LENFOMA
Lenfoma, lenf (akkan) dokusunun habis hastalığına verilen genel bir isimdir. Hodgkin hastalığı ve Hodgkin dışı lenfoma (HDL) adı altında iki büyük gruba ayrılır. İlk kez tarif eden Thomas Hodgkin'in adı ile anılan bu hastalığın nedeni kesin olarak bilinmemektedir. HDL gelişimini kolaylaştıran bazı risk faktörleri olduğu kabul edilmektedir. Ebstein-Barr virüsü gibi bazı virüslerle hastalık geçirmiş kişilerde, bağışıklık durumu doğuştan bozuk bireylerde, AIDS hastalarında, bazı kimyasal maddelerle ilişkisi bulunanlarda sık görülür.
Her yaşta ortaya çıkabilmekle birlikte daha çok genç erişkinlerde görülür. Erkeklerde daha sık ortaya çıkar. İlk şikayet çoğu kez boyunda ortaya çıkan ağrısız bir şişliğin fark edilmesi şeklindedir. Hodgkin hastalığında bu şişlik özellikle solda köprücük kemiği üzerinde yerleşimlidir. Koltuk altı ve kasıktaki lenf düğümü bölgelerinde de büyüme olabilir. Az sayıda hastada ise lenf düğümü büyümesinin yaygın olduğu görülür. Göğüs kafesi içinde veya karın boşluğu içindeki lenf düğümlerinde büyüme olabilir. Bunlar bası nedeni olacak büyük kitleler halindeyse nefes darlığı, yüzde ve boyunda şişme veya karında şişlik, ele gelen kitle, karın ağrısı olması gibi şikayetlere yol açarlar. Fizik muayenede karaciğer veya dalak büyüklüğü saptanabilir.
Hastalık lenf düğümü dışındaki dokuları da tutabilir. Akciğer, karaciğer, kemik, kemik iliği tutulumu en sık lenf düğümü dışı tutulum yerleridir. Hastaların bir kısmında ateş, gece terlemesi, son 6 ayda vücut ağırlığının % 10’undan fazla kilo kaybı olabilir. Ateşin nedeni enfeksiyon değildir. Hodgkin hastalığında kaşıntı da olabilir.
Bademciklerin hastalık göstermesi Hodgkin dışı lenfomada daha sık olmaktadır. Lenfomalı hastaların az bir kısmınının fizik muayenesinde büyümüş bir lenf bezine rastlanmayabilir.
Lenfoma tanısı koymak için mutlaka tutulmuş bölgeden biyopsi yapmak gerekir. Kesin tanı doku incelemesi ile konur. Bu nedenle lenf düğümü büyümesi olan hastalarda lenf düğümünün cerrahi olarak çıkarılarak, tetkik edilir. Lenfoma tanısı konan her hastaya, hastalığın evresini belirlemek için kemik iliği biyopsisi de gerekebilir. Hastalığın kemik iliği tutulumunun olup olmadığının belirlenmesi uygun tedavi şeklini kararlaştırmada yol göstericidir.
Hastalığın yaygınlığını belirlemek için farklı muayene ve testler yapılmalıdır. Klinik değerlendirme bir onkolog veya hematolog tarafından yapılmalıdır. Hastalığın hikayesi, fizik muayene bulguları, görüntüleme ve laboratuar bulguları değerlendirilerek iyileşme sağlayacak en iyi tedavi planlanlanır.
Biyopsi:
Biyopsi kanser şüphesi olan alandan doku parçası alınması işlemidir. Biyopsiler lokal veya genel anestezi yapıldıktan sonra bir iğne ile küçük bir doku parçası alınarak yapılır. Ancak bu yöntemle bazen tanı için yeterli doku alınamayabilir. Karın içinde bir hastalık varsa laparoskopi veya laparatomi denen cerrahi yöntemlerle karın içindeki şüpheli bölgeden parça almak gerekir. Çıkarılan doku örnekleri patolog tarafından değerlendirilir.
Görüntüleme:
Anestezi gerektirmeyen çoğu kez ağrısız bir işlemdir. Direkt röntgen filmleri, boyun, akciğer, karın ve/veya kalça bilgisayarlı tomografisi (BT) çekilmelidir. Magnetik rezonans görüntüleme (MR) özellikle beyin ve omurilik tutulumu düşünülüyorsa planlanmalıdır. Galyum sintigrafisi lenfomada kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. Ayrıca, PET (pozitron emisyon tomografisi) son yıllarda lenfomalarda başarı ile kullanılan bir tetkik yöntemidir.
Kan sayımı:
Alyuvar, akyuvar ve kan pulcuklarını içeren kan hücrelerinin sayısının ve görünümünün değerlendirilmesi gerekir.
