazımı) gereci.
DOĞAL (TABİİ) GAZ,
Petrol ve kömür yatakları gibi büyük sedimantasyon havzalarında organik maddelerin, yüksek tazyik altında oksijensiz (anaerob) ortamda bakterilerin etkisi ile değişmesi sonucu teşekkül etmiş gaz şeklinde karbonlu hidrojen bileşikleri. —> Şema ve Şekil. Bunlar daha ziyade metan (CH4), değişen oranlarda azot (N2), karbondioksit (CO2), kükürtlü hidrojen (H2S) vb. gazların karışımı şeklindedir. İçerdiği gazların oranlarına göre kalorifik değeri değişir. Doğal gaz, hammadde olarak enerji üretiminde ve girdi olarak petrokimya sanayiinde kullanılır.
DOĞAL HAVALANDIRMA,
1) Ocakta, hava yoğunluğu farkından oluşan, doğal hava ile yapılan havalandırma. 2) Tabii havalandırma. 3) Tabii vantilasyon.
DOĞAL SODA ÜRETİMİ
,—> Monohidrat yöntemi, Seskikarbonat yöntemi.
DOĞAL ELEMENTLER,
Doğada başka elementlerle bileşikler oluşturmaksızın yalnız halde bulunabilen kimyasal elementler. Atmosferde gaz halinde bulunan elementler bu gruptan sayılmaz.
Doğada bulunan 96 kimyasal elementten yalnızca 19’u katışıksız veya çok az katışıklı mineraller halindedir. Yalın halde bulunabilen element sayısının bu kadar az olması, kimyasal elementlerden çoğunun oksijen, kükürt ve halojenlerle bileşikler oluşturmaya çok yatkın olmalarından kaynaklanır.
Doğal elementler, kimyasal özelliklerine göre başlıca üç grupta toplanır. Metaller (platin, iridyum, osminyum, demir, çinko, kalay, altın, gümüş, bakır, civa, tantal), yarı metaller (bizmut, antimon, arsenik, tellür selenyum) ve ametaller (kükürt, karbon).
DOĞRULTU,
1) a- Takeometre veya teodolitin herhangi bir gözlem konumunda, yatay açı tablasında okunan değer. İki doğrultu arasındaki farka da “ açı “ denir. b- Damar üzerinde bulunan ve damar meyline dik olan çizginin kuzey ile yaptığı açı. Örnek: Damar yatımı 30 ° S, damar doğrultusu 110° . 2) —> İstikamet, Kıvrım. Kömür damarının ve katmanlarının kıvrılması neticesi iki önemli kavram meydana gelir. Bunlar damarın veya katmanların yatımı, diğeri doğrultusudur. Yatım, doğrultuya diktir. Damar veya katmanların konumu ancak bu iki kavram ile tanımlanır. Her iki kavram da, açı ve yön belirtilerek kullanılır.
DOĞRULTU VERME,
Yeraltında sürülen galeri ve bacaların planlanan doğrultuda ilerlemesini temin amacı ile tavana asılan iki şakul (kontrol için üçüncü şakul de asılabilir) kullanılanılarak ve arkalarına ışık tutularak yol ekseninin kazılan arına işaretlenmesi. —> Direksiyon, İstikamet.
DOKANAK,
—> Kontak.
DOKU,
1) Bir kayacın iç yapısı. 2) —> Tekstür. İç yapı kayacın oluşum koşullarına bağlı olduğundan belli başlı doku örnekleri olarak kayaç cinsine göre;
(a) Tortul kayaçlar, (b) Magmatik kayaçlar, (c) Başkalaşım kayaçlarının dokuları gösterilebilir.
Tortul kayaçların dokusu genellikle birikme koşullarına göre katlı; magmatik kayaçların dokuları kristal, camsı, porfirsi, camsı porfirsi, akışizli ve yuvarsı; kristal dokulu kayaçlar da tüm kristal, yarı kristal, iri kristalli, ince kristalli ve taneli yapılarda; başkalasım kayaçlarının dokuları ise; mozaiksi, eşit, değişik, porfirsi (porfirik) ve porfir kırıklı yapılar gösterir.
DOLDURMA HAKKI,
—> İmla hakkı.
DOLGU,
—> Ramble.
DOLGU AÇISI,
Dik damarlarda yapılan ramblenin diyagonal meyil boyunca alt taban yolu ile üst taban yolu arasında teşkil ettiği dar açı.
