STATİK DEPRESYON, Boru-, galeri-, ocak dışında ve içinde ölçülen statik basınçlar arasın-daki fark. Bu farka üfleyici havalandırmada “Kompresyon = p–pBar” veya “Statik Yukarı Basınç” emici havalandırma da “—> Depresyon = pBar – p” veya “Statik aşağı basınç” denir. —> Total depresyon.
STEATİT, —> Sabun taşı.
STERLİNG SİLVER, —> Gümüş.
STİBİN (Sb2S3), En çok bulunan bir antimuan cevheri. Pirit, galen ve arsenik mineralleri ile birlikte nadiren de saf olarak bulunur. Düşük ısıda (100-200°C) epitermal yataklarında filonlarda teşekkül eder. Çelik grisi renginde ve parıltısı metalik olup, sertlik derecesi 2, özgül ağırlığı 4,5 gr/cm3tur. Ekseriya bükük, eğri kristaller halinde bulunur. Antimuan matbaa harflerinde, kurşun, kalay ve diğer alaşımlarda kullanılır.
STİM, 1) Buhar. 2) —> Basınçlı hava.
STOCK, Batolite benzer ama ondan küçük intruzif kütle. Dairevi, eliptik yahut muntazam olmayan kesite sahip olup normal durumda, kenar cıdarları düşeye yakındır.
STOCK PILE, 1) Gemi nakliyatı aksadığında stok yerinde biriken maden. 2) Birikme. 3) Maden fiyatları aşırı ucuzladığında veya fiyatları makul seviyelerde tutmak için gerektiğinde satışa çıkarmak üzere madeni satmayıp stokta tutma şeklindeki satış politikasına verilen ad.
STOK, İşletmenin normal faaliyet döneminde satılacak, tüketilecek veya faaliyetler içinde değişime uğrayacak maddi mallar.
STOKERLİ KAZANLAR, —> Mekanik beslemeli ızgaralı yakıcılar.
STOKERLİ YAKICILAR, —> Mekanik beslemeli ızgaralı yakıcılar.
STOKVERK, Her istikamette, mineralize olmuş, ince çatlakları bulunan cevherleşmiş kayaç.
STOP, —> İşaretleşme.
STRATİGRAFİ, Jeolojik devirlerde tortul tabakaları meydana getiren çökellerin düzenli bir şekilde istiflenme durumunu inceleyen bilim dalı.
STRATİGRAFİK BİRİM, Jeolojik zamanların belirli bir döneminde oluşmuş kayaç sisteminin bir parçası. Büyük birimlerden küçüğe doğru sistem, seri vb. olarak isimlendirilir.
STRASS, En saf malzemeden oluşan ve yontulduğu zaman elmas görünüşü veren bir —> Kristal(2).
STRİPA PROSESİ, Ağır ortamda +0,5 mm’ye kadar olan ağır minerallerin zenginleştirilme-sinde uygulanan bir metod. Bu proseste titreşimli bir tekne içerisine, tabandan basınçlı su verilmek suretiyle, cevherin tabana oturması önlenir. İlk kez İsveç demir cevheri konsantrasyonunda uygulanmıştır. Şimdiye kadar imal edilen en büyük “stripa” teknesi 6 m boyunda ve 1,25 m eninde olup kapasitesi 100-150 t/saat demir cevheridir (1996). —> Şekil.
STRİPPİNG ŞOVEL ,—> Aktarıcı kazıcı.
STRONSİYUM (Sr), İskoçyanın “ Strontian” kurşun ocaklarında çıkarılan bir mineral içinde keşfedildiği için bu ismi alan, doğada karbonat (stronsiyanit-Sr CO3) ve sülfat (sölestin-SrSO4) şeklinde bulunan bir toprak alkali element. Stronsiyumun özgül ağırlığı 2,5gr/cm3 olup, 800°C de erir ve atom ağırlığı 87,63 dür. Stronsiyum hidroksit, şekeri melastan ayırmak için kullanılır ve şekerle çözünmeyen bir bırleşik meydana getirir. Stronsiyum, baryum karbonatla birleştirilerek, vakum lambalarının oksit katotlarının yapımında kullanılır; bu lambalarda stronsiyum regulatör rolü oynar.—> Sölestin.
