Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
13:30, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Pazartesi, 08 Aralık 2025 - 13:32
Arama
MaviKaranlık Forum
İskender Pala
-
Tek Mesaj #4
My Love For You
Ziyaretçi
20 Temmuz 2007
Mesaj
#4
Ziyaretçi
Kainat adeta bir aynalar mahzeni.
Yaradılmış her şey kabiliyeti nisbetinde ayna.
Zaman ayna, mekan ayna, eşya ayna…
Kulak sese, damak lezzete, akıl bilgiye ayna…
Can hayata, ölüm sonsuzluğa, kalp sevgiye ayna…
Bütün aynalara gölgesini düşürmeyi başaran, bütün aynalarda akisler ötesi gerçeği görmekle yükümlü tutulan insan ayna.
-Kelam?
O da ayna.
İSKENDER PALA / Ayine
Edebiyatı,
Leyla’yı Mecnun’u yeniden tarif eden
İskender Pala ülkemizde önde gelen edebiyat aydınlarından birisidir ….
Leyla’nın çılgınlığı
Mecnun kelimesinin sözlükte “deli, çılgın, cin tutmuş, cinnet getirmiş” gibi karşılıkları yanında bir de “tutkun âşık, aşırı seven” anlamı vardır.
Bu ikinci anlam, Mecnun denildiği zaman aklımıza gelen ünlü âşık yüzünden olsa gerektir. Amiroğullarından Kays b. Mülevvah’ın (ö. 698) veya Emeviler çağında yaşamış Kays adlı bir beyzadenin (Kays bin Şame) lakabı olan Mecnun kelimesinin eski kaynaklardaki kullanımı “Mecnun–ı Leylî (Leyla’nın çılgını, Leyla’nın delisi)” biçiminde olup, kelime daha çok sözlük anlamıyla ön plana çıkar. Bu öyküye konu olan Leyla’nın gerçek adı ise “Leyla binti Mehdî bin Sa’di’l–Âmirî (Amiroğulları’ndan Sa’d oğlu Mehdî’nin kızı Leyla)”dir.
Leyla ile Mecnun, Leylî vü Mecnun, Mecnûn u Leylî gibi isimler altında anlatılan bu ünlü aşk öyküsü, aslında Arap sözlü geleneğinde Mecnûn–ı Leylî (Leyla’nın delisi) biçiminde adlandırılan halk hikayesinden türetilerek kaleme alınmış ve gitgide sanatlı bir üsluba bürünmüştür.
Bütün bu adlandırmalarda mecnun kelimesinin bir “cins isim” iken, Kays’a önce sıfat, sonra lakap, sonra da özel isim olacak kadar yakıştırılmasının en önemli sebebi Kays’ın delilikte ileri derecelere varmış ve bununla ünlenmiş olmasıdır. Nitekim Ebü’l–Kasım el–Neysabûrî’nin Ukalâu’l–Mecânîn (Türkçesi; Akıllı Deliler kitabı, Şule Yayınları, İstanbul 2002) adlı kitabında onun hayatı Üveys el–Karenî’den sonra ikinci sırada anılmaktadır.
Kays kendisi şair olduğu için şiirlerinden pek çoğu halk arasında dilden dile yayılmış ve deliliği bu şiirlerinden dolayı dillere destan olmuştur. Ne ki onun deliliği bin akla bedeldir. Öyle bir çılgınlık ki, daha sonra geçecek binlerce yılda milyonlarca akıllı tarafından gıpta ile karşılanacak, bütün akıllılar o delilikten bahsedecektir. Öyle bir delilik ki akıl sahiplerinin bile erişemediği bir şöhrete erecek, onun gibi deli olmaya ve hatta canlar vermeye hazır milyonlarca akıllı gelecektir dünyaya.
Akıllı Deliler kitabı “Mecnun öyle müthiş bir deliydi ki” der, “Deliliği adının önüne geçti ve ismiyle çağrılmaz oldu. Onun adını anan hiçbir Arap kaynağı babasının adına nisbetle anmadı ve bu yüzden adı bile ihtilaflara konu oldu. Onu anan kaynaklar ‘Benî Amir’in delisi şöyle yaptı… Mecnun şunu dedi:… Mecnun’un babası bir gün…” gibi anlatımlarla doludur.
Oysa Mecnun adını şiirlerinde anan bütün şairler bir yandan ona özenirken diğer yandan onu, aşkını gizlemeyip ortaya dökmekle kınarlar. Aşk sırlarının gizli olması gerektiğini, Kays’ın bu kurala uymadığını ve bu yüzden delirdiğini söylerler. O ise delirdiği için sırları tutamadığını bir mazeret olarak öne sürer. Nitekim Leyla’ya sorulmuş:
–Senin Mecnun’a olan sevgin mi daha büyük, yoksa Mecnun’un sana olan sevgisi mi?
–Benim ona olan sevgim, demiş Leyla ve sonra açıklamış: “Çünki onun bana olan sevgisi meşhur oldu, benim ona olan sevgim ise gizli kaldı.”
Mecnun’un şiirlerinden:
Toplulukta ve tenhada, gece ve gündüz, yirmi sene insanların İlah’ına dua ettim.
Leyla’nın da benim çilem gibi çile çekmesi için; benim halimi anlaması veya bana acıması için.
Allah duamı kabul etmedi ve benim aşkımdan öte geçen de olmadı. Ama beni mahveden o sevgi durmadan artırıldı.
Tanrım! Ya sevdir ona beni, ya onunla şifa ver bana. Ya da dinlendirileyim artık kalbimin çektiği çileden…
* * *
Leyla’yı henüz göğsünde tomurcukları belirmeden sevdim. İkimiz de çocuktuk; kuzuları otlatıyorduk. Keşke ne biz büyüseydik, ne de kuzular.
* * *
Biz Mina’da iken birisi, küçük kızını çağırırken “Leyla!” diye seslendi ve kalbimin hüzünlerini uyandırdı. Leyla ismiyle benim için bir başkasını çağırdığını bilmiyordu o. Sanki göğsümde olan bir kuşu kalbimden uçurduğunu da. Onun adı anıldığı vakit kalbim titriyor; yağmurdan ıslanmış serçenin titrediği gibi.
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 13:32
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...