Birden fazla seçeneği olan sorular, en zor sorulardır. Seçme hakkın vardır ama doğruyla yanlışı ayırt etmek… Doğrunun doğruluğundan emin olmak… Yollar, karışık yollar… Nereye çıkacağı bilinmeyen çatal yollar…
Hayat boyu attığın her adımda çatallı bir yol. Hangisinin daha doğru olduğunu düşünürken, hayatın başka bir alanında başka bir yol ayrımı… Aslında bütün yolların dünyadaki sonu aynı, bunu biliyorum. Bilemediğim; “hangi yol diğerine göre daha rahat ve daha kolay geçilir?”, bilemediğim; “rahat ve kolay geçilen yol her zaman doğru yol mudur?”
Bu yaşadığımız hayat; sen ne kadar çırpınırsan çırpın, başkalarının seçtiği yollardan, başkalarının yaptığı tercihlerden etkileniyor. Bu hayat öyle ki; yaptığın küçük bir tercih, attığın ufak bir adım, sarf ettiğin bir çift söz, bütün hayatını mahvedebiliyor ya da tüm güzellikleri ayaklarına serebiliyor. Hayat, hayat bir… … … Hayata benzetme bulmak zor. Eşi benzeri olmayan, karşına ne çıkacağını bilemediğin, seçimlerinin sonuçlarını göremediğin, tam “eminim” dediğinde yanıldığın, en doğrunun üzerinde tereddüt ettiğin bir… ne diyeyim, hayat işte…
Değerlendiremediğin, kaçırdığın fırsatlara üzülmek… Düşünüp düşünüp de yanlışa karar vermek… Her yanlışta bir doğru aramaya çalışmak, her doğruda yanlışlarla karşılaşmak. Tereddüt çukuruna düşmek ve nihayet… Kararsızlık.
Önünü görememek, arkana bakamamak… Ya da arkana bakmaktan korkmak… Geriye her dönüşünde yaptığın bir yanlışı daha fark etmek... Karamsar olmasan da kararsızlığa sürüklenmek… Sonra yine fırsatları kaçırmak, tekrar geriye döndüğünde yanlışları görmek… Ve tekrar…
Hangisi daha doğru bilmiyorum; kararsızlık, doğruluğundan emin olmadığın bir tercih yapmak… Sürekli geriye dönmek, yaptığın yanlışları görüp üzülmek, arkana bakmadan yürümeye çalışmak…
Artık hangisinin zor olduğu umurumda değil. Hangisi doğru? Ya da “doğru” ne? Neye, kime göre “doğru”?
