Arama

Kuşların Dünyası - Tek Mesaj #4

BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
9 Mayıs 2007       Mesaj #4
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi

Kuşların Yaşama Ortamları

Dünyada ve yurdumuzda her türlü yaşama ortamında kuşlara rastlarız.Köy,kasaba ve şehirlerde serçe, güvercin, gugucuk, sığırcık, kırlangıç, karga, saksağan, kukumav ve leyleklere rastlanır. Bunların birçoğu saçak ve kiremit altlarında, baca deliklerinde, çatılarda yuvalanır. Bir kısmı ise ağaçlarda, damlarda, balkon, kapı ve pencere kirişlerinde açık veya kapalı yuvalar yaparlar. Birçoğu insanlardan artan gıdalarla beslenirler.Yerleşim yerleri dışında tarım alanları, çalılık ve ağaçların bulunduğu kırlarda yaşarlar. Ağaçlar, çalılar, otluklar ve kayalıklar yuvalanmaları ve barınmalarını sağlarlar. Meyveler, tohumlar, böcekler ve küçük hayvanlarla beslenirler. Göllerde, bataklık ve sazlarda, akarsu boylarında rastlanan ve çoğunluğu suya bağımlı olan kuşlar sazlıklarda, adacıklarda, oyuklarda yuvalanırlar, balıklar, böcekler, kurtçuklar ve bitkilerle beslenirler. Deniz kıyılarında rastlanan kuşların çoğu da kıyıda veya denizde avlandıkları canlılar ve kıyılardaki yarlarda, kayalıklarda veya kumsallarda yuvalanırlar. Ormanlarda ise ağaçlarda, ağaç kovuklarında ve dallarda yuvalanan, böcekler,meyve ve tohumlarla beslenen kuşlara, kuşlar ve küçük memelilerle beslenen gündüz ve gece yırtıcılarına rastlanır. Sarp kayalıklarda, dağların yüksek yerlerinde buraya has kartal, akbaba gibi büyük yırtıcı kuşlara, dağ kargaları, urkeklik ve kaya serçesi, kaya ardıcı gibi kuşlara rastlanır. Steplerde ise yerde yuvalanan ve iyi koşabilen, tohum ve böceklerle beslenen kuşlara ve çeşitli yırtıcı kuşlara rastlanır. Her yaşama ortamının kendine özgü, ortama çok iyi uyum sağlamış kuş türleri vardır. Bazı türler ise çok değişik ortamlara uyum sağlayabilir ve değişik ortamlarda rastlanırlar.