DOLGUCU,
—> Ramble.
DOLGU MALZEMESİ,
Cevher alınmasıyla oluşan boşlukların doldurulmasında kullanılan taş, toprak ve benzeri malzeme. —> Ramble.
DOLGU PERDESİ,
Dolgu yapılırken; dolgu malzemesinin önüne çekilerek malzemenin üretim yerine akmasını önleyen engel. Bu engel tel örgü, kağıtlı tel örgü veya kapak tahtaları çakmak suretiyle sağlanır.
DOLGU TELİ,
Dolgu yapılırken dolgu malzemesinin önüne çekilerek malzemenin üretim yerine veya alt yollara akmasını önleyen tel örgü.
DOLİME,
Kalsine edilmiş dolomit. Deniz suyundan manyezit elde edilmesi prosesinde katkı maddesi olarak kullanılması tercih edilen madde. Bu suretle dolime içindeki manyezit de prosese girerek verim artırımı sağlar.
DOLOMİT [(MgCa(CO3)2],
1) Renksiz, beyaz sarımsı, kahve renkli, kalsitten daha sert (sertlik derecesi 3,5-4, özgül ağırlığı 2,85-2,95gr/cm3 ) dilinim şekliyle kalsitin aynı, kolay kırılır, kırılma yüzeyi midye kabuğu şekilli saydam ve yarı saydam, cam parıltılı, formülünde görüldüğü gibi birer molekül kalsiyum karbonat ve magnezyum karbonattan oluşan, bileşiminde çoğunlukla Fe,Mn bulunan üfleçte erimeyen, sıcak asitte çözünebilen, kalkerden kesin ayırt edilmesi “ Lemberg reaksiyonu “ (AlCl3 eriyiği ve Blauholz boyası ile kalker menekşe rengi olur, dolomit değişmez) ile olan mineral.
Dolomit büyük yataklar halinde ve diğer tortul kayaçlar içinde damar halinde bulunur. Dolomitin primer olarak oluşup oluşmadığı kesin olarak bilinmemekle beraber; başlıca Mg’lu eriyiklerin kalkerlerle metazomatozu ile oluştuğu bilinmektedir. Organizmaların kalsitli, özellikle aragonitli kısımları kolay dolomitleşir. Dolomit maden damarlarında magmatik kayaçların yarıklarında da bulunur. Dolomitin bileşiminde bulunan Mg yerine bir miktar Fe ve Mn geçerse dolomite benzer ve dolomitin bir türü olan “Ankerit” oluşur. İçinde Fe ve Mn bulunan dolomit’e “Braun spat“ [Ca (Mg, Fe, Mn) C2O6] adı verilir. 2) Kireçtaşı içine bazı özel ortam ve şartlarda Mg CO3’in metazomatoz yoluyla karışmasından oluştuğu kabul edilen kayaç. Oluşumu üzerinde tartışmalar yaygındır. Okyanus yamaçlarında aragonit ve vateritin magnezyum karbonatla birleştiği ve 200 m. derinlikten sonra dolomitik yapıya rastlandığı sondajla kanıtlanmıştır. [ (Ca Mg(CO3)]. 3) Dolotaşı.
Kalkerden daha sert ve kırılma yüzeyi değişik asitte fazla köpürmeyen, aşınmaya daha dayanıklı olan manyezitli kalker diyebileceğimiz saf dolomit %54,34 CaCO3, %46,85 Mg CO3 içerir. Dolomitte teorik olarak %30,4 CaO, %21,7 MgO, %47,9 CO2 bulunur.
Kullanım alanlarında, kalsinasyona bağlı olarak dolomitler değişik isim alırlar. İşlem uygulanmamış dolomite, ham dolomit; 1100°C’ da ısıl işleme tabi tutulana kalsine dolomit; 1850-1950 °C de işlenene sinter dolomit; 1650° C sıcaklıkta demir oksitle birlikte kavrulan ürüne ise “ dead burned “ yani yakılmış ölü dolomit denir.
