Arama

Hikayeler ve Öyküler -2- - Tek Mesaj #987

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
6 Haziran 2007       Mesaj #987
arwen - avatarı
Ziyaretçi
KENDİNİ ARIYAN ADAM


Kendimi bildim bileli iki yüzlü sahtekar olmayı becermedim üç kuruşluk çıkar için beş kuruşluk eğilmedim çıkarım için kimseye yalakalık yağcılık yapmadım özüm neyse sözümde aynı oldu,belkide bu benim yaşama prensibim olmuştu kendime göre kurallarım vardı .
Önce babamdan öğrendim doğruları hayatın boyunca şerefli hasiyetli ol haramdan uzak ol,yetim hakkı kul hakkı yeme, düşene tekme vurma, sana taş atana sen ekmek at ,emenate hıyanet etme güvenilir ol ve çıkar için yanlışlara doğru deme demişti kısa ve öz bana babam,sonra ilkokul öğretmenim hayatta muvaffak olmak istiyorsan evladım eline ,diline ve beline sahip ol demişti.
Cocukluğumdan gençlik dönemime geçerken kendi akranlarımla arkadaşlıklarım olurdu ama daha çok kendimden büyük yol yordam bilen gelmiş görmüş hayat tecrübeleri olan büyüklerimle sohbet eder onların nasihatlarından feyiz alırdım .genelde sohbet ettiğim bu büyüklerim devletin önemli kademelerinde yıllarca hizmet vermiş emekli dayılarımız amcalarımızdı.
Cocukken evin tek erkek evladı olmamdan olsa gerek çok şımarıktım konu komşu illallah ederdi benden küçük erkek evladı olanlar aman benim oğlum Hakan gibi olmasın böyle evlat olurmu bu nasıl cocuk sanki cocuk değil canavar gibi sözler ederlerdi , aslında haksız sayılmazdılar durduğum yerde duramaz nerde zarar ziyan ben mutlaka oradayım ,sapanla komşuların camını kırmak en büyük hobimdi camı kırılan komşunun beni dövmek için peşimden beni kovalaması yalandığımda ben yapmadım recep yaptı diye korkudan yalan söylediğim çok olurdu, bazen yakalanmıyacağımı anladığımda peşimden koşan her kimse çok sinir edeci sözler ederdim bu benim çok hoşuma giderdi , aslında bağımızda üzüm,elma erik hemen hemen tüm meyveler mevcut olmasına rağmen arkadaşlarla geceleri konu komşunun bağına dalardık bu bize çok heycan verirdi bazen komşuların bağına giren olsa kesin liste başında ben varımdır olmasamda olsamda bende nasıl olsa adım geçecek diye arkadaşlarıma uyar konu komşunun bağına girerdim.
Benim evin bir oğlu olmam babamdan sopa yememe mani değildi babamdan yediğim sopa saymakla bitmez ,aslında babamda haklıydı her istediğimi temin ederdi maddi yönden varlıklı değildi ama bizi hiç bir şeyden mahrum etmezdi yokluğu hissettirmeden bizi büyüttü her istediğimi yerine getiren babam konu komşunun sözlerini kaprisini çekmezdi benim şımarıklığım yüzünden söz laf kar etmedimi Allah ne verdiyse döverdi öyle bir sopa atardıki ölecekmiş kalacakmış düşünmezdi.
İlkokulda birinci sınıftan mezun olana dek okul birincisiydim derslerimin hepsi pek iyidi okulda şımarıklık yapmazdım öğretmenimden babamdan fazla korkardım saygı duyardım çünki ilkokul öğretmenim bana çok güvenirdi öğretmenime yalan söylemezdim bana yaklaşımı çok farklıydı babam gibi bağırarak değil karşısında sanki kocaman adam varmış gibi anlatırdı doğruyu yanlışı bende o sebepte öğretmenime yalan söyliyemezdim.
