Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
00:48, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Salı, 16 Aralık 2025 - 00:48
Arama
MaviKaranlık Forum
Hikayeler ve Öyküler -2-
-
Tek Mesaj #983
NiliM
Ziyaretçi
4 Haziran 2007
Mesaj
#983
Ziyaretçi
Öykü
İncecik duvarın üzerinde oturuyorlardı. Duvarın arkasının uçurum olması umurlarında bile değildi. Sadece orada oturmak ve birbirlerini nefessiz bırakana kadar sarılmak istiyorlardı. Ayın ağaçlarda oluşturduğu gölgeyle örtülmüştü üstleri. Sessizlik, şarkıları olmuştu belki. Konuşamıyorlardı heyecandan. Konuşmak gereksizdi belki de, ya da konuşmayı hak etmiyorlardı. Birbirlerinin sesini duymamakla cezalandırılmışlardı. Kilitlenmiş dudakları bakışlarıyla aralanıyordu ara ara.
“Dengemi kaybedersem ve düşersem ne olur?” diye sordu kız kendi kendine. “Bırakmam ki seni. Zaten benim yanımda dengeni yitiremezsin merak etme” der gibi sarıldı erkek. Verdiği güvenin etkisiyle büyümüştü erkek, yükselmişti ve kopup gidivermişti kızın kollarından bir an için. Güvendiği erkeğin kollarındaydı kız ve öykülerin sıkça bahsedilen unsurlarından ay ışığı da tam tepelerindeyken canını ne sıkabilirdi ki. Bir an başı döndü ve iyice sarıldı bu bahaneyle sevgilisine.
Kaç saat oturmuşlardı bu ince ve yüksek duvarın tepesinde. Aşağıdan bakıldığında ne kadar da korkunç bir uçurum vardı ayaklarının altında, ama onlar yukardaydı işte. Yükselmişlerdi ve etraflarında dolanan ılık rüzgarın saçlarının birbirlerine dolanmasıyla yaşadıkları hazzı duyuyorlardı sessizce. “Bir ömür boyu kalabilirim bu şekilde” diye düşüğü sırada erkek bir sarsıntı hissetti ve gözlerini açtı. Hareket etmeye başlamışlardı sanki. Üzerlerine doğru akan kalabalığa bakakaldı. Şaşkınlığını gizleyememişti ki kız da açtı gözlerini. Kalpleri dolandı birbirlerine korkuyla. O kadar sarsılmışlardı ki korku ölümle tehdit etmeye başlamıştı. Sessizlik ve huzurla dolu bir kafese hapsetmişken kendilerini bu da nerden çıkmıştı şimdi. Bir fırtına çıkmıştı sanki. Her şey üzerlerine doğru uçmaya başladı birdenbire. Ne varsa etrafta. Evleri, arkadaşları, söylenmemiş sözcükleri, eski aşkları, ağaçlar, yollar, okul bahçeleri, hatalar, kahkahalar ve göremedikleri sadece üzerlerine çarpıp geçen bir sürü şey…
“Korkuyorum, hem de çok korkuyorum” dercesine sarıldı kız sevgilisine. O kadar sıkı sarılmıştı ki kendi tırnaklarının acısını duydu fırtınada. O kadar büyük şeyler devriliyordu ki üstlerine birbirlerine tutunmaları iyice zorlaşmıştı. Gücü kalmamıştı, bırakıp sevgilisini kaybolup gitmek, savrulan her şeyin içine karışmak istiyordu. “Bırakmam seni” dercesine baktı sevgilisi. Gözlerinden akan yaşlar daha görünmeden uçup gidiyordu. Ay ışığı yok olmuş ve kara bulutlar haline dönüşmüş hayat tepelerinde dolanmaya başlamıştı. Canları çok acımaya başlamıştı artık, güçleri tükenmek üzereydi. Hızla üzerlerine doğru ağır bir kahkaha çınladı kulaklarında. Kulakları duymaz olmuştu nerdeyse. Kız korkuyla kapattığı gözlerini açtı. Bir soğukluk hissetmişti yanında. Korkuyla ayağa kalktı, artık yalnız başınaydı, dengesini sağlamanın imkanı kalmamıştı. Kahkahayla yok olan erkeği aradı gözleri, neredeydi? Aşağı yuvarlandı sandı, çığlıklarla bağırmaya başladı. Sesi kısılıncaya kadar çığlıklarla seslendi sevgilisine. Yoktu. Başını yukarı kaldırmak aklına gelmemişti nedense. Uzun süredir ilk defa sesini duydu sevgilisinin. Ona sesleniyordu rahatsız edici kahkahalara karışmış kahkahalarıyla. Yukarı baktı ve bir an için görebildi onu kalabalık içinde, sonra yok oluvermişti.
Fırtına dinmiş kalakalmıştı yalnız başına ışıktan yoksun duvarın üstünde. Ne yapacağını bilememişti bir süre. Hala bekliyordu bir delilik anında kaybolup giden erkeğini. Elleri buz gibi olmuştu, ağlamamak için zor tutuyordu kendisini. Bir anda dönmeye başladı hayat etrafında hızlıca. Dengesini yitirdi ve düştü. Duvarın kenarında asılı kalmıştı. Neyi bekliyordu? Hala gelebilirdi sevgilisi, tutabilirdi ellerinden. Umutla aradı gözleri ama yine aynı sessizlik sarmıştı etrafını. Her şey kaybolup gitmişti. Buradan başka bir yere gitmesinin de imkanı yoktu. Yükseklik ve yalnızlık yanındayken nasıl yürüyebilirdi ki bu ince ve uzun duvarda. Bütün vücudu titriyordu ve kıpırdayacak cesareti yoktu. Gözlerini kapadı. Tutunabildiği kadar tutundu duvarda. Elleri kanamaya başlamıştı artık. Kendini bıraktı karanlığa doğru.
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 00:48
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...