Dolomitin en çok kullanıldığı sanayi demir çeliktir. İskenderun demir çelik (İSDEMİR) tesislerinde dolomitlerden istenen kimyasal özellikler şöyledir :
%
Fe2O3 1,42
SiO2 3,50
Al2O3 0,5
CaO 30,0
MgO 18
Ateşte zayiat 46,38
Nem 3,0
Ereğli demir-çelik tesislerinde (ERDEMİR) ise;
%
SiO2 2-5
Al2O3 1-3
CaO 34-38
MgO 15-17
Ayrıca düşük tenörlü demir cevherlerinin zenginleştirilmesinde, bazik peletlemelerde kullanılan dolomitin en az %19 MgO içermesi ve alkali, silis ve alumina içeriğinin de yüksek olması istenir. Şişe cam sanayiinde kullanılan dolomitlerde aranan özellikler ise ;
%
MgO 19
CaO 34
Fe2O3 en çok 0,08
SiO2 en çok 0,3
Tane boyu +3,18 (en çok % 1)
-125 mikron (en az % 5)
Isı ve ses izolasyonunda kullanılan cam yünü için, dolomitin aşağıdaki nitelikleri içermesi gerekir :

SiO2 . Al2O3
————————— = 1 olmalıdır ve ayrıca
CaO MgO
en az % en çok%
SiO2 24 32
Fe2O3 2 3
Al2O3 8 12
CaO 16 21
MgO 10 13
A.Z. 26 29
Yüksek fırın ve sinterlemede kullanılan dolomitlerde ise şu nitelikler aranır.
%
MgO 18
CaO 30
Al2O3 0,5
SiO2 3,5
Fe2O3 1,42
Ateşte zayiat 46,50
Yukarıda belirtilen kullanım yerleri dışında ; yüksek fırınlarda bazik astar tuğlası imalinde, çelik fabrikalarında harç yapımında, kırmataş şeklinde yol kaplama malzemesi olarak yol inşaatında, asfaltla agregat teşkil ederek 1-2 cm’lik parçalar halinde yol kaplamada, 0,15 mikrona öğütülerek ziraat kireci adıyla toprak ıslahında ve mağnezyum metali elde edilmesinde kullanılır.
DOLOTAŞI,
—> Dolomit.
DOM,
Kubbe veya kümbet yapı. Kayaç katmanlarının kırılmadan yukarı doğru kabarması sonucunda ortaya çıkan elips biçimli yapıların ortak adı. Belirli bir yönde uzanmayan ve en yüksek noktasından bütün yönlerde dışa doğru yayılan bir antiklinal türü.
DOMUZDAMI,
Travers parçaları, özel hazırlanmış domuzdamı direkleri veya bunların arasında profil demirleri de kullanılarak diktörgen veya kare prizma şeklinde tavanı tutan ve ayak arkasından tavanın muntazam kırılmasını sağlayan özel tahkimat birimi. Domuz damları kamalar, sıktırmalar kullanılmak suretiyle sıkıştırılır. Ayak ilerledikçe geriden sökülerek ileri alındığı için buna “ seyyar domuzdamı” da denir. Domuzdamının kolay sökülmesini sağlamak için ağaç domuzdamı direkleri arasında set halinde (—> Şekil) bir çift madeni domuzdamı direkleri de kullanılır. —> Ağaç kasa.
DOMUZDAMCI,
Domuzdamı kuran işçi.
DONUK MİNERAL,
—> Minerallerin parlaklığı.
DORE İZABESİ,
Cu, Ni, Te, Se giderme işleminden gelen bakır anot çamurlarının —> Reverber (dore) fırınında izabe edilerek —> Dore-metale dönüştürüldüğü pirometalurjik proses. İşlemin sonunda dore-metal, dore-anot kalıplarına dökülerek elektro-rafinasyona verilir. Dore izabesinin amacı, kurutulmuş çamur konsantresi içindeki istenmezleri (safsızlıkları) curuf fazında toplamak, curuf fazının altında dore-metal fazını sağlamaktır. Bazı safsızlıklar baca tozu şeklinde sistemden uzaklaştırılır. İstenmezlerin (Cu, Te, Pb, Ni, Bi, As gibi) süpürülmesi primer curuf aşamasında, baca tozu ve primer curufla olur. Süpürülmeyen kısmı ise oksijen rafinasyonu (oksidasyon) ile sekonder curufa geçirilir. Dore fırınlar magnezit-krom refrakteri ile astarlanır ve operasyon 7 aşamalıdır.
