Arama


virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
17 Nisan 2007       Mesaj #8
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
KÖMÜRLÜ ŞİST, 1) —> Killi şist. 2) —> Kesme.
KÖMÜR RENDESİ,
—> Kazı rendesi.
KÖMÜR SABANI,
—> Kazı (kömür) rendesi.
KÖMÜR TOZU,
1) Kömür madenlerinde kömürde delik delme, kazı ve taşıma işlerinde kömürün parçalanmasından oluşan ve havada süspansiyon halinde bulunan 10 mikrondan küçük kömür zerrelerinin tümü. 2) Tane büyüklüğü 0,3 mm’nin altında olan kömür yığını, tane büyüklüğü 0,075 mm’nin altında olan kömür tozları “İnce toz” olarak tanımlanır. İçinde süspansiyon halinde 40-2000 gr/m3 kömür tozu bulunan hava, patlama (infilak etme) özelliği gösterir. Normal şartlar altında patlayabilir toz konsantrasyonu 70-80 gr/m3’tür. Bu miktar 400 gr/m3’e ulaşabilir. Havada yanıcı gazların bulunması (% 3 CH4 + 5 gr/m3 kömür tozu, % 2 CH4 + 10 gr/m3 kömür tozu gibi), kömür tozunun patlamasını kolaylaştırır. Havada bulunan kömür tozu ne kadar ince ise kömür tozunun patlama özelliği o kadar fazladır. 850 mikronun üzerindeki kömür taneciklerinin patlama olayında nadiren yer aldığı tespit edilmiştir. Havada bulunan kömür tozu kendi ağırlığı kadar su emerse veya % 40 oranında taştozu ihtiva ederse veya havadaki konsantrasyonu 4-5 kg/m3 olursa bu kömür tozu patlama ve yanma özelliğini kaybeder. Grizu ve kömür tozu infilaklarının sirayetlerini önlemek için ocaklarda uygun yerler, infilak anında bir su veya toz perdesi meydana getirmek üzere, taştozu veya su kasaları ile teçhiz edilir.
KÖMÜR TOZU İNFİLAKI,
Havada süspansiyon halinde bulunan (1 m3’te 40-2.000 gr) kömür tozunun infilak etmesi olayı. Grizu infilakinden sonra infilak eden yerdeki havada 70 gr/m3 kömür tozu olursa o da infilak eder. Genellikle grizu infilakinden sonra meydana gelen ikinci patlama, grizu infilakinin etkisi ile çevrede bulunan kömür tozlarının havaya karışması sonucu, kömür tozu infilakinden ileri gelir. Havada 4-5 kg/m3 kömür tozu varsa, havada bulunan kömür tozunun içinde % 40 oranında taştozu karışmışsa veya havada bulunan kömür tozu kendi ağırlığı kadar su emerse kömür tozu patlama ve yanma özelliğini kaybeder.
KÖMÜRÜN POROZİTESİ (GÖZENEKLİ-LİK),
Masif bir yapıya sahip gibi görünen kömürlerin bünyelerinde bulunan; boyutları birkaç mikron ile birkaç mm arasında değişen, bazan kılcal damara, küresel veya düzensiz yapıya dönüşmüşboşluklar. Gözenekliliği fazla kömür, stok yerinde oksitlenerek yanabilir. Kömürün gaz emme, buharda-sıvılarda şişme özelliği ve yoğunluğu gözenekliliğin bir fonksiyonudur.
KÖMÜR YIKAMA (ZENGİNLEŞTİRME) EĞRİSİ,
—> Yıkama eğrileri.
KÖMÜR ZAYİATI,
Kömür yatağında üretim sırasında üretilebilecek duruma getirilip teknik nedenlerle çıkarılamadan yeraltında kalan kömür. Kömür yatağından üretilen miktarın orada bulunduğu hesaplanan rezerve oranı, zayiatın yüzdesini verir.