ABD ve Japonya’da üretilen renkli TV tüplerinde yüksek voltajlar uygulandığından Sr kullanılmaktadır. Yüksek voltajda, daha çok x-ışını yayılımını, atom çapı geniş olan Ba ve Sr elementleri emebilmektedir ve belirli bir frekansta yayılan x-ışınları için stronsiyumun daha koruyucu olduğu düşünülmektedir. Avrupa’da daha düşük voltajlı renkli TV’ler üretilmekte ve genelde Ba kullanılmaktadır.
Stronsiyumun diğer bir kullanım alanı ferritlerdir. Ferritler otomotiv sanayiinde, demir cevheri seperatörlerinde, fotokopi makinalarında ve özel alaşımlarda kullanılmaktadır. Ayrıca aleve verdiği kırmızı renk dolayısıyla havai fişekler ve sinyal maddeleri üretiminde; cam, boya, ilaç sanayiinde; çinko elektrolizinde kullanılmaktadır. Genelde stronsiyum tüketimi stronsiyum karbonat şeklinde olmakta ve karbonata dönüşüm işlemi Almanya, ABD ve Japonya tarafından yapılmakta olup, bu ülkeler önemli sölestin ithalatçılarıdır.
Stronsiyum karbonatın %69 kadarı renkli TV tüpü, % 15 kadarı elektroseramik olarak, %3 kadarı çinko rafinasyonunda, %5 kadarı piroteknikte, %1 kadarı seramik ve cam endüstrisinde, % 3 kadarı havai fişek vb. imalatında kullanılır.
STRÜKTÜR, 1) Jeolojide, bir bölgenin jeolojik yapısını oluşturan kayaçların durumları, özellikleri ve varsa deformasyonlarını ifade eden kavram. 2) Petrografide, kayaç kitlesinin yataklanma, sürüklenme, birleşme, kırılma, kaynaşma gibi belirginliklerini açıklayan kavram. 3) Yapı. —> Tekstür, Doku.
STUP, Cıva üretiminde ara ürün olarak elde edilen ve içinde metalik cıva bulunan koyu gri veya siyah renkli çamur. Bu çamur, cıva buharının kükürt ve organik maddelerle birleşmesinden ve baca gazlarında mevcut toz, arsen ve antimon oksitleri vb. maddelerin toplanmasından oluşur. Stup sönmemiş kireç ilave edilerek, mekanik karıştırıcılarla karıştırılır ve böylece organik maddeler bağlanır. Ağırlığı dolayısıyla stuptan ayrılan metalik cıva, deliklerden geçerek, hemen yakında olan hazneye akar.
SUB (Sab), —> Redüksiyon.
SU ALTI İŞLETME, Bir üretim katının altında teşkil edilen veya bir ayakta alt taban yolunun altında, ayağa ilave olarak çalışılan üretim yeri. Buralardan yapılan üretim üst kata nakledilir ve havalandırmaları da yukarıdan aşağıya doğrudur. Bu durum drenaj, suyun yukarıya pompalanması suretiyle yapılır.
SU AYIRICI, Basınçlı havadan randımanlı bir şekilde yararlanmak için —> Basınçlı hava şebekesinin uygun yerlerine monte edilen düzen.
SU BARAJI, —> Bekleme barajı.
SU BAŞLIĞI , 1) Devridaim sıvısını pompanın basma hortumundan alıp, döner vaziyetteki tijlerin en üst noktasından tijlerin içine naklini sağlayan düzen. 2) Svivel. —> Şekil s. 356.
SU BUHARI (H2O), Suyun ısı etkisiyle dönüştüğü renksiz ve kokusuz gaz hali. Ocak havasına karışan çeşitli gazlar arasında özellikle yoğunluğu 0,598 kg/m3 olan su buharı önemli rol oynar. Ocak havasındaki su buharı miktarı havanın basıncına ve ısı derecesine bağlıdır. —> Hava.
Doymuş hâlde su buharı içeren hava ısısının azalmasıyla, su buharı, sis ve nisbeten soğuk yüzeylerde damlacıklar halinde çöker.
Ocak havasında su buharının azlığı veya fazlalığı çalışanların iş kabiliyeti ve iş verimi üzerinde iyi ve kötü etkiler yaratmakta olduğundan ocağa verilen taze havanın mümkün olduğu kadar kuru hava olarak gönderilmesi gerekir. Buna karşılık ocak havasının kuruluğu veya kurutulması, kömür tozunun patlama imkân ve tehlikelerini artıracağından bu gibi ocaklarda durumun ayrıca göz önünde bulundurulması gerekir.