Kuşlarda Göç

Kuşlarla ilgilenen,kuşları azçok tanıyan herkes ilkbaharın geldiğini kırlangıçların ve leyleklerin gelmesi ile fark eder.Daha bir çok kuş baharla birlikte yurdumuza gelerek yuvasını yapar ve kuluçkaya yatar. Yavrularını büyüten bu kuşlar sonbaharın gelmesiyle tekrar geldikleri sıcak ülkelere dönerler.Bu kez sonbaharda yurdumuz üzerinden geçerek güney ülkelerine giden veya yurdumuzun sulak sahalarında, bataklıklarında kışlamaya gelen diğer kuşlara rastlarız.Avcı olanlar yaban ördekleri ve kazların gelişini ve dönüşlerini,bıldırcınların,çullukların belli bölgelere gelmelerini gayet iyi takip ederler.Kuşların ilkbahar ve sonbaharda muntazaman tekrarladıkları ve uzun mesafeleri kat ederek gerçekleştirdikleri bu büyük göç milyonlarca yıldan beri süre gelmektedir.içgüdüsel bir hareket olduğu kabul edilen bu büyük göçün nedenleri henüz tam olarak bilinmemekle beraber ortaya konan çeşitli varsayımlar vardır.Bunlardan biri ve hala geçerli sayılanı buzulçağının bitmesiyle Afrika,Güney Asya ve Güney Amerika' daki çeşitli kuşlar kuzeye doğru yayılmış ve şimdiki kuluçka alanlarına gelerek bahar ve yaz aylarında uygun kuluçka,barınma ve beslenme alanları bulmuşlardır.Fakat kışın başlamasıyla barınma ve beslenme olanaklarının daralması üzerine anavatanları olan güneye inmişlerdir.Dönüşte de geldikleri yolu izlemişlerdir.Uygun ortamlarda yaşamla­rını sürdürmek için yapılan bu göçler gelecek nesillere kalıtsal bir özellik olarak geçmiştir.Göç besin azlığını gidermekten çok içgüdüsel bir hareket haline dönüşmüştür. Göçten alıkonan göçmen kuş yavruları yaşlılar gittikten sonra sahndıklarında doğrultu içgüdüsüyle güneye yönelirler,ama gerçek göç yolunu bulamazlar.Yavrular göç yollarını ana babalarından öğrenirler. Kuşların göç sırasında aynı yolu nasıl buldukları eskiden beri bilimsel olarak incelenmektedir. Varılan kanılar kuşların yön bulmak için güneşi, ayı ve yıldızları çok iyi kullandıkları, ayrıca dünyanın manyetik alanını da kullandıkları doğrultusundadır. Eski dünyanın kuzeyinde kuluçkaya yatan kuşların bir bölümü kışı Güney Avrupa, Kuzey Afrika, Akdeniz sahilleri, Ortadoğu ve Basra körfezinde, bir kısmı Kızıldeniz, Nil vadisi, Orta ve Güney Afrika'da, diğer bir kısmı da Hindistan ve Güneydoğu Asya'da geçirmektedirler. Her yıl muntazaman uzun bir göçe katılan bu kuşlara "Göçmen Kuşlar" diyoruz. Göçmen kuşların bir kısmı ilkbahar ve yazın yurdu­muzda olurlar (Yaz Göçmenleri), bir kısmı ise sonbahar ve kış aylarında raslanırlar (Kış Göçmenleri). Bir kısmı ise güneye göç sırasında yurdumuzdan geçerler (Geçit Kuşları).Bu büyük göçün dışında bazı kuşlar, yerli kuşların bir bölümü de yine iklim, barınma ve beslenme şartlarındaki değişiklikler dolayısıyle kısa mesafeli, dağların yüksek yerlerinden vadi tabanlarına veya daha ılıman bölgelere kısa göçler yaparlar. Doğu ve Orta Anadolu'nun birçok yerinde bilinen ve raslanan keklik sökünleri örnek olarak ve­rilebilir. Orta Anadolu'nun tamamen karla kaplandığı, göllerin donduğu zamanlarda yerli ve göçmen ördekler, kazlar güneye, Akdeniz kıyısındaki sulak alanlara giderler. Bu diğer büyük göçten ayrılmalıdır.Bu kısa göçlerin dışında bazı kuşlar daha iyi beslenebilmek için yer değiştirirler. Bu her yıl tekrarlanabildiği gibi, kurak ve yağışlı yıllara bağlı olarak daha uzun periyotlar içinde de olabilir. Mesela Step Tavuğu (Syrraptes paradoxus) bazı yıllar İran'dan batıya doğru, Orta Avrupa'ya kadar gitmektedir. Bu tip hareket eden kuşlara "Gezginci kuş" denir.
Yurdumuz Orta ve Doğu Avrupa ile Kuzeybatı Asya'da yazı geçiren kuşların göç yolu üzerinde önemli bir yer işgal eder. Orta ve Doğu Avrupa'daki kuşlar Balkanlar ve Trakya istikametinden gelerek Boğazlan geçer. Marmara, Ege ve Orta Anadolu üzerin­den Akdeniz kıyılarına ve Doğu Akdenize, oradan güneye Nil vadisi, Orta ve Güney Afrika, Arabistan ve Basra körfezine ulaşırlar. Karadenizi doğruca geçen bir kısım kuşta Orta Anadolu'yu katederek güneye inerler. Diğer önemli bir kol da Karadenizin doğusu ve Kafkaslar üzerinden inerek Çoruh vadisi, Karasu ve Fırat vadilerini takiben güneye iner. Bütün bu göç yolları Doğu Akdenizde ve Güneydoğu Anadolu'da birleşerek yukarda belirtilen yolu takiben güneye iner.

Kuş Tüylerinin Yapısı

Ad:  tüy.jpg
Gösterim: 3410
Boyut:  70.2 KB
Kuşların sürüngenlerden evrimleştiğini iddia eden evrim teorisi, bu iki ayrı canlı sınıfı arasındaki dev farkları asla açıklayamamaktadır. Kuşlar; içi boş hafif kemiklerden oluşan iskelet yapıları, kendilerine özgü ak. ciğer sistemleri, sıcakkanlı metabolizmaları gibi özellikleriyle sürüngenlerden çok farklıdır. Kuşlarla sürüngenlerin arasına aşılmaz bir uçurum koyan bir başka özellik ise, tamamen kuşlara has bir yapı olan tüylerdir.
Tüyler kuşları bu kadar ilginç kılan estetik unsurlardan en önemlisidir. "Tüy gibi hafif" sözü tüyün o zarif yapısındaki mükemmelliği açıklar niteliktedir
Temelde protein yapısına sahip olan tüyler keratin adı verilen bir maddeden yapılmıştır. Keratin, derinin alt tabakalarındaki yaşlı hücrelerin besin ve oksijen kaynaklarından uzaklaşarak ölmesi ve yerlerini genç hücrelere terk etmesi sonucu oluşan sert ve dayanıklı bir maddedir.
Kuş tüylerindeki tasarım hiçbir evrimsel süreçle açıklanamayacak kadar komplekstir. Ünlü kuş bilimci Alan Feduccia, "tüylerin her özelliği aerodinamik fonksiyona sahiptir. Hafiftirler, kaldırma kuvvetleri vardır ve kolaylıkla eski biçimlerine dönebilirler" der. Feduccia, evrim teorisinin çaresizliğini ise şöyle kabul eder:
Uçmak için böylesine tasarlanmış bir organın, nasıl olup da ilk başta başka bir amaca yönelik olarak ortaya çıktığını anlayamıyorum.
Tüylerdeki bu tasarım, Charles Darwin'i de çok düşündürmüş, hatta tavus kuşu tüylerindeki mükemmel estetik kendi ifadesiyle Darwin'i "hasta etmiş"ti. Darwin, arkadaşı Asa Gray'e yazdığı 3 Nisan 1860 tarihli mektupta "gözü düşünmek çoğu zaman beni teorimden soğuttu. Ama kendimi zamanla bu probleme alıştırdım" dedikten sonra şöyle devam ediyordu:
Şimdilerde ise doğadaki bazı belirgin yapılar beni çok fazla rahatsız ediyor. Örneğin bir tavus kuşunun tüylerini görmek, beni neredeyse hasta ediyor.