Bunlar şöyle belirtilebilir:
Fırın sıcaklığı Fırın atmosferi
1- Şarjın beslenmesi
ve flakslama 1150-1250° C Kısmi redüktif
2- Karıştırma ve
çökeltme 1250° C Redüktif
3- Primer curuf çekme 1250° C Oksidan
4- Ara curuf çekme
(ara izabe) 1250° C Oksidan
5- Oksidasyon 1000° C Oksidan
6- Sekonder curuf
çekme 1200° C Kısmi reduktif
7- Anot döküm 1150° C Kısmi redüktif

Kullanılan flakslar, susuz broks, —> Hafif soda, Portland çimentosudur.
DORE METAL,
İçinde genellikle değersiz metal artıkları % 5’den az olan altın ve gümüş karışımı. Dore yapmak üzere kullanılan üç tür fırın vardır: 1) Silikon karpit pota, 2) Gaz veya propan yakılan —> Reverber fırını, 3) Indüksiyon fırını.
DOZER,
Öne doğru çıkmış kolları ve bu kollara monte edilmiş bir çelik bıçağı olan, önündeki malzemeyi dağıtmaya, zemin yüzeyini sıyırmaya yarayan, buldozer ve angeldozer diye tipleri olan traktör.
DOZÖR,
1) Flotasyon selülüne çöktürücü veya yüzdürücü kimyasal maddeleri (reaktifler), ayarlanmış bir dozla veren cihaz. 2) Stoklanmış malzemenin belirli miktarlarda taşıyıcı araca aktarılmasını sağlayan düzen. —> Reaktif dozörü.
DÖKME CAM,
Yüzeyine parlatma işlemi uygulanmamış, işlenmemiş durumda olan ince cam.
DÖKME ÇELİK,
Büyük pörlit tanelerinin büyük ebatta ferrit taneleri ile çevrilip metal olmayan partiküllerin de bunların etrafına dizilmiş şekilde strüktür gösteren ve kalıplara dökülen çelik.
DÖKME DEMİR,
1) Karbon oranı yüzde 2,5’dan fazla olan ve doğrudan doğruya demir cevherinden sıvı halde elde edilen demir-karbon alaşımı. 2) Pik. Yapıyı değiştirmek amacıyla, dökümden önce bazı maddelerin katılması durumunda ALAŞIM DÖKME DEMİR elde edilir. Kırık yüzeyleri beyaz renkte görülen dökme demirin içinde demir karbür (sementit) bulunur ve BEYAZ DÖKME DEMİR diye adlandırılır. DÖVÜLEBİLİR (temperlenmiş) DÖKME DEMİR’in bileşiminde grafit bulunduğu için kolaylıkla dövülebilme özelliği gösterir.—> Çelik dövme.
DÖKÜCÜ,
Açık işletmede bant, demiryolu veya kamyonla döküm yerine getirilmiş dekapaj toprağını döküldüğü yerden alıp, konsol şeklindeki bant vasıtası ile, istenilen yere (dekapaj döküm sahası) yığın halinde dökülmesini sağlamak gayesi ile paletler veya demiryolu üzerinde hareket edebilen iş makinesi. —> Şekil Büyük stok sahalarında dökücüler sistemli bir şekilde stok kaldırmak işlerinde de kullanılır.
DÖKÜM,
Ergime halindeki bir madeni katılaşmak üzere bir kalıba veya külçe kalıbına dökme işlemi. Madenin boşaltıldığı kalıbın tipine göre iki döküm şekli vardır ve bunlar “ Kum dökümü “ (—> Şekil) ile “ Pres döküm” dür. (—> Şekil). Kum dökümü, döküm kumundan hazırlanmış bir kalıp içine yapılır, —> Kokil dökümü veya külçe kalıbına döküm ise madeni kalıplara yapılır. Kum dökümü, madenin nisbeten yavaş olarak soğumasını sağlar. Oysa kokil dökümde, madenî kalıp çeperlerinin termik iletgenliği yüksek olduğundan, soğuma da süratli olur. Pres döküm; katılaşmadan sonra herhangi bir işlem gerektirmeyen küçük parçaların seri imalâtında kullanılır. Pres dökümde ergimiş (metal, bir pistonun basıncı ile veya metal üzerine basınçlı hava verilmesiyle, bazen de metalin vakum altında emilmesiyle (az kullanılan bir usuldür)) basınç altında metal bir kalıba gönderilir ve metal, kalıp çeperinin bütün boşluklarına sızarak kalıbı iyice doldurur. Ergime noktası daha yüksek olan metaller (bakır alaşımları) için, kalıba gönderme işlemi hamur haldeki ısıtılmış maden ile yapılır.
