Arama

Hayata Dair - Tek Mesaj #27

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
7 Şubat 2006       Mesaj #27
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hayata Dair...

"Hayat, silgi kullanmadan resim çizebilme sanatıdır" yaptığınız her hata silgi kullanmanızı gerektirir. Dolayısıyla hata silinse bile izi kalır kırılan kalplerde, beyinlerde.

Hayatın zorlukları karşında ayakta kalmak; bir rüzgar gelip seni yıkmadan yada bir doluya tutulup sırılsıklam olmadan ayakta kalabilmek.... dimdik ... geleceğe umutla bakabilmek. Önünü görebilmek, gerçekçi olabilmek. Ne kadar zor öyle değil mi?

Her gecenin bir sabahı olduğunu bilmek, sabırla yeni doğacak günü beklemek. Belki de uçsuz bucaksız bir mavide derinlere dalmak, sonra arkana dönüp baktığında keşke diyebileceğin hiçbir şeyin olmaması. Pişmanlıklar ve yıkılmalar ardında sığınılıp yaşanılan bir hayat... oysa en güzeli her zaman bir kıvılcım, bir ışık aramak karanlığın ortasında.

Yaşanılan her şeyi gözden geçirip evet bu hataydı deyip tekrar yinelemek istemez hiç kimse. Yada çoğu insan gibi hatalarını kabullenmez. Oysa hayat çok güzel her şeye rağmen. Yaşılanlardan dersler çıkarmak deriz hep. Ama o içimizdeki masum çocuk tekrar tekrar insanlara güvenir. Aynı hataları yapar. Hep birilerine güvenme, dayanma ihtiyacı duyduğumuz şu dünyada yalnızlık en zoru olsa gerek..

Birine güvenmek mi, yoksa yapayalnız şu koskoca dünyada öylece kalakalmak mı? Bana sorarsanız tabi ki ben hep o çocuğu dinleyip güveni tercih ederim. Her ne kadar üzüleceğimi bilsem de... bir sıcak gülüş, tatlı bir söz yeter benim için. Kırılan kalbim belki tamir olmuyor ama unutuyor insan işte.

Hayat çok uzun gibi görünse de, bazen bir kelebeğin ömrü kadar kısa... ne zaman ve nerede olursa olsun insanlar ne ile karşılaşacaklarını bilmiyorlar. Bazen hiç bir şey umduğunuz gibi olmuyor. Zaman, bir yıldız misali ellerinizden kayıp gidiyor hiç farkında olmadan...

Çoğumuz inkar da etse, maskeler ile yaşarız biz bu hayatta. Maskeler ile sürüklenir gideriz acımasızca akıp giden zamanın içinde. “Mutlu musun?”diye soran birine ise yapmacık da olsa böyle yaşamaktan mutlu olduğumuzu söyleriz. O da mutlu olmadığımızı iddia etse, inatla yanlış düşündüğünü söyleriz. Bu kişi yüzümüze geçirdiğimiz maskeyi kaldırmaya çalışıyordur. Direniriz ona. “O sıradan bir arkadaştır ve bizim duygularımızı merak eder” diye düşünürüz.

Duygusal acılarımızı bilmesin isteriz. Rahatsız oluruz sorularından ve “Orası benim özelim”deriz. Oysa meraklı sorgucu, sıradan değil de gerçek arkadaşımız olsa, ona maskeyi kaldırırız ne var ne yoksa anlatırız. Duygusal sevinçlerimizi, acılarımızı paylaşırız. Bundan haz da duyarız. Sıradan arkadaşlara ise yalan söyleriz, kandırırız onları. Biraz da kendimizi kandırırız. Oysa güzeldir doğal olarak, gönlünce, maskesiz yaşamak.

Hayatta unuttuğumuz bir şeyler de var. Mesela ufak mutlulukları göz ardı eder, önemsemeyiz. Fakat biliriz ki, küçük derelerdir, büyük nehirleri oluşturan. Küçük dereler küçük mutluluklardır. Onlar olmadan büyük mutluluk olmaz.

Biz ise büyük nehirleri ararken, üzerinden geçtiğimiz, elimize fırsat olarak gelen küçük dereleri görmeyiz. Görsek bile önemsemeyiz. Çok şey kaybederiz, ama bunu da ne yazık ki çok geç anlarız. Bence mutluluğun anahtarı, hem sıradan, hem gerçek arkadaşlara karşı...


Bu haberin geldigi yer: Kadinlar Kulubu