SU BORUSUNUN TAKOZA ALINMASI, Basınç kaybının az olması ve kullanım ömrünün uzun olması için, açık ocak sularının drenajında kullanılan su borularının direksiz ve düzgün döşenebilmesini temin amacı ile boru bağlantı altlarının takoz ile beslenmesi.
SUYA DAYANIKLI JEL FİTİL, (Water Gel Explosive), Detonasyon hızı 4500-5400 m/sn olan, 15 m veya daha uzun plastik tüplerde makaralara sarılı olarak satılan, bulamaç tipi bir —> Lineer patlayıcı fitil. Bileşimindeki okside edici tuzlar genellikle amonyum veya kalsiyum nitrat olabilir, alüminyum gilsonit ve yağlar yakıt maddesi olarak kullanılır. Duyarlılık, nitrat tuzları, organik aminler, alkollerin nitrat esterleri, perklorat tuzlar veya küçük alüminyum parçaları ile sağlanır. Raf ömrü üretici firmalar tarafından farklı olarak belirtilmekte ve 1 ile 5 yıl arasında değişmektedir —> (Şekil).
SU DÜZECİ, Yeraltı ocaklarında, hassas yükseklik ölçmelerinde kullanılan hortumlu düzeç. Hortumun boyu 25m, çapı 1cm civarındadır ve her iki ucunda mikrometre vidalı küçük şişeler bulunur. —> Şekil. Tesviye ruhu.
SU GAZI, —> Jeneratör gazı.
SU JETİ, Yüksek hızlı (50m/sn) su gücüne dayalı olarak işlev gören ve özel pompa sistemleri ile donatılmış ve granit de dahil bir çok kayacın üretilmesinde kullanılan mekanizasyon aşaması. Su jeti makineleri hemen hemen tüm endüstri ve mühendislik hizmetlerine girmiştir. Bir su jeti ünitesi; bir pompa ve buna bağlı pompa hortumları veya boruları; tij, basınçlı suyun çıktığı meme, kontrol panosu, basınçlı su, su devridaim ve temizleme kısımları ve yardımcı ünitelerden oluşur.
SU TERAZİSİ, —> Tesfiye ruhu.
SUBATAN, Karst çukurlarının tabanında veya yamaçlarının eteklerinde akarsuların yeraltına girerek kaybolduğu oyuklara verilen ad. Subatanlar “ Düden” veya “ Dolin” diye de adlandırılır. Bunlar genellikle geçirimsiz katmanların kalkerle kesiştiği bölgelerde yer alır.
Akasuların taşıdığı tortulların subatanlarda birikmesi ve onları tıkaması, kapalı havzalarda göllenmelere neden olur. Alüvyonla kaplı karstik arazilerin ortasında bulunan subatanlarlarda tıkanmalara daha çok raslanır. Konyanın beyşehir ilçesindeki “ Suğla Gölü” bu duruma iyi bir örnektir.
SUBMARJİNAL POTANSİYEL, —> Potansiyel.
SU ENJEKSİYONU, 1) Üretime alınan bir kömür damarında, üretim sonucunda oluşacak ince toz konsantrasyonunu azaltmak, kömürün kolay kazılmasını sağlamak ve —> Degajönlemi olarak yararlanmak için delinen sondaj deliklerine (180-270, 270-360, 360-450 atü) yüksek basınçlı su verme. Bu yöntem bir damardan başka bir damara su emdirme; derin emdirme (tabanda 20-50 m aralıkla ve 30-40 m boyunda, arında 12-20 m boyunda); orta emdirme (arında 6-12 m boyunda) ve ön emdirme (arında 2-6 m boyunda) şeklinde uygulanır. 2) Su emdirme.
SU FİSKETESİ, Delik delme, galeri açma ve kömür kesme makinelerinin çalışması sırasında, ateşlemelerden sonra ve aktarma yerlerinde çıkan tozları bastırmak için kullanılan su püskürtmeye yarayan düzen. Su fisketeleri, ateşlemelerde kullanılan basınçlı havalı —> Sis fisketelerinden sonra, emici havalandırmada emiş borusunun içine ve diğer toz çıkan yerlerde galeri içinde uygun yerlere konur.
SUFLAN, Üfleyen.
SUFLAN PERVANE, 1) —> Üfleyici. 2) Suflan.
