Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Şubat 2006       Mesaj #19
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Çocuk Yalana Nasıl Alışır


Genç kadın, yeni aldığı kıyafeti komşusuna öyle bir anlatıyordu ki, komşusu meraktan renkten renge girmişti.

“Ya yeter artık anlattığın, getir de bir görelim.”

Kadın koşar adım gidip elbiseyi getirdi ve nispet edercesine gösterdi. Komşu hanım, “Eee, vallahi, hani anlattığın kadar var yani...” dedi.

Kim bilir kaçıncı baskıydı. Eve her gelene yeni elbise bir anlatılıyordu ki, görme gitsin! Fiyatı komşulara iki misli söyleniyordu.

“Aman çocuklar, babanız sorarsa sakın ha bu elbiseyi kaça aldığımı söylemeyin. Ona yarısını söyleriz, olur biter” diyordu; çocukları en kötü alışkanlık olan yalana bir anne olarak ittiğinden habersizcesine...

Küçük Ali zaman zaman düşünüyor, öğretmeni “Çocuklar, sakın ola ki yalan söylemeyin. Yalan çok çirkindir. Yalan söyleyeni hiç kimse sevmez. Siz yalan diyebilir, beni aldatabilirsiniz; ama Allah’ı asla aldatamazsınız; Onun melekleri sizi her zaman görmekte, her söylediğinizi yazmakta, her yaptığınızın resmini çekmekte” diyordu.

Peki, annesi bunları bilmiyor muydu?

Ali’nin gözünde annesi yanlış yapmazdı, o halde annesi haklıydı! Çünkü geçen gün de aynı şey olmuştu. Annesi, “Babanıza sakın demeyin” demiş ve kendisi de doğruyu söylememişti.

Ali, aslında çalışkan ve terbiyeli bir çocuktu. Fakat son zamanlarda yaşadıkları onu biraz düşündürüyor, ara sıra da olsa küçük kaçamaklar yapıyordu. Bilhassa başarılı olmadığı derslerini söylemiyor, kırık aldığı zaman ya “İyi aldım” veya “Daha bilmiyorum” diyordu.

Bir gün veli toplantısına Ali’nin annesi de çağrıldı. Ali’nin notlarını düşürdüğü, eskisi kadar derslerinde ciddî olmadığı söylendi. Annesi çok şaşırmıştı ve Ali’nin neden böyle bir davranış içerisine girdiğine bir anlam verememişti. Akşam olunca, aile her zamanki gibi akşam yemeğinde bir araya geldi.

“Ali, biliyorsun, bugün veli toplantısına gittim.” dedi.

“Ne var? Gayet normal...”

Annesi, “Evet,” dedi, “buraya kadar normal de, senin bize söylediklerinle öğretmenin söyledikleri çelişiyor da... Utanmıyor musun bize yalan söylemeye? Ben seni yalan söylemen için mi okutup emek veriyorum? Okulda size yalan mı öğretiyorlar? Sonra, bu yalanın çıkmayacak mı zannettin? Çekirge bir zıplar, iki zıplar, üçüncüde yakalanır. Bak sen de nasıl yakalandın!”

“Bitti mi?”

“Evet, bitti. Yine bir yalanla mı kendini savunacaksın?”

“Hayır, anne! Ben, yalan söylemeyi, okuldan, arkadaşlarımdan ya da öğretmenimden öğrenmedim; ilk senden öğrendim!”

Bu sözleri duyan genç kadın, ağzındaki lokmayı yutamaz oldu. Deminden beri bütün konuşmaları sessizce dinleyen baba ise, bu konuşmalara bir anlam veremeden gayriihtiyarî hanımına bakakalmıştı.

Ali cesaretini topladı:

“Evet, anne!” dedi. “Yanlış duymadın. Bana yalanı sen öğrettin! Sen değil miydin, bir şey olduğu zaman ‘Babanıza söylemeyin’ diyen ve olayı farklı anlatan, ‘Şunu yaparsanız size şunu alırım’ deyip biz yaptığımız zaman boşveren, sözünde hiç durmayıp bizi hep aldatan?.. Ben aslında yalanın çok kötü olduğunu biliyorum. Öğretmenimiz bunu bize uzun uzun anlattı. Ama günlerce düşündüm; ‘Kötü bir şey olsa her şeyi en güzel yapan anneler yapmaz’ dedim ve senin yaptıkların öğretmenimin anlattıklarından üstün çıktı. Kırık not aldığım zaman sizlere iyi imiş gibi anlattım.”

Etrafı büyük bir suskunluk kaplamıştı.

Herkesin ruh dünyasında kasırgalar esmekteydi. En çok da, düşünmeden yaptığı hareket karşısında çocuğuna kötü örnek olan annenin yüreğinde...

Ne yapmıştı, Ali gibi çalışkan ve sorumlu bir çocuğu ta uçuruma kadar nasıl getirmişti?

Anne, neden sonra söze başladı:

“Ali, senden özür diliyorum. Demek ki hiç yanlış yapmaması gereken, yaptığı zaman ise büyük tahripler yapan anneler de hata yaparmış! Düşünmeden yaptıklarım ve söylediklerimle bana güzel bir ders verdin. Bana model olduğumu hatırlattın. Seni tebrik ediyorum.”

Esra Nuray Sezer