Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Tek Mesaj #3261

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Nisan 2007       Mesaj #3261
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Iralama



ağzından uçan sesin
üreyen tanelerinde yol künyesi
ardında iki büklüm bir acı
bırakıp gideceksin öyle mi?

zamanın pençesinde
ateş alacak takvimler
klavsen vuruşlarıyla an
acıtan dakikalara büyüyecek
eksiltecek seni sana biriktiren beni

ayrılık girecek aramıza
korku ıssızlığı buz gibi
gösteri yılanı boynunda
ısırdığı yerde bırakan
salyası ağulu yalnızlık zehiri

denizin büyülü aynasında keder
hınca hınç zillet
hüsran sisi kaplayacak
sevdamızın yazılı olmayan tarihini

ufka çıkacak haykırış kuşları
yarım kalacak herşey
suyundan yoksun
kuruyacak çiçekler
öykümüzün kırılma noktasında

ateş merdivenlerinde küllerim
bırakıp öylece
su gibi akıp kendine
gideceksin öyle mi ?

durma, git!
git, terk et hadi!

uzaklar, sonun başlangıcı
uzaklar, alabildiğine ihanet
hangi yana yürüsen
kendine yürüyeceksin hep

vefaymış
merhamet...
sevmekmiş
dostluk...
ölüme beraber yürümek
suret farklı aşk aynı
öznesi üstüne titremek

çarpıp bir kapıyı çıkana kadarmış
meğer yokmuş pek çok şeyin değeri

"bunlar acıtmaz" desen de beni
yumruk olur boğazına anılar
ilmek ilmek düğümlenir çözemezsin
geceyi üstüne diken iplikleri

git!
durma!

dul işkenceler
ve asıl kahır uzaklarda
iyileşmeyen yaralarına uyandığında
içinin cam odalarında gözlerin
boşluğa takılınca anlarsın

seherin göğsüne sıkılan tekbaşınalık kurşunu
vurur kopuk ekinden
geçmişine köpük köpük kanarsın

içimin yası parmağıma düşer
sen ağladığıma bakma
vedalaşmayacağım
vedalar süngüdür
bile bile saplamam koynuna

git hadi!
durma!

uzaklar hain
uzaklar mayın
yıkıntı altında yıkıntı
unutma!

öyle çok yitirdik ki
kaybetmekle eş zamanlı imkânsızlıkta
tellala gerek yok!
kimliği belirsiz bebeklerimize
avuçlarımızda melekler ağlıyor
masum cesetler çiğneniyor
kanlı meydanlarda...

işitiyor musun ellerimin sesini
bunca gürültü arasında?
hani dokunmak duymak değil miydi?

ateşte su kaynıyor
ıskalamaz bu sefer ölüm
çocukluğum çalındı
tutsak edildi gençliğim
ipotek altında geleceğim

ve sen... plastik umutlarla uzak
uzaklara gideceğim diyorsun öyle mi?

git,
git hadi!

Cheov oyunlarındaki gülümseme gibi
tebessüm yükleyerek gamzelerine
ateşi bırak bana

meğer çürümüşüz çoktan
kırk hain paslı hançer
deşmiş büyük ütopyalarımızı
zulüm ve öfkeye dönüşmüş maceramız
ışık akrabalığımız ceviz sandıklarda
kırık oyuncak masalı

biliyorsun
ekmeğimde barut kokusu hâlâ
hayal filikamda yarınsız gün
hüzün turları ve boynu bükük eksikliğimi

"bitti" diyorsun!
git hadi...

olsun be gülüm, olsun...
her giden bundan sonrasının şiiri
her giden bulanık özgürlük kokusu
ne ben ilk, ne sen sonsun

kırılsın maneviyat
üzülsün kapı duvar
süzülsün camlardan yağmur
yıkılsın üstüme t/uzaklar

uzaklar uçsuz
ağırlığınca izdiham
soğuk çelik uzaklar

yaşatmazlar biliyorum
mercan uykularında bir gece
seni de sinsice vuracaklar

yol kesen çaresizliğin
ilmeğinden kaç-an intihar şimdi
deprem bu ağzı açık
****** sancılar kıyameti

gidiyorsun...
ardında sana çıkmayan yolları istifleyip
gidiyorsun ya!
ayrılığın melun kavşağında
yüreğin/e y/emin olsun ki
devrilip ömrüme beni öldürüyorsun

topla tozanımı gayrı
kalmasın zerre izim
altında biz yazmadan geçsin jenerik
ıralama adlı bu mizansenin...



Sevinç YILDIZ