Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
21:52, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Pazartesi, 15 Aralık 2025 - 21:52
Arama
MaviKaranlık Forum
Sahipsiz Mektup'lar
-
Tek Mesaj #364
Nephthys
Ziyaretçi
26 Nisan 2007
Mesaj
#364
Ziyaretçi
Mahzenden Sevgiliye Mektup 4
Yüklemsiz Sözler
Yağmur yağıyor yüreğime.
İliklerimden sevda sözleri filiz veriyor habire.
Aşk ışkınları.
Âteş gülleri.
Dar sokaklı, kesme taşlı yollardan geçerken, koca bir hatıra haritasını ezdim ayaklarımın altında.
Dillenmemiş kıyı anılarını.
Mezarlıklara yaslanmış, kimliğimi kemiren istemli çatışmaları.
İçe dönük cümleleri.
Kasıklarımda oynak toynaklarıyla ruhumu tüketmeye çalışan kısrakları.
Öznesiz yalınlıklarla yüzüme çarpan esmer ve platonik buğuları.
Kesik boyunlu kızıl kuğuları.
Yağmur tanecikleri yıldızlanırken saçlarımın tellerinde, damarlarımdaki mağma kuyularında ayaklanmaya başladı volkanlar.
Eretnalar.
Her yağmur damlası ile biraz daha ufaldım.
Büyüdü dışımdaki her şey.
Sen.
Ve seni çağrıştıran birçok şey.
Kahır.
Keder.
Desen.
Renk.
Ahenk.
Yiterken, ya da biterken varlığım, dağ kokmak istedim. Kara bir yanılsama değildi bu. Kırlangıçlar üfledi içime gerçeği. Dağ kokmak istedim. Ve ne kadar yakınsa deniz içime, dağ o kadar uzaktı dışıma.
Kardelen kokmak, yasemin kokmak, dağ lâlesi ve kenger kokmak istedim. Bu kokuların büyüsüyle, uzak ve yorgun mayıslarda bitsin istedim trajik öyküm.
Kentlerin kalabalık kimsesizliğinde kaybolmaktansa, bir dağın erguvan ikliminde ölmek, ölümlerin en soylusuydu.
En ulusuydu.
Kendimi sana ve sona kurmaya devam ettim, yağmurların soluğunda üşürken kirpiklerim.
Mor dağların dağdağalı sükûnuna katılmak arzusu sardı ruhumu sen akarken yanaklarımdan.
Uzak ormanların uğultuları çalkalandı kulaklarımda.
Ruhumda.
Ayaklarımın kanayan yanlarında duydum, bir ceylan için kurulmuş tuzağın esaretini.
Tanımsız bir hürriyet duydum, esaretin gizinde.
Özünde.
Bu nasıl bir duyguydu.
Bu nasıl bir yanılgı.
Kavrayamadım.
Kendimi senin yamaçlarına vurmaya devam ettim yine.
Önümde, gözyaşları yağmur tanelerine karışan, burnu sümüklü kız çocuğunu görünce unuttum tüm bildiklerimi.
Erdemlerimin linç edildiğini duydum bilincimin bilinmezliğinde.
Yokluğa yüz tutmaya başladı en taze duygularım.
Uçurum çiçekleri kokan bir yere getirdi kalbim beni sonra.
Zamanın sustuğu, mekanın yok olduğu bir yere.
Dibinde ölüm kokan, mavi bir uçurum.
Bir anda bembeyaz sesin yankılandı içimde.
İçimin göğünde.
Umuda, sevdaya dâir yüklemsiz sözlerin yankılandı mor dağlarda.
Kör oldu yarasalar.
Bana dâir bir kıvılcım, bir iz bulamadığım sözlerin çekti beni, gözlerinin derinliklerine benzeyen uçurumlardan.
Elâ uçurumlardan.
Yine yağmurlara döndüm.
Islanmaya.
Iskalanmaya.
Korkmaya.
Üşümeye.
Acı ve sancı dolu sokaklara.
Kente döndüm.
Her yağmur damlasının kalbinde arıyorum gözlerinin izini şimdi.
Ruhunun filizini.
Ve hâlâ yağmur güzeli,
Filizkıranlarla üzerime geliyor kör baykuşlar.
Yüklemsiz sözlerinin tutsağı olduğum bu dakikalarda, yağmur yağmakta hâlâ.
Ve ben hâlâ yağmur çiçeklerini büyütmekteyim avuçlarımda.
Sana dönük binlerce sevda çiçeğini.
Ölüm çiçeği.
Hiç Kimse
Necdet Karasevda
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 21:52
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...