teşhir-i primadonna
çıplak dudaklı üç kara kadın
ateş gibi!.. mermi gibi!.. at gibi!..
leş gibi tunca uzanmışlar
gözlerinde vefa tüfenkleri..
ten değil etten zehir buhurdanı
hükmediyor cân ile cânân ile
bu kokuda var bir nasihat
elbette var bir müneccim
kurana ek sure olmuş gülüşmeleri
ah o gümüşten memeleri,
ah o gümüşten memeleri!
altı ay ile şakırlar yüzüme
-bu davete tenezzül et ey rezil şair!
babanın da, senin de
sokaklarda köpekler gibi öldürüldüğü
pek vâkidir!-
ayak bileklerine bağlanmış kedi kuyrukları
ve küçük ve sade, alelade mor modigliani çanları
kafesine dar ediyorlar göğsümü
ve kalbim, ve vah benim şu serseri kalbim
bir şahmerdan olmuş da dövüyor cılız kanımı
kanıma şahitlik ededursun hele şu mendebur tarih
artık tavına geldi güz
ve o mevsim ki sırça bir hatıra kadar yüzsüz!
ne çıkar, girer aralarına ben de uyurum
ben de tararım uzun saçlarımı uzun gecelerle
tırnaklarıma oje yerine su sürerim ne çıkar
ben de ağlarım, ama ben de ağlarım ne çıkar
çıplak dudaklı üç kara kadın
ateş gibi!.. mermi gibi!.. at gibi!..
leş gibi uzanmışlar tunca
kasıklarına saplı kalakalmış ayyaş çocuklukları
ve bir de abdülaziz hançeri!
k. iskender