Arama


virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
17 Nisan 2007       Mesaj #2
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
PETROLOJİ, Kayaçbilim olarak da bilinir. Kayaçların kimyasal bileşimini, dokusunu ve yapısını; bulundukları yerleri ve dağılımlarını; fizikokimyasal koşullar ve jeolojik süreçlerle bağlantılı olarak kökenlerini ve oluşumlarını inceleyen bilim dalı. Başlıca üç kayaç tipi olan korkayaçlar, başkalaşım kayaçları (metamorfik kayaçlar) ve tortul kayaçlar petrolojinin araştırma alanına girer. Deneysel petrolojide , Laboratuvar koşullarında yapay olarak elde edilen kayaçlar üzerinde yürütülen araştırmalarla gerçek kayaç oluşum süreçleri belirlenmeye çalışılır. Petrografide ise, kayaçlardan alınan ince kesitler, tek düzlemde titreşen kutuplanmış ışıktan yararlanılarak incelenir. Böylece kayaçlar sistematik biçimde sınıflandırılır. —> Petrografi, Sedimentoloji.
PH (pH, PH),
Su ihtiva eden bir sıvıda hidrojen iyonları konsantrasyonunu gösteren sayı. Suda veya sulu bir sıvıda suyun belirli bir kısmı daima H+ ve OH- iyonlarına ayrışır. Suda iyonlaşma yani suyun çözüşme sabitesi sıcaklığa bağımlıdır. Çözüşme sabitesi, —> Hidroksil ve hidrojen iyon konsantrasyonu ilişkisinde hidrojen iyonu çoğalırken hidroksil iyonunun azalması veya tersi sonucunu doğurur. Pratik uygulamada hidrojen iyonu (H+) sayısı hakkında fikir vermek için direkt sayı kullanılmaz; onun yerine negatif (10) ‘lu logaritması PH olarak ifade edilir.
PH= - log (H+)= Log 1/ (H+)
Temiz suda PH=7, asitli suda PH <7, bazik suda PH >7 şeklindedir. PH değeri bir yükseldiğinde hidrojen iyon konsantrasyonu onda bir mertebesinde düşer; hidroksil iyon konsantrasyonu (10 üssü) mertebesinde artar. Göz önüne serilen mertebelerdeki konsantrasyon değişimleri etkileyici sonuçlar getirir ve flotasyon şlamı ortamında bunun etkileri kuvvetlidir. Bu sebepten şlamın PH değeri kontrolu, yüzdürücü, çöktürücü dozlarına gösterilen ihtimam kadar önemlidir. PH değeri, sisteme asit veya baz ilavesiyle ayarlanır.
PH değerinin kontrolu, ± O,1 PH mertebelerinde yapılır ve pratik olarak bu kontrol için turnusol kağıdı kullanılabilir. Wulff’un folye-kolorimetresi de çok kullanışlıdır.
PH değeri yaşamda, toprakta ve denizde de önemli rol oynar. Örneğin, insan kanının normal PH değeri 7,3-7,45 arasında oynar; yani kan hafif baziktir. Buna mukabil midede PH 2' dir, yani kuvvetli asidiktir. Asitli topraklar sadece muayyen bitkilerin yetişmesine olanak verir ve toprağın PH değeri kireç muhtevası için bir ölçüttür. Denizlerin uygun PH değeri bazı sedimantasyon olaylarına olanak sağlar.
PİCUL,
—> Pikul.
***,
1) Kömür madenciliğinde ana kömür damarının tavan ve taban taşları arasında bulunabilen ve işletilmeye müsait olmayan ince damar. 2) Lağım deliklerinin yükünü hafifletmek için delinen kısa lağım deliği. 3) ***damar.
PİEZOMETRİK YÜZEY,
Basınçlı akiferdeki suyun kuyu veya sondaj deliğinde hidrostatik basınç tesiri ile yükselebileceği yüzey.
PİGMENT,
Çeşitli malzemelere renk vermek için kullanılan, yoğun renkli kimyasal bileşiklerin ortak adı. Boyar maddelerin tersine çözünmeyen bileşikler olan pigmentler çok ince katı tanecikler halinde, başka bir deyişle katı asıltı olarak uygulanır. En çok boyalarda, baskı mürekkeplerinde ve plastiklerde kullanılır.
Pigmentlerin organik veya inorganik birçok örneği vardır; organik pigmentler inorganiklere göre daha parlak ve dayanıklıdır.
PİK DEMİR,
Yüksek fırında üretilen ve içinde en az % 2 karbon bulunduran ve ayrıca izabe sırasında cevherin bünyesinden gelen P, S, Mn-Si gibi elementler içeren demir.
PİKUL,
1) Malaysiya’da kullanılan Çin ağırlık birimi. Pikul yaklaşık 60,5 kg veya 133,5 libre eşdeğeridir. 2) Endonezyada kullanılan bir ağırlık birimi olup, 61,76 kğ eşdeğeridir= (Endonezya pikulu). 3) Picul.
PİLON,
1) Havai hat kablolarını taşıyan ve demir profillerden imal edilmiş olan kafes direk. 2) Kafes direk şeklinde imal edilen enerji nakil hattı direği.
PİLOT BİT,
Ucunda daha dar çaplı kademesi bulunan ve karot almadan ilerleme yapan bir tür elmaslı veya sert metal uçlu matkap.
PİM,
Parçaların karşılıklı durumlarını tesbit edip emniyete almak ve iki parçayı birleştiren yüzeydeki kuvvetleri karşılamak için kullanılan bağlama parçası.
PİRAMİT ORTA,
Patlatıldıklarında, alında piramit biçiminde ek serbest yüzey oluşturacak düzende delinmiş deliklerin oluşturduğu orta.
PİRİNÇ,
Bakır ve çinko metallerinin belirli oranlarda karıştırılarak ergitilmesi suretiyle elde edilen sarı renkli alaşım.
PİRİT,
Demir iki sülfüre (FeS2) verilen ad.
PİROFİLİT ,
Fiziksel özellikleri ve kullanım alanları bakımından talk’a benzeyen, fakat kimyasal bileşimi farklı bir hidro alüminyum silikat (Al2O3. 4SiO2. H2O). Seramik ve dolgu sanayiinde kullanılır, bünyesinde yüksek aluminali mineraller bulunması halinde refrakter tuğla üretimi için de önemli olur. Genellikle metamorfik masifler içinde ve mikaşistler arasında tabakalar halinde bulunmakla beraber sülfürlü cevherlerin alterasyon zonlarında da rastlanır.
