Arama

Hikayeler ve Öyküler -2- - Tek Mesaj #902

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Mayıs 2007       Mesaj #902
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kıza bir partide rastlamıştı.. Harika
birşeydi. O gün peşinde o kadar
delikanlı vardı ki.. Partinin sonunda
kızı kahve içmeye davet etti.
Kız parti boyu dikkatini çekmeyen oğlanın
davetine şaşırdı, ama tam bir
kibarlık gösterisi yaparak kabul
etti. Hemen köşedeki şirin kafeye
oturdular. Delikanlı öyle
heyecanlıydı ki, kalbinin çarpmasından
konuşamıyordu. Onun bu hali kızın da
huzurunu kaçırdı.. "Ben artık gideyim" demeye hazırlanırken,
delikanlı birden garsonu çağırdı..
"Bana biraz tuz getirir misiniz"
dedi.. "Kahveme koymak için.."
Yan masalardan bile şaşkın yüzler
delikanlıya baktı..
Kahveye tuz!..
Delikanlı kıpkırmızı oldu utançtan,
ama tuzu kahvesine döktü ve
içmeye başladı. Kız, merakla "Garip bir ağız
tadınız var" dedi..
Delikanlı anlattı:
Çocukken deniz kenarında yaşardık.
Hep deniz kenarında ve denizde
oynardım. Denizin tuzlu suyunun tadı
ağzımdan hiç eksilmedi. Bu tatla
büyüdüm ben.. Bu tadı çok sevdim.
Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadı dilimde hissetsem,
çocukluğumu, deniz kenarındaki evimizi ve
mutlu ailemi hatırlıyorum. . Annemle
babam hala o deniz kenarında oturuyorlar.. Onları ve evimi öyle
özlüyorum ki.."
Bunları söylerken gözleri nemlenmişti
delikanlının.. Kız dinlediklerinden çok duygulanmıştı.
İçini bu kadar samimi döken, evini,
ailesini bu kadar özleyen bir
adam,evi, aileyi seven biri olmalıydı.
Evini düşünen, evini arayan,
evini sakınan biri.. Ev duyusu olan biri..
Kız da konuşmaya başladı.. Onun da
evi uzaklardaydı.. Çocukluğu gibi..
O da ailesini anlattı. Çok şirin bir
sohbet olmuştu.. Tatlı ve sıcak..
Ve de bu sohbet öykümüzün
harikulade güzel başlangıcı olmuştu
tabii.. Buluşmaya devam ettiler ve her güzel
öyküde olduğu gibi, prenses,
prensle evlendi. Ve de sonuna kadar
çok mutlu yaşadılar. Prenses ne zaman kahve yapsa prensine içine bir
kaşık tuz koydu, hayat boyu..
Onun böyle sevdiğini biliyordu çünkü..
40 yıl sonra, adam dünyaya veda etti.
"Ölümümden sonra aç" diye
bir mektup bırakmıştı sevgili karısına..
Şöyle diyordu, satırlarında..
"Sevgilim, bir tanem..
Lütfen beni affet. Bütün hayatımızı
bir yalan üzerine kurduğum için
beni affet. Sana hayatımda bir tek kere yalan söyledim.. Tuzlu kahvede..
İlk buluştuğumuz günü hatırlıyor
musun?.Öyle heyecanlı ve gergindim ki, şeker diyecekken 'Tuz' çıktı
ağzımdan.. Sen ve herkes bana

bakarken, değiştirmeye o kadar utandım ki,
yalanla devam ettim. Bu yalanın
bizim ilişkimizin temeli olacağı hiç aklıma
gelmemişti. Sana gerçeği anlatmayı defalarca düşündüm. Ama her defasında
korkudan vazgeçtim. Şimdi ölüyorum

ve artık korkmam için hiçbir sebep
yok.. İşte gerçek.. Ben tuzlu kahve sevmem. O garip ve rezil bir tat..
Ama seni tanıdığım andan itibaren
bu rezil kahveyi içtim. Hem de zerre
pişmanlık duymadan. Seninle olmak
hayatımın en büyük mutluluğu idi ve
ben bu mutluluğu tuzlu kahveye borçluydum.
Dünyaya bir daha gelsem, herşeyi
yeniden yaşamak, seni yeniden tanımak
ve bütün hayatımı yeniden seninle
geçirmek isterim, ikinci bir

hayat boyu daha tuzlu kahve içmek zorunda
kalsam da.."
Yaşlı kadının gözyaşları mektubu
sırılsıklam ıslattı.Lafı açıldığında birgün biri, kadına
"Tuzlu kahve nasıl bir şey" diye
soracak oldu..
Gözleri nemlendi kadının..
"Çok tatlı!.." dedi..