Orada mısınız?
Hayatı ütülü bir pantolonu taşır gibi yaşayanlardan mısınız? Bütün dikişleri sağlam, düğmeleri sıkı, hiç diz yeri yapmamış, sürtünen yerleri parlamamış, hırslı gri bir yağmurun çamurundan nasibini almamış... Hani neredeyse mağazadan alındığı gibi... Hani neredeyse hiç kullanılmamış gibi...
Hayatı bir kaleydoskopu boynunda taşır gibi yaşayanlardan mısınız? Elinize alıp bakmaz mısınız hiç birbirini kovalayan renkli küçük dünyalara. Kaybetmez misiniz hiç kendinizi o şekillerin içinde, tıpkı kaybolur gibi bir düşte...
Hayatı kime, neye ne niye olduğunu sizin de bilmediğiniz bir güç gösterisi gibi yaşayanlardan mısınız? Zaaflarınız, zayıflıklarınız, arzularınız kesmez mi hiç takatinizi? Bir çift gülen göz bağlamaz mı hiç dilinizi?
Hayatı kuralları önceden belirlenmiş bir oyun gibi yaşayanlardan mısınız? Misketlerinizi alıp gitmek istemez misiniz hiç? Ya da kurallarını kendinizin koyduğu bir oyunu düşlemez misiniz?
Sizin tanrınız kim? Ruhunuzun askerleri hangi parolayla açarlar demir sürgüleri? Sizin fiyatınız ne? Kaçtan gidiyor şimdilerde aşk?
Ya inanç, güven, sadakat?
Siz sevdiğiniz kadar mı güvenirsiniz yoksa güvendiğiniz kadar mı seversiniz?
Gizli bahçenizde kaç çocuk var elinden oyuncağını alıp ağlattığınız?
Yalnız mısınız?
Orada mısınız?
Özlem Kekeç