annem olsa..
Korkunç bir gece, ilikleri ıslatırcasına yağan bir yağmur ve şiddetli
bir rüzgar var..
Damlaların her biri birer kurşun gibi.. Herkes evine kapanmış, bakkal
kapatıp gitmek üzereyken ıslanmaktan üzerine yapışmış çubuklu
pijamaları, başının üzerinde geçirilirken kenarı yırtılmış naylon poşet,
ayağında karşıdan karşıya geçerken ıslanmış terlikleri ile adamın biri
nefes nefese koşmuş ve içeri girmiş..
'İki tane simit alabilir miyim lütfen?..' demiş titreyip gözlüğünün
üzerindeki yağmur damlalarını pijamasının yakasında temizlemeğe çalışarak..
'Sadece iki simit mi?.. Başka bir şey yok mu?..'
'Yok.. Bir tane benim, bir tane de Mary için..'
'Mary?.. Mary eşiniz mi?..'
'Öyle tabii..' demiş adam ağlamaklı bir sesle, 'Annem olsa bu havada hiç
beni böyle dışarı gönderir miydi?..'