Ülkesindeki uygulamaları eleştirmekle, vatanını savunmak arasındaki ince çizgiyi olağanüstü bir şeklide gerçekleştirebilmiş bir yazar: Boris Pasternak. Çağımızın tartışmasız en büyük yazarlarından biri. En tanınmış romanı Doktor Jivago. Romanlarında Rus insanının Sovyet devrimi sırasında yaşadığı acıların arka planında yer aldığı büyük bir aşk romanıdır Doktor Jivago. Yıl 1958 dir. Yani Soğuk Savaşın en civcivli zamanı. Sovyetler Birliği herşeye karşın dünyadaki iki süper güçten biridir ve bugün çok iyi anlaşılabildiği gibi herhangi bir süper güç canının istediği ülkeyi gidip işgal edememektedir. Batı dünyası çıkan her fırsatı Sovyetler Birliğinin aleyhine kullanmaya çalışılmaktadır. Fırsat ayaklarına gelmiştir. Pasternak bir rejim aleyhtarıdır. Kitaplarında da Sovyet Devrimini eleştirmektedir. İşte muhteşem bir fırsat. Kendisine o yılın Nobel Edebiyat ödülü verilir. Gerçi Pasternak yazarlığıyla bu ödülü çoktan haketmiştir ama ödülün yazarlığı için değil ülkesini eleştirdiği için verildiğini anlayacak entellektüel birikime de sahiptir. Ödülü reddeder. Propaganda makinesi çalışmaya başlar. Reddetme gerekçesi hemen yaratılır. Sovyetler Birliği yönetimi yazarın ödülü almasına izin vermemiştir. İşte bu noktada Boris Pasternak, Nobel ödül komitesine bir mektup yazar:"Romanımın çevresinde gelişen siyasi kampanyanın kazandığı boyutları görünce ve Nobel ödülünün bana verilmesinin, çok çirkin sonuçlara varan siyasi amaçlı bir karar olduğu kanısına varınca kimsenin zorlamasıyla değil kendi irademle ödülü reddettiğimi belirtirim"
"Romanımın çevresinde gelişen siyasi kampanyanın kazandığı boyutları görünce ve Nobel ödülünün bana verilmesinin, çok çirkin sonuçlara varan siyasi amaçlı bir karar olduğu kanısına varınca kimsenin zorlamasıyla değil kendi irademle ödülü reddettiğimi belirtirim"