Arama


caglayannet - avatarı
caglayannet
Ziyaretçi
12 Ekim 2005       Mesaj #17
caglayannet - avatarı
Ziyaretçi
- Anons
Diyarbakır Havaalanı'nda THY'nin uçağı kalkacak. Görevli, yolcuları uçağa davet etmek için son anonsu yapıyor. Hoparlörlerden yükselen sözcükler şöyle:
''Sayın yolcilar! Uçak on dakka sonra kahacahtır. Polis kontrolünden gectiizz, gectizz... Gecmediz, uçah gitti, siz kaldiiz... Tikkatinize.''

Bu olay geçen yıl gerçekleşmiştir...
kaynak: Hürriyet Gazetesi 04.01.2001

2- Anadolu'yu köy köy dolaşan müfettiş bir arkadaşımın şahit olduğu olaydır.
Arkadaşım Denizli'nin köylerinden birine hurda bir minibüsle gitmektedir. Minibüste yayla köylerine giden köylüler vardır. Köylülerden biri ileride yol kenarında otlayan keçi yavrularını göstererek şoföre seslenir "Oğlakların yanında indiriveee". Şoför vitesi küçültür tam duracakken motor sesinden ürken keçi yavruları yol boyunca koşmaya başlarlar. Şoför de hızını yeniden artırıp oğlakların peşine düşer. Araba ile oğlaklar arasında müthiş bir kovalamaca başlar. Yaklaşık 2 kilometre sonra oğlaklar yorulur ve durur. Şoför de durup kapıyı açar. Köylü hiçbir şey söylemeden minibüsten iner.

3- Doğu'da devlet hastanelerinden birinde mecburi hizmetini yapan bir doktorun başından geçer olay. Doktorumuz jinekologdur... Bir gün içeri çarşaflı bir kadın ve kocası gelir... Adam "Karımın bir şikayeti var" deyip çıkar dışarı... Doktor kadına uzanmasını söyler ve normal muayenesini yapar. Muayene bittikten sonra da hastanın SSK'lı olduğunu düşünerek sevk kağıdının olup olmadığını sorar ve "Sevk aldın mı?" der. "Acuuk" diye cevap verir kadın...


4- Kartal Devlet Hastanesi'ne gece nobetinde bir çocuk getirilir. Yapılan tetkiklerden sonra çocuğun ayağının burkulduğu anlaşılır. Hekimimiz babayı içeri çagırır ve "Çocuğa voltaren pomat yazıyorum. Günde üç kere yedire yedire sürün" der. Aradan bir hafta geçmiştir ki aynı adam ve aynı çocuk bir kez daha
gelirler hastaneye. Çocuğun ayağı davul gibi şişmiştir, suratı da morluklar içindedir. "Doktor bey" der, "Bu çocuğun ayağı kırık." Doktor hayretler içinde
kalmıştır. Ayağın kırık olmadığını bilmektedir. Merakla sorar "Peki verdiğim merhemi ne yaptınız?" "Valla doktor sizin dediğunuz gibi günde üç öğün ekmeğin üstüne sürdük yedirdik, sürdük yedirdik. Yemek istemedi ama düve düve yidirdik. Gine de inmedi şişliği... Naapsak bilmiyom artık..."