Yazımızın Devamı...
Resmi tarihlerle maksatlı tarihler, sebebi vermeden neticeyi verirler. Tabiatıyla, ölmeyi bin kere hak edenler "mazlum" ölüm hükmünü verenler ise "zalim" mevkiine düşerler. Mesela mektup olayı zikredilmeden bu idamın yazılması, okuyucuda şöyle bir kanaat meydana getirebilir:
"Yavuz'un canı sıkılıyordu. Kan görmek istiyordu. Biraz neşelenmek için Koca Mustafa Paşa'nın başını kestirdi!"
Saçma elbette. Saçma, ama resmi tarihlerin çoğu, okuyanda bu kanaati uyandıracak ifadelerle doludur.
İşte bir örnek... Vaktiyle ders kitabı olarak okullarımızda okutulmuş bir tarih kitabından seçilmiştir:
"Fatih'in ilk işi, ileride kendisine rakip olur korkusuyla kardeşi Şehzade Ahmed'i öldürmek oldu." (Emin Oktay, Lise 3 Tarih)
Dünya tarihinin, büyüklüğünde, adaletinde, ilminde ittifak ettiği Fatih'ten örnek verdik ki, diğerleri hakkındaki resmi hüküm rahatlıkla anlaşılabilsin, ne iftiralar yağdırıldığı tahmin edilebilsin.
Şehzade Korkud'un Sonu
"Padişahlık davası gütmeyeceği, Yavuz Selim'in ömrüne dua edip Manisa sancağında edebiyat ve ilimle meşgul olacağı" yolunda söz verip başını kurtaran Şehzade Korkud, zaman zaman gönlünde yatan "padişahlık" aslanının kükreyişiyle bazı gizli faaliyetlere girişiyor, sağa sola mektuplar yazıp destek bulmaya çalışıyordu.
Teşebbüslerinden bazıları Yavuz'a haber veriliyordu, ama o bir türlü inanmıyordu. Sonunda bazı vezirlerin ağzından, Şehzade Korkud'a mektuplar yazdırdı. Mektuplarda devlet ricalinin Sultan Selim'i istemediği belirtiliyor, "padişahlık" iddiasıyla ortaya çıktığı takdirde ordunun büyük kısmıyla birlikte çoğu vezirin kendisine katılacağı bildiriliyordu. Korkud, yüreğinde tutuşan padişahlık aşkını dindirme iştiyakının baskısıyla bunlara inandı. Müspet cevaplar verdi. Kardeşinin mektuplarını okuyan Sultan Selim'in bütün tereddütleri dağıldı. Demek, "Korkud'un padişahlık için fırsat kolladığı" yolundaki haberler doğruydu. Demek, devletin ve padişahın zayıf bir anını bekliyordu. Verdiği sözü çiğniyordu. Ama Yavuz, devleti çinetmeyecekti...
Devam Edecek...