Son Kaçış... Haydar Paşa Garın'da
Issızlığın ortasında bir kadın
Elinde küçük bavul...
Yılmadan içine doldurduğu anıları
Sıtrında bir yük yalnızlığı...
Gece 24.00 treni gelecek,
Son kaçış,son veda,son şehir...
Kalabalıklarda terk etmiş,
Mutlu gülüşlerini,mahur şarkılarını,
Yaşam vesikasını bırakmıştı tek göz odasında
Var olmanın cazibesiyle,
Yabancı bakışlarla süzdü kendini
Lobinin buğulu canımda...
Nedenli solgun ve yorgun görünüyordu,
Üşümüştü , içi titriyordu...
Pardüsesinin kemerini biraz daha sıktı
Isınacak bir yüreği dahi yoktu...
Başını hafifçe kaldırdı cama doğru,
Saçlarını arkaya doğru savurdu,
Yüzüne baktı birkez daha,
Gözbebekleri buluştu buğulu camda
Ürktü,saklanmak istedi...
Son kaçışına...
Tren'in amansız çığlığıyla irkildi...
Toparlanmayı denedi çaresizce
Koşuşturan , vedalaşan,kavuşanların,
Arasına karışmaya çalıştı...
Makinistin son çağrısını duydu,
Ruhunu o şehir de yitirmiş robot gibiydi
Adımları istem dışı ilerliyordu...
Bir eliyle asıldı vagonun yabancılığına
Bir elindeyse anılarını sığdırdığı bavulu,
Bir adım,bir adım daha attı...
Atmak istedi,tüm gücüyle gayret etti,
Yoruldu,adımı boşluğa düştü...
Eli kaydı vagonun yabancılığından,
O an tren son sireniyle hareket etti...
Anıları raylara saçıldı...
Andı bavuluna son bakışı,
Kim olduğu hiç bilinmedi...
Oysa o ıssızlığın kadınıydı...
Son kaçışta kaybolan...
Nisan_