DÖKÜM ÇAPAĞI,
Bir döküm parçasında, döküm kalıbının bitişme yerlerinden taşan metalin bıraktığı yassı çıkıntı. Kalıba dökülecek bir parçada metalin eksik gelmemesi için, kalıba ölçüden biraz fazla malzeme aktarılır; bu fazlalık, kalıplar sıkıştırıldığı zaman ek yerlerinden taşarak döküm çapağını meydana getirir. Bunu almak için, parçaların dış profili boyunca erkek kalıpla dişi kalıp arasındaki fazlalık kesilerek çıkarılır veya çapak alma işlemi uygulanır.
DÖKÜM ÇELİĞİ,
Bünyesinde % 1,5-3 Si; % 3,25-4,25 C; % 1’den az P ve % 0,036-0,05 S olan kolay dökülüp işlenebilen çelik.
DÖKÜM HATASI,
Kalıplama yoluyla hazırlanmış ve son işlemlerden geçirilmemiş eşyadaki çıkıntı ve çukurlar.
DÖKÜM ÜRÜNÜ,
Sıvı metalin kalıp içine çeşitli yöntemlerle dökülmesi ve katılaşarak kalıbın şeklini alması ile elde edilen ürünleri tanımlayan ve daha ziyade alüminyum sektöründe kullanılan bir terim.
DÖKÜNTÜ,
Arazi üzerinde bir mostradan koparak araziye serpilmiş şekilde bulunan maden parçaları.
DÖNEL DELME,
1) Matkabın belirli bir baskı uygulanarak döndürülmesi ile sürekli kesme sağlanan delik delme yöntemi. 2) Rotari delme.
DÖNEMEÇ,
1) Viraj. 2) Kurba.
DÖNER DARBELİ SONDAJ,
—> Darbeli-rotari sondaj.
DÖNER DELMELİ SONDAJ METODU,
1) Matkap, ağırlık tijleri ve tijlerden oluşan takım dizisiyle yapılan sondaj türü. Birbirine vira edilen tijlerin yeryüzünden döndürülmesi suretiyle dönme hareketi matkaba iletilir. Ağırlık tijleri matkap üzerindeki baskıyı sağlarlar. Tijler içinden sondaj çamuru pompalanır. Matkaba kadar ulaşan çamur, oradan takımla kuyu cıdarı arasında yükselerek yeryüzüne ulaşır. Çamur kırıntı numuneyi getirir ve havuzda çamurun sürüklediği kırıntıların çökmesi sağlandıktan sonra, aynı çamur tekrar kuyuya pompalanarak devridaim sağlanır. Derin ve çok derin sondajlar bu metotla yapılır. 2) Rotari sondaj metodu.
DÖNER (Rotari) FIRIN,
Boyu ve çapı yapılacak metalurjik işlemin cinsine göre imal edilen ve silindir biçiminde olan izabe fırını. Çelik gövdenin içi ateşe dayanıklı refrakter tuğla ile örülür. Yakıt, fırının alt ucundan yakılıp gazlar fırını üst uçtan terk ederler, şarj ise genellikle üstten beslenip alttan alınır. Döner fırınlar kurutma, kalsinasyon ve destilasyon maksadıyla kullanılır.
DÖNER KEPÇELİ EKSKAVATÖR,
1) Radyal olarak üzerine kepçe yerleştirimiş büyük bir çarkın döndürülmesi suretiyle devamlı kazı yapabilen iş makinası. Bu kazı makinası çalışırken, dönen büyük çark, kazılması istenen malzemeye dayanır; çark dönmeye başlayınca kepçeler malzemeyi belirli bir dalma derinliğinde kazarak içine alır ve sistemin bandına döker. 2) Çarklı bager.
DÖNER SAC,
1) Maden ocaklarındaki raylı taşımada dik açı ile kesişen iki ayrı demir yolundan birinde bulunan bir vagonu diğer yola geçirmeye yarayan düzen. 2) Plakturne.
DÖNER TABLA,
—> Rotary tablası.
DÖNER TUMBA,
—> Tumba.
DÖNMEYEN HALAT,
Bir halat özü etrafına sarılmış içiçe iki halattan oluşan özel halat. Bu iki halat birbirinin aksi yönde çapraz sargılıdırlar. Tek halatlı kreynlerde, kaldırılan yükün dönmeden durmasını sağladıkları için kullanılırlar.