SUGAZI, Kızgın kömür üzerinden su buharı geçirilerek elde edilen gaz. Su gazı % 50 CO ve % 50 H2 ihtiva eder. Kalorifik değeri 2800 kcal/m3’dür. Su gazının içinde % 0,3 civarında CO2 de bulunur.
SU İHRACI, Genel olarak ocak içine gelen suların dışarıya atılması işlemi. Kapalı işletmelerde bu iş için ana kuyu dibine veya yakınına özel havuzlar ve tulumba daireleri yapılarak su ihraç tesisleri kurulur. Su havuzu genellikle 24 saatlik su gelirini toplayacak hacimde yapılır ve tulumba kapasitesi ise havuzu 8 saatte boşaltabilecek debide seçilir.
SU KANALI, 1) Ocağa sızan suların toplanıp havuza akıtılmasını sağlamak üzere galeri tabanında yan veya ortada açılan arık. ––> Şekil. 2) Açık işletmelerde; yağmur sularının ocağa gelmesini önlemek amacıyla, en üst kotlarda ve arazide açılan, ocağı çevreleyen arık.
SU KOVASI, —> Fonsaj kovası.
SULAMA KAMYONU, Açık ocak nakil, servis ve ulaşım yollarının özellikle yaz aylarında toz oluşturmaması için sulanması işinde kullanılan özel tanker.
SULANDIRILMIŞ PATLAYICI MADDE , Gücü hafifletilmiş bir patlayıcı maddenin ticari ismi (Dilute explosive file). Bu patlayıcı maddenin infilak basıncının ihtiyaca göre 3-50 kbar arasında değiştirilebileceği, düşük infilak hızına sahip olduğu (2500 m/sn), daha uzun infilak süresinin bulunduğu ve duraylı yani raf ömrünün uzun olduğu ifade edilir.
SULARIN ASİDİTESİ, Sularda serbest halde ulunan CO2, H2SO4, HCl, HBr gibi asit bileşiklerinin suya verdiği asit özelliği. Suların asit ve bazik özellikleri PH değeri ile ölçülür (PH 0-7 asidik, PH 7-14 bazik).
SULARIN SERTLİĞİ, Suların içinde bulunan kalsiyum ve magnezyum iyonlarının miktarını belirleyen ölçü sistemi. Suda erimiş bütün anyonların ve dolayısı ile bunlarla birleşmiş olan katyonların verdiği sertliğe genel sertlik, CO3 anyonlarının verdiği sertliğe geçici sertlik, SO4 anyonlarının verdiği sertliğe de kalıcı sertlik denir.
Genel sertlik = geçici sertlik + kalıcı sertlik.
Sularda genel sertlik ve geçici sertlik ölçülür. Aradaki fark kalıcı sertliği verir.
SULARIN SERTLİK DERECESİ, 1 lt suda bulunan iyon miktarı ile ifade edilen ölçü birimi. 1 lt suda 10,3 mg CaCO3 veya 8,7 mgr MgCO3 veya 14,00 mgr CaSO4 veya 12,40 mgr MgSO4 veya 5,15 mgr CaCO3 + 4,35 mgr CaSO4 iyonu bulunursa bu suyun sertliği 1 Fransız sertlik derecesi ile ifade edilir.
1 Fransız sertlik derecesi = 0,7 İngiliz sertlik derecesi = 0,56 Alman sertlik derecesi.
Fransız sertlik derecesine göre sular;
0½-7½ Çok yumuşak
7½-14½ Yumuşak
14½-22½ Orta sertlikte
22½-32½ Epeyce sert
32½-54½ Sert
>54½ Çok sert diye sınıflandırılır.
SULU DELİK DELME, Delik delme esnasında çıkan, sağlık için zararlı tozların havaya karışmasını önlemek ve kırıntıların delik dışına taşınmasını sağlamak için özel olarak hazırlanmış içi delikli burgunun dip kısmına su başlığı takmak suretiyle lağım deliklerinin açılması. Arazi çatlaklı olursa bu tür delik delme esnasında çatlaklardan su kaçması nedeniyle kırıntılar tam olarak dışarı taşınamayacağı için, burgu sıkışmasına karşı dikkatli olunması gerekir.
SU MERMERİ, —> Oniks mermeri. —> Kaymaktaşı.