KÖPE İHRAÇ SİSTEMİ,
Kuyularda kafes veya skip’i çalıştıran dengeli, kuyruk halatlı bir sistem. Bu sistemde, çelik halat sürtünme oluklu büyük bir tanburun üzerinden geçer ve tanburun yarısı veya daha fazla kısmı ile temas halindedir. Halat, baskı ve sürtünme kuvvetlerinden yararlanarak, tanburu döndürmek suretiyle çekilir. Halatın hareketi sonucu kafes ve dolayısiyle yük de çekilmişolur. En basit şekliyle halatla tanbur arasındaki sürtünme açısı (dolanma açısı) 180½’dir. Ana tanburun çapını iki kafes ekseni arasındaki mesafeden daha büyük yapmak ve yardımcı tanburlar kullanmak suretiyle sürtünme açısı büyültülerek ihraç vincinin çekeceği ağırlık artırılabilir. Bu sistemde halatın bir ucunda kafes veya skip diğer ucunda da kafes, skip veya kontrpua asılır. Sistem tek, iki veya dört halatlı olabilir.
KÖPE KASNAĞI,
1) Köpe sistemi ile ihraç yapılan kuyularda çekici halatın üzerinde bulunan ve sürtünme suretiyle hareket eden tambur. Bu tambur doğrudan veya dişliler vasıtası ile döndürülür. 2) Köpe tamburu.
KÖPRÜLÜ KAPSÜL,
İçinde bulunan kutupları birbirine bir rezistans ile bağlı ve alev alıcı hassas maddesi bu rezistans üzerine yerleştirilmiş, içinden elektrik akımı geçirildiği zaman rezistansın ısınıp alev alıcı hassas maddeyi ateşlemesi suretiyle dinamitlerin patlatılmasına yarayan kapcık.
KÖPÜK CAMI,
İnce cam bölmelerle birbirinden ayrılmışçok sayıda kabarcıktan meydana gelen cam. Köpük camı sünger taşına benzeyen bir yapı gösterir ve ısıyı tutar.
KÖPÜKTAŞI,
—> Pomza taşı.
KÖPÜRTÜCÜ REAKTİF,
—> Reaktif.
KÖRBACA,
Herhangi bir gaye ile sürülüp görevi sona erince terkedilen, çıkışı olmayan (galeri) baca.
KÖRBACA RAMBLESİ,
Kömürü alınmışolan yerde, aralarında muntazam boşluklar bırakılarak taşduvar örmek suretiyle yapılan dolgu usulü.
KÖRKUYU,
1) Yeraltında yukardan aşağıya doğru açılan ocak katlarını irtibatlayan ve yeryüzü ile direkt çıkışı olmayan kuyu. 2) Dahili kuyu. 3) İç kuyu.
KÖRKUYU KESİTİ,
Kullanılışamacı gözönünde bulundurularak kör kuyunun kompartımanlara ayrılışdurumunu gösteren yatay kesit. Kör kuyular nakliyat, kontrpua ve merdiven bölmelerini ihtiva eder.
KÖRMAKAS,
Manevra gayesi ile makas atılarak uzatılan diğer tarafla irtibatı olmayan demiryolu.
KÖRNEFES,
CO2 gazı.
KÖSTEBEK AÇIK AYAK İŞLETME METODU,
Cevher ve yantaşı sağlam olan nisbeten küçük metalik cevher (maden) yataklarında cevher yatağını takiben açılan kılavuz ve tünellerden ibaret şeklen köstebek yuvalarını andıran, hiç tahkimat gerektirmeyen veya lüzum görülen yerlere arada sırada çatal direk vurularak yalnız bacalardan kazılan cevherle iktifa edilen en basit yeraltı (üretim) işletme metodu. Bu usül ilkel olmakla beraber pratiktir ve fazla yatırım gerektirmez. —> Basit mağara açıkayak işletme metodu.