Tüycükler ve Çengeller

Eğer bir kuş tüyünü mikroskop altına alır ve incelersek, karşımıza olağanüstü bir tasarım çıkar. Tüylerin ortasında hepimizin bildiği uzun ve sert bir boru vardır. Bu borunun her iki tarafından yüzlerce tüy çıkar. Boyları ve yumuşaklıkları farklı olan bu tüyler kuşa aerodinamik özellik kazandırır. Ancak daha da ilginç olanı, bu tüylerin herbirinin üzerinde de, "tüycük" denilen ve gözle görülemeyecek kadar küçük olan çok daha küçük tüylerin bulunmasıdır. Bu tüycüklerin üzerinde ise "çengel" adı verilen minik kancalar vardır. Bu kancalar sayesinde her tüycük birbirine sanki bir fermuar gibi tutunur. Bu muhteşem yaratılışı daha yakından görmek için turna kuşunun tüylerinin yalnızca birisini ele alalım. Bu tek tüyün üzerinde, tüy borusunun her iki yanında uzanan 650 tane incecik tüy vardır. Bunların her birinde ise 600 adet karşılıklı tüycük bulunur. Bu tüycüklerin her biri ise, 390 tane çengelle birbirlerine bağlanır. Çengeller bir fermuarın iki tarafı gibi birbirine kenetlenmiştir. Birbirine çengellerle kenetlenen tüycükler, o kadar bitişiktir ki, duman üflendiği takdirde bile aralarından geçemez. Çengeller herhangi bir şekilde birbirinden ayrılırsa, kuşun bir silkinmesi veya daha ağır hallerde gagasıyla tüylerini düzeltmesi tüylerin eski haline dönmesi için yeterlidir. Kuşlar hayatlarını devam ettirebilmek için tüylerini daima temiz, bakımlı ve her an kullanıma hazır tutmak zorundadır. Tüylerin bakımı için kuyruklarının dibinde bulunan yağ keselerini kullanır. Gagalarıyla bu yağdan bir miktar alarak, tüylerini temizler ve parlatır. Bu yağ, yüzücü kuşlarda, suyun içinde veya yağmur altındayken suyun deriye ulaşmasına engel olur. Dahası kuşlar tüylerini kabartarak, soğuk havalarda vücut ısılarının düşmesini engeller. Sıcak havalarda ise tüylerini vücutlarına yapıştırarak, vücutlarının serin kalmasını sağlar.

Tüy Tipleri

Vücudun çeşitli yerlerinde bulunan tüylerin her birinin görevi farklıdır. Kuşun karnındaki tüyle kanat ve kuyruk tüyleri birbirinden farklı özelliklere sahiptir. Büyük tüylerden meydana gelen kuyruk tüyleri dümen ve fren görevini yerine getirir. Kanat tüyleri ise, kanat çırpma esnasında açılarak yüzeyi genişletecek ve kaldırma kuvvetini artıracak bir yapıdadır. Kuşun kanadını aşağı doğru çırpması sırasında, tüyler birbirlerine yakın duruma gelerek, aralarından hava sızması engellenir. Kanatların yukarıya doğru kalkışı esnasında ise tüyler iyice açılarak aralarından havanın geçmesine elverişli bir pozisyon alır. Kuşlar, uçabilme yeteneklerini koruyabilmek için belirli dönemlerde tüy döker. Yıpranmış ya da yırtılmış büyük tüyler, görevlerini tam olarak yerine getiremedikleri için hızla yenilenir.Deride oluşan boş silindir yapı, tüylerin çıkış noktasıdır.2-3 saatlik bir yavru kuş öncelikle ısıtıcı tüylere sahiptir.
Son düzenleyen Safi; 15 Haziran 2016 23:28