Ortaokulda annemden babamdan kardeşlerimden ilk defa ayrılma zamanı gelmişti ,ilçemizde öğrenci yurdu olmadığından komşu ilçeye okula gitmek için paralı yurtta kalacaktım ,aslında öğrenci yurdununu değilde yurdun sahibini görür göremez hiç sevmedim emekli öğretmen olan karı koca işletiyordu ögrenci yurdunu ama söz sahibi kadındı kocası osman bey kılıbık adamın biriydi kadın dersen pasaklının tekiydi sabahları kavaltıda kullanma tarihi geçmiş kavaltılıkları acı acı yediğimiz çok olurdu ilk defa siğara ile tanıştığım zamandı annemi babamı küçük kız kardeşimi ve ablalarımı çok özlüyordum hele hele yurdun sahibi pasaklı melehat hanımın bana iftirası küçük yaşta beni çok etkilemişti ilçede kullanmadığı bir yurt daha vardı şarapçılar camını penceresini kırmış benim üstüme atmıştı pasaklı melehat polis çağrırım diyede beni tehdit etmişti bende polisten korkuma suçu kabul etmiştim olan benim beşyüzbin lira okul harçlğıma olmuştu babam hafta harçlığımı hepsini bana vermezdi azar azar harcıyayım diye yurdun müdürü pasaklı melahatta harçlığımı bırakırdı eski yurdun camlarını sözde ben kırdım diye harçlığımada el koymuştu ,Orta birde sınıfta kaldım köyüme geri döndüm babam okumadım sınıfta kaldım diye yaş hayvan gübresini çuvala koyar yokuş yukarı olan bağımızdaki zeytin ağaçlarının diplerine koymak için taşıtırırdı bu bana aslında babam tarfından verilen okumama cezasıydı.
Okulların açılmasına bir ay kala babam okuyup okumıyacağımı sordu okuyacağım subay olacağım babamın en hassas yerine dokunmuştum benim subay olmamı çok istiyordu çünki babam, yeniden orta okula kayıt oldum orta üçü bitirip liseye kaydımı yaptırdık orta birden beri bazı hocalar tipimemi yoksa köylü ve fakir aile cocuğu olmamdanmı anlayamadım sürekli benimle uğraşırlardı ,bazı ders notlarım çok iyidi ondu ,haksızlığa hiç gelemzdim bazen sınıf arkadaşlarım üç beş kişi bir olur haklı haksız diğer sınıflardan birini gıcık gider döverlerdi böyle durumlarda sınıf arkadaşımı geçtim kardeşim olsa recona ters olan şeyleri hazım edemez o tek kişiyi dayak yiğeceğimi bilsem bile savunurdum, delikanlı adam teke tek dövüşmeliydi bana göre.
Liseye sabahtan gider öğlenle ders biterdi daha sonra akşama kadar marangoz atelyesinde çalışırdım marangoz ateyesi lisede öğretmenim olan sıtkı hocamın babası sami amcanındı sami amca kısa zamanda işi öğretmiş kalfa olmuştum iyide haftalık alıyordum babamın haftalık verdiği harçlık bir günde biterdi onda'da yoktuki zamanla babama benim param var deyip harçlıkta almamaya başladım.
Bela küçüklüğümden beri peşimi bırakmadı dönüp dolaşıp beni buluyordu lise son sınıfta sınıfımızın en güzel kızı müjde ile sohbet ederken sınıf arkadaşım hasan benimle tartışmaya başladı üstelik bana bir iki yumruk vurunca sinirlerime hakim olamamış hasanı tek yumrukta devirmiştim demek çok sert vurmuşumki hasanı ilçe devlet hastanesi bile tedavi edememiş il devlet hastanesine kaldırılmıştı.
On altı yaşımda demir parmaklıkların ardında buldum kendimi hasanın babası ilçenin sayılı tüccarlarındandı savcı tutuklamış cezaevine girmiştim üç gün sonra mahkum abimizin yazdığı dilekçe ile sertbet bırakılmıştım öğrenci olduğum için bir ay sonra mahkemede berat etmiştim hasan beyin kanaması geçirmişti ama kurtulmuştu kurtulmasa sanırım daha yeni çıkardım ceza evinden.