KÖSTEK,
Ocak arabalarını frenlemek için araba tekerleğine sokulan çomak. Çomak, ya bir kısa ve kalın sopa parçası ya da el tutacak tarafı yuvarlak halkalı bir demir çubuktur.
KÖSTEK ATMA,
Meyilli yollarda ocak arabalarının hızlı gitmesine (kaçmasına) mani olmak için vagon tekerleği deliğine çomak (köstek) sokmak suretiyle tekerleğin ray üzerine sürtünmesi sağlanarak fren yapma işlemi.
KÖŞE TAŞI,
Mermer işletmeciliğinde köşeleri teşkil için hazırlanan taş.
KÖŞEGEN FAYLAR,
—> Gül diyagramı.
KRAKİNG,
Petrolün içinde bulunan yüksek karbon zincirinin; sıcaklığın ve basıncın etkisi altında parçalanması suretiyle düşük hidro-karbonlar elde edilerek ham petrolden daha fazla benzin elde etme prosesi.
KRAL SUYU,
—> Altın suyu.
KRANK MİLİ,
Pistonlu motorlarda biyel kolu yardımı ile doğrusal hareketi dairesel harekete; pistonlu kompresörlerle dairesel hareketi doğrusal harekete dönüştüren mil.
KRATER,
1) Yanardağ ağzı. Yanardağların zirvesinde bazan da yamacında bulunan, lavların veya püskürük kütlenin çıktığı yuvarlak çukur. 2) Bir gök cisminin yüzeyinde, bir göktaşının çarpması ile açılan yuvarlak çöküntü.
KRAVAT,
Sondaj kuyusunda sıkışan tij veya boruları kurtarmak için kriko tatbik etmek amacıyla tij veya borulara kuyu ağzında kelepçe gibi monte edilen iki yarım daire şeklindeki kıvrımları tij veya borulara uyan ve birbirlerine cıvatalarla bağlanan iki çelik lama.
KREDİLİ LAĞIM,
Kullanma süresi beşyıldan fazla olan ve yatırım programı çerçevesinde ödenek alınarak sürülen ve yapılan harcamaları sabit kıymetlere intikal ettirilip amortisman yoluyla itfa edilen lağım.
KRELYUS METODU,
Dar çaplı tijler ve elmaslı delici uçla yapılan; yeryüzüne silindir şeklinde numuneler (karot) çıkarabilen arama sondajı metodu. Bu metodla yatay dönen milin hareketi, dişli kutusu vasıtası ile yatay olmayan sondaj tijlerine iletilir.
KRELYUS SONDAJI,
—> Elmaslı sondaj.
KREOZOT,
Ağaç emprenyesi (tahnid) işlerinde kullanılan; kayın ağacı katranından çıkarılan renksiz, sert kokulu ve dağlayıcı bir sıvı. İçinde fenoller, özellikle gayaben bulunur. Bazı ilaçların hazırlanmasında yararlanılır.
KRİBLAJ BANDI,
Lavvarda bulunan ızgaradan geçmeyen, tuvönan kömürün elenmesi veya tanburlu kısımdan geçirilmesi sonucu elek üstünde kalan iri parçaların kömür veya taşkısmının ayıklanarak ayrılmasını sağlamak üzere kurulan düşük sür’atli band. Bu band çelik paletli veya lastik bantlı olabilir.
KRİBLE,
Üretilen tüvenan kömürlerin ızgara veya elekten geçirilmesi sonucu ayrılan iri parçaların, triyaj’a (elle ayıklama) tabi tutulması suretiyle elle ayıklanan parça kömür. Kömürden ayrılan artıklara da krible taşı denir.
KRİBLE KESMESİ,
Krible kömür içinden elle ayıklanan taşve şist parçaları.
KRİBLE TAŞI,
—> Krible.
KRİPİNE,
Tulumbalarda emici hortum veya emici boruların ucuna takılan veya flanşla bağlanan, içinde geri döndürmez klepe bulunan ve yabancı cisimlerin tulumba tarafından emilmesini önlemek üzere sepet şeklinde (delikli) olan hortum ucu veya boru başı.
