Arama

Hikayeler ve Öyküler -2- - Tek Mesaj #1023

jöly - avatarı
jöly
Ziyaretçi
25 Haziran 2007       Mesaj #1023
jöly - avatarı
Ziyaretçi
O Sadece Demir Bir Bank

Ben hala son bıraktığın yerde oturuyorum. Herşey burada sanki hala o gündeymişiz gibi. Bir eksik var o da sen. Seninle son oturduğumuz banktayım. Senin oturduğun yere oturuyorum her defasında. Çünkü buraya oturunca seni hissediyorum ve bir anda sen oluyorum ve yan tarafıma senin gibi senin baktığın gözlerle bakıyorum. Yanımda o gördüğüm kız konuşuyor. Gözlerine bakıyorum. Hala bir unutmamışlık, sevgi ve eline dokunmak için bir özlem, sana olan o özlemi görüyorum. Ben hala o banktayım. Kulağımda çocukların kapı gıcırtısı gibi çaldıkları keman sesleri. Ama daha bir güzel geliyorlar bu defa.
Kafamı kaldırıyorum karşımda bu binaya uzanan pembe, gri taşlı bir yol ve o yolda o kızın seni umutsuz bekleyişini ama sen geldiğinde koşarak gidişini görüyorum.
O gün söylediklerin hala kulağımda. Sana söylediğim herşey...
Sıcak bir yaz günü oturmuştuk bu banka ve konser yüzünden herkes buradaydı. Hava soğuk ve ben hala o soğuk banka oturuyorum her zaman olduğu gibi, yine seni anıyorum. Her zaman andığım adın, aklıma gelen her anı bu bankta daha bir yoğunlaşıyor sanki. Çünkü senin oturduğun yere oturuyorum, sen oluyorum... Benim için hava sıcak hala, etraf kalabalık ama bir sen yoksun.
Adını her anışımda, seni rüyamda her görüşümde, resmine baktığımda, konuşmalarımızı, yaptıklarımızı anımsadıkça tıkanan nefesim burada açılıyor ve havayı içime alıyorum. Çünkü ne gariptirki bu demir rahatsız bankta seni hissediyorum, sen oluyorum. Bankın demir aralıklarından parmaklarımı geçirdiğimde seni hissediyorum. O günde aynısını yapmıştım ve sanki orda, tam yanımda izi duruyor. Oraya dokunamıyorum. Çünkü sen olmaktan çıkıp yine o kız olacağım için korkuyorum. Evet bunları sadece konservatuarın önünde olan o siyah demir bankta hissediyorum.
Sevinç pastanesinin orda ne zaman otursam yine sen gelecekmişin gibi hissediyorum. Kafamı kaldırıyorum yine o pembe, gri taşlı yola bakıyorum. Seninle geçen son gecem bitmiş, seninle yürüyorum. Kafamı sağa çevirip bakıyorum. Senin kemanı tuttuğun anı, sana tutuşunu göstermeye çalıştığımı görüyorum. Bir tebessüm oluyor yüzümde ama buruk içimi acıtan beni gözyaşlarına boğan bir tebessüm. Sonra seni annemle ve abilerimle tanıştırdığım anı görüyorum. O an ne kadar utandığımı anımsıyorum...
O banka şimdi bir kış güneşi vuruyor. Rahatsız olup kalkmıyorum çünkü tıpkı senin gibi ısıtıyor beni, içimi, kalbimi... Saçlarımı hafifçe öpüyor güneşin sıcak ışığı, senin gibi...
Artık o güneş sen, bankta oturan ben oluyorum.
Evet bunları, bunca şeyi kimsenin umursamadığı soğuk, siyah bir bankta hissediyorum. Bunları sana söylemek isterken artık sadece kelimelere dökebiliyorum ve seni çok özlüyorum. Döktüğüm onca gözyaşına, yaşadığım onca şeye rağmen. Aslında kendime itiraf ederken bile utanıyorum artık. Çünkü seni hala çok seviyorum ve onca ay geçmesine rağmen bunu nasıl atlatırım bilmiyorum.
Güneş kayboluyor. Ama sıcaklığı hala bende, içimde saklı. Senin terkedip bir ayaza bıraktığın gibi o da terkediyor beni... Ama onun sıcaklığı gibi sende içimde saklısın. Artık sen olmaktan çıkıp kendim oluyorum. Acıyor içim, kırılan kalbimin sancısını hissediyorum ve seni ne kadar özlediğimi, sevdiğimi bir kez daha anlıyorum...