80’ li yılların sonunda henüz yeterince erkek grubu yokken, biri Ankara’ lı Spinners(punk), biri de Bursa’ lı Volvox (heavy metal) olmak üzere tamamı kızlardan kurulu 2 guruba sahip olan Türk piyasası, her ne kadar her 2 gruba da gereken ilgiyi göstermemiş olsa da, bu gruplar kendi çabalarıyla konserler düzenlemiş ve demolar çıkartmışlardır
Bu gün içimizde küçük bir kitle Volvox’ dan haberi olmadan, bir kez dahi dinlemeden, Şebnem’ i Volvox’ u bırakıp Türkçe rock yapmakla suçluyor. E, suçlamayı yapanlara bakınca, suç da suç olmaktan çıkıyor. Volvox’ u yakından bilen ilk konserlerinden bar programlarına kadar takip eden ve dahası şebnemi o günlerden beri tanıyan biri olarak şebnemin kendine çizdiği yolu gayet haysiyetli ve doğru bulu yorum. Artık gereksiz küçük insan topluluklarına kendini uzun uzun anlatmak yerine kusa cümleler kurmak istemesini de gayet doğal buluyorum.
Ilık(ne ılığı düpedüz sıcak) bir haziran akşamı, yıllardır röportajlarda bir araya gelmeyen ÇAĞLAN- AYSIN-ZARİFE röportaj timi bir araya geliyor ve en güzel sorularını geçtiğimiz günlerde “artık kısa cümleler kuruyorum ”adlı albümünü çıkaran Şebnem Ferah’ a sormak üzere Şebnem’ in Arnavutköy' deki evinin kapısını çalıyor.
Şebnem küsel yemekleriyle bizi besledikten sonra, salataya sarımsak koyunca süper olduğundan, kendisinden, müzikten ve planlarından bahsediyor. Sonra dev ekranlı televizyonunun bulunduğu odaya geçiyoruz ve röportaj başlıyor.
PİYASA, İLK ALBÜMÜN “KADIN” I ÇIKARDIĞINDA NASILDI, BUGÜN NASIL?
Genel olarak müzik piyasası daha hareketliydi, sanırım daha çok albüm satılıyordu. Şu anda çok durgun olduğu söyleniyor. Ama bunun yapılan müzikle doğru orantılı olduğunu düşünüyorum. Yani insanların almaya değer görmedikleri bir şey çıkmıyorsa, tabii ki almayacaklardır. İyi albüm çıktığında satıyor. Sadece, bundan beş sene önce olduğu gibi çıkan her albüm satmıyor. Buda bence gayet yerinde bir gösterge, garip olan beş yıl önce çıkan her albümün 500 bin satmasıydı. O öyle bir dönemdi, geçti. Şimdi gerçekten kendine ait tarzı olan insanların albümleri tutmaya başladı.
PEKİ BU ALBÜMLE BİRLİKTE HAYATINDA DEĞİŞEN BİRŞEYLER OLDUMU?
Hayatımda çok bir şeyi değiştirmedi çünkü bu hep yapmak istediğim bir şey di. Bunu somut olarak yapmaya başladım, yani eskidende müzik yapıyordum, şimdi sadece bir tanede albümüm olmuş oldu. Aslında çok ciddi bir değişiklik çünkü elinde tutabileceğin bir şey oluyor. Hayatımı yaşamam açısından yada eskiden beri sahip olduğum birtakım fikirler açısından çok şey değişmedi. Daha doğrusu bende elimden geldiği kadar çok şeyi değiştirmemeye çalışıyorum. Çünkü beste yapmak için, söz yazmak için eskiden nasıl yaşıyorsam yine aynı şekilde yaşamak istiyorum.
İLK ALBÜMÜN KA SATMIŞTI
400 bini geçti. 40 bin civarında da CD
HANGİ PARÇANIN KLİBİYLE PATLADI ALBÜMÜN SATIŞI?
“Yağmurlar”la. Aslında herhangi bir parçanın klibiyle satışlar biranda 3 katına filan çıkmadı. İlk klip çıktığında hemen o hafta çok iyi bir satış grafiği başladı. Ama “yağmurlar” çıktığında onun iki katı oldu. O sıralarda zaten “bu aşk fazla sana” radyolarda en çok yayınlanan parça haline gelmişti. Ve bu albüm hala satılıyor. Zaman içinde çok satıldı ve sevildi, 3 yıl önce olmasına rağmen. Bazıları bir gecede meşhur olup, ertesi gün sokağa çıkamıyor. Ben hiç böyle bir şey yaşamadım. Benim albümümün satışını en çok etkileyen konserler oldu.
BEKLİYORMUYDUN BU KADAR ÇOK SATMAYI?
Sayı üzerinde düşünmemiştim ama açıkçası diğerlerinden ayrılacak bir albüm olacağını biliyordum. Kendimi bildim bileli hayatımın en büyük kısmını şarkıcılığa, şarkı sözü yazmaya ve beste yapmaya ayırdım. Daha az emek harcanarak yapılan başka albümlerle karşılaştırdığın zaman arada bir fark olması çok normal. Ayrıca çok samimi bir albüm yaptım. İstanbul”a geldiğimden beri bir takım albüm teklifleri alıyordum. Eğer acele edip onlardan birini kabul etseydim , istediğim müziği yapamama tehlikesi ile karsı karşıya kalabilirdim. Dolayısıyla da gerçekten içimden geldiği gibi yapma şansım olana kadar beklemeyi tercih ettim.
VOLVOX ZAMANI İNGİLİZCE ŞARKI SÖZLERİ DE YAZIYORDUN. ALBÜM İÇİNMİ TÜRKÇE YAZMAYA BAŞLADIN YOKSA BUNDAN ÖNCE TÜRKÇE”YE YÖNELMİŞMİYDİN
Ondan önce başlamıştım. Birçok insan bana “Güzel şeyler yapıyorsun ama yaptığın şeyi başkalarıyla paylaşma niyetin varsa Türkçe yapman çok daha akıllıca” diyordu. O zaman bana küfür gibi geliyordu bu. Geçmişi yabancı müzikle dolu olan bütün müzisyenler böyle bir dönem yaşarlar. Sonra öyle bir döneme giriyorsun ki
Türkiye de yaşayan insanların ingilizce yapması komik geliyor. Müziği ne için yaptığını kavraya bilmek hayatında her açıdan gelişmiş olmayı gerektiriyor. Eğer iletişim bunun büyük bir parçasıysa , hiç olmazsa yarısıysa o zaman Türkçe yapmak çok daha mantıklı geliyor...................................................................
Son düzenleyen Blue Blood; 30 Mart 2006 19:20