KRİPTOKRİSTAL,
1) Taneleri gözle görülemeyecek kadar küçük olan kristallerden oluşan. 2) Gizli kristalli. 3) Kristalleri gizlenmişkayaç.
KRİSTAL,
1) Buhar veya sıvı durumdan katı duruma geçen maddenin tabiat kanunlarına uygun şekilde, düzlem yüzeylerle sınırlı olarak aldığı şekil; yani maddenin katı taneli normal şekli. Kristalleşme tabiatın bir denge durumudur. Kristalleşmiyerek katılaşma durumuna da “ Amorf” denir. Kristalleşme süresi uzun olursa iri kristaller teşekkül eder. Kristalleşme kanunları, kristal köşelerinde yüzeylerin hiç değişmeyen açılarla birbirlerine kavuşmaları sonucunu yaratır. Tabiatta 7 üstgrup, 32 grupta 320 çeşit kaidelere uygun kristal kafesi olması gerektiği hesaplanmıştır. Kristâlleri tanımak için simetri elemanlarından yararlanılır. Üç çeşit simetri durumu vardır: Simetri düzlemi, simetri ekseni, simetri merkezi. Simetri düzlemi, kristali iki benzer parçaya ayırır. Yani ayna düzlemi gibidir. Simetri ekseni, kristalin 360° nin tam kesirleri (mesalâ 60°-90°) nisbetinde döndürüldüğünde ilk durumuyla aynen çakıştığı eksendir. Simetri merkezi, kristal içinde merkezden geçen her doğrunun, iki eşit parçaya ayrıldığı yerdir. Kristallerin bütün özellikleriyle —> “ Kristallografi” bilim dalı uğraşır.
Kristalleri yapılarına göre üçe ayırmak mümkündür. a) Atom yapılı kristaller. Elmas bu tip kristallere örnektir. Her atom, belli bir yönde, diğer dört atomla ve kovalans bağlarla sıkı bir şekilde bağlanmıştır; bu sebeple kristal son derece serttir ve çok zor ergir. Buna diğer bir örnek olarak grafit de gösterilebilir. b) Molekül yapılı kristaller. Örnek olarak I2 moleküllerinden meydana gelmişiyot kristalleri belirtilebilir, molekül içindeki atomlar kovalansla birlikte bağlandığı halde molekülleri bağlayan kuvvet bundan çok daha zayıftır; kristal kolay kırılabilir. Başka bir örnek, kristalleri S8 moleküllerinden yapılmışalfa ve beta kükürttür (rombik ve monoklinik kükürt.) c) İyon yapılı kristaller. Örnek tip sodyum klorürdür (Na Cl) . Burada yapıyı meydana getiren elementler iyonlardır ve her Na+ iyonu altı klor iyonuyla, her Cl iyonu altı sodyum iyonuyla çevrilidir; kolezyon, elektrostatik çekim kuvvetleriyle sağlanır.
2) Üç kısım silis, iki kısım kurşun oksit ve bir kısım potasyum hidroksitten meydana gelen; saydamlığı ve parlaklığı sebebiyle değerli olan; oyma ve yontma yapıldıktan sonra piyasada değer kazanan özel cam.
KRİSTAL TEŞEKKÜLÜ , Eriyiklerde
sıvılarda ve buharlarda (gazlarda) bulunan bir maddenin katı haline geçerken kristallerinin oluşması ile sonuçlanan süreç. Bu olay “ kristallenme “ ile eşanlamdadır.