PİROKSEN,
Değişik kimyasal bileşimlere sahip, kayaç oluşturucu silikat minerallerinin ortak adı. Bu önemli mineraller grubunda özellikle kalsiyum, mazgnezyum ve demir bakımından zengin üyeler egemendir. Genel formül AB Si2O6 şeklindedir. A unsuru genellikle Mg, Fe, Ca, ve Na, B unsuru genellikle Mg, Fe, Al ve Si elementlerinden oluşur. Önemli piroksen mineralleri diopsit, ojit, egirinjit, egirin’dir.
PİROLİZ,
1) Katı yakıtların içerdiği uçucu maddelerin havasız ortamda gazlaştırılması. Piroliz sonucu elde edilen gazlar temizlendikten sonra aynı tesisin ısı ihtiyacını karşılamada kullanıldığı gibi fazlası da hava gazı olarak çeşitli tüketim yerlerine verilir. 2) Kimyevi sentez usulü.
PİROELEKTRİK,
—> Minerallerin elektriksel özellikleri.
PİROMETALURJİ,
Yüksek sıcaklıkta ergitme ve redükleme yoluyla metal veya alaşımlarının üretim tekniği.—> Özütleme, Hidrometalurji, Elektrometalurji, Elektrotermik işlem, Kavurma, Damıtma.
PİROMETAMORFOZ,
Sıcaklığın çok yükselmesi ile meydana gelen başkalaşım. —> Metamorfoz.
PİROMETRE,
—> Termokupl.
PİROP,
—> Laltaşı.
PİSTONLU BAK KASASI,
—> Jig.
PİSTONLU TULUMBA,
Silindir içindeki bir pistonun ilerigeri hareketi suretiyle emme ve basma fonksiyonu yapan elektrik, buhar veya basınçlı hava gücünden yararlanılarak herhangi bir sıvıyı yüksek seviyeye pompalamak (basmak) için kullanılan makine.
PİZOLOTİK FOSFAT,
—> Fosfat.
PİZOLİTLİ KALKER,
İçinde konkresyon taneleri bezelye büyüklüğünde olan kalker.
PLAK TURNE,
—> Döner sac.
PLANÇETE,
1) Pratik ve çabuk topografik arazi alımında (plan ve harita çıkarmak) çok kullanılan alet. 2) Mühendislerin kullandıkları mesaha tahtası.
Bir sehpa üzerine oturtulmuş ve üstüne çizim kağıdı (pafta) yayılmış çizim tahtasından meydana gelen bu düzende, gözlemci plançeteyi tam yatay konuma getirdikten sonra istasyon noktasını pafta üzerinde bir toplu iğneyle gösterir ve bu iğneyi özel bir pusulayla yöneltir. Sonra gözlem noktalarının doğrultularını belirlemek için tesviye-, eklimetreli- veya döner dürbünlü —> Alidatkullanılır. Bu doğrultuları pafta üzerinde kurşun kalemle çizdikten sonra, uzaklıkları ölçülen noktaları polar koordinatlarıyla paftaya işler. Ayrıca bu noktaların kodlarını da belirler veya kontrol eder. Sonunda arazinin karakteristik çizgileriyle bunların çevresindeki detaylarını çizer, düzey eğrilerini geçirir ve gerekiyorsa profilleri ölçer.
PLAKA TEKTONİĞİ,
—> Levha tektoniği.
PLANİMETRE,
Alan hesabını yapmak için kullanılan yardımcı alet. Polarplanimetre ve tamburlu planimetre olarak iki tipi vardır. Tamburlu planimetre ile daha ziyade ince uzun alanlar, polar planimetre ile de merkez kolu yarı çapı teşkil edecek kadar olan alanın ölçümü yapılır.
PLANLAMA,
1) Çeşitli faaliyetlerin tertip ve tanzimini temin etmek için yol gösterici hizmetleri yerine getirmek maksadı ile yapılan çalışmaların tümü. Planlar, amacına göre, kuruluş planı, üretim planı, satış planı, likidite planı, hesap veya muhasebe planı gibi işletme faaliyetlerinin çeşitli aşamalarını gösterir. 2) Proje faaliyetlerinin ve olaylarının tertibi, mantıki münasebetleri ve uygulama sıralarının tesbiti hakkında önceden tahminde bulunarak bu olayları yönlendirmek, önlemek veya istenilen şekilde oluşturmak amacı ile önceden hareket etme.
PLANŞ MOBİL,
—> Seyyar döşeme.
PLANYA,
1) Ağaç, demir vb. malzemenin yüzeylerini talaş kaldırarak düzgün hale getirmeye (tesviye etmeye) yarayan tezgah. 2) Tesviye tezgahı.
PLASER,
—> Plaser cevher yatağı.
PLASER CEVHER YATAĞI,
Primer cevher yataklarının mekanik etkiler altında parçalanarak başka bir yerde (nehir yatağı, dere yatağı, deniz kıyısı vb.) yığılmaları ve zenginleşmeleri (konsantre olmaları) sonucu meydana gelen sekonder (ikincil) maden yatağı.
PLASER İŞLETME METODU,
Plaser maden yataklarına uygulanan sistem. Bu sistem; maden yatağının bulunduğu ortama göre kuru veya sulu (hidrolik) işletme metotları diye ikiye ayrılabilir. Metodun uygulaması, ekonomik şartlara göre el ile veya mekanik olarak yürütülür. El ile çalışma; leğenleme, oluk, kademeli oluk ve tabanı çıtılı oluk ile yapılır. Mekanik çalışma ise skreyper, ekskavatör, yüksek basınçlı monitör ve dreç (taraklı duba) yardımıyla yapılır. Deniz dibinde oluşan maden yumrularının oluşturduğu maden yataklarına da derin deniz madenciliği uygulanır.
PLASTİK KAPLI HALAT,
Makara ve tamburlarda erken aşınmayı önlemek ve halat toronları ve telleri arasına toz ve rutubet kaçmasını engelleyerek, halat içindeki yağın dışarı çıkmamasından dolayı, halatın kendiliğinden, yağlanması sağlanmak suretiyle halat ömrünün uzatılması için özel imal edilmiş (plastik kaplı veya plastik enjekteli) halat. Bunlar; makara ve tamburlarla olan temas yüzeyini artırmak için klasik altı toronlu halata nazaran sekiz toronlu telleri kalıpta çekilerek yassılaştırılmış, metal yoğunluğu ve kopma dayanımı artırılmış olarak imal edilir. Bu suretle halatın yük altında esneklik kazanarak yorulma süresinin uzaması, homojen yük dağılımı ve halatın ezilmeye karşı daha dayanıklı hale gelmesi sağlanır.