Bu kavga hayatıma mal olacağını bilseydim kesinlikle dövmezdim hasanı çünkü o kavgadan sonra okuldaki ,yarıdan fazla öğretemen bana cephe almıştı .işleri güçleri beni okuldan atırmaktı ama başaramıyorlardı çünki içlerinde azda olsa beni savunan hala saygıyla andığım değerli öğretmenlerim vardı onların sayesinde atamıyorlardı beni okuldan lise son sınıfta ünüversite sınavlarını yüksek puanla kazanmıştım ama bana cephe alan müdür yardımcısı sayesinde sınıfta kalmıştım o yıl, işin enteresan yanı bazı derslerim on üzerinden sekiz dokuz olmasına rağmen karnemde dörttü bir yıl sonra diplomamı almıştım ,etmiş olduğum kavga ile bir kez daha hayatımın hatasını yaptığımı anladım çünki bu kavga ilk aşkım olan Hülya ile yollarımızın ayrılmasına sebep olmuştu Hülya eğitim fakültesini kazanmış ben ise sınıfta kaldığım için köyde tarım ve hayvancılık işleri yapmak zorunda kaldım hayat bana ilk çelmesini atmıştı.
Hülya ile ayrılmak beni çok üzmüş içine kapanık bir hale koymuştu onu canımdan öte sevmiştim. onsuz bir gün duramazdım oysa hülyanın artık hayatımda olmıyacağını düşündükçe gün ve gün kahır oluyordum, nereye baksam o nu görüyordum kalbimdeki acının tarifi yoktu ,elimden bir şeyde gelmiyor bu beni dahada kahrediyordu köyde herkez benim bu suskun halimden şikayetçiydi işi gücü şımarıklık olan insanlara şaka espriler yapan hakandan eser yoktu kırda bayırda koyun otlatırken yanık yanık kendi yazdığım şiirleri şarkı yapıp söylerdim halimi görseniz mecundan beterdi işim gücüm şiir şarkıydı rüyalar alemindeydim sanki var ile yok arasında.
Hülya ile görüşmeyeli bir yıl olmuştu ,sonra Aysun çıktı karşıma askerden gelene dek arkadaşlığımız sürmüştü Hülyadan sonra aysuna gönlümü kaptırmıştım .sevdimmi delice seviyordum ya sevigimin değerini bilmeyeni yada hak edilmeyeni seviyordum cocukça ve tertemiz dugularla kaç gece gizli gizli ağlardım ya ben anlatamazdım sevdamı yada sevdiğim anlamamazlıktan gelirdi ,Hülyadan sonra göz yaşlarım aysun için akmıştı aslında oda beni seviyordu bunu askerde anlamıştım çünki askerliğimi havacı olarak yapmıştım görev bölgemizde düşen askeri ikmal uçağında hayatını kaybeden askerlerin isimlerinde benimde adım vardı ,ama soy adım tutmıyordu işte ozaman ben sanıp aysun kaç kere aramıştı beni telefon ile genelde görevde olduğum için telefon ile görüşemiyorduk o gün yine beni aramıştı ilk defa telefonda aşkım hakanım dediğinde sevinçten oynıyacaktım nerdese çok mutlu olmuştum daha sonra askerden geldiğimde tartışmalarımız başlamış ellerin sözünle ikimizde bir birimizin kalbini kırmıştık aysunun şakası yüzünden aşkımız bitmişti onunlada yollarımız ayrıldı sonradan pişman olmuştu ama ne fayda.
Askerlik dönüşünde kahır ve dertten olsa gerek köy düğününde dört arkadaş alkol komasına girdik içtiğimiz rakının şarabanın ve biranın sayısını unutmuştuk ama dördümüzde komaya girmiştik kör kütük sarhoştuk unutmak içindi bazı şeyleri ama o an için unutuluyordu o günden sonra alkolü bıraktım.
Köyde çiftiçilik yapmak tarım ve hayvancılıkla uğraşmak bana göre olmadığından büyük şehre geldim kendime uygun bir iş bulup çalışmaya başladım halime şükür ettim zaman zaman bazı kız arkadaşlarım oldu bir kaç ay sonra köy halkı bendeki değişikliği fark etti vaybe hakan adam gibi adam olmuş diyorardı benim için.