DÖNMEZ TİP HALATLAR,
İki veya daha çok damar katından meydana gelen ve yük altında dönme eğilimi en az olan halatlar. Bir dönmez çelik halatta, tepki kuvvetini mümkün olduğu kadar azaltmak için, birçok demet katlarının genellikle ters yönde sarımı yapılır.—> Şekil.
DÖNÜMLÜ AYAK,
—> Uzun ayak.
DÖRT KÖŞE BAĞ,
1) Dört parçadan oluşan ve karşılıklı kadranlarla birbirine eşit ve birbirine geçecek şekilde hazırlanan ve uygulanan dikdörtgen kesitli kuyularda yapılan bağ. 2) Bir cins kuyu tahkimatı.
DÖRT KÖŞE BAŞLI CIVATA,
Takım tezgahları ve el çarklarında tesbit civatası olarak kullanılan başı dört köşe olarak imal edilen civata.
DÖRTLEME METODU,
Boyut bakımından homojen olan numunelere (örneklere) uygulanan örnek küçültme metodu. Bu usulde örnek koni şeklinde yığılır, kürek yardımı ile birbirine dik iki eksenle dörde ayrılır, bunlardan karşılıklı ikisi alınır ikisi kenara çekilir. Örnek istenilen miktara ininceye kadar dörtlemeye devam edilir. Numune hazırlamada bölme işlemi elle veya mekanik aygıtlarla olabilir. —> Dikdörgen metodu, Numune hazırlama.
DÖVME ÇELİK,
Akkor hale kadar ısıtıldıktan sonra dövülmek veya haddelenmek suretiyle strüktürü değiştirilmiş çelik. Dövülmüş ve haddelenmiş çelikte dökme çeliğin strüktürü bozulur. Pörlit ve ferrit kristalleri küçülerek çeliğin bünyesine dağılmış ve çeliğin iç yapısı daha sıkı hale getirilmiş olur.
DÖVMELİ DELME SİSTEMİ,
Darbeli lağım açma prensibine dayanan bu sistemde matkap veya tij üstünde bir çekiç bulunur. Basınçlı hava veya bir elektrik motoru tarafından hareket ettirilen çekiç dövme işlemini sağlar. —> Çekici lağımda çalışan deliciler.
DÖVÜLEBİLİR DÖKME DEMİR,
—> Dökme demir.
DÖVME SANAYİİ,
—> Çelik dövme.
DÖVME TASLAKLARI,
—> Çelik dövme.
DREÇ AMELİYESİ,
1) Dreç tabir edilen taraklı dubaların, nehir, göl veya denizlerde bulunan maden yataklarında yaptığı iş. 2) Sıvı içinde dibe çökmüş katı parçacıkların bir skreyper veya tarayıcı konveyörle sıvıdan ayrılması işlemi.
DREGLAYN,
1) Açık işletmelerde ve kazı işlerinde kepçesini zemine yüksekten düşürerek daldıran ve toprağın kazılıp aktarılmasında kullanılan bir çeşit kazı makinesi. 2) Kovalı bager. 3) Çekmeli kepçe.
DRENAJ,
1) Genel anlamda, maden işletmelerinde çevreden gelecek suların ocağı basmasını önleyebilmek, çalışma platformunu kuru tutabilmek veya kapalı ocak içine gelen suların üretim çalışmalarını aksatma ihtimalini bertaraf edebilmek için alınacak önlemler dizisi. Kapalı işletmelerde drenaj için ayrı bir —> Su ihracı sistemi teşkil edilir. Açık işletmelerde ise drenaj, —> Drenaj kanalı, Drenaj havuzu, Drenaj galerileri, Drenaj kuyuları, yatay drenaj delikleri vb. drenaj usulleriyle, müştereken veya münferiden sağlanır. 2) Akaçlama.
DRENAJ GALERİLERİ,
Açık işletmelerde örtü taba-kasının ve istihsal panolarının drenajını, statik (yeraltı) su seviyesinin düşü-rülmesi suretiyle sağlayabilmek için; açılan kuyularla irtibatlı olarak teşkil edilen ve drenajı yapılacak bölgelerin altında sürülen galeriler. Drenaj gale-rileriyle, graviteden yarar-lanılarak açık işletmelerde, örtü tabakasının ihtiva ettiği su işletmeden önce, boşaltılarak zararsız hale getirildiği gibi, yamaçlarda teşkil edilen kapalı işletmelerde de enerji harcama-dan ocak sularının dışarı atılması sağlanır.
