Arama

Şiir Nehri -2- [Arşiv] - Tek Mesaj #3672

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Mayıs 2007       Mesaj #3672
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Karanlıktan önce ölmeli

Saat duvara
Gün saate çakılı

Gölgesi düşer mevsimin
Gelincik dibine

Dillenir papatya
Aşk sağır ve kör

Sahipsiz mezarlar doğrulur
Şehir ayak altı

Ben İstanbul’a
İstanbul sana yazılı


Yıldız bahçesinde
Ağaçlar saplı, kör güneş

Anılar demlenir
Vapurlar süzülür

Kesilir boğazı şehrin
Kanı yitik mavi.

Erguvan yağmış yedi tepeye
Eteklerimde, çamurlu bahar

Topraklar kana susamış
Can üstüne can.

Gün sökülecek saatten
yine de duvarda zaman

Karanlıktan önce ölmeli

Gün, düne
Dün tarihe
Tarih utanca kazılmadan



“ Bir çocuğun uçurtmasını delmeden mermiler
Bir kızın çığlığına karışmadan sapık salyaları
Bir bebeğin parmakları kopmadan anasının memesinde
Bir baba gömmeden teröre lanetiyle oğlunu
Açlıktan köşe başında bir adam ölmeden
Bir kadın yalvar yakar yardım istemeden
Havlıyor diye köpekler öldürülmeden
Akımlara kanıp yakılmadan kediler
Satılmadan genç bir kızın eti, hayalleriyle
Emekli kuyruğunda krizi geçirmeden bir dede
Aç, bi-sefil ölmeden yeşilçamın kararmış fidanları
Satılmadan toğrağı yurdumun
Bayraklara gölgesi düşmeden menfaate açılan ellerin”

Karanlıktan önce ölmeli.

Arzu Altınçiçek