KRİSTALİZASYON DİFERANSİYASYON,
Yüksek basınç ve ısı altında eriyik halde bulunan magmanın yeraltında herhangi bir çatlağa veya boşluğa yerleşerek içerisinde bulunan ergime derecesi yüksek ağır metal bileşiklerinin erken kristalleşmesi sonucu kendi ağırlıkları ile çökme suretiyle ayrılması. İlk ayrılanlar; manyetit, ilmenit, kromit gibi ağır minerallerdir. Bu şekilde oluşan maden yataklarına, kristalizasyon diferansiyasyon (erken kristalizasyon) maden yatakları denir.
KRİSTALİN KUARS (Si O2),
Kayaç kristali (Renksiz kristalin kuars) iri ve berrak kristalleri az bulunmasına ragmen, en çok raslanan kuars çeşidi olup iyi bir mücevher imalinde de kullanılan kuars türü.
Kristalin kuarslardaki renkler, ya içindeki manganez, demir, nikel gibi, karışık maddelerden veya dumanlı kuarsta olduğu gibi, radyoaktiviteden ileri gelir. Kuars ısıtıldığı zaman bu renklerden bazıları kaybolur. Kristallerde umumiyetle hava kabarcıkları ve az miktarda başka karışık minerallerin izleri vardır. Saç şeklindeki rutil krsitalleri, rutinleşmiş(TiO2) kuarsı veya “Venüs saçı”nı meydana getirirler. “Kedi gözü” ve “ Kaplan gözü” denilen kuars, asbest [ uzun ince kılımsı bünyeli olarak oluşan aktinolit (CaMg3Si4O12 ve FeO), amyant yahut asbest veya hornblende asbesti] lifleri ihtiva edebilir. Hematitle renklenmişolan kuarsa da demirli kuars denir.
Pembe kuars, mavi kuars, strin, ametist, dumanlı kuars, sütlü kuars ile katışık maddelerle birlikte bulunan kaplan gözü ve venüs saçı ismi ile anılan türler kristalin kuarsın başlıcalarıdır.—> Saydam kıymetli taşlar, Kuars, Kuarsın kıymetli taşları, Gizli kristalin kuars, Neceftaşı (SiO2).
KRİSTALİZASYON YOLUYLA AYIRMA,
Çözeltilerin içerdiği belli elementlerin veya bileşiklerin; çözeltme ortamında bulunan sıvının kısmi buharlaştırılması, çözeltinin soğutulması usüllerinden biriyle veya müştereken kristalleşmesini sağlayarak zenginleştirme.
KRİSTALLENME,
—> Kristal teşekkülü.
KRİSTALOGRAFİ,
Kristal haldeki madde-lerin oluşumunu, yapısını, fiziksel ve kimyasal özelliklerini inceleyen bilim dalı. —> Kristal, Kristal teşekkülü.
KRİSTAL SİSTEMLERİ,
Molekül yapılarına göre minerâllerin kristallenmesi sonucu meydana gelen kristallerin oluşum (teşekkül) sistemleri. Simetri kristallerin temel bir özelliğidir. —> Kristal. Bütün kristaller eğemen simetri öğelerine (unsurlarına) göre altı sınıfa ayrılır.
Bu kristal sistemleri izometrik (kübik), heksagonal (altıgen), tetragonal (dörtgen), ortorombik, monoklinal (monoklinik) ve triklinal (triklinik) sistemlerdir. Bazı kristaloğraflar trigonal ya da romboedral (romboredrik) sistemi yedincibir sistem olarak kabul etmekle birlikte bu sistem çoğunlukla heksagonal sistemin içinde tanımlanır. —> Şekil Kristalografi, Kristal.
KRİTİK BOYUT,
Eleme sonucunda elde edilen elek altı ve elek üstü ürünlerin içinde bulunabilen ve elek açıklığının 0,75 ile 1,5 katı arasında olabilen parçaların boyutları. Elek deliği boyutuna göre kritik parçaların varlığı elemenin güçlük veya kolaylığını belirler.
KRİTİK CEVHER STOKLARI,
Ekonominin buhranlı dönemleri geçiştirebilmesi için gerekli olan ekonomik büyüklükteki cevher stoğu.