Biyokimyasal tetkikler:
Tümörün karaciğer, böbrek veya vücudun diğer kısımlarındaki tutulumları göstermede bilgi verir.
Kemik iliği muayenesi:
Kemik iliği, kemiklerin içinde bulunan bir madde olup vücuttaki akyuvar, alyuvar ve kan pulcuklarının yapıldığı yerdir. Alyuvarlar dokulara oksijen taşınmasında rol oynar; akyuvarlar enfeksiyondan korur; kan pulcukları ise kanamanın durdurulmasına yardım ederler. Kemik iliğine yayılan veya kemik iliğinden kaynaklanan lenfomada tanıya gitmek için kemik iliği değerlendirilmelidir.
Santral sinir sistemi muayenesi:
Lenfoma bazen sinir sistemine yayılabilir. Bu durumda omurilik ve beyinde bulunan beyin omurilik sıvısında anormallik olabilir, bu sıvıda kanser hücreleri saptanabilir. Bunu belirlemek için hekim bel bölgesinden ince bir iğne ile beyin omurilik sıvısı almayı önerebilir. Az bir miktar sıvı bu inceleme için yeterlidir. Bu sıvının kimyasal yapısı ve hücre sayısı da değerlendirilir.
Evreleme vücutta tümörün yaygınlığını gösteren bir terimdir. Lenfoma dört klinik evreden birinde olabilir. Evre I ve II’de hastalık kaynaklandığı bölgede sınırlıdır, III ve IV ise ilerlemiş, yaygın hastalığı gösterir. Evrelemede A, B, E önemlidir. Tanı sırasında ateş, kilo kaybı, terleme gibi belirtilerin olması B, olmaması A olarak değerlendirilir. Hastalık lenf düğümünden bir organa yayıldığı zaman veya hastalık lenfatik sistem dışında bir tek organı tuttuğu zaman E ifadesi kullanılır.
Tedavi:
Lenfoma tedavisi radyoterapi ve kemoterapi ile yapılmalıdır. Erken evre Hodgkin dışı lenfomada cerrahi uygulanabilir. Lenfomada tedavi seçimi hastalığın evresine göre planlanacağı için evrelemenin doğru yapılması gereklidir. Biyopsi ile tanısı doğrulanan her hastaya uygun evreleme için göğüs, karın, kalça bilgisayarlı tomografik tetkikleri ve kemik iliği biyopsisi yapılmalıdır. Erken evrede uygun tedavi ile % 80’lere ulaşan şifa şansı ileri evrelerde de daha düşük bir oranda devam etmektedir.
Hodgkin hastalığında hastanın yaşı, hastalığın doku tipi, hastalığın evresi, B belirtilerinin varlığı tedavi başarısını etkileyen faktörlerdir. Hodgkin dışı lenfomada tedavi planı lenfomanın derecesi, hastalığın yaygınlığı gibi birçok faktöre göre yapılır. Hodgkin dışı lenfoma tedavisinde kemoterapi, radyoterapi veya bu tedavilerin kombinasyonu kullanılmaktadır. Kemoterapi rejimi belirli dozlarda, belirli bir sıra ile antikanser ilaçların birlikte verilişidir. Tek doz kemoterapi ile az sayıda tümör hücresi öldürülmüş olduğundan, tüm kanser hücrelerini öldürmek için tedaviyi birkaç doz halinde vermek gerekir.
Tedavi bloklarının sayısı tümör büyümesine fırsat vermemek, dirençli kanser hücrelerinin gelişimini önlemek için gereken sıklıkta olmalıdır. Kemoterapi genellikle sikluslar veya bloklar halinde verilir. Her bir tedaviyi birkaç haftalık ilaçsız istirahat dönemleri izler. Kemoterapi rejimine göre tedavi ağızdan ilaç vererek, damardan enjeksiyon ile veya damardan serum takılarak yapılır. Bazen HDL’lı hastalar için kök hücre nakli ile birlikte yüksek doz kemoterapi yapılması gerekir. Kemik iliği kök hücre denen akyuvar, alyuvar ve kan pulcuklarının kaynağını oluşturan olgunlaşmamış bir hücre içerir. Bazen kanser hücrelerini öldürmek için yüksek doz radyoterapi veya kemoterapi gerekir. Bu tedavi ile normal kemik iliği de yıkılır. Sağlıklı kemik iliği elde etmek için bir vericinin kemik iliği veya kök hücreleri kullanılır. Tekrarlayan tümörü olan hastalarda lenfoma tipi ve nüks zamanına göre yeni tedavi planlanır. Tam düzeldikten sonra yeniden lenfomanın ortaya çıkmasına nüks denir. Bazen nüks etmiş hastalara da yoğun tedaviler yapılmasını izleyerek kemik iliği veya kök hücre nakli yapılması gerekebilir.
Son düzenleyen perlina; 13 Mart 2017 16:52