ŞEMÂİL
Ne uzun ne kısa kararında boy
Soyu İbrahim’den ne asil bir soy
Saçları hoş siyah dalgalı bir koy
Kemâlini giydir beni benden soy
Âlemlere rahmet yüzünü göster
Bu kul varlığından soyunmak ister
Güneş pervânesi o güzel yüzün
Nurundan ışığı vardır gündüzün
Solmaz bir gül rengin ne kış ne güzün
Tecelli ediyor yüzünde özün
Hasretim, yanarım, yüzünü göster
Kölen bu devletle avunmak ister
Simsiyah gözlerin âhû misâli Dâim Hakk’a bakar her an visâlin Beyazı ölçüsü gözde kemâlin Kaşların sûreti gökde hilâlin, Râzıyım rûyada yüzünü göster Âşık maşukuna can sunmak ister Bir tutam sakalın birkaçı beyaz Mübarek vücudun serin kış ve yaz Cânımı yoluna kurban etsem az Dostlar defterine köleni de yaz Açıver kapını yüzünü göster Gönül hasretinden yakınmak ister Duyular mükemmel, dişleri inci Kokusuna tutkun, yaşlısı genci Yürürken koşmadan olur birinci Kapına gelmiş bir garip dilenci Açıver ne olur yüzünü göster Garip ayağına kapanmak ister Yukarıdan aşağı heybetle iniş Yürüyüşünde var hep bu görünüş Âdetin baktığın tarafa dönüş Bize nasip olsun hayırlı bir düş Kerem et ne olur yüzünü göster Kim böyle bir düşten uyanmak ister Seni ilk görenler korku çekermiş Sonra ülfet eder hemen severmiş Benzerini asla görmedim dermiş Erenler yolunda giderek ermiş Benzeri bulunmaz yüzünü göster Gönüller nurunla yıkanmak ister Zâtının nûrundan vermiş sana can Hilkate ruhunla başlamış Rahman Yûsuf’ta yok sende olan hüsnü an Ahlâkındır Senin, mûcize Kur’an, Alemlere Rahmet, cemâlin göster Kölen rahmetine sığınmak ister Ümmetin üstüne titreyen sensin Müjdeci, uyaran, gel diyen sensin Kulunu Allah’a sevdiren sensin Gecemi gündüze çeviren sensin Ey Hakk’ın şâhidi yüzünü göster Kul şehâdetinle tanınmak ister Hakk’ın halilisin, habibi sensin Gönüllerin eşsiz tabibi sensin En güzel hutbenin hâtibi sensin Ümmetin en büyük nasibi sensin Aşkımın Leylası yüzünü göster Gönül seni gözden sakınmak ister En güzel, en üstün ahlak senindir Cömertlikte kemâl el-hâk senindir Şefaatte en son durak senindir Miraç senin, Refref, Burak senindir Sen gördün, bize de cemâlin göster Pervâne şem’ine hep yanmak ister HAYREDDİN KARAMAN Pervâne: Işığın etrafında dönüp duran kelebek
Tecelli: Görünme, bilinme
Âhû: Ceylan
Visâl: Kavuşma
Maşuk: Sevgili
Ülfet: Alışkanlık
Hilkat: Yaratılış
Hüsün: Güzel, iyi
Mûcize: İnsanların yapamadığı şey
Cemâl: Güzellik
Halîl: Samimî dost
Habib: Sevgili
Tabib: Doktor
Hutbe: Dini konuşma
Hatip: Konuşmacı
El-hak: Hakikaten, doğrusu
Refref: Manevi bir binek, ince yumuşak kumaş
Burak: Binek, Cennete mahsus bir binek vâsıtası
Şem: Mum