SUN’İ TENEFFÜS, Zehirli gazlarla zehirlenmiş veya oksijen yetersizliği nedeniyle boğulmuş kazazedeleri tekrar hayata döndürmek için kazazedeye uygulanan nefes aldırma işlemi. Sun’i teneffüs elle ve insan gücü ile yaptırıldığı gibi sun’i teneffüs cihazları kullarılanak da yaptırılabilir.
SUN’İ TOPUK, 1) İstihsal galerileri boyunca yapılan ve taş ile teşkil edilen geniş dolgu duvar. —> Taş topuk.
SU PATLAMASI, Yeraltı işletmelerinde yapılan galeri ilerlemeleri veya üretim çalışmaları sırasında doğal boşluklarda, katmanlarda bulunan veya eski imalattan kalan boşluklarda birikmiş suyun kontrolsuz bir şekilde ocak boşluğuna akması olayı.
SU TABLASI, Yeraltı su sevişesinin yüzeyi. Hareket halinde olan yeraltı suları, su geçirmez tabakaya rastlayınca, bu tabaka üzerinde belli bir seviyeye kadar birikerek (—> Akifer), yeraltı su tablasını meydana getirir. Yeraltı su tablasının bulunduğu derinlik sabit olmayıp, iklim ve jeolojik şartlara göre birkaç metre ile birkaç yüz metre arasında değişir. —> Yeraltı suyu. Formasyon suyu.
SU TERAZİSİ, —> Tesviyeruhu.
SU VERME, —> Isıl işlem.
SUYA BOĞMAK, 1) Ocaklarda su patlaması, sel vb. herhangi bir nedenle ocağa fazla miktarda su girmesi durumunda mevcut su ihraç tesislerinin yetersizliği sonucu, ocağın su ile dolması. 2) Ocakta çıkan yangını söndürmek amacıyla yangın çıkan kısmı su ile doldurma olayı.
SU YATAKLARI, Su geçiren bir tabakanın taneleri arasındaki boşlukları dolduran su topluluğu.
SUYUNA KESİM, Mermer işletmeceliğinde, taşın yatak yüzeyine paralel kesimi.
SÜLEYMAN TAŞI , —> Grena.
SÜLFATLAYICI KAVURMA, Oksit halindeki cevheri sülfat haline getirmek için düşük suhunette ve SO3 konsantrasyonu altında yapılan kavurma işlemi.
SÜLÜĞEN, Boyacılıkta demiri paslanmadan korumak için kullanılan, kırmızı renkli, formülü Pb3O4 olan kurşun bileşiği. Kırmızı kurşun da denilen bu bileşik, sülüğen imalatı için en az % 72 Pb3O4; sızdırmazlık sağlayıcı madde imalinde (derz dolgusu) enaz % 44 Pb3O4 ve beton prizini geciktirici madde olarak % 93,15 Pb3O4 oranları ile üç cins malzeme olarak pazarlanır.
SÜNGERTAŞI, —> Pomza taşı.
SÜNGERSEL TEKSTÜR, 1) Soğuma sırasında içinde, gazların, bazan mikroskobik, bazan da büyük olarak bıraktığı boşluklar bulunan kayaçların (tekstürü) dokusu. Bu boşluklar diyabaz türü kayaçlarda olduğu gibi, silisli suların çökelmeleri ile dolar ve oralarda değişik renkli kalsedon, agat, opal ve zeolitler, bademsi şekilde teşekkül ederler. 2) Süngersel doku.
SÜNGÜ, —> Sivriç.
SÜNGÜLEME, —> Şişleme (3).
SÜPER BİLGİ İLETİŞİM AĞI, Çeşitli teknolojilerinden oluşan ve her çeşit bilginin (resim, yazı vb.) komputerlere ve televizyonlara taşındığı elektronik yollar (fiber hat). Yani bugünkü telefon hatlarının yaklaşık 1250, 37500 ve daha yüksek katında kapasiteli hatlar.
SÜREKLİ DÖKÜM, Ergimiş metalin üstü açık bir kalıba devamlı olarak dökülüp, katılaşmış ürünlerin şerit veya çubuklar halinde, sürekli olarak dışarıya atılmasını sağlayan döküm usulü.
SÜREKLİ İŞ GÖREMEZLİK, Geçici iş göremezlik sonunda sağlık kurulları tarafından verilecek raporlarda belirtilen arızalara göre, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu, meslekte kazanma gücünün en az % 10 azalmış olduğunun saptanması hali.
