Yoktun...
O kadar geç göründün ki bana, kısacık bir an ve kısacık bir rüyada... Hayat sevgilim... Hep beklenen, gerçekte hala var olmayan ama umudumu yitirmeme adına rüyama gelen sevgili:
“Geç kalmış olabilir miyim sana?“
Yada biz kader anında buluşana kadar ne kalacak benden bize? Çok erken, çok gençken hazırdım, sevgim ben hazırdık, bir türlü olmadı. Yaşamın çok başlarındaydı:
Gülleri sevdim, kor kırmızı gülleri... Bana kucak kucak hediye edesin diye. Ama hep başkaları verdi bana gülleri ve ben her seferinde sen sandım aldım. Kor kırmızı yanılgılarla başladı yenilgilerim. Sonrada hiç bitmedi devam etti.
İlk aşkıma hazırlandım yaşamda, hazırdım kendimi sana vermeye. Yanıldım sevgili... Acıdım, acımı büyük sandım. Daha büyük acıların önümde olduğunu bilmeden... Bugün yüzümde kalan gülümseme ile ilk aşk anım.
Hayat kurdum kendime, bilgiler kattım hayatıma, sana yakışır olayım diye... Ben çünkü seni hayallerimdeki bana yakıştırdım. Bekledim seni... Kurduğum hayatta sevgilerimi biriktirdim,
yaşamımız sevgisiz kalmasın diye .
İlk kadınımsı aşka hazırladım kendimi. Kırmızı kor güllerden daha çok demet ekledim, iyi niyetler ekledim, bir ömür umudu ekledim. Kuyumcu vitrinlerinde alyanslar seyrettim ve her seferinde biz için en güzelini seçtim. Beklediğim sen sandım, ilk evlenme teklifine “evet” dedim. Oysa yine sen değilmişsin, yanılmışım...
Çok uzun sürdü umut kırıklıklarım... Yıllarca emin olmak için bekledim ve belki tanrı beni sınıyor dedim. Dayanma gücümü deniyor...
Doğrusu insan sensin diye hayatımıza eklemeyi düşündüğüm küçük kızı dünyaya getirdim.
Ne yaptıysam sen değildin anladım, yanlış insanla birlikteydim. Yanıldım, yine büyük yanıldım.
En güzel yıllarım bitti gitti, yirmi yaşlarım, sensin diye ... Hiç güzel anı bırakmadan, geleceğe bir şey taşımadan, bahiste kaybedilmiş gibi gitti...
Çok büyük acıydı geriye kalan, acıdıkça kor kanayan bir yürek kaldı. Yaşamımın en büyük acısıydı sanki, çekilecek daha büyük acı kalmamıştı. İçimde ne duygu, ne yeniden sevgiler biriktirme isteği, ne de sevdiğim şeyleri biriktirme çabası ... Hiçbir şey kalmamıştı.
Büyük savaşların yenilgisi gibi yüreğime boş siyah sonsuzluk gibi yerleşmişti. Tanrının seni yaratmayı unuttuğuna inanıyordum. İnanıyordum ki ;dostlar yaralarıma dokundu. Onlar dokundukça kabuk bağladı yaralarım... Adlarına olgunluk dedim öyle kabul ettim.
Kalktım yaşamda önüme baktım, yaş Otuzbeşti. Sanki bir şans daha olabilirdi. Dost gözlere baktım, dost yürekler dinledim, dost sevgiler hissettim. İnandım, varlığına inandım, gelecektin. Doğru zamanı bekliyordun. Tanrının iznini bekliyordun. O halde bir kez daha hazırlanmalıydım.
Bu sefer daha güçlü hazırlanmaya başladım. Kor kırmızıya renkler ekledim, morlar, beyazlar, lacivertler... Aşkıma tutku ekledim, uzun yılların özlemini ekledim, bedenime kadınlık duyguları ekledim... Bekleyen bedenini bilen, sunmaya hazır duygular ...Sevgiler, olgun ve yetişkin, hatasız sevgiler...Her bilgiyi ekledim, güç ekledim, şehvet istek arzu ekledim. Son olacaktı, aşkın en büyüğüne adım attım. Artık hata yapamazdım, çok sıkı hazırlanmıştım sana...
Yine sen değilmişsin sevgili... Büyük hazırlanılan savaşların yenilgilerine bozgun diyorlar.
Bozguna uğradım. Yeryüzündeki en büyük yenilgiyi aldım. Yaşamımda yaşanabilecek en büyük acıyı yaşadım.. Bitti artık, acı kalmadı.
Neden bu kadar koşmuştum sana ? Acelem neydi ? Sevgisiz başladığım hayatım mı ? İçimde dolup taşan sunulmaya hazır arsız sevgi mi bilmiyorum.
Hiç isyan etmedim Tanrıya seni karşıma çıkarmadı diye, küsmedim de. Seni, benim yaşam eşimi yaratmayı unuttu diye.
Sadece kocaman aşkıma, arzuma, sevgime, tutkuma, şehvetime, duygularıma, kadınlığıma,
o hep özlediğim yuva sevdama bir nokta koydum. Seni beklemek adına yaşanabilecek her şeyi yaşamıştım. Seni beklemekten vazgeçersem, hazırlanmaktan vazgeçersem, hiç bulamadığım huzuru bulacaktım.
Buldum da...
Huzur, adım adım geldi. Uykularımın en güzel günleri yaşamımın. İşte huzurun başladığı gecelerimin birinde rüyamda; bilmediğim bir masadayım etrafım kalabalık. O yaşamımda hiç yabancı olmadığım gri hakim. Sen geliyorsun, hissediyorum.
Başımı kaldırıyorum. Çok güzel gözlerin var, çok anlamlı bakan, bana bakan, benimmişsin gibi bakan... Saçların dalgalı. Çok uzun boylusun, yakışıklısın ve benim sevdiğim gibi esmersin.
Yaklaşıyorsun, hatırlamadığım bir soru soruyorsun. Hissediyorum seni, koca yaşamda hiçbir insanda hissetmediğim gibi.
İçim tarifsiz şaşkın, nasıl yani diyor: Noktayı koydum bitti ya... Bitmemiş sevgili.
Soruna cevap veriyorum, cevabı da hatırlamıyorum. Bakışlarımızı bir süre ayırmıyoruz, bunu bilerek yapıyoruz. Sonra sen ilerliyorsun ve gidiyorsun. Gidişin üzmüyor beni.
Biliyorum artık varlığını, biliyorum veda değil bu. Bir dakikalık rüya bile olsa benim ruh eşimin var olduğunu ve bir gün kaderin bizi buluşturacağını biliyorum.
Ey sevgili;
Çok özledim seni. Birde kokunu merak ediyorum. Rüyada kokmadın bana. Gelmelisin artık. Ben bir tutam bile çabalamayacağım artık. Sadece seni bekleyeceğim.
Sevgim seni korusun. Ta ki bana geleceğin güne kadar…