Sakin göllerin kugusuyduk,
Salinarak suyun yanaginda.
Ve oksayarak nilüfer saçlarini gecenin.
Sonumuzun adim-adim
Yaklastigini görürdük...
Yarilan ekmegin bugusuyduk;
Paylasilan zeytin tanesinin,
Yüzümüze saldiran yagmur avanesinin.
Biz hep üsüyen burnumuzu
Avucumuzda hohlayarak yürürdük.
Hiçbir hesabimiz yoktu kimseyle.
Hiçbir aykiri yanimiz,
Hiçbir yalanimiz...
Gözüm yasariyor,
Yüregim kaniyor...
Olmasaydi sonumuz böyle!..
Biri, saksimizi çigneyip gitti.
Biri, duvarlari yikti,
Camlari kirdi,
Firtina gelip aramiza serildi.
Biri, milyon kere çogaltip hüzünleri
Herseyi kötüledi,
Bizi yaraladi...
Biri sarabimizi döktü,
Soganimizi çaldi.
Biri, hiç yoktan vurdu,
Kafeste kusumuzu!
Cigerim yaniyor,
Yüregim kaniyor...
Solmasaydi gülümüz böyle!.
Daglarda çoban atesiydik,
Sarmalayarak aci bir sevda masalini
Ve hiçkirarak
Hirçin rüzgarlarin kavalini...
Namlunun, bagrimiza
Sinsice sokuldugunu bilirdik...
Ceylanin pinara inisiydik,
Vedalasan birkaç damla gözyasinin;
Tenine kan bulasan
O masum çakil tasinin...
Oysa biz dualarimizda hep
Birbirimizden daha önce
Ölmeyi dilerdik...
Bazi sorumluluklarimiz vardi,
Hayata iliskin.
Bazi basit sorularimiz,
Anlasilir bazi sorunlarimiz...
Gögsüm daraliyor,
Yüregim kaniyor...
Incinmeseydi gençligimiz böyle...
Birer yolcuyduk,
Ayni ormanda kaybolmus.
Ayni çitirtiyla ürperen birer serçe.
Hep ayni kaderde bulusurduk
Sevmeye tutuklu gibi...
Birer tomurcuktuk hayatin kollarinda.
Birer çig damlasiydik,
Bahar sabahinda,
Gül yapraginda...
Dedim ya,
Hiç yoktan susturuldu sarkimiz!
Yüregim kaniyor,
Yüregim kaniyor...
Bitmeseydi öykümüz böyle!. MİTHAT TANRIYAR