DRENAJ HAVUZU,
Açık işletmede ocağa ulaşan yüzey sularını toplayabilmek için, çalışma platformlarının altında ve açık işletmenin en alçak kotunda teşkil edilen ve biriken suyun pompa vasıtası ile dışarıya atıldığı havuz. Suların havuza kolayca akmasını ve iş makinelerinin kuru zeminde çalışmasını sağlamak için basamaklara, aynaya doğru % 2 civarında eğim verilir ve havuz hacmi en yoğun şekilde gelebilecek su miktarını bir vardiya muhafaza edebilecek kadar olmalıdır.
DRENAJ KANALI,
Çevre sularını henüz açık işletmeye girmeden toplamak ve dışarı atmak için çevrede açılan kanal. Bu şekilde suların atılması, suyun ocağa girdikten sonra bir havuz ve pompa vasıtasıyla dışarıya atılmasına nazaran daha ekonomiktir.
DRENAJ KUYULARI,
Açık işletmelerde statik (yeraltı) su seviyesini düşürebilmek ve böylece dekapaj ve istihsalin yapılmasını sağlayabilmek için basamaklarda seri olarak ve bir sistem dahilinde teşkil edilen kuyular. Basamaklarda açılan kuyular genellikle tulumba ile su emilecek seviyeye kadar (6-8 m) derinleştirilir. Bu kuyulara sızan sular tulumba ile emilerek işletme dışına basılır. Derin açık işletmelerde ise yeraltı su seviyesini, işletmenin en derin seviyesinin altına düşürmek arazinin ve madenin stabilitesi bakımından yararlı olduğundan, bu gibi işletmelerde drenaj işine işletmeden birkaç yıl önce başlanır ve gerekli hallerde drenaj sondaj derinliği 300 m’ye kadar olabilir. Derin drenaj kuyularında dalgıç tulumbalar kullanılarak yeraltı suyu işletme dışına basılır.
DREWBOY AYIRICISI
, Sığ ağır ortam (ağır mayi) ayırıcısı, —> Statik ağır ortam (ağır mayi) ayırıcıları, Kömür yıkama yötemleri —> Şekil.
DRİLL COLLAR,
—> Ağırlık tiji.
DRİLL PİPE,
—> Tij.
DSM (DENSE MEDİA) SİKLONLARI,
Ağırmayi veya ağır ortam siklonları. Hollandada geliştirilen,0-40 mm arasındaki kömürleri verimli bir şekilde zenginleştirebilen (yıkayabilen), sınıflandırma (tane büyüklüğüne göre tasnif) siklonlarına benzer bir yapısı olan, meyilli olarak kullanılan, ağır ortam sıvısı ile kömür karışımı pompa ile beslenen, kapasitesi çapı ile doğru orantılı olan 75 cm çapındaki bir ünitenin kapasitesi 120 t/h civarında olan kömür zenginleştirme (yıkama) ünitesi. —> Santrıfüjlü ayırıcılar, Ağır mayi ile ayırma, Kömür yıkama yöntemleri. —> Şekil.
DUAL YÖNTEMİ,
—> AC (Amonyum klorür) yöntemi.
DUMAN,
Yanma sonucu havaya karışan uçucu katı parçacıklar ve gazlardan oluşan yanma artığı. Dumanda su buharı, karbon oksitleri, kükürt dioksit, azot, katran buharı, is, uçucu kül vb. bulunur.
DUMANSIZ BARUT,
Barutun esas olarak eter ve alkol veya santralit ile özel bir muameleden sonra şekil verilebilir hale getirilmesi yani jelatinleştirilmiş nitroselüloz ile nitrogliserin karışımından elde edilen (hafif dumanlı barut) patlayıcı madde. Nitrogliserinin pamuk barutu (kolodyum pamuğu) ile karıştırılmasından elde edilen nitrogliserinli barutların yanma ısıları fazladır. Hafif dumanlı barutlar artık bırakmadan yanar; yandığı zaman kara baruta göre üç misli fazla ve çok hafif berrak bir duman çıkarır. Bu yüzden sürücü (itici) kuvveti daha büyüktür. Çok az nem çeker. Daha uzun zaman depolanabilir.
