SEN OSUN İŞTE
Sen osun işte.
Hani çok sevdiğin biri
Öldükten sonra rüyana girerde
Bütün hasretinle kuçaklamak
İstersin.
Şöyle bir bakıp silkinip gider ya
Sen Osun işte..
Hani göçmen kuşlar
Telaşsız,
Daireler çize çize toplanırken
gökyüzünde
Boğazına birşey düğümlenir
Gitmeyin diye haykırmak ister
Susarsın çaresiz
Yüreğini bir sızı kaplar
Sen Osun işte..
Soğuk kış günlerinde aniden
güneş açar.
Kül rengi bulutların arasından
aniden bir mavilik görülür
Sihirli değnek
dokunmuşçasına
İçin çoşkuyla dolar
Kurumuş dala,çürümüş yapraklara
can gelir
Bahçeye koşarsın
Tam yüzüne sıcaklığı
vurmuşken
Kayboluverir ya
Sen Osun işte..
Bir parlayıp bir yok oluyorsun
Binlerce yıldır kervanları ölüme
sürükleyen çoban yıldızı gibi
Ödülmüsün caza mı
bilmiyorum
Neden düştük bu derde?
Neden karşılaştık san ki?
Hani yaz yağmurlarından
sonra beliren
Varolan ama varılamayan
Düşle gerçeğin birleştiği
Tıplı sevgimiz gibi
Gökkuşağı varya
Sen Osun işte..
Belki bir geminin dumanısın
Çok uzaklarda.. Belli belirsiz
Sonsuzlukta rotası.
Ne olur du beni de
götürebilseydin
Paylaşsaydık seninle,
sevinçleri, acıları..
Sen..
Sesini duymadan
yapamayacağım
Sen.. Hep sevip hep kaçtığım
Nesin? Çözemiyorum..
Ama bir şey var ki taa
İçimde hissediyorum..
Herşeye rağmen
Benim olan şey
Sen Osun işte..
Y.ÖMER ERDEM