SÜREN, 1) Kilit veya belleme adı altında yapılan ilave tahkimatlarda, bunların takviye ettiği boyunduruk veya sarmalara paralel olarak, tavana yerleştirilen takviye maden direkleri. 2) Galeri ilerlemesinde tahkimatsız kısım altında çalışmayı sağlamak ve yeni tahkimatı yerleştirmek için muvakkat olarak sürülen madeni veya ağaç kiriş.
SÜRGÜLÜ VALF, 1) Bir sürgü vasıtası ile perde şeklinde kapatma düzeni olan ve boruya bağlanarak borunun içindeki akışkanın kontrollu bir şekilde akışını sağlamak veya akışı kesmek için kullanılan (vana veya musluk) gereç. 2) Sürgülü vana.
SÜRMEK, Yeraltında herhangi bir lağım veya yolu kazarak ilerlemek.
SÜRME KAMA, 1) Kırılgan ve gevşek kayaçlarda galeri ilerlemesi yapmayı sağlamak veya bu tip kayaçlarda sürülmüş ve tazyik nedeniyle kesiti küçülmüş galerilerde esas tahkimatı yerleştirmeye olanak sağlamak ve göçükleri önlemek için bir önceki tahkimatın üzerinden alına doğru çakılan kamalar. Böylece alının tavan ve yanları emniyete alınır ve yeni bağ yeri hazırlanarak yeni bağ yapılmak suretiyle ilerlemeye devamo lunur. Akıcı ve çürük arazide bu şekilde yapılan galeri ilerlemesine sürme kama ile yapılan ilerleme denir. 2) Sokma kama.
SÜRME KAMA İLE İLERLEME, —> Sürme kama.
SÜRTÜNME KATSAYISI, 1) Yatay bir zeminde kaydırılmak üzere çekilen bir cismi harekete geçiren kuvvetin, cismin yatay düzleme tatbik ettiği normal kuvvete oranı. 2) Yatay düzlem meyilli hale getirildiği zaman cismin kendiliğinden kaymaya başladığı eğim açısının tanjantı. 3) Boru ile yapılan hidrolik veya pnömatik taşımada boru cidarının birim alanına tesir eden teğetsel sürtünme kuvvetinin dinamik basınç kuvvetine oranı
SÜRTÜNMELİ MADENİ DİREK, Biri diğerinin içine geçmiş silindirik veya prizmatik iki sütun ve bir kamalı kilit tertibatından ibaret 3 metreye kadar kalınlığı olan damarlardaki uzun ayaklarda münferit çatal direk olarak kullanılmak üzere çeşitli boylarda imal edilip tavan tazyiği altında kısalmak suretiyle tavanın sistemli bir şekilde kırılmasını; sökülüp ileri alındığı zaman ayak arkasının kolay göçmesine imkan sağlayan tahkimat ünitesi.
SÜRÜCÜ, 1) Ocak lokomotiflerini kullanan veya kullanmaya ehyiyetli olan kişi. 2) Ocak lokomotifi (ocak motoru) makinisti.
SÜRÜNME ŞEKLİNDE HEYELAN, İçerisinde plastik bir tabaka bulunan bir kitlenin üzerindeki yükün ağırlığından dolayı plastik tabakayı dışarıya sıkmasıyla meydana gelen heyelan türü. —> Heyelan.
SÜSPANSİYON, Çok ince katı madde parçalarının sıvı içinde askıda kalması hali. Şlam bu şekilde oluşur. Zamanla sıvı içindeki katı madde parçacıkları yerçekimi etkesiyle sıvının bulunduğu kabın zeminine çöker.
SÜTRE, 1) Perde, örtü. 2) (ask). Düşman gözünden ve ateşinden korunmaya yarar doğal veya yapma siper. —> Yerüstü patlayıcı madde deposu.
SÜTUN, —> Dikme.
SÜZÜLME (PERKOLASYON) LİÇİ, —> Bakır liçi.
SVİYEL (Swivel), —> Su başlığı.
SWİRL SİKLON, —> Santrifüjlü ayırıcılar.
SX/EW ÜRETİMİ, Solvent extraction elektrowinning deyiminin kısaltılmış ifadesi olan ve hidrometalurjik yöntemle elde edilen ve dünya bakır üretiminin % 10 kadarının sağlandığı bakır üretimi. —> Bakır üretimi.
SZAYBELİT, Szaibelyt= Ascharit. MgHBO3.