KRİTİK FAALİYET,
—> Şebeke planlaması.
KRİTİK HIZ,
Bilyalı değirmenlerde, öğütülen malzemeyi teşkil eden taneciklerin herbirinin ağırlığının dönmenin yarattığı eksantrik kuvvete denk olduğu ve parçanın değirmen iç cıdarına sanki yapışmışgibi kalma durumunu yaratan hız.
KRİTİK TENÖR,
Bir cevher yatağında mevzii bir kısmın zenginleştirme tesisine veya dekapaj döküm sahasına gönderilmesinde ayırım yapılmasına ölçü olan tenör değeri. Diğer bir deyişle, kritik tenör altında olan kesimin tesislerinde işlenmesi ekonomik değildir.
KRİTİK YOL,
—> Şebeke planlaması.
KRİTİK YOL METODU,
Bir projede yer alması gereken faaliyetler ele alınarak bunların doğru yapılışsıralarını, teknolojik sırasını ve birbirleri ile çapraz ilişkilerini tesbit ederek projenin yürütülme-sinin ve takibini sağlamak için geliştirilmişyöntem. Kritik yol metodu deyiminin kısaltması CPM’dir.
CMP özellikle, projeyi teşkil eden işve faaliyetlerin süre ve maliyetleri oldukça hassas olarak tahmin edilebilen, bina inşaatı, tesis kurulması vb. projelerde uygulanır.
KRİTİK YOL PLANLAMASI,
—> Şebeke planlaması. Kritik Yol Metodu.
KRİYOLİT,
Sodyum aluminyum fluorit bileşiminde bir mineral (Na3 Al F6).Elektrolit olarak aluminyum metalurjisinde kullanılır. Hidroklorik asit, sodyum karbonat ve aluminyum hidrattan sentetik olarak da elde edilir. Doğal rezervleri yaygın değildir ; bilinen en önemli kriyolit yatağı Grönland adasındadır (İvigtut) ve kar beyazı kütleler halinde bulunur.
KRİZOPRAS,
Yarı saydam elma yeşili renkte bir —> Kalsedon. Rengi bileşimindeki nikel oksitten ileri gelmektedir.
KRİZOTİL,
—> Zebercet.
KROKİ,
1) Bir yerin, bir tesisin veya bir makinenin ölçeksiz olarak yapılan planı. 2) Taslak.
KROM ÇELİĞİ,
Elektrik veya Siemens-Martin fırınında ferrokrom ilavesi ile elde edilen çelik. % 0,5 Cr ilavesi, çeliğin sertliğini, mukavemetini ve elastikiyetini artırır. % 10-15 Cr ilavesi ile paslanmaz çelik elde edilir.
KROMİT,
Kimyasal formülü FeO. Cr2O3 veya FeCr2O4 (—> Spinel) olan krom mineralı. Kromit, bazik magmatik kayaçlar veya bunlardan meydana gelmişolan metamorfik kayaçlar içinde bulunur. Kromitin cevher olarak satılmasında en önemli unsurlar Cr/Fe oranı (raşyo) ile Cr2O3 ve SiO2 yüzdeleridir. Metalurji endüstrisi için Cr/Fe oranının 3:1, Cr2O3 miktarının ise % 46 civarında olması istenir. SiO2 miktarı ise % 3-10 arasında değişebilir.
KROM NİKEL ÇELİĞİ,
Bünyesine Cr ve Ni ilave edilmişsert ve elastik çelik (% 1,5-3,5 Ni ve % 0,5-1,5 Cr).
KRON,
1) Taç biçiminde, ortası delik, karotlu delmelerde kullanılan matkap. 2) Sondaj tijlerine bağlanan kesici ve delici uç. 3) Başlık. 4) Delici burgu ucu. 5) Jakbit. —> Şekil.
KROVN - BLOK ,
(CROWN - BLOCK) —> Sondaj kulesi.
KROSİNG,
—> Hava köprüsü.