DURALÜMİN,
Bünyesinde %4 Cu, %1,4 Mg, %0,5 Si ve %1,2 Mn bulunan bir alümimyum-bakır-magnezyum alaşımı. Bunun 490°C’de sulanmasından ve adi sıcaklıkta olgunlaşma-sından sonra, mekanik direnci 44 kg/mm2’yi bulur. En düşük ağırlığa karşılık en yüksek mekanik dirence sahip olduğu için havacılıkta kullanılır. Duralümin, korozyona karşı, alüminyum metali kadar, dayanıklı olmadığı için iki tarafı ince saf aluminyum ile kaplanır (sandviçlenir).
DURDURUCU,
Arabayı, önceden kararlaştırıl-mış noktada durdurmayı sağlayan mekanik düzen.
DURULTMA HAVUZU,
—> Tikiner. Koyulaştırma.
DUYARLIK,
Bir patlayıcının harici bir uyarıcıya maruz bırakılması durumunda, sahip olabileceği nisbi patlama yeteneği. Kullanmada optimum emniyeti elde etmek için patlayıcı kazaen olan darbelere ve sürtünmelere duyarsız olmalıdır ve patlayıcılar ancak imalatçısının tarif ettiği şekilde ateşlendiğinde patlamalıdır. Doldurmanın mekanik olarak yapıldığı durumlarda, emniyet şartlarını iyileştirmek için genellikle düşük duyarlıklı patlayıcılar tercih edilir. Bu durumda, patlatma deliğine daha emniyetli yöntemlerle yerleştirilen küçük ara şarjlar (yemleme) konularak patlamayı başlatmanın desteklenmesi zorunludur. —> Boşluk duyarlığı.
DÜRBÜNLÜ PUSULA,
—> Pusula.
DÜŞEY AÇI İLE YÜKSEKLİK TAYİNİ,
1) A ve B noktaları arasındaki h yükseklik farkının trigonometrik yöntemle yani A ve B ‘yi birleştiren hattın yatayla yaptığı açının sinüs ve tanjantı vasıtasıyla bulunması. —> Şekil.
DÜŞEY MERKEZKAÇ DÖKÜM,
—> Savurma döküm.
DÜŞÜK KARBONLU ÇELİK,
Bünyesinde % 0.2’den daha az karbon bulunduran çelik.
DÜŞÜK KARBONLU FERROKROM,
Özel çelik imalinde kullanılan ve karbon muhtevası en çok a) : 0,15, b) % 0.10, c) % 0,06 olan Ferrokrom. C oranına göre % 1-4 C için 7500-10000 kWh/t; % 0,01-0,10 C için 13500-15000 kWh/t elektrik enerjisi tüketilir: Ferrokrom karbon muhtevasına göre: % 2-10 C, Si ­ % 3 Ferrokrom karbür; % 0,5-2 C, Si (en çok) % 1,5 Ferrokrom afine; C<% 0,5 S % 0,05 P, % 0,05 N % 0,05, Mn % 0,3 Ferrokrom sürafie diye sınıflandırılabilmektedir.
DÜŞÜM,
Drenaj sonucu doğal su tablasında görülen değişme.
DÜZ DAMAR KESİM,
Mermer işletme-ciliğinde taşın çökelme yüzeyine paralel kesimi.
DÜZENSİZ HATALAR,
—> Tesadüfi hatalar.
DÜZGÜN OLMAYAN BİR YÜZEYİN ALANI,
—> Geometrik şekilli olmayan yüzeyin alanı.
DÜZLEMSEL KAYMA,
—> Heyelan.
DYNAWHİRLPOOL (SANTRİFÜJ FIRLA-TICI) AYIRICISI
, ABD’de geliştirilen 0,3-30 mm tane büyüklüğündeki kömürlerin yıkanmasında (zenginleştirilmesinde) yaygın olarak kullanılan kömür zenginleştirme (yıkama) ünitesi. Ayırma işlemi yatay düzlemle 20°-25°’lik açı yapan silindirik bir hücrede gerçekleştirilir ve hücrenin beslenmesi farklı girişlerden yapılır. 65 cm çapındaki bir ünitenin kapasitesi 100t/h cıvarındadır. Performansı, ağır ortam siklonları ile benzerlik gösterir. Ünite içindeki ağır ortam yoğunluğu homojen olmayıp şist çıkışına ve hücre duvarına doğru artış gösterir. —> Santrifüjlü ayırıcılar, Ağır mayi ile ayırma, Kömür yıkama yöntemleri. —> Şekil.