PLASTİK KİL,
Suyu şiddetle emen, yoğrulup şekil verilebilen, ısıtılınca suyunu tamamen kaybederek sertleşen ve bu özelliğinden dolayı tuğla, kiremit, testi vb. imalatında kullanılan (kil) hammadde.
PLASTİK SULU SIKILAMA KARTUŞU, (PSSK)
Açık ucu eğri, kapalı ucu sivri silindirik tipte hazırlanmış plastik torba çalışma alanında su ile doldurulup ağzı tırnaklı tapa ile kapatılarak sivri ucu dinamit lokumunun üzerine gelecek şekilde deliğe yerleştirilerek sıkılama yapmaya yarayan malzeme. Plastik sulu sıkılama kartuş malzemeleri alev geciktirici ve anti-statik özelliğe sahip olduğundan, bu tür sıkılama özellikle grizulu ortamda yapılan ateşlemede güvenlik bakımından büyük önem taşır. 32mm çapında bir delik için 26mm çapında 400mm boyunda 300cm3 hacminde bir plastik sulu sıkılama kartuşu yeterli olmaktadır.
PLASTİKLİK,
Maddenin herhangi bir hacım kaybı ve geri tepmesi veya parçalanması olmadan elle yoğrulabilme ve istenilen biçimin verilebilmesi özelliği. Bu özelliğe sahip en yaygın malzeme—> Kildir. Kilin plastisitesini saptamak için; plastisite suyu, Atterberg plastisite sayısı ve su absorpsiyonu saptanmalıdır. Killerdeki plastisite 4 sınıfta incelenir.
1) PD Plastisite derecesi % 10- 30 (Kil olmayan materyeller, şistler, şamot killeri, âdi killer)
2) PD % 30-65 (Kaolenler, bağlama killeri)
3) PD % 65-80 (Kaolen, montmorillonit grubu)
4) PD % 80 ve üzeri (Bentonitler, yıkama killeri, montmorillonitler.)
PLATİN (Pt),
1) Atom ağırlığı 195,09, özgül ağırlığı 21,45 gr/cm3 olan ve 1735 yılında Kolombiya’nın altınlı kumlarında keşfedilen beyaz renkli değerli (asil) metal. 2) Platin grubu benzer özelliklere sahip altı metalden oluşur ve bunlar platin (Pt), rodyum (Rh), iridyum (Ir), palladyum (Pd), rutenyum (Ru) ve osmiyum (Os)’dur. Platin grubu metaller doğada çoğunlukla birlikte görünürler ve ender bulunurlar. Oksitlenme ve korozyona karşı dayanıklı olduklarından ve nadir bulunduklarından dolayı altın ve gümüş gibi değerli metaller olarak bilinirler. PGM (Platin grubu metaller)’in en çok kullanılan ticari formu; çubuk, macun, kimyasallar ile diğer şekillere de kolayca çevrilebilen sünger ve toz halidir. Ayrıca bütün PGM’lerin tuzları da piyasada bulunur. PGM’ler troyonz (1 troyons= 31,1035 gr) veya gram ya da kg (1 kg= 32,1507 troyons) olarak alınıp satılır. Ticari kalite platin normal olarak % 99,95, paladyum % 99,9 saflıktadır. Amerikan ve İngiliz standartlarına göre platinden yapılmış cisimlerin, platin olarak nitelenebilmesi için en az % 95 Pt içermeleri zorunludur. PGM’ler, yüksek sıcaklıkta kimyasal olarak etkilenmez. Ayrıca mükemmel katalitik aktivite gösterirler. Bu özellikleri kimya, petrol rafinasyonu ve otomotiv sanayilerindeki kullanımların temelidir. Korozyona dirençli materyal olarak kimya, elektrik, cam sanayi, dişçilik ve tıp alanlarında kullanılırlar. Kuyumculuk, platinin bir diğer tüketim alanıdır. Bu alanda kullanılan PGM alaşımları % 95 Pt ve % 5 Ru; % 90 Pt ve % 10 lr; % 96 Pt ve % 4 Pd içerir.
PLATİN GRUBU,
—> Platin.
PLATO,
1) Vadilerle yarılmış, düz veya hafif dalgalı yüzeyi olan alan. 2) Yayla. Ova ile plato arasındaki başlıca fark platodaki vadilerin oldukça derine gömülmüş olmasıdır. Diğer bir ifade ile parçalanmanın çok olduğu kesimlerde rastlanan bazı tepeler. —> Peneplenin aşınmaya direnen kesimlerinden oluşan kalıktepeler.
PLATFORM,
1) Doğal veya yapay yüksekçe yer. 2) Kitle halinde büyük çaplı tabakaların (katmanların) çarpılması ve bunun sonucunda oluşan hafif eğimlerle nitelenen jeolojik yapı tipi. 3) Deniz dibinde sondaj kuyuları açmak için deniz tabanından deniz yüzü üzerine çıkan ayaklar üzerine yerleştirilen sondaj şantiye alanı.
PLEOKROİSM,
1) Kaidelere uymayan, renkli, kristalleşmiş minerâllerin farklı yöndeki ışığı farklı nisbette emme veya geçirme özelliği (çok renklilik). 2) Dikroizm.
PLOTTER (ÇİZİCİ),
Harita otomasyon sisteminin temel donanımlarından olup, çok geniş kapsamlı grafik verileri bir bilgisayar veya veri işleme tesisinin denetiminde, kendine özgü özel komutlar kullanarak çizim üretebilen ve çıktı veren cihaz.
Yatay olanların her türlü alüminyum, astrolon, karton gibi altlık üzerine çizim yapabilme özellikleri vardır.
Düşey çiziciler günümüzde yaygın olarak kullanılır ve büyüklüğü çizim alanı, çizim hızı, çizim hassasiyeti, emulation, kalem sayısı, bellek, gösterge, port, kalem sensörü vs. gibi özellikleri ile tanımlanır.
PLUTON,
Arz kabuğunda katılaşmakta olan ve katılaşmış magma kitlesi.
PNOMOKONYOZ,
1) Solunum yoluyla akciğerlere alınan ince tozların (0,5-5 mikron) oluşturduğu hastalıkların genel adı. 2) Madenci hastalığı. Tozun cinsine göre bu hastalıklara çeşitli isimler verilir. Demir tozları-sideroz, alüminyum tozları-alüminoz, silis tozları-silikoz, pamuk tozları-psiloz, asbest-tozları- aspestoz ve kömür tozları da-antrokoz hastalıklarına neden olur.
PNÖMATİK JİG,
Akışkan olarak su yerine havanın kullanıldığı bir —> Jig türü. Bu jigde döner vanadan elek altına verilen basınçlı hava, yalnızca basma hareketini sağlar; dar bir uygulama alanı vardır; yalnız susuz yerlerde ve kuru ürünler istenildiği zaman tercih edilir. Pnömatik jiglerde ortamın viskozitesi düşük olduğundan 0,1 mm boyutuna kadar olan tanelerin zenginleştirilmesi mümkündür.
PNÖMATİK RAMBLE,
1) Boru içerisinde basınçlı hava akımı vasıtası ile (basınçlı havanın taşıma gücünden yararlanılarak) ramble malzemesinin taşınması suretiyle yapılan dolgu. 2) Basınçlı hava ile ramble. Pnömatik ramble sisteminde dolgu maddesini içine aldıktan sonra boruya veren bir makine, basınçlı hava şebekesi ve kompresör bulunur. Genellikle damar kalınlığı 0,5-3 m arasında değişen işletmelerde uygulanır (damar meyli maksimum 30½). Bu ramble metodunda önemli etkenler; boru uzunluğu ve çapı, hava miktarı ve basıncı, hava çıkış hızı, üfleyici ucun çapı, boru sürtünme katsayısı ve dolgu malzemesinin tane iriliğidir.
POLAR KOORDİNAT SİSTEMİ,
Arazide ölçümü yapılan bir P noktasının; belli bir noktaya olan (f) meyilli mesafesi, bu mesafeyi gösteren doğru parçasının yatay düzlemle yaptığı () açısı ve bu f doğru parçasının izdüşümünün şimal istikameti ile yaptığı () açısı ile belirlenmesine yarayan koordinat sistemi. P (f, , ). Bu sistem arazide ölçülen değerlere dayanır. —> Ortagonal koordinat sistemine dönüştürmede z’ = sin . f, x’ = f . Cos . Cos ve y’ = f . Cos . sin bağıntılarından yararlanılır. —> Koordinat sistemleri.
POLİGON,
Haritası veya planı yapılacak bir arazi parçası üzerinde belirlenen noktalar ve bu noktaları birleştiren doğru parçalarının teşkil ettiği, noktalar arasındaki mesafeler ile doğru parçaları arasında bulunan iç veya dış açıları ölçülebilen çok kenarlı açık veya kapalı şekil. Koordinatları belli veya belli olmayan noktadan başlayıp yine aynı noktaya gelmek suretiyle çokgen şeklinde ölçü yapılarak kapatılan poligona “Kapalı poligon”; koordinati belli bir noktadan başlayıp yine koordinatı belli bir noktaya bağlanarak kapatılan poligona “Bağlı poligon”, koordinatı belli veya herhangi bir noktadan başlanarak teşkil edilen ve son noktası başlangıç noktasına veya belli bir noktaya bağlanmayan poligona da “Açık poligon” denir. Poligonlar ölçmede kullanılan aletin cinsine göre de “Pusula Poligonu” vb. şekilde de isimlen-dirilir.
POLİGON BAĞ,
—> Bağ.
POLİGON METODU,
1) Bir maden yatağının keşfi için sistemli bir şekilde yapılan sondajların plan üzerindeki izdüşümlerini birleştiren doğru parçalarının orta noktalarından çıkılan dikmelerle sondajların tesir alanlarını poligon olarak belirleyip, bu poligonların alanları sondajla kesilen maden damarının kalınlığı ve madenin yoğunluğu dikkate alınarak yapılan rezerv hesabı. Bu metoda göre hesaplanan rezerv miktarının doğruluk derecesi sondajlarda sıklığına göre değişik ve hata payı ± % 40 civarında olabilir. 2) Üçgen metodu.
POLİGON TAHKİMATI,
Tavan basıncı yüksek olan galerilerde fırçalar yardımıyla çok kenarlı geometrik şekiller verilerek yapılan ve fırçalar arasına fırça eksenine dik olacak şekilde sarma veya kısa direk parçası konmak suretiyle yapılan tahkimat.
POLİMETAMORFİK MADEN YATAKLA-RI,
1) Birkaç defa metamorfizma olayına uğramış maden yatakları. 2) Kompleks maden yatakları.
POLİMORF MİNERALLER,
Kimyasal bileşimleri aynı olup değişik sistemlerde kristallenen ve şekil bakımından birbirine benzemeyen ve bazı fiziksel özellikleri bakımından da birbirinden farklı “ Çok şekilli” mineraller. Örnek kükürt nabit olarak kristalleştiği halde eritildikten sonra monoklinik sistemde kristalleşir. Grafit heksagonal sistemde kristallenip sertliği, parlaklığı madensel olduğu ve elektriği iletiği halde bileşimi aynı olan elmas kübik sistemde kristallenir sertliği 10 olup aynı parlaklık ve iletkenliği yoktur. Minerallerden iki şekilli olanlara iki şekilli veya “dimorf “ üç şekilli olanlara da üç şekilli veya “ Trimorf “ mineral denir.
POLİSAJ,
Mermerin cilalanması.
POLİSAJ MAKİNESİ,
Yatay bir tablaya yatırılan mermer plakasının silinmek istenen yüzünün üzerine, özel surette imal edilmiş değişik şekil ve tipteki zımpara taşlarının monte edildiği yuvarlak bir kafanın mermeri silmesi esasına göre yapılmış makine. Kafa, mermer sathı üzerinde dairevi şekilde dönerek mermerin her noktasının aynı şekilde silinmesini temin eder. Kafanın merkezinden daimi surette su verilir ve bu suretle mermer sathı tamamen sulu olarak silinir.
POMZA TAŞI,
Asidik ve bazik karakterli volkanik faaliyetler sonucu oluşan; gözenekli bünyesinde kristal suyu olmayan, genellikle riyolit kompozisyonu içeren kayaç. Asidik pomza; beyaz, kirli beyaz renkte olup, daha yaygın olarak bulunur ve yoğunluğu 0.5-1 gr/cm3 arasında değişir. Bazik pomza ise yabancıların “Scoria” dedikleri, Türkçede ise bazaltik pomza olarak bilinen kahverengi, siyahımsı renkte pomza türü olup, özgül ağırlığı 1-2 gr/cm3 dür. Pomzanın fazla gözenekliliği, ısı ve ses geçirgenliğini düşürür ve bu özelliği inşaat sektöründe kullanımını sağlar. Türkiye’de üretilen pomzanın %90 kadarı inşaat sektöründe tüketilir. Pomzanın ikinci büyük kullanım alanı abrazif (aşındırıcı) sanayiidir. Oldukça hafif aşındırıcı olarak sınıflandırılan pomza gerek doğal, gerek yapay madeni eşyaları ve yumuşak metalleri (gümüş gibi) cilalamakta kullanılır. Tekstil sanayiinde kullanılan pomzanın kimyevi ve fiziki özellikleri büyük önem taşır ve bu özellikler ancak derinlik pomzalarında bulunur. Bu özellikler şöyle sıralanabilir : 1) Renklilik . İyi kalite pomza beyaz olmalıdır. 2)Kırılganlık.İyi bir pomza, sert bir yüzeye vurulduğunda ezilip toz olmalı fakat kırılmamalıdır. 3)Kimyasal birleşim. Tekstil sanayiinde pomzanın kullanılabilmesi için, kimyevi birleşimindeki demir oksit, sodyum oksit ve potasyum oksit miktarlarının, kumaş boyası ve yıkamada kullanılan diğer kimyevi maddelerle reaksiyona girebileceği ve kumaşta renk değişikliği oluşturabileceği hususu dikkate alınmalıdır. 4) Sertlik. Kırılmadan ezilme özelliği göstermelidir. 5) Özgül ağırlığı. Sıfır nemde özgül ağırlığının 0.5-0.55 gr/cm3 olması istenir. 6) Su emme özelliği. Tekstil kalitesi için %50’den fazla olan su emme özelliği ideal kullanımı sağlar. 7) İşlenme durumu. Tekstil kalitesi pomzanın keskin yüzeylerinin yuvarlatılmış olması istenir ki, temas ettiği kumaş yırtılmasın. Cam eşyaların işlenmesi, özel boyalarda dolgu maddesi olarak, tarım ilaçlarında kimyasal taşıyıcı olarak, sabun ve deterjan üretiminde puzzolan madde olarak kullanılması diğer kullanım alanlarından bazılarıdır. Son yıllardaki bir kullanım alanı da “barbikü” tabir edilen mangallarda, kömürün yerini almasıdır. Burada mangalın alttan fazla ısıtılması sonucunda akkor hale gelen pomza, kömür ateşi işlevini görür. Türkçe’de ; pomza taşı, sünger taşı, köpüktaşı, hışırtaşı, nasırtaşı, küvek gibi adlarla bilinir. İngilizcede iri taneli olanlara “pumiz”, ince taneli olanlara da “pumicite” denir. Yabancı dillerden gelen etki ile Türkçede ponza , bims ve pumis kelimeleri de pomza taşı anlamına gelir.
PONZA,
—> Pomza taşı.
PORFİR,
Çok ince taneli ve camsı bir hamurun içinde kendine özgü biçim gösteren, iri kristalleri bulunan kayaç.
PORFİR CEVHER YATAĞI,
—> Porfir içinde serpilmiş zerreler halinde (—> Dissemine) teşekkül etmiş cevher yatağı. Bu tip cevher yatağına porfirik cevher yatağı da denir.
PORFİRİK STRÜKTÜR,
1) Önceden derinlerde yavaş bir soğumanın etkisi ile içinde yüzer halde büyük kristaller teşekkül etmiş magmanın yeryüzüne çıkıp geri kalan kısmının çabuk soğuması ile teşekkül etmiş, sık taneli ya da camsı bir kayaç hamuru içinde kendine özgü kristal biçimi gösteren kayaç yapısı. 2) Porfirik yapı.
PORFİRİK YAPI,
—> Porfirik strüktür.
POROZİTE,
Madde içindeki boşlukların oluşturduğu hacmin, maddenin tüm hacmine oranının ifadesi.
PORÖZ SERAMİK,
—> Gözenekli seramik ürünler.
PORSELEN
, Genellikle beyaz, aşırı camlaştırılmış, inceltilince yarı saydamlaşan, çoğunlukla renksiz ve saydam sırla kaplı, ince ve sıkı hamurdan yapılmış seramik parça. Porselen, 2-3 mm kalınlığa kadar yarı saydamdır; yoğunluğu 2,20 gr/cm3‘ün üstünde, suyu emme özelliği yüzde 0,5'ın altındadır. Porselen hamuru, özlü (yağlı) bir madde (kaolen), mümkün olduğu kadar demirsiz bir pekleştirici (kuars, çakmaktaşı) ile bir eriticiden (feldispat, kalsiyum fosfat veya yapay bir frit) meydana gelir. Seramikçilikte, pişmesi için gereken ısı derecelerine göre iki tür porselen vardır. Sert porselen 1400°C’de; yumuşak porselen 1250°C’de pişer.
PORSELEN KİLİ,
—> Kaolen, Kaolinizasyon.
PORTKRON,
Kısa silindir şeklinde, dışı bazan elmas, vidia veya sert metal ile kaplanmış (takviye edilmiş), sondaj işlerinde kullanılan ve kron ile karotiyer arasına yerleştirilen (kronu karotiyere bağlayan), sondaj deliği genişliğinin muhafaza edilmesine yarayan (kalibre eden) takım parçası.
PORTLAND ÇİMENTOSU,
Belli oranlarda karıştırılmış kireç taşı ve kilin pulvarize edilmiş vaziyette pişirilmesi ile elde edilen klinkerin belirli oranda alçı taşı ile karıştırılarak öğütülmesinden elde edilen madde. —> Çimento, Beyaz çimento, Curuf çimentosu.
POSTA,
1) Lağım, taban tamir ve taramada çıkan kazı malzemesi. 2) —> Pasa. 3) Vardiya. 4) İşçi ekibi.
POTA FIRINI,
Şarjın alev veya hava ile temas etmemesi istendiği hallerde kullanılan fırın tipi. Şarjın ısınması, indirekt ısıtma ile sağlanır. Yakıtın yanması sonucu elde edilen alevler, şarjın içinde bulunduğu potayı dıştan ısıtır ve ısı yavaş yavaş potanın içindeki şarja geçmiş olur. Bu tip fırınlarda termik randımanlar düşüktür. Şarjın yapıldığı ve içerisinde eritildiği potalar, kullanılacağı yere göre değişik ölçülerde ve ısı iletkenliği yüksek olan maddelerden (grafit, silisyum karbür) yapılırlar. Bu potalar, laboratuvarda kullanılan birkaç yüz gramdan endüstride kullanılan ve bir tona yakın kapasitelerde yapılabilmektedir. Pota fırınları daha ziyade döküm işlerinde kullanılırlar ve ufak dökümhanelerce en çok tercih edilen fırınlardır. Pota fırınları her çeşit yakıt ile ısıtılmakla beraber, daha ziyade sıvı yakıtlar ve ucuz temin edildiğinde gaz yakıtlar kullanılmaktadır. Bu tip fırınların avantajı, çabuk ısıtılıp, kısa zamanda döküm yapabilmesidir.
POTANSİYEL MADEN YATAKLARI,
İşletilebilir maden yataklarına kalite ve miktar yönünden yakınlık gösteren ve etüd yapıldığı sırada mevcut madencilik tekniği, teknolojisi ve ekonomisi bakımından işletilmeye elverişli olmayan ve ileride, yukarıdaki şartların gelişmesi ile “İşletilebilir” gruba girebilecek olan maden yatakları.
POTANSİYEL REZERV,
Varlığı belirlenmiş olmakla birlikte teknik ve ekonomik nedenlerle, günün koşullarına göre işletilmesi olanaksız kaynak.
Potansiyel günün ekonomik ve teknik koşulları altında işletilebilir olmakla birlikte potansiyelin bir kısmı biraz daha iyi koşullarda işletilebilir hale getirilmesi mümkün olduğundan, bu tür potansiyele marjinal potansiyel denir. Bunların yanında daha iyi koşulları gerektiren ve dolayısıyle ancak uzak bir gelecekte işletme olanağı bulunabilecek potansiyel de submarjinal veya atıl potansiyel diye tanımlanır. —> Kaynak.
POTAS,
Potasyumlu birçok türeve verilen ad olup, ismini pota külü (ing: pot- ash, alm: potasche), yani bitki küllerinden alan kimyasal madde. Gübre olarak eskidenberi kullanıla-gelmiştir. Bu terim, aslında ağaç küllerinin yıkanmasıyla elde edilen potasyum karbonatı tanımlar. Potas esas olarak ziraatte gübrelemede kullanılır ve kompoze gübrelerin azot ve fosfordan sonra üçüncü üyesini teşkil eder. Eriyebilir potas, bitkinin büyümesinde ve gereksinim duyulan nişasta ve şekerin oluşumunda yardımcı olur. Kimya endüstirisinde kullanılan kostik potas ve potasyum karbonat yumuşak sabun, traş sabunu, en iyi kalitede kristal ve cam sofra takımı, renkli camlar imâlinde kullanılır. Potasyum klorat ve perklorat, patlayıcı madde yapılışında kullanılan kuvvetli oksitleyicilerdir. Potasyum iyodid, tıpta ve fotoğrafçılıkta ve potasyum permanganat mükemmel bir oksitleyici ve antiseptik işlevini görür. Potas aynı zamanda magnezyum ve alüminyum elde edilmesinde metalurjik eritken olarak kullanılır. Seramikçiler, potas olarak potasyum oksit ve potaslı feldispat kullanırlar. Jeolojik devirlerde kapalı havzalarda kurak şartlar altında deniz suyunun buharlaşması sonucu; potasyum klorit ve potasyum sülfat konsantreleri oluşmuştur. Potasyum ayrıca birçok kayaçta diğer elemanlarla bileşik hâlinde bulunur. Bir cevherin, kayacın, mineralin veya üretimin potasyum içeriği, genelde % K2O olarak ifade edilir. —> Çizelge.
POTKABAÇ ÇEKMEK,
1) Galeri veya ayak ilerlemesinde kazıyı kolaylaştırmak için serbest yüzeyi arttırmak gayesiyle kazma, martopikör veya kesici makineler kullanılarak alında yapılan pilot ilerleme. Genellikle potkabaç alında kayaç veya madenin zayıf (kazılması kolay) kısımlarından çekilir. Potkabaç çekmek suretiyle kazı kolaylığı sağlanmış olan kayaç veya maden, kazı makineleri, patlayıcı madde vb. araçlar kullanılarak kolayça kazılır. 2) Potkabaç. 3) Altkesme. —> Potkabaç makinesi. Kömür kesici.
POTKABAÇ MAKİNESİ,
1) Döner bir zincir üzerine belli bir düzene göre dizilen kesici dişler vasıtasıyla uzun ayakta tabana paralel (galeride gerekirse dik) kesme yapan; böylece ayak içinde veya galeride yeni serbest yüzeyler meydana getiren elektrik veya basınçlı hava ile çalıştırılan ve uzun ayakta alın boyunca çekilerek kesme yapan, üretime yardımcı iş makinesi. 2) Galerilerde bir sütuna monte edilip darbeli burgusunun vurma hareketi ile kesme yapan sütunlu potkabaç makinesi. 3) —> Havöz.
PREHNİT,
Bazik kalsiyum ve aluminyum silikat. [Ca2Al2 Si3 O10 (OH)2] formülünde soluk yeşil ile gri arasında değişen renklerde, camsı silikat minerali.—> Korkayaçlardaki boşluklarda ve başkalaşmış kireç taşlarında çoğunlukla zeolitlerle birlikte bulunur. Elde edildiği başlıca yerler İtalya, Fra nsa, İskoçya ve ABD’de New Jersey’dir. Bazı temiz örnekleri traşlanarak değerli taş olarak kullanılır. Bunlara Cape zümrüdü denir.—> Zümrüt.
PREFERANSİYEL FLOTASYON,
1) Diferansiyel flotasyonun özel tipi. 2) İki flotatif (yüzebilen) sülfürlü mineralin birinin oksitlendirilerek yüzmemesinin sağlanması suretiyle yapılan flotasyon. —> Diferansiyel-. Selektif flotasyon.
PRESLİ VE SICAK GEÇME,
İç içe iki silindir parçasının birbiri üzerinde kaymadan beraberce dönmesini sağlamak ve çözülemeyen bir bağlama yapmak için dıştaki parçanın ısıtılmak suretiyle genleşmesi ve çapının büyümesinden yararlanılarak yapılan bağlama. Bu tip bağlamaya çektirme bağlamaları da denir.
PREFORMA HALAT,
Kullanım amacı dikkate alınarak halat imalinde kullanılan teller ve toronların önceden halatta alacağı şekle uygun olarak bükümleri yapıldıktan sonra, halat çekim hattına verilerek üretilen çelik halat.
PREVÜ,
1) Her vardiyada ve her iş yerinde çalışacak işçi sayısını gösteren liste. 2) İş programında tespit edilmiş işçi kadrosu. 3) İşletme bütçesinde tespit edilmiş ve satınalma ile ilgili hususlar. —> Emprevü.
PRİM,
1) Normal çalışmanın sınırlarını önemli derecede aşarak kurumlara ilave gelir ve yüksek randıman sağlayan personele ödenen ek ücret. 2) Sosyal nitelikli kurumlar, sigorta vb. kuruluşlara ödenen aylık ödentiler. 3) Aidat.
PRİMER MADEN YATAKLARI,
Mağma ile ilgili olarak teşekkül etmiş ve sonradan herhangi bir değişikliğe uğramamış maden yatakları.
PRİSEİT,
—> Pandermit.
PRİZMA,
Üç köşeli veya beş köşeli prizmalarda ışığın yansımasından yararlanılarak —> Aynalı gönyede olduğu gibi, önceden belirlenmiş bir ölçme doğrusuna, arazi üzerinde bu doğru dışındaki noktalardan dik inmek için kullanılan alet. —> Şekil, Çift beşgen prizma, Mimari gönye.
PROBERTİT (Na Ca B5 O9. 5 H2O),
Kirli beyaz, açık sarımsı renklerde olup ışınsal ve lifsi şekilli kristaller şeklinde bulunan bir bor minerali. Kristal boyutları 5 mm ile 5 cm arasında değişir ve B2O3içeriği % 49,6 dır.
PRODÜKTİF KARBON,
Üretime müsait kalınlıkta kömür tabakaları ihtiva eden karbon devrinde oluşan katmanlar.
PRODÜKTİVİTE,
Verilen emeğe ve yapılan masrafa oranla üretilen miktar, ürün verme gücü, iletkenlik.
PROFİL,
1) Arazide belirli bir güzergahta topoğrafik ve jeolojik yapıyı belirlemek, demiryolu veya karayolu boyunca yapılmış ve yapılacak işleri tesbit etmek için hazırlanan dikey kesit. Genel olarak profillerde durumu daha açık olarak göstermek bakımından dikey ölçek yatay ölçeğe nazaran daha büyük alınır. 2) Sanayide çeşitli şekiller verilerek haddede çekilen metallerin kesitleri.Bunlar da I-, L-, H-, Çan profili vb. şekilde isimlendirilir. 3) —> Kesit.
PROFİL METODU,
Herhangi bir bölgede jeolojik yapının ihtiva ettiği maden yatağının durumunu en iyi bir şekilde gösterebilen eşit aralıklı profiller (kesitler) yapılıp sıraya konduktan sonra her profil üzerinde etajların (katların) alt ve üst kotları arasında mevcut olan damarların (maden yatağı) kesit alanının bulunup birbirini takip eden iki alan toplamı ortalamasıyla iki kesit arasındaki mesafe ve madenin yoğunluğu dikkate alınarak yapılan rezerv hesabı. Metodun hassasiyet derecesi, damarların (maden yataklarının) istikametlerinin ve eğimlerinin muntazamlığına göre % 100; kıvrımlı ve ondüleli ise sık profiller alınmak suretiyle % 95’e erişebilir.
PROFİL NİVELMANI,
Arazi üzerinde iki nokta arasında geçtiği düşünülen bir dik düzlemin arazi yüzeyi ile meydana getirdiği arakesit boyunca mevcut yükseklik farklarını veya meyil değişikliklerini belirtecek şekilde yapılan nivelman ölçmeleri. Nivelman ölçmeleri yapılacak arazi parçasının uzun ekseni boyunca yapılan profil nivelmanı ile elde edilen kesite “Boyuna profil” boyuna profile dik olarak elde edilen kesite de “Enine profil” denir.
PROFİL TAŞI,
Mermer işletmeciliğinde imalâtta mimari şekiller temini gayesiyle boyu enin iki mislinden uzun figürleri teşkil eden ve verilen bir kesitte yonulan taşlar.
PROGNOSTİK REZERV,
Jeolojik ve metalojenik imkanlar yoluyla varlığı kabul edilen maden yataklarının rezervi.
PROGRAM DEĞERLENDİRME VE GÖZDEN GEÇİRME TEKNİĞİ,
—> Pert, çeşitli projelerin gelişmelerini safha safha takip ve kıymetlendirmek için tasarlanmış bir rapor tekniği. Program Değerlendirme ve Gözden Geçirme Tekniğinin kısaltması PERT’dir. PERT genel olarak fazla belirsizlikle karşılaşılan araştırma ve geliştirme projelerine uygulanır.
PROGRAMLAMA,
Elde mevcut kaynaklara göre (insangücü, makine, para), faaliyet sürelerinin tespiti ve bütün projenin takvim günlerine bağlanması için yapılan çalışmaların tümü.
PROJE ,
1) Bir tesis veya işletmenin kuruluşu ile ilgili olarak yapılan çalışmalar sonucu ortaya çıkan dökümanların (hesap, resim, plan) tümü. 2) Tasarı. Tasarlananı yalnız anahatları ile belirleyen projeye ön proje, uygulama olgunluğuna erişen projeye de kat’i proje denir. 3) Madencilikte proje, yeraltı kaynaklarının değerlendirilmesi amacına dönük, belirli girdileri seçilmiş bir teknoloji kullanarak mevcut ve potansiyel talebi karşılamak üzere maden ve endüstriyel hammadde üretmek için çalışmaları düzenleyen beyan niteliğinde rapor. —> Programlama, Ön proje. 4) Mal sahibinin isteğine göre yapılacak bir yapıyı, belli bir programa göre inşa edilecek bir yapı bütününü, bir makina veya konstrüksiyonu plan durumunda gösteren çizim.
PROSPEKSİYON,
Ekonomik değeri olan belli bir minerali belli teknik ve yollarla arazide arama ve bulma çabalarının tümü. Bunun için coğrafi ve jeolojik haritalar, sahanın eskizleri, konuyla ilgili raporlar, ilgili maden numuneleri incelenir. Numuneler müzelerde, her türlü koleksiyonlarda görülmeye çalışılır; götürülebilirse beraberce araziye götürülür. Saha cıvarında yerleşik halktan, yani çevreyi tanıyan herkesten aranan numune de gösterilmek suretiyle istihbarat yapılır. Yaya veya araçlarla arazide mümkün mertebe birbirine paralel hatlar üzerinde gidip gelmek suretiyle ulaşılmadık yer bırakılmaz; varsa eskiden bilinen zuhurlar veya işletmeye alınmış yerler görülür. Bu şekilde bütün ipuçlarının değerlendirilmesine çalışılır. Gerektiğinde helikopter, uçak, suni uydulardan bile yararlanılır. Prospeksiyonun başarısı için arazinin jeolojik yapısını tam ve iyi tanımak; ipuçları keşfedildiğinde madenle doğrudan ilişkili formasyonun, stratigrafik, plutonik ve tektonik yapısını ortaya çıkarmak; arazide kullanılabilecek her türlü aletten (Geiger sayacı veya sintilometre, berilometre, manyetometre, ultraviyole lamba vb.) yararlanmak gereklidir.
PROSPEKTÖR,
1) —> Prospeksiyonyapan kimse. 2) Lise ve dengi orta öğretim mezunlarına maden arama konusunda özel eğitimden sonra verilen teknisyenlik seviyesine denk bir meslek payesi. Prospektör arazide jeoloji mühendisine yardımcı eleman olarak çalıştırılır.
PROSPEKTÖR TAVASI,
Kum içinde altın veya kuma nazaran yoğunluğu fazla mineraller aramak amacıyla kullanılan araç. Tavaya alınan kum numunesinde bulunan yoğunluğu az maddeler su vasıtası ile tabak üzerinden akıtılır ve geriye ağır mineraller kalır.
PROTOKUARSİT ,
—> Kuarsit.
PSİKROMETRE,
Havanın nemini ölçmeye yarayan aygıt. Psikrometre iki termometreden oluşur. Ölçme sırasında bir termometrenin haznesi kuru bırakılır, diğerinin bez kılıfı ıslatılır. Buharlaşan su ıslak termometrede bir soğumaya yol açar. Bu nedenle yaş termometre kuru termometreden daha düşük bir sıcaklık değerini gösterir. Havadaki nem yükseldikçe yaş termometrenin gösterdiği ısı ile kuru termometrenin gösterdiği ısı arasındaki fark azalır. Hazırlanmış grafiklerden de havanın bağıl nemi tesbit edilir.
PSİLOZ,
—> Pnomokonyoz. Toz.
PSÖDOMORF MİNERALLER,
Bir kristalin asal maddesinin bazı kimyasal olayların etkisiyle kısmen veya tamamen kaybolup onun yerine kristale giren herhangi bir maddenin, ilk maddenin, şeklini almak suretiyle oluşmuş mineraller. Bu olaya “psödomorfoz” olayı ve kendisine ait olmayan kristal bir şekilde bulunan minerallere de “yalancı şekilli “ veya “ psödomorf “ mineral denir.
PSÖDOMORFOZ,
Bir mineral kristalinin asal maddesinin bazı kimyasal olayların etkisi ile kısmen veya tamamen kaybolması ve bundan sonra kristale giren herhangi bir madenin ilk kristalin şeklini alması olayı. Kendisine ait olmayan kristal şeklinde bulunan minerallere de yalancı-, veya psödomorf mineral denir.
PUANTAJ DEFTERİ,
İşçilerin yevmiyelerini kaydetmeye yarayan yevmiye kayıt defteri.
PUANT GÜÇ,
Elektrik enerjisi üreten bir üniteden alınabilecek en yüksek güç.
PUANTÖR,
—> Ocak katibi.
PUDİNG,
Yuvarlak, yassı ve değişik kimyasal formülü olan çakılların tabii bir çimento maddesi ile birlikte sertleşmesinden meydana gelen kayaç. Grelerde olduğu gibi pudinglerde de çimento silisli, kalkerli, killi, demirli vb. olabilir.
PUL,
1) Ocak arabalarının hangi üretim noktasından doldurulduğunu belirlemek bakımından arabalara takılan, üretim noktasının numarasını veya işaretini taşıyan marka. 2) Somun yüzeyleri veya somunun temas edeceği yüzeylerin işlenmemiş olduğu hallerde veya yüzey basıncını artırmak ve cıvataların eğilmeye zorlanmalarını önlemek için cıvata başının ve somunun altına konulan (rondela), cıvata mili geçecek şekilde delik açılmış ince, düz ve yaylı parça.
PULCU,
Maden arabalarına pul takan veya çıkaran ve pul numaralarını kayda geçiren işçi.
PULLUK,
1) Kömür rendesi. 2) Hobel. 3) Mekanik kömür kazı aracı. 4) —> Kazı rendesi.
PULMOTOR,
Gazlardan zehirlenmiş veya havasız kalmış insanlara ilk yardım olarak sun’i teneffüs yaptırmak için kullanılan makinalar (cihazlar). Şuuru yerinde insana oksijen koklatmaya yarayan alete de inhalator cihazı denir.
PULP İÇİNDE KARBON YÖNTEMİ,
—> Karbon in pulp yöntemi.
PUMİS,
—> Pomza taşı.
PUSULA,
Arzın manyetik etkisinden yararlanı-larak manyetik ölçmeler yapmaya yarayan, üzerinde kuzey-güney doğrultusunu gösteren bir mıknatıs iğnesi (ibre) bulunan ve yön saptamak için kullanılan kadranlı alet. Bunlar asma pusula, dürbünlü pusula, teodolitli pusula, jeolog pusulası olarak çeşitli şekillerde imal edilir ve çeşitli gayelerle kullanılır.
PUSULA POLİGONU,
—> Poligon.
PUZOLANİK MADDELER, —> Klinker
in öğütülmesi esnasında katılan, kendi başlarına hidrolik bağlayıcı olmayan, ancak ince olarak öğütüldüklerinde rutubetli ortamda ve normal sıcaklıkta kalsiyum hidroksitle reaksiyona girerek bağlayıcı özellikte bileşenler teşkil eden doğal ve yapay maddeler. Tras ise, traki-andezitik tüf olan doğal puzolanik bir kayaçtır.
PUZOLOTİK FOSFAT,
—> Fosfat.
PÜSKÜRTME BETON,
1) Arazinin duraylılığı-nı sağlamak ve galeri cidarının havayla temasını kesmek için özel makine ile püskürtme suretiyle yapılan beton kaplama. 2) Şotkret.
PÜSKÜRTME KÜKÜRT,
Kükürdün ıslanabi-len ve sonra da bir sıvı içerisinde bitkilere püskürtülebilecek bir duruma getirilebilen türü. Islanabilen kükürt ve mikronize kükürt olmak üzere iki türü vardır.
PYREX CAMI,
Bileşimindeki silis oranı yüzde 81, borik asit oranı % 12 ve bakiyesi aluminyum ve sodadan oluşan, ısıya karşı yüksek direnç gösterdiği ve kimyasal reaksiyonlara girmediği için laboratuvar malzemesi ve mutfak eşyaları yapımında kullanılan cam. Pyrex ismi, “Coming Glass Wars Co.” tarafından tescil ettirilmiştir.