Köye ne zaman gitsem kavede masam dolup taşmaya başlıyordu hoş bulduk demeye bıkardım kimin oğlu askerden gelmiş masamdaydı ya hakan bizim oğlanda şehirden bir iş bulalım diyenler oluyordu bunu diyenler köyde cocukken bana mana bulanlar olması ilgimi çekmiştir.
İnsanların üç kuruş menfaat için beş kuruşluk eğilmelerine çıkar için kurulan arkadaşlıklarına hep karşı oldum bazen doğru benmiyim yoksa karşı olduğum şeylermi doğru diye çelişkiye düştüm toplum içinde güvenilen biriyimdim ve bundan gurur duyuyordum kurallarıma göre yaşamaya çalışıyordum dürst güvenilir ve şereflice zaten bunlar olmadıktan sonra bence bir insan bu hayatta yaşamamalı .
Yılların önüne geçilmiyor saatler günler aylar derken ömür yavaş yavaş tükeniyor ,yaşım yolunun yarısını geçeli bir kaç yıl olmuştu ama ben hala eski bendim .değişecen sadece saçarımdaki aklar yüzümdeki çizgilerdi güvenilir dürst adamdım yetim hakkı yemedim ,düşene tekme atmadım elinden tuttum hayatı her gün sorguladım ne yazık insanların insanlığına değil önce kılık kıyafetine sonra altındaki en lüksünden arabasına malına mülküne rağbet oluyordu önemli değil haramla helalle kazanmış paran pulun varsa ağa bey paşa oluyorsun her gün aranıp halin hatrın soruluyorsun cebinde yoksa paran sefil adamdan sayılıyorsun ne aranıyor nede soruluyorsun günmüzde hayat paraya endekslenmiş. Bnse haramdır helaldir derken üstümde bir çeketim oldu .
Sevemeye aşka tövbe etmiştim dünya güzelide olsa sevmem demiştim umudumda yoktu zaten sevmek sevilmek tek taraflı olunca insana zehirden acı veriyordu ama karşılıklı olunca mutluluk huzur veriyordu derken karşıma olmadık zamanda biri çıktı ilk selam ondan gelmişti sanki yıllardır beraberdik çok iyi anlaşıyorduk ama oda var ile yok arasında bir şeydi onu her zaman yanımda görmek istiyordum ama bu imkansızdı ben kovalıyordum o kaçıyordu dugusalığım ağır basıyor sitemlerimle onu korkutuyordum bu halime üzülüyor benden uzaklaşıyordu ama ben sevdimmi adam gibi severdim o bilmiyordu.
Bir gün hiç yapmadığım bir şey yaptım siğara alırken büfeden çeyrek milli piyongo bileti aldım hayat bana hiç gülen yüzünü göstermemiştiki şimdimi gösterecek diyordum hatta milli piyongo biletinin çekilişi bir hafta olmuş ben bir hafta sonra biletimi kontrol ettim biletteki sayılar tutuyordu evet çeyrek bilet olduğu için yüz milyarın sahibi olmuştum sanki para mutluluk getirecek ya havalara uçmuştum ilk önce kendime araba aldım para olunca insanın çok çevresreside oluyordu nerde akşam orada sabah nerde gazino bar ben oradaydım bir gün sarışın bir gün esmer sevgililerim oldu ben o eski Hakandan eser yoktu bende anlıyamadım o eski Hakan bedenimden sanki isyan edercesine çekip gitmişti sana ne oldu böyle diyenlere maymun gözünü açtı diyordum aslında mutlu değilmişim ama ben öyle sanıyordum.Zamanla paralar suyunu çekiyordu yani haydan gelen huya gidiyordu ama ben böyle hayattan tad alamıyordum ben o eski beni arıyordum ama nedense gelmiyordu sanki küsmüştü bana ,belkide komik gelecek ama trajı çok olan gazetenin il bürosuna gittim ilan ofisindeki personele önceden hazırladığım kendini arıyan adam adlı ilanı yayınlamasını ücreti neyse ödeyeceğimi söyledim çünki ben eski